Adriyatik kıyısının acı çiğ balıkları
Yüzölçümü pek de büyük bir ülke olmayan İtalya birçok coğrafi bölgeye ayrılır
Yüzölçümü pek de büyük bir ülke olmayan İtalya birçok coğrafi bölgeye ayrılır. Bu bölgelere damga vuran en belirgin unsur kendine has mutfaklarıdır. Her bölge oraya has çeşitlerin yapılma özellikleriyle ya da bölgenin toprak yapısından kaynaklanan lezzet özellikleriyle ilgili yemeğini önemser ve de önemsettirir. Bu bizim Antep’te etinden ve yapılma tekniğinden ötürü eşsiz bir çiğ köfte ya da Karadeniz’de tereyağının ve peynirin özelliklerinden ötürü müstesna bir muhlama tatma şansını bulabilmemiz gibi bir şey... Bu yemekleri başka yerlerde de yersiniz ama lokalinde yapılanlar deplasmandakilere fark atar. Nitekim İtalya’nın orta kesimindeki Umbria, otlarının özelliğinden kaynaklanan kuzu etinin pirzolası, Toscana ise bu bölgede yetişen eti lezzetli sığırlarından ötürü Florentin steak’iyle öne çıkar. Başka yerlerde bu yemekler yapılmaz ve yenmez. Böyle bir liste Venedik’in mısır bulamacı polenta, Milanon’nun safranlı risotto’su, Liguria bölgesindeki Recco kasabasının soğanlı ekmeği. Cenevona’nın pestolu linguini’si gibi hem teknik hem de özellikli malzemelere dayanan çeşitler ve daha niceleriyle uzatabilir.
Kreplerle hazırlanmış KUZU ETİNİ tatmalısınız
Aburuzzo İtalya’nın Adriyatik kıyısındaki bölgelerdin biri. Buraya gitme şansım çakınca bayağı heyecanlandım. Toskana gibi ya da Emiglia Romana bölgeleri gibi henüz mutfağı ile ünlenmemiş olduğundan pek ne bulacağımdan emin değildim. Çizmenin ortasında, ünlü Apenin Sıradağları’nın ortasından geçtiği bölgede. Gittiğim, bölgenin büyük kentlerinden biri olan Pescara ise Adriyatik kıyısında. Pescara yeni yapılanmış bir kent. Bu genel yapısında da görülüyor. Binalarının dışında birçok modern anıt, kenti süslüyor. Sanki İtalya değil. Restoranları da öyle. Kentin derli toplu yapısı birçok yemek ortamına bir anda ulaşılabilmeyi sağlıyor ama bunlar hep yeni açılmış gibi duran yerler. Yine de özgün bir mutfağa sahip. Transhuman yaşamı olduğu da söylenilen bölgedeki kuzu yemekleri bu özelliğini destekleyecek nitelikte. Bölgenin en önemli yemeği scrippelle lezzetini kuzudan alıyor. İncecik dökülmüş kreplerin bir toprak kaba, aralarına kuzu etli sos ve peynir döşenerek yerleştirilip sonra da fırınlanan bir yemek. Bu zahmetli çeşidi ancak özel günler için yapıyorlar. Bunun dışında genel adı treccia olan işkembe çeşitleri var. Hayvanın hiçbir yeri ziyan edilmiyor.
Pescara’nIn kendine has gastronomisi var
Evlerde yapılan zahmetli yemeklere karşın balık denilince iş değişiyor. Balık en basit şekilde pişiriliyor, hatta pişirilmiyor. Adriyatik gibi bir derya kaynak olunca dipdiri balık ve deniz ürünleri olduğu gibi servis ediliyor. Üstelik Pescara bu bölgenin balıkçılık merkeziymiş. Gittiğim balık restoranı İtalya’nın restoranlarına internet ortamında onay veren Yubuk tarafından tavsiye edilen Barcaccia idi. Burada her çeşit balığı çiğ veriyorlar. Buna barbunya da dahil. Balığın derisi yüzülüyor, tespit için muhtemelen kafasını bırakıyorlar ve üzerine sadece zeytinyağı gezdiriliyor. Tek lezzet katkısı, karabibere benzeyip de onun familyasından olmayan kırmızı biber ile ince ince kesilmiş acı kırmızı ama kurutulmamış biber. Bu biber zaten her restoranda her yemekle yeniliyor. Benim acıya en yakıştırdığım tipik yemek kuru barbunya çorbası oldu. Yalnız bu çorbaya iri tatlı kabağı küpleri de katılıyor. Bu katkı çorbaya hafiflik katıyor.
Pescara kentinin İtalyan gastronomisine en önemli katkısı ise Montepulciano adlı kırmızı şarabı. Abruzzo bölgesinde yetiştirilen üzümün adı şarabının da adı gibi Montepulciano d’Abruzzo. Yumuşak taninli dolayısıyla rahat içimli olan bu şarap son on yılda ulaştığı lezzetle bölgenin iftahar vesilesi olmuş. Ününü ziyadesiyle hak eden bu şarap bölgesinin kuzu etli yemekleriyle de çok uyumlu. Pescara yemek, kahvaltı mekanları ve balık lokantalarıyla kendine has bir gastronomik merkez oluşturmuş. Marinası, diskotekleriyle ve barlarıyla geceleri de canlı bir şehir. İtalya’nın sessiz Ortaçağ kentlerinden bu bakımdan farklı. Brunch ve kahvaltı mekanları gastronomik anlamda çok alternatif sunuyor. Halk kendini gece de gündüz de dışarıya atmayı seviyor.