Propolis gelecekte kansere ilaç olacak
.
Dünyada beslenme, obesite, kansere karşı korunma, anti-aging, sağlık ile ilgili son gelişmeleri takip etmek için sürekli kongrelere katılıyorum, sonra da size bu köşeden aktarıyorum. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de arı ürünleriyle ilgili bir kongreye katıldım. Dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamları araştırma sonuçlarını heyecanla açıkladılar. Apiterapi; yani arı ürünleriyle tedavide dev adımlar atılıyor, arı ürünlerinin birçok hastalığa ilaç olabileceği konuşuluyor. Açıkçası benim en çok ilgimi çeken bizden bir profesör oldu. Gördüm ki kendisi o uluslararası ortamda da çok saygı görüyor ve tanınıyor. Ülkemizin arı ürünleri konusunda en önemli araştırmacısı olduğunu belirledim. Erciyes Üniversitesi . Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sibel Silici ile yaptığım söyleşinin en önemli noktalarını yazdım...
Açıkta satılanları almanız zararlı!
- Tüm dünyada arı ürünleriyle tedavi gündemde. Siz de bu konuda ülkemizde en çok araştırması olan profesörsünüz. Arı ürünleri deyince neler aklımıza gelmeli?
Arı ürünlerini bal, polen, propolis, arı sütü, arı ekmeği, arı zehri ve apilarnil olarak gruplayabiliriz. Her birinin kendine özgü kimyasal ve biyoaktif özellikleri var.
Bal ; enerji kaynağı olup , fiziksel performansı artırıyor, sindirimi kolaylaştırıyor. Özelikle çocuklarda hem enerji, hem de besin desteği olması ile öne çıkıyor.
Polen; protein içeriği en yüksek karbonhidrat ve yağ oranı en düşük arı ürünü. Karaciğeri koruyucu etkisi ve anemiyi (kansızlık) tedavi edici özellikleri en çok araştırılan konulardır.
Arı ekmeği ; polenin petek gözünde depolanmış hali olup polenden daha yoğun vitamin ve mineral içeriyor. Çok iyi bir besin desteğidir.
Propolis; ağaçların tomurcuklarından toplanan reçineye balmumu ilavesi ile oluşturulan reçine ağırlıklı bir karışım. Antibakteriyel, antioksidan, antikarsinojenik, antienflamatuvar etkileri uzun yıllardır araştırmacılarca ispatlanmıştır.
Arı sütü; bal arısı yavrularının beslenmesi için 5-15 günlük arılarca salgılanır. Sindirim sistemi üzerine olumlu etkileri, antiaging özelliği ve sporcu beslenmesine protein desteği katkısı ile kendini göstermekte.
Arı zehri tedavisi; başlı başına bir uygulama alanı olup özellikle romatoid artrit ve multiple sclerozis tedavisinde çok başarılı sonuçlar alınmıştır.
-Propolisi nasıl kullanırsak daha faydalı?
Propolis kullanılmadan önce mutlaka kimyasal yapısının aydınlatılması gerekir. Bazen reçine bulamadığında sentetik ürün de toplayabildiği için kimyasal analizi yapılmamış propolisler asla kullanılmamalı. Diğer önemli bir konu ise doz. Biliyoruz ki ilaç ve zehir arasındaki en önemli fark dozdur.
-Genelde sıvı veya toz olarak aktardan alan pek çok kişi var. Marketlerde görüyorum. Açıkta satılıyor. Bu doğru mu?
Açıkta satılması doğru değil. Çünkü propolis soğuk zincire uygun bir şekilde korunmalı, özel dolaplarda saklanmalı. Şu anda tüketiciler propolisi genellikle direkt arıcıdan ya da aktarlardan temin ediyorlar. Bu ürünler propolisi saflaştırmadan, sadece alkolde eritmek ve süzmek şeklinde hazırlanıyor. Hangi alkolde ne oranda çözüldüğünü, kullanılan propolisin kimyasal yapısını bilmiyoruz. Kovanın giriş deliğinden kirli propolisler toplanabiliyor. Ayrıca bu ürünlerde doz ayarlanması mümkün değil, öneri yok; 5 damla mı? 5 kaşık mı? Bir şişe mi? Günde ne kadar alınabilir? Bu soruların hiç birini cevaplayamıyoruz. Her bitkisel üründe olduğu gibi fazla miktarda propolis kullanmak sakıncalı olabilir. Bu nedenle arıcıdan ya da aktardan temin edilecekse kimyasal analizi var mı diye mutlaka sorulmalı, yoksa alınmamalı. Ben soğuk zincire uygun korundukları için arı ürünlerini eczaneden almayı tercih ediyorum.
-Propolis gelecekte kansere ilaç olabilir mi?
Kesinlikle! Beni en çok heyecanlandıran antikarsinojenik etkisi ile ilgili araştırmamız. 2005 yılında tamamlandı. Uluslararası “Phytomedicine” dergisinde basıldı. Bu araştırma Türk propolisinin antikarsinojenik etkisini ortaya koyan ilk araştırma olup, insan periferal lenfosit ( savunma hücrelerimiz) kültürlerinde yapıldı. Bu araştırmanın sonucunda araştırılan dozlarda propolis antikarsinojenik etki gösterirken yüksek dozlarda kullanılmaması gerektiğini de belirledik. Bu yolda araştırmalarımıza devam ediyoruz.
-Bir de çok yeni bir araştırmanız var. Bizim Karadeniz kestane balının antioksidan aktivitesini Yeni Zelanda’lıların ünlü Manuka balından daha yüksek bulmuşsunuz.
Evet bu doğru, kestane balı fenolik madde içeriği ve antioksidan etkisi yüksek bir bal. Manuka balından daha iyi değerler elde ettik, ön plana çıkarmalıyız.
-En yüksek antioksidan akitivitreyi gösteren hangisi?
Malezya’nın Malaluka’sı birinci sırada. İkinci sırada ise Karadeniz’in kestane balı var.
-Yani ülkemizin çeşitli yörelerinden alınan kestane ballarının bile kimyası farklı...
Aynen! Balın kimyası alındığı bölgeye göre değişiyor.