Şampiy10
Magazin
Gündem

En doğal pazar!

İçi püre gibi olmayan kokulu domates... Kütür kütür salatalıklar, mis kokulu çilekler... Bunları bulmak pek kolay değil. Nedeni malum, hormonlu üretim. Üzerinde 'doğal'ya da 'natürel'yazması bir anlam ifade etmiyor. Tarıma teknoloji girdi, bütün ürünlerin tadı birbirine benzedi. Doğru ve sağlıklı beslenmek isteyenlerin beklentilerini karşılaması zorlaştı çünkü ekolojik tarımla yani zararlı hiçbir katkı maddesi kullanılmadan üretilen ürünleri her zaman her yerde bulmak kolay değil. Fiyat farkı da cabası...

Avrupa'da ve Amerika'da son 15 yıldır doğru beslenmek isteyenler ekolojik tarımın garantisine güveniyor. Ekolojik ürün satan marketlerin ve pazarların sayısı hızla artıyor.

Bu hafta sonu, 17 Haziran'da, İstanbul Feriköy Halk Pazarı'rıda Türkiye'nin ilk yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı açılacak. Bu pazardaki tüm ürünler sertifikalı olacak. Türkiye'nin farklı illerinde ekolojik tanm yapanların ürünleri 40 hafta boyunca Feriköy Pazarı'na taşınacak.

Bu proje aslında uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. Türkiye'de çok az kişinin 'hormonlu'ürünler hakkında gözünün açılmış olduğu dönemde, 1990'da, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği kurulmuştu.

Buğday Hareketi 16 yıldır bu konuda bilinç yükseltme çalışmalarının yanısıra üreticileri hedefleyen projeler de geliştiriyor. Örneğin, Türkiye'nin ilk örgütlü ekolojik tanm turizmi modeli Tatuta'yı onlar kurdu.

AB Sürecinde Türk Çiftçisi başlığıyla farklı projeleri olan Buğday Hareketi'nin ürettiği son modellerden biri Yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı. Pazar yeri Şişli Belediyesi, organik bebek maması üreticisi Milupa ve Türkiye'nin ilk organik sütünü piyasaya sunan Pınar'ın sponsorluğuyla kurulacak.

Enginar Karaburun'dan
Ekolojik ürün üreticileri 40 hafta boyunca her cuma günü ürünlerini İstanbul'a gönderecek ya da getirecekler. Örneğin kayısı Malatya'dan, enginar Milas ve Karaburun'dan, yeşillikler Mudurnu'dan, domates Hatay'dan; erik, kiraz ve çilek Bursa'dan gelecek. Türkiye'de ekolojik tanm üreticilerinin hemen hemen hepsini buluşturacak pazar, doğru beslenmek isteyenlerin tüm ekolojik ürünlere daha ucuza ulaşabilecekleri bir adres olma iddiasında. Çocukluğumun mis kokan sebze ve meyvelerini istiyorum diyenlere duyurulur.

İşadamlarının uçak ilgisi
Geçen hafta sonu 6'ıncısı düzenlenen Airex Sivil Havacılık Fuarı'ndaydım. 'Binek uçağı' diyeceğim, yani yolcu taşımak için değil de kendisi ya da şirketi için uçak bakınanlardan bahsetmek istiyorum. Falcon ve Cessna serisi uçakları görmek istedim. Kapılarında saatlerce 'müşteri var' yazısı asılı durdu. Pazarlıklar uçakların içinde yapılıyordu, iş adamları gökyüzündeki trafiği artıracak gibi... Ama uçak şirketleri uçakların yeni sahipleri konusunda ağızlarını sıkı tutuyorlardı. Bildiğimiz, şu son 10 ay içinde Türkiye'de 23 iş jeti satılmış.

