300 milyon TL kazandı ama ‘Kore Gazisi oldum’ diyor
.
Sabri Yiğit, yıllarca LG’nin Türkiye Distribütörlüğü’nü yaptı. Türkiye’de bilinmeyen bir markayı alıp yüzde 25.3 pazar payına çıkardı. Sonra bir gün Güney Koreliler, “Kusura bakma artık bu malı biz satacağız. Kazancı bölüşmek istemiyoruz” dedi. Yiğit, hakkını mahkemede aradı. LG, faiziyle 315 milyon TL ödemeye mahkum oldu. Ama Yiğit karşı tarafın işi yokuşa sürdüğünü, parayı alamayacağını düşünüyor.
Türkiye NATO’ya girmek uğruna 1950 yılında Kore savaşına dahil oldu. 741 şehit, 2.147 gazi, 234 esir ve 175 kayıplık bir bilanço ile Türkiye savaşı bitirdi.
Türkiye ödül olarak sadece NATO’ya girmekle kalmadı, Güney Kore’nin kalbini fethetti. Seul’e bugün bile gittiğinizde Türk olduğunuzu öğrendiklerinde size sempati ile bakıyorlar, kendilerini borçlu hissediyorlar.
Güney Kore savaş sonrası ekonomik anlamda çok hızlı bir gelişim gösterdi. Dünyaca ünlü markalar çıkardı. Bunlardan biri de LG oldu. 2000 yılında Türkiye pazarına girmek isteyen LG tek başına adım atmaktansa piyasayı bilen güveneceği bir yerli ortağı tercih etti. Digicom, o yıllarda Türkiye’de fırtına gibi esiyordu. Türkiye’yi ilk plazma TV ile tanıştıran Digicom, bayi, servis ağı ile doğru bir partnerdi.
2008’e kadar işbirliği devam etti. Bir gün LG yetkilileri Digicom’un patronu Sabri Yiğit’e “Türkiye çok hızlı büyüyen bir pazar. İştahımızı kabartıyor. Ayrıca işi de öğrendik. Yani sana ihtiyacımız kalmadı. LG Electronics’i kuruyoruz. Tamamı bize ait bir şirket olacak. Artık bizim ortağımız değilsin” dediler. Sözleşme bir günde feshedildi.
Uzakdoğulu bazı otomotiv ve elektronik firmaları da benzer bir yola başvurmuştu. Sabri Yiğit, bu olanı biteni sineye çekmedi ve hakkını mahkemede aramaya karar verdi. Sonrasını ve hukuk savaşında gelinen noktayı Sabri Yiğit, anlattı:
- Siz LG için Digicom olarak ne kadarlık bir harcama yaptınız?
Ulusal basın yayın organlarında sürekli ve yaygın reklam kampanyaları düzenledik. Tüketici nezdinde LPG’yi yani likit gazı çağrıştıran markayı plazma TV denince ilk akla gelen marka haline getirdik. LG, Digicom’un bine yakın satış kanalından istifade etti. Mahkeme sürecinde tespit ettirdik, 304 tam sayfa gazete ilanı vermişiz. Bilirkişi raporu ile zararımız tescil edildi. 170 milyon liralık harcamamız olduğunu mahkeme de kabul etti. Faizi ile tutar 315 milyon TL olarak belirlendi.
- Peki LG, Türkiye’ye geldiğinde size tanıtım ve pazarlama için destek olmadı mı, hiç Güney Kore’den maddi destek görmediniz mi? Tüm iletişim çalışmalarını kendi kaynaklarınızla mı yaptınız?
2008 yılına kadar geçen sürede sadece ve sadece 1.5 milyon dolarlık bir destekleri oldu. Onu da yıllar içinde 500’er bin dolarlık 3 parti halinde yolladılar. Oysa bizim harcamamız 80 milyon doların üzerindeydi.
- 9. Ticaret Mahkemesi hakkınızı teslim etti ve LG Korea’yi faizi ile birlikte 315 milyon TL civarı bir tazminat ödemeye mahkum etti. Bu parayı alabilecek misiniz? Ödemezlerse haciz işlemi başlatacak mısınız?
