Balıkçıya 90’ıncı dakika golü attılar çıkar çıkarabilirsen
.
Oyun devam ederken kuralların değiştiğini Türkiye’de çok gördük. Güç bela bir inşaat ruhsatı verilir, sonra bir bakılır ‘aaa tarihi yarımadanın silüetini bozdu’ denir. Silüeti bozan, yetkilileri uykudan uyandıran proje dimdik durur ama devam eden, projelerde adamın gözünün yaşına bakmazlar ruhsatları iptal ederler.
Hadi biz alıştık da vallahi yabancı yatırımcı bu ortama rağmen cesaretle bu ülkeye geliyor; ben en çok ona şaşırıyorum.
Oyun devam ederken bir kural değişikliği de balıkçılara yapıldı. Milyonlarca liralık yatırım değeri olan gırgır tekneler, avlanma yasağının kalktığı 1 Eylül’ü heyecanla beklerken son dakikada kalelerine giren gol sürprizi yaşadılar.
Kural değişikliği şu: Artık 24 metre derinlikten daha sığ sularda avlanmak yasak.
Bakmayın Tarım Bakanı Mehdi Eker’in ‘Abartılmasın sınır 18 metreydi 24 metreye çıkardık’ izahına...
Kelime oyunudur.
Aslında sirküler Ocak ayına kadar 12 metreye kadar sularda avlanılmasına izin veriyordu.
Yani gerçekte derinlik sınırı 12 metreden 24 metreye çıkarılmış oldu.
Balıkçı da isyan etti haliyle.
1 Eylül’de denize açılmayarak kararı protesto etti.
Zaten derinlik sınırının 24 metreye çıkarılması aslında bir anlamda balıkçılara “Denize çıkmayın” demekti.
Derinlik neden önemli onu anlatayım...
Bu mevsimde lüfer olsun, çinekop olsun, istavrit palamut olsun kıyı bandından gider. Henüz derin sulara inmezler.
Taa ki sular soğuyuna yani aralık ocak aylarına kadar durum böyledir. Göç etmeyen, iç denizde kalan balıklar balıkçıların kanal suyu dediği derinliğin altına ancak aralık ayından itibaren inerler. Bu kanal suyu denen çizgi, kışın farklı bu aylarda ise farklı derinliği ifade eder.
Yani anlayacağınız 24 metre derinlik sınırını daha balık derin sulara inmemişken bu aylarda henüz sığ suda seyrediyorken zorunlu tutarsanız bu aslında balıkçıya “Boşuna denize açılıp ağ atma nasıl olsa boş çekeceksin. Balık bulamayacaksın” demektir.
Balık çiftliklerine yarar
1 Eylül’de bitmiş görünen avlanma yasağı süresini fiilen, bir gece baskınıyla aralık-ocak ayına kadar uzatmak demektir.
Sular soğuyacak, balık 20-25 metre derinlikteki sulara inecek ki gırgır balıkçıları avlayacak balık bulabilsin.
Balıkçı işte bu yüzden kızgın.
Avlanma yasağının olduğu süre boyunca hazırlıklar yapıldı. Borca harca girilerek takımlar yenilendi, eksikler tamamlandı.
Balıkçı tam denize açılmaya hazırlanıyordu ki derinlik sınırı 24 metreye çıkarıldı.
Yahu insaf hiç olmazsa bir geçiş süresi verseydiniz.
‘Ey balıkçı 1 yıl sonra ya da 2 yıl sonra derinlik sınırı Eylül’den itibaren 24 metre olacak’ deseydiniz. Balıkçı da hesabını ona göre yapsa sürprizle karşılaşmasaydı.
Büyük gırgır tekneleri (Sayıları 1.800 civarında) yine bir şekilde derin sulara inerek avlanabilir. Peki takımlarının boyu derin sulara yetmeyen, 14 binin üzerindeki uzatma dediğimiz teknelerin hali ne olacak?
Balıkçı sorguluyor.
‘Sürdürülebilir balıkçılık’ maskesinin ardına sığınılarak, balık çiftliği yatırımı yapanlara kıyak mı çekiliyor diye düşünüyor.
Haksız da değil galiba.
Geçen yıl çinekop’a 20 santim yasağı gelmişti. O zaman da buna karşı çıkmış, yasağın pratikte bir faydasının olmayacağını izah etmeye çalışmıştım.
Zor bir söylemdi. Zira entellektüeller için küçük balığa avlanma yasağı getirilmesi kulağa hoş geliyordu.
‘Çinekopu avlama, avlama ki seneye o balık lüfere toriğe dönüşsün’ diyorlardı.
Tıpkı HES’lere karşı çıkmak gibi bir şey. Çevreciysen avlanma yasağı da iyi bir şey olsa gerek.
Nedenine niçinine bakmaya gerek yok. Kafadan karşı çık, herkes senin ne kadar çevreci olduğunu görsün.
Tarım Bakanı Mehdi Eker önceki gün balıkçıları Ankara’ya topladı, dertlerini dinledi.
Ama sadece dinledi.
Balıkçılar evlerine umutsuz, çözümsüz döndü.
Her bir gırgır tekne en az 15 tayfaya iş verir. 1.800 tekne var, 27 bin balıkçı yapar.
Uzatmalar’dan da 2-3 kişi ekmeğini denizden çıkarır, ailesine ekmek götürür. En çok etkilenecek kesim bunlardır ki onların sayısı da 50 bini geçer.
Balıkçı eylem yapıyor diye Hükümet kızıyor.
İstanbul Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ümit Çetinkaya belli ki mesajı almış ‘Eylem yok provokasyon var’ diyebiliyor. Balıkçılar protestolarını devam ettirirse Ergenekoncu, Baascı ya da bölücü örgüt sempatizanı diye yaftalanırsa şaşırmam.
Ancak bu bile balıkçılara insafsızlık yapıldığı gerçeğini değiştirmez.