Gözüme çarpanlardan birkaç not... Bu fuar kapsamında Türkiye'de ilk defa iki kişilik helikopter Robinson 22 satışa sunuldu. Bu helikopterin aile için, 4 kişilik olanı Robinson 44 de ilgi gördü. Bir İtalyan pilot kendisine ait Trinidat uçağıyla fuara katılmıştı. Alıcı bulamayınca uçağına atlayıp İtalya'ya geri dönmek durumunda kaldı. Fuarda TÜBİTAK'ın standı vardı ama bomboştu. Neden? Anlamadım, açılmayacaksa neden standa koca koca TÜBİTAK yazıldı? Kısa süreli açık kaldıysa, niye stand kaldırılmadı?

Bu arada fuarda gezen kadın görmedim desem biraz abartmış olurum, 3-5 kadın görmüşümdür ama kadın hostes sayısı hayli fazlaydı...

Yazının devamı...

İstanbul geleceğin en önemli destinasyonu

Gezme tozma, keyif ve alışveriş insanları, bol parası olanlar bilir, tanır, hatta cebinde Quintessentially' nin kartıyla gezer. Quintessentially bir sosyal kulübün adı. Doğum tarihi 2000, doğum yeri İngiltere. Camilla Parker Bowlcs un kuzeni Ben Elliot da şirketin ortaklarından. Tüm dünyada 20 şubesi ve 25 bin üyesi olan kulübün Türkiye'de de aralarında Burhan Öçal, Ömer Karacan ve Alinur Velidedeoğlu gibi isimlerin olduğu bin 500 üyesi var.

Bu kulübün üyeleri dünyanın neresinde olursa olsun eğlence, seyahat organizasyonu hizmeti alabiliyor. Örneğin ilk defa gittiğiniz bir şehirde tarzınıza uygun bir otel, damak zevkinize uygun bir restoran arıyorsunuz, o anda üyeliğiniz devreye giriyor ve yönlendiriliyorsunuz.

Bir başka örnek verelim: Berlin'de yaşıyorsunuz, İstanbul'da Sting'in konserini izlemek istiyorsunuz. Bilet alacaksınız, İstanbul'a iki günlüğüne geldiğinizde kalacak otel, keyif yapacak mekânlar ve yemek yiyeceğiniz adresler konusunda bilgi almak istiyorsunuz. Quintessentially üyesiyseniz, tüm bunlar sizin için organize ediliyor. Başınıza bir şey geldiğinde, yani bir aksilik olduğunda yine Quintessentially'ye başvurabiliyorsunuz. Nasıl bir aksilik, diyorsanız; örneğin bavulunuz kayboldu, hemen bedeninize göre kıyafetler ve acil ihtiyaçlarınız sağlanıyor.

Oscar töreni, Formula 1, Wimbledon Tenis Turnuvası gibi organizasyonlara bilet ve davetiye bulmanız da mümkün olabiliyor.

Ünlüler ne yapacağını şaşırmış, diyebilirsiniz. Kulüp, üyelerinden Jennifer Lopez'e ev partisi için bir günde 12 albino tavuskuşu bulup göndermiş.

Hedef Türkiye'de 3 bin üye
"İstanbul geleceğin en önemli destinasyonu." Bunu söyleyen Quintessentially'nin CEO'su Aaron Simpson. Bu yüzden de Quintessentially İstanbul'da şube açtı. Quintessentially'yi Türkiye'ye getiren Be Travel şirketi bir süredir Be Quintcsscntially markası altında yurtiçi ve yurtdışında hizmet veriyor. Ayrıca Garanti Bankası'nın "& Club Prive Card" sahiplerine de Be Quintessentially'ye bağlı. 2007'de üye sayısını Türkiye'de 3 bine çıkarmayı amaçlıyorlar.

Cannes Film Festivali'nin, Oscar törenlerinin ardından düzenlenen partilere gitmek isteyen, ünlülerle aynı mekânlarda olmayı seven İstanbul'daki "ünlü"ler 21 Haziran'da Quintessentially'nin İstanbul ofisinin tanıtımını için düzenlenen partide olacak. Bu partiye dünya jet seti de davetli. 60'a yakın yabancı konuk İstanbul'a gelecek. Parti Ajia Hotel'de. Bu gecede Bryan Ferry de bir konser verecek.