Mahkeme kararını verdi ancak tabii bunun bir de Yargıtay süreci var. Yargıtay’a itiraz ettiler ancak itiraz ederken teminat yatırmadılar. Yani aslında hacize açıklar. Ancak haczedecek bir mal bulacağımı sanmıyorum. Türkiye’de LG Electronics diye bir şirketleri var. Sermayesinin yüzde 99.9’u LG Korea’ye ait ancak hukuken farklı tüzel kişilikler olduklarını iddia ediyorlar ve bu uyuşmazlığın bir tarafı olduklarını kabul etmiyorlar.
- Peki sizin için bu parayı tahsil etmenin bir yolu yok mu?
Hukuk sürecini beklemek durumunda kalacağım büyük ihtimalle. Yargıtay da hakkımı verirse ve mahkemenin kararını onarsa, sonra Güney Kore’de bu kararın tenfiz aşaması başlayacak. Yani yabancı bir mahkemenin verdiği kararın kendi ülkelerindeki bir mahkeme tarafından da onaylanması gerekiyor. Hukukçularımız Güney Kore hukuk yapısını inceledi. Maalesef bu onayın 5 yıldan önce çıkmayacağını gördük. Yani Yargıtay aşaması 1.5-2 yıl sürse, bir de bunun üzerine tenfiz aşaması olacak ki ben bu parayı alma ihtimalimi sıfır olarak görüyorum.
- Peki LG Türkiye tüzel kişiliğim farklı diyor ama siz yine de haciz işlemi başlatabilirsiniz. Sonuçta sermayesinin tamamı LG Korea’ye ait.
Sonuçta buradaki 15 milyon dolar sermayeli bir şirket. Biz haciz işlemi başlatsak muhtemelen içini boşaltırlar tabela şirketine döner o para da çıkmaz. Ayrıca duyuyoruz ki pek çok teknomarketten alacaklarını her ihtimale karşı iskontolu da olsa tahsil etmeye başlamışlar. Yani tedbir alıyorlar. Resmen Türkiye’yle Türk hukuk sistemiyle alay ediyorlar. Burada 700 milyon dolar ciro yapacaksınız ancak Türk mahkemelerinin kararlarını tanımayacaksınız. Muz Cumhuriyeti muamelesi yapmaları ağrıma gidiyor. Benim tek silahım bundan sonra kamuoyu baskısı olabilir. İnanın bu dava ABD’de görülse 3 milyar dolar, Avrupa’da olsa 1 milyar euro tazminat ödemeye mahkum olurlardı ve çatır çatır da öderlerdi.
Aç kalmamak için ‘çöp’ işine girdi!
Başlık işin şakası tabii. Ancak Sabri Yiğit’e mevcut işlerini sorduğumda bir çöp poşeti işi çıkıyor karşımıza... “
Çerkezköy’de doğada çözünen mutfak yardımcı malzemeleri ve temizlik malzemeleri üreten Parex şirketim var. Çok iyi gidiyor. Kyoto Protokolü’ne uygun doğada daha hızlı çözünen çöp torbaları temizlik malzemeleri üretiyoruz. 60-70 milyon lira cirosu olan başarılı bir şirket. 100 milyon lirayı rahat yakalarız. 2013 yılının ikinci yarısında ihracata da başlayacağız. Ayrıca Conti küçük ev aletleri şirketini aldık. Gayrimenkul projelerimiz var yürüyen. Bir de elektroniğe devam ediyoruz. Pioneer, Kenwood, Roadstar gibi markaları satıyoruz. Bu markaların Bulgaristan satışlarını da yürütüyoruz. LG ile anlaşmamız tek taraflı bitti ancak geçmişte bizden mal alanlar bizden servis desteği istiyor” diye bilgi veriyor Sabri Yiğit...
“Hukuk mücadelesinin faturası ne oldu?” diye soruyorum, “Sadece 3.2 milyon lira harç yatırdım. Masraflı bir olay. Harvard’lı hukukçulardan oluşan bir büro ile çalıştım. Sonuçta kazandım ancak dediğim gibi bir sonuç elde edebileceğimi sanmıyorum. Kamuoyu baskısı ve LG’nin itibar kaybettiğini görmek benim tek kazancım olacak” yanıtını alıyorum.