Şampiy10
Magazin
Gündem

Brüksel’de Türk yemekleri haftası

.

ABONE OL
Vatan Haber

Belçika’da her yıl tertiplenen Lezzet Haftası’nda Türkiye’nin konuk ülke olacağını, yaklaşık bir yıl önce Brüksel’den gelen bir ekipten öğrenmiştim. Yetkililer, lezzetle ilgili kişilerle görüşerek orada Türk Mutfağı’nı tanıtacakların listesini burada yaptıkları görüşmelerinde belirlediler. Benim katkım ise ilk ve orta dereceli okullarda, bu hafta süresince sınıf öğretmenlerinin denetiminde öğrencilerin Soup Aciton (Çorba Hareketi) adı altında yapacağı çorba için 10 Türk çorbası tarifini yollamak. Brüksel’de de aynı hafta içinde de okullara giderek bu çorbaları değerlendirmekti. Bunu ise bir başka hafta anlatacağım. Önce izlenimlerini ileteyim.

Brüksel onca gittiğim yer arasında görmediğim bir kentti. Gastronomisi ünlenmişti. Gidenler iyi yemek yedikilerinden söz ederlerdi. Bu dediğim en aşağı 15 yıl öncesi... Demek ki boynuz kulağı geçmiş. Brüksel artık gastronomisi ile övünemez oldu. Dünya gastronomisi onu yakaladı ve aştı. Bunu kanıtlayan ilk deneyimim Gent kentinde methini işittiğim Auberge de Pecheur lokantasında yediğim yemek oldu. Yemek kötü müydü? Hayır, ama heyecan verici değildi. Bir yıldızlı Michelin’li şefin yaptıkları beni şaşırtmadı. Ne de lüks avizeler ve zengin ortam. Artık bu abartının modası geçti...

Kuzu Tandır ve Kazandibinin Lezzeti

Gelelim Belçika’daki Türk Mutfağı Haftası için aşçılar çıkartmasına. Benim konuk olarak katılabildiğim yemeklerden biri Gent’de idi. Kentin en fakir mahallelerinden birindeki çoğunluk nüfus olan Türkler’den Serdar Özkan ile Serkan Bozkurt’un yaptığı yemekleri iki günlük süre ile tatmak beni gururlandırdı. Öncellikle bu iki aşçının cansiparane çalıştığına tanık oldum. Yardımcıları sadece etraftan gelen gönüllü Belçikalı ile Türk vatandaşlardı. Harika bir kuzu tandır yapmışlardı ve de kazandibi. Gelen kişilerin çoğu mahallede oturan Türkler’di ve bu yemek için üç euro ödemişlerdi. Bu paranın hakkı verilmiş. Ancak ben bu aktiviteye Belçikalı olarak sadece iki üç kişi gelmiş olduğundan neye yaradığını anlamadım. Buradaki Türkler zengin bir sofraya oturdular ama amaç bu mu olmalıydı...

Her halukarda bu iki aşçımızı kutlamalıyız. Bu kadar yoğun bir program içinde güleryüzle çalıştılar ve herkesi memnun etmek için uğraştılar. Hem de iki gün içine onca yemeği sıkıştırdılar. Kendilerini Belçikalı organizatörlerin yardım istediği tüm Aşçılar Derneği Federasyonu’na gönderilmiş. İyi bir seçim yapmışlar ama Aşçılar Derneği Başkanı hazırlanan broşürde niye kendisinin bir resmi çıkmadığına sinirlenmiş. Belçikalı mihmandarım bunu manalandıramamış. Ben tabii ki anladım. Başkası yapsın, kremasını ben yiyeyim gibi birşeydir bu ve ülkemizde çoğu yerde uygulanır...

Türkler mutfakta ağzının tadını bilir

Yaptıkları yufka içi bulgur pilavını çok yaratıcı buldum. İdiaları yok ama yine de zarif bir yemek çıkarmak istemişler. Ve fakir bir semtin halkına yemek pişireceklerini bile bile ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. Önemli bir davet için yemek çıkarırcasına itinalı, çok insani ve saygılı... Ayrıca bizim halkımız fakir de olsa ağzının tadını bilir, zira yemek toplumumuzun her kesiminde itina ile yapılır. Bu yüzden de zaten gastronomimiz sağlam temeller üzerine oturur. Yeter ki paralı müşterinin hoyrat isteklerine boyun eğilmesin. Ağzı sarımsak, soğan kokmayacak diye mesela bir somon fümeden ya da piyazdan soğan eksik edilmesin. Ne yazık ki bu müdahaleler yapılıyor ve mutfağımızın canına okunuyor.

Sonuç: Belçikalı organizatörler her ne kadar ellerinden geleni yapmışlarsa da bir noktada yetersiz kalmışlar. Türk makamlarına aksettirilmiş olan bu olay Türk Mutfağı adına çok daha verimli olabilirdi. Yemeğin çağımızda en iyi iletişim ve turizm amacı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim, ilgili olan herkese...

Heyecan verici yemeklerin mimarı

Dilara Erbay ise heyecan verici yemeklerin yaratıcısı olarak basını ve Brüksel’in tat severlerini coşturdu. Dilara, çarpıcı lezzet kombinasyonları ile yereli uluslararası bir düzeye taşıyan aşçılarımızdan biri olarak önemsenmesi gereken biri. Bana kalırsa artık onsuz bir yurt dışı çalışması düşünülemez.

Aydın Usta’nın yaratıcı yemekleri

Belçikalı organizatörlerin sitayişle bahsettiği Türk usta Aydın Demir, açılış yemeğini hazırlamış. Bu değerli aşçı burada da yemeklerinin lezzeti ve kibar kişiliğiyle bizi layikiyle temsil etmiş. Aydın Usta Çırağan Oteli’nin Tuğra Restoranı’nda yaratıcı ve lezzetli yemekleriyle ünlenmişti. Daha sonra Konyalı’da geçirdiği dönem duraklama dönemiydi. Yönetim, el koymuştu yaratıcılığına. Oysa mutfak organiktir ve gelişmesi kaçınılmaz. Pilav pilav gibi pişmeli ama ister üzerine, sumak ek ister tarçın ya da karabiber. KISACASI STANDART OLANA ÖZGÜN DOKUNUŞLAR HOŞA GİDER. Ne mutlu ki artık Aydın Demir istediği gibi kaşık sallayacak... Zira kendi ikram servisini kurarak bu sevimsiz boyunduruktan kurtulmuş.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Korfu Adası'nda dalak dolması
  2. Kekik kullanmak ince bir iştir
  3. Yoğurdun kıymetini bilelim
  4. Sardunya Adası'nın gizli lezzet noktaları
  5. Emeğin ve tutkunun adresi: Atılay Restoran
  6. Sarımsağın hakkını yemeyin kendini yiyin
  7. Bayram için farklı bir öneri
  8. Antakya’nın “işte bu” dedirten tatları
  9. Gurme oruçlulara Ramazan turu
  10. Bir Hatay düğünününden geriye kalan leziz tatlar

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.