Hep "Türkiye'ye ucuz turist geliyor, Türkiye'ye gelen turistler para harcamıyor" diyoruz, işte belki böyle faaliyetlerle zengin turistler Türkiye'ye çekilir, dünya jet setinin Türkiye'ye gelmesi Türkiye'nin tanıtımına biraz olsun fayda sağlar.

Yazının devamı...

Mustafa Sandal PO-Man gibi olur

Araba ve Mustafa Sandal desek herhalde hemen hemen herkesin aklına şu satırlar gelir:

"Onun arabası var güzel mi güzel, şoförü de var özel mi özel, bastı mı gaza gider mi gider..."

Bir zamanlar arabasının gazına basıp giden Mustafa Sandal şimdilerde dikiz aynasının ucundan sallanıyor ve bu kez "Trafik Hayattır" diyor. Görmüşsünüz ya da duymuşsunuzdur, TV ekranlarında ve radyolarda "Trafik Hayattır" sloganlı eğitici reklam dönmeye başladı. "Trafik Hayattır" Doğuş Grubu'nun sosyal sorumluluk projelerinden biri. Bir süredir Doğuş Otomotiv ve Doğuş Çocuk el ele bu projeyi sürdürüyor. "Trafik terörünü" önlemek için önce eğitim ve bilinçlenme düşüncesinden hareket eden Doğuş ekibi, 2006'nın ilk aylarında trafik temalı bir "rap" yarışması düzenlemişti.

Bilen bilir, Doğuş Grubu ve etkinlik denildiğinde vazgeçilmez bir isim vardır: Mustafa Sandal.

Spor yaparken tanışmışlar
Neden mi? Mustafa Sandal ve Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk arasından su sızmaz. Yıllar önce Planet Spor Merkezi'nde spor yaparken tanışmışlar. O gün bugündür ikisi yakın dost. Mustafa Sandal, Doğuş Grubu'nün tüm etkinliklerine koşa koşa gidiyor.

PO-Man gibi olur
Gelelim eğitici reklam filmine; Mustafa Sandal çocukları yoldan çıkardığı düşünülen iki şekerle karşımıza çıkıyor. Çocuğu ön koltukta oturmaya ikna etmeye uğraşıyor, aklını çelmek için "şekerli" bir şarkı söylüyor. Ve baba geliyor. Sandal küçülüyor, dikiz aynasına takılı kalıyor. Önünde M yazan, Superman'in kıyafeti gibi turuncu bir tişört var. Uzun vadede bu tişörtler ya da o "yaratık-bebek" satılır gibi geldi bana, yani PO-Man gibi olur. Dikiz aynasına o "yaratık-bebek"i asanlar trafik kurallarına uyar mı bilemem...

AB finansmanıyla 6 bin 287 kadına bir ayda eğitim verildi
Avrupa Birliği fonları Türkiye'de hangi alanlarda kullanılıyor, bu fonlar ne işe yarıyor diye merak edenler için bir örnek:

Bir tarafta yerel yönetim, bir tarafta sivil toplum örgütü. Gaziosmanpaşa Belediyesi ile Uluslararası Mavi Hilal Yardım ve Kalkınma Vakfı'nın "üreme sağlığı" projesi AB fonuyla yürüyor.

Bir ay önce başlayan projede gecekondu bölgesinde yaşayan 6287 kadınla görüşüldü. Bu kadınlara üreme sağlığı konusunda eğitim verildi.

