Kim daha çekici?
.
Malezya’da yapılan Dünya Obesite Kongresi’nde kadın çekiciliği üzerine yapılan bir araştırma dikkatimi çekmişti. Sizinle paylaşayım ve sorayım; hangisi daha çekici?
Araştırmayı yapan Çin Bilim Akademisi Genetik ve Gelişim Biyolojisi araştırmacıları. Kadın çekiciliğini etkileyen parametrelere bakmışlar. Vücut yağı mı, yoksa bel- kalça oranı mı daha etkili, aşağıda gördüğünüz tabloyu göstermişler hem kadınlara, hem de erkeklere..
Sonuç:
En çekici bulunanlar 1’nci sıra altıncı, 2’nci sıra ikinci, 3’nci sıra 1’nci. Tüm kültürlerde vücut yağ yüzdesinin bel-kalça oranına göre daha çok önem taşıdığını görmüşler.
Az yağlı olmak tüm kültürlerde daha çekici olmakla eşdeğer. Kafkas ve Afrika halkları için Asyalılar’a göre bel-kalça orantısı daha çok önem taşıyor. İnce bel, geniş kalça seviyorlar.
Kadın ve erkekler arasında fark yok; her iki cins de aynı görüntüler üzerine odaklanıyor, seçimleri aynı.
5-7 kilo arası verirseniz meme kanserine yakalanma riski azalıyor!
Meme kanseriyle beslenme şekli arasındaki ilişki düşündüğümüzden çok daha fazla gibi görünüyor. Ergenlik dönemindeki beslenmenin ilerki yaşlardaki meme kanserine yakalanma riskini belirlediği düşünülüyor. Hemen her ortamda, yazılarımda vurguladığım gibi, doğru beslenme eğitiminin daha çocuklukta başlaması gerekli...
Araştırmalara göre; kadınlar 5 ile 7 kilo verir ve bunu korurlarsa meme kanserine yakalanma riskleri azalıyor!
Genetik mirasınız ne olursa olsun fazla kilo veya şişmanlığın meme kanseri üzerinde riski çok artırıcı etkisi var. Kilonuzu kontrol edin, o zaman kötü genetik mirasınız olsa bile riskinizi düşürebiliyorsunuz.
Aralıklı kalori kısın, sürekli değil!
Aralıklı olarak kalori kısıtlaması yapanların, kalori kısıtlamasını her gün yapan kadınlara göre uzun vadede çok daha başarılı oldukları da ortaya konmuş. Yani sürekli diyette olmanız gerekmiyor. Bu sistemi kendim de de uyguluyorum, çok başarılı... Çünkü insanların kilo vermek için sürekli kalori kısıtlaması yapması çok zor! Hayat zindan haline geliyor. ‘Eee, hep mi diyette olacağım’ psikolojisine giriyorsunuz. Uzun vadeli olmuyor! Aralıklı olarak kalori kısıtlamak, kalorinin tümden kısıtlanması kadar etkili.
Meme kanserinden korunmak için
- Kilonuzu kontrol edin. Şişmanlamayın!
- Fiziksel aktiviteyi artırın.
- Bol bol Omega 3’den zengin taze yağlı balık yiyin. (Somon, sardalya, hamsi gibi...)
- Az yağlı süt ürünlerini tercih edin.
- Kırmızı eti aşırı tüketmeyin. Tüketince de yağsız eti tercih edin.
Dr. Yasemin Bradley yanıtlıyor
İslam Nalbantoğlu /Tokat
Et konusunda kafamız karıştı. Yiyelim mi, yemeyelim mi?
Bu soruya yeni bir araştırmayla yanıt vereceğim. Araştırmayı yapanlar; Cleveland Klinik’e bağlı Lerner Araştırma Enstitüsü Önlenebilir Kardiyoloji ve Rehabilitasyon Bölümü Başkanı Dr. Stanley Hazen ve Robert Koeth adlı tıp fakültesi öğrencisi. Bağırsaklarımızda doğal olarak bulunan bakteriler var. Bunların özellikle kırmızı ette bulunan karnitini metabolize ederek ‘trimetilamin N- oksit’ adlı bileşiğe çevirdiği (TMAO) belirlendi... Karnitinden zengin diyet bu bakterileri daha da artırıyor, daha çok TMAO üretmeye başlıyorlar. Çünkü bu bakteriler yakıt olarak karnitini kullanıyor. İkilinin bulduğu şu; kalbe zarar veren etteki yağ ve kolesterol değil! Evet, bunların da kalp hastalığına katkısı var, ama az. Asıl suçlu şimdiye kadar çok az çalışılmış bir kimyasal olan TMAO. Demek ki ‘İstediğimiz kadar et yiyebiliriz’ düşüncesi bilimsel olarak doğru değil. Kararında yemek gerekiyor. Haftada 300-500 gram erişkin bir kişi için yeterli.