Eğitim sırasında araştırma da yapıldı. Sonuçlara göre Gaziosmanpaşa Belediyesi sınırlan içinde yaşayan 15-49 yaşları arasındaki 6287 kadının yüzde 24'ü 35 yaşın altında, ortalama 5.2 çocuk sahibi. En az 2 kez isteyerek kürtaj yaptırmışlar. Kadınların yalnızca yüzde 24'ü aile planlaması uyguluyor. Ve kadınların hemen hemen hepsi erkeklerin çok eşli olduğundan yakınıyor. Proje devam ediyor, ikinci etap bu ay başladı. Şimdi sıra erkeklerde. Bakalım projenin "çok eşli erkekler" boyutunda neler çıkacak?

Yazının devamı...

Alışverişin yönü değişecek

Alışveriş merkezinde dolaşmakla, sokakta alışveriş yapmak farklıdır. Hangisini seversiniz? Vitrinlere uzun uzun bakıp, sokak aralarında gezmeyi mi? Bir alışveriş merkezine girip saatlerce dolaşmayı mı? "İstanbul'da alışveriş merkezine doyduk" diye düşünenlerdendim. Kanyon'u görünce fikrim değişti. Alışveriş merkezi ama sokak. 4 katil, 4 kat sokak. Açık hava. Sokaklar kışın ısıtılacak.

Nişantaşı konsepti 1950 yılında Levent'te kurulan Ezcacıbaşı İlaç Fabrikası'nın 30 bin metre karelik arsasına cuk oturmuş. Cafe'ler sokaklara yayılmış. "Deneyimsel mimari" konusunda adını duyuran Jerde Partnership ve Tabanlıoğlu Mimarlık işbirliğiyle gerçekleştirilen projede "farklılık", alışveriş merkezi havasından çok yeni bir yaşam merkezi planlanarak yakalanmış. Kanyon 160 mağazayı barındırıyor. Alışveriş merkezi konsepti, İstanbul'a turist çekecek hatta Nişantaşı'na ve Akmerkez'e takılanlara kısa sürede yön değiştirtebilecek gibi görünüyor.

Sadece lüks değil
Açılışa kadar Kanyon'la ilgili özellikle vurgulanan noktalar, 40 yeni markanın Türkiye'ye ilk kez geleceğiydi. Bu sanki alışveriş merkezini bir anda "lüks" sınıfına sokuyordu. Ama öyle değil. Evet birçok kişinin ilk kez duyduğu markalar geldi, yurt dışına gittiğimizde içimiz giderek baktığımız birçok marka Kanyon'da var. Ama MNG de var, Koton'un Öle markası da. Türkiye'yi ilk kez gelen Wagamama da, Gloria Jean's'in iki cafe'si de var. Herkese hitap edebilecek sokaklara yayılmış mağazaların olduğu bir yer.

"Metrocity bir adım ötede, orada olan markalar neden Kanyon'da da olsun" sorusu hemen akla geliyor. Yanıtını Kanyon'u görünce anlıyorsunuz. Sabahın erken saatlerinde mağazaların açılabileceği, geç saatlere kadar sokaklarında oturulabilecek ve alışveriş yapılabilecek bir yer Kanyon.

Yazının devamı...

Antalya altınla turist arıyor!

Türkiye altın takı ihracatında dünya ikincisi. Her yıl 100 ton altın turistlerin elinde, kolunda, boynunda, parmağında, küçük hediye paketlerinin içinde yurt dışına çıkıyor. Türkiye'ye gelip de kuyumcuya girmeden ayrılan turist yok gibi.

Türkiye, yılda 100 ton altın satışıyla İtalya ve Dubai'nin önünde. Peki bu miktar daha da artabilir mi?

18 Mayıs'ta Antalya'da bir kampanya başlatıldı: Antalya Altın Kalp kampanyası.

Dünya Altın Konseyi (WGC) ile Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, işbirliği içinde Antalya'daki altın satışlarını artırmak için kolları sıvadı. Kısacası artık Antalya'da turistler denizin mavisine, portakalın turuncusuna, altının sarısına bekleniyor...

Turizmcilerin sezona keyifsiz başladığı bir dönemde bu kampanya işe yarar mı? TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy'a göre rezervasyonlarda yüzde 18'lik bir düşüş var ama önümüzdeki aylarda telafi edilebilir.

10 yıl sürecek...
Dünya Altın Konseyi Türkiye Temsilcisi Murat Akman Antalya Altın Kalp kampanyasının mimarı. Akman bu kampanyanın Türkiye'nin ve Antalya'nın tanıtımı açısından yararlı olacağı görüşünde. 10 yıl sürecek olan kampanya için görsel materyaller hazır. Bilboardlar'da Antalya Altın Kalp kampanyası tanıtılıyor. Otellerde turistler odalarında, resepsiyonlarda bu kampanyanın broşürlerini bulacak. Turistleri havaalanlarında karşılayan otobüslerin koltuk arkalarından tutun da, kiralık araçlara kadar her yerde broşürler turistlerin ilgisine sunulacak.

Kuyumculara da bir süredir bu kampanya anlatılıyor. Antalya'da 2 binin üzerinde "bu kampanyaya katılacak nitelikte" kuyumcu var. Şimdi o kuyumcuların vergi levhalarının yanına Dünya Altın Konseyi tarafından verilen ve kampanyayı tanıtan belgeler de asılıyor. Bunun nedeni de şu: Turist güvenmek istiyor. Murat Akman, turistlerin aldıkları altının ayarından emin olmak istediklerini söylerken, "Ülkesine dönen turist 22 ayar diye aldığı altının 14 ayar çıktığını öğrendiğinde ne düşünür?" diye soruyor. Bu yüzden de kuyumculara verilen belgelerin önemi büyük.

Yıllar önce buna benzer bir kampanya Dubai'de de yapılmıştı. Dubai dünyaya "Dubai, City Of Gold" kampanyasıyla tanıtılmıştı. Akman, Dubai'de tanıtımla gelinen noktayı hatırlatarak, "Biz Antalya'da çok daha fazla şeyi gerçekleştirebiliriz. Bir kere Antalya'nın doğası çok daha güzel, ayrıca tarihi ve kültürel değerleri olan bir şehir Antalya. Dubai'de her şey yapay" diyor.

Akman, kampanya kapsamında Almanya ve Rusya'da reklam filmi göstermeyi planladıklarını da anlatıyor. Kampanyanın hedefi yılda 100 değil 400 ton altın satmak, yani 4 milyar dolarlık satış yapmak. Neden olmasın?

Hakan Şükür'ün golü prezervatif reklamında!
Olmaz olmaz demeyin, bu da oldu. Milli Takım'ın başına bu da geldi! 2002 Dünya Kupası üçüncülük maçında başlama düdüğünden 10.8 saniye sonra Hakan Şükür'ün Güney Kore'ye attığı gol Okey reklamına konu oldu. Reklamda prezervatif paketleri iki takıma ayrılmış. Paketlerde Türkiye ve Güney Kore'nin bayrakları var.

Dünya Kupası'nın en hızlı golü olarak tarihe geçen gol gerçekleşiyor ve slogan çıkıyor: Unutulmaz Pozisyon!

Reklam, markanın bir süredir başlattığı futbol pozisyonlu reklam filmlerinden.

Arjantin'in 1986'da İngiltere'ye attığı gol de bu kampanya kapsamında hazırlanan animasyonlu bir reklam filminde yer alıyor.

Futbol, seks ve Türk bayrağı bir arada... Bu reklam konuşulur. Prezervatif paketlerindeki Türk bayrakları da konuşulur, seks ve seksi gol atmak olarak görmek de...

Yazının devamı...

Böyle giderse en çok inşaatı o yapacak

Ziya Yılmaz 32 yaşında. İstanbul doğumlu ama aileden Trabzon, Sürmeneli. 13 yıl önce DAP (Doğru Alanda Projeler) adlı inşaat şirketini kurmuş. Çekirdekten yetişme. Babası hafriyatçıymış. Ziya Yılmaz liseyi bitirip patron olmuş desek yanlış olmaz. DAP ismini de Trabzon'daki Dap Dağı'ndan esinlenerek kendisi bulmuş. DAP Yapı kısa zamanda hızla büyümüş. Ziya Yılmaz'ın söylediğine göre, İstanbul'da inşaatları en kısa sürede bitiren onlar.

En bilindik projeleri Kağıthane'deki Şelale Evleri. 579 daireden oluşan Kağıthane Şelale Evleri'ne 2000'de başlamış, krize rağmen 29 ayda bitirip teslim etmişler. Şimdilerde ise ilgi alanlan Çekmeköy. Şile yolu üzerindeki Çekmeköy'de son 5 yılda konut sayısında yüzde 25 artış oldu. Kısacası, Çekmeköy cazibe merkezi.

DAP Yapı'nın Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, "Biz aslında bundan 3-4 yıl önce Mecidiyeköy, Üsküdar, Beykoz gibi semtlere yönelik projeler peşindeydik ama Çekmeköy'ü keşfedince buradaki projelere ağırlık verdik" diyor.

Neden Çekmeköy?
Havası temiz, ulaşım olanakları var, projeler yeni, alt yapı hizmeti tamam, evler konforlu, deprem korkusu yaşayanların tercih ettikleri bir bölge.

Peki fiyatlar?
Öncelikle Çekmeköy'ü inşaat şirketleri için cazip kılan arsa fiyatları mı? Metrekaresi 500 dolara ulaşmış arsaların. Sonuçta inşaat şirketlerinin hammaddesi arsa. Geleceği görüp bu bölgedeki arsalan yıllar önceden alan şirketler şanslı görünüyor. Herkesin gözü açılmış, arsalar değerlenmiş.

Yılmaz'a Çekmeköy'deki dairelerinin metrekare fiyatını soruyorum. "1.000 dolar civarında, bizim Şelale Space Center'da yaptığımız dairelerin metrekaresi 1.400 dolar" diyor. Şelale Space Center, 16 bin metre karelik alan üzerine kurulu 9 katlı dairelerden oluşuyor. Su parkları, spor salonları, açık ve kapalı yüzme havuzu, kapalı otoparkı ve 24 saat call center'ı, kat servisi, restoran ve cafe'leri olan bir proje.
Space Center mühendislikle, mimarlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan ancak inşaat sektörünün içinde büyüyen Ziya Yılmaz'in hayalini kurduğu bir proje. Zaten kendisi de şöyle diyor: "Ben kafamda tasarlıyorum, teknik ekibimize anlatıyorum. Hayal kurmayı da bilmek gerekiyor" diyor. 32 yaşındaki patronun kadrosu da genç. 1000 kişilik personelin 70'i mimar ve mühendis.

DAP Yapı'nın Çekmeköy'deki projelerinden biri de Şelale Premium Residence. 42 bin metrekarelik alanda, 216 residence tipi daireden oluşuyor. Doğrusunu söylemek gerekirse projeler çok havalı. Broşürleri cezbedici. Kapalı ve açık havuzlar, akıllı evler, her eve çift kapalı otopark... DAP Yapı bu projeyi de bir yıl içinde bitirmeyi planlıyor.

Yılmaz, "Bu projeyi Etiler ya da Ulus'ta yapmış olsak metrekare fiyatı 6.000 dolardan aşağı olmazdı" diyor. Dairelerin yüzde 55'i iki hafta içinde satılmış. DAP Yapı'nın devam etmekte olan projelerinden biri de Şelale Crown Center Alışveriş Merkezi. Şile yolu üzerinde 14 bin 500 metrekarelik alana kuruluyor.

Çimento bulamıyoruz
Ziya Yılmaz da birçok inşaat şirketi sahibi gibi çimento fiyatlarından dertli. "Çimento bulamıyoruz" diyen Yılmaz, "Ortaya fırsatçılar çıktı. Bu kadar büyük bir krizin olmaması gerekiyor. Çimentocular yurt dışına 40 dolardan çimento satarken, bize 80 dolardan satmaya çalışıyorlar. Çimento ithalatı çok zor. İnşaat sektörünün geleceğini düşünüyorlarsa çimento işine çözüm getirirler" diyor.

Yazının devamı...

100 milyon dolarlık oteller arıtma tesisini çalıştırmıyor

Rahmi Koç'un kurucusu ve Onursal Başkanı olduğu TURMEPA, bilinen adıyla "Deniz Temiz Derneği" bu yaz sahillerde denize zarar veren tesislere ve yatlara göz açtırmayacak.

Deniz Temiz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Eşref Cerrahoğlu, yönetim kurulu üyeleri İbrahim Yazıcı, Asaf Güneri ile TURMEPA Genel Müdürü Levent Ballar'la yemekteydik.

Öncelikle altını çizmekte yarar var: TURMEPA yenilenmiş. Üniversitelerle, profesyonel kadrolarla ve belediyelerle işbirliği içinde yeni projeler üretmiş ve bu yaz bunları uygulamaya başlıyor.

Geçtiğimiz yıl "mavi bayrağı" kaybeden Antalya sahilindeki birkaç plajdan konuşmaya başlıyoruz, biz -Türk basını olarak- çok konu etmedik ama örneğin Alman W kanalı ZDF günlerce Türkiye sahillerindeki kirlilikle ilgili haberler yaptı.

Cerrahoğlu hemen bu noktadan yola çıkarak şunu söylüyor: "Antalya'da 5 yıldızlı, hatta 7 yıldızlı tesisler yapıldı. 100 milyon dolarlık tesisler yapılıyor, 3 milyon dolara arıtma tesisi yapıyorlar ama çalıştırmıyorlar" diyor.

Neden mi? Çünkü arıtma tesisini çalıştırmak masraflı.

Sahiller taranacak...
Ancak bu yanıt elbette bir gerekçe olamaz. Milyon dolarlarını bu tesislere yatıranlar 5 yıl 10 yıl sonrasını da düşünmeli. Deniz kirlendiği takdirde kim gelir Antalya'ya, Bodrum'a?

İşte bu yaz Deniz Temiz Derneği l Haziran'dan itibaren belediyelerle işbirliği halinde sahilleri tarayacak. Arıtma için önlem almayan tesisler mühürlenecek.

Sorun yalnızca sahillerdeki tesisler değil. TURMEPA bu yaz Göcek'te yatlar için de iki sıvı arıtma gemisini devreye sokuyor. Her biri 160 bin euroya mal olmuş. Deniz vidanjörü, yatların atıklarını toplayıp belediyelerin gösterdiği arıtma tesislerine ulaştıracak.

Göcek'ten söz açılınca, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın mavi yolculuk koylarındaki arazileri tahsise açması konusu da göndeme geliyor. Cerrahoğlu, "Kesinlikle karşıyız. Yatlarla bu koylara gelenler dev tesisleri görmek istemiyor sahillerde. Türkiye'nin bir koyunda l ay kalan 45 metrelik 3 teknenin Türkiye'ye katma değeri 1.5 milyon dolar. Bunlan kaçırmak mı istiyor Türkiye?" diye soruyor.

Kanser ilacı denizlerden
* Kanser ilaçlarının yüzde 65'i denizden temin ediliyor.

* Dünyada yılda 2.7 milyar litre yağ denizlere boşaltılıyor.

* Dünyada her saat 675 ton çöp denize boşaltılıyor.

* Türkiye'de yılda 2.6 milyon ton tehlikeli aük çıkıyor.

* Türkiye'de atıkların yüzde 70'i denize dökülüyor.

Yazının devamı...

10 YTL'ye Almanya'yla 50 dakika konuşabilirsiniz

Tüketici ve ev elektroniği fuarı Compex'in bu yıl 11'incisi düzenleniyor. Fuar Lütfi Kırdar'da 14 Mayıs'a kadar açık. önceki gün fuarı gezip, ev ürünlerinde son teknolojileri ve tasarımları inceleme fırsatı buldum. Evdeki panjuru uzaktan kumandayla açmak tamam da konuşan duvar da ne oluyor? İnsanın içini gümbür gümbür ettiren ses düzenleri... Bu sistemi kurduktan sonra kim sinemaya gider dedirtecek teknolojiler standlarda rekabetteydi.

Ev elektroniği kadar özel telekom firmaları da kampanyalarıyla ilgi çekiyordu. Ben Superonline'ın standında takılıp kaldım. O ne kampanya öyle.

Türk Telekom'la Su-peronline kıyasıya rekabete girmiş. Bilindiği gibi, Türk Telekom, özel şirketlere altyapı hizmeti veriyor ve ADSL bağlantıları için bu şirketlerle lisans anlaşmaları var. Türk Telekom da özel şirketler gibi ADSL hizmeti sunuyor. Üstelik altyapının sahibi olduğu için Türk Telekom rekabette de avantaj sahibi.

Görünen o ki Superonline da hayli iddialı. SuperADSL 29 YTLden başlayan fiyatlarla 512 Kbps hızında internet hizmeti veriyor. Üstelik bağlantı ücreti de almıyor, yani 59 YTL'lik bağlantı ücreti vermeden ADSL hizmeti alabiliyorsunuz.

Yurtdışı ile net'ten konuş!
SuperADSL'in broşürünü elime alıp incelerken, AloBox'ı gördüm ve kampanyaya kilitlendim. 10 YTLye Almanya'yla 50 dakika konuşabilirsiniz, yanlış yazmıyorum. AloBox Superonline'nın yeni telekom hizmeti. Çanta gibi. Her yere taşınıyor. Kurmak için O 212 473 O 811'i arıyorsunuz. Sabit ücret yok. internet üzerinden uluslararası, şehirlerarası, cep telefonu konuşmalarınızı yüzde 80'e varan indirimlerle yapabiliyorsunuz. Ben uzun zamandan beri uluslararası konuşmalarını skype üzerinden yapan biri olarak AloBox'tan çok etkilendim. Bu servisten yararlanmayıp, hâlâ sabit hat kullanıyorsanız paranıza yazık oluyor, benden söylemesi...

İstanbul'un en lüks kulelerinde en küçük daire 2 milyon dolar
Uzun yıllar tekstil sektöründe faaliyet gösteren Vedat Aşçı, inşaat alanında hızlı ve iddialı. Aşçı'nın sahibi olduğu ASTAŞ Gayrimenkul, Esentepe'de Kempinski Residences Astoria projesi daha bitmeden ikinci projeye başladı. Üstelik bu proje İstanbul'un en lüks rezidansı olma iddiasında. Etiler girişinde ve Boğaz manzaralı.

Astaş Gayrimenkul'un Permak Grup şirketlerinden Selim Uyar'ın REMAG Gayrimenkul beraberliğiyle "Bellevue Residence Managed by Kempinski" adıyla hayata geçirmeye başladığı proje, 7 bin metrekare alan üzerine kurulu 22 katlı iki kuleden oluşuyor. 16'sı dubleks olmak üzere 56 rezidansı var iki kulenin. Bu kulelerde cepheler boydan boya cam ve balkonlar var.

Rezidanslardan en küçüğü 311 metrekare. Fiyatların ise 6.000-7.000 dolardan başladığı biliniyor. Projenin miman Ertem Ertunga. İşletme Kempinski'ye ait. Ezcümle bu kulelerdeki en ucuz rezidans fiyatı 1.800 milyon dolar. Bakalım bu kulelerde kimler kimlerle komşu olacak?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.