Bayram rotanızı St. Petersburg’a çevirin
Bir bataklık üzerine kurulan şehir Rus İmparatorluğu’nun tüm ihtişamını yansıtıyor
Bazı şehirleri bir kez görünce “Tamam. Daha gezilecek çok yer var. Burayı bir daha görmeme gerek yok!” diyorum ve o şehri hayatımdan çıkarıyorum. Oysa bazı şehirler var ki görünce’ “Buraya bir daha gelmeliyim.Yok, olmadı, bitiremedim. Daha çok şey var!” hissiyle ayrılıyorum.
İşte St. Petersburg da öyle. Şehir sizi mıknatıs gibi içine çekiyor. Şimdiden bir dahaki seyahatimin planlarını yapıyorum! Daha önce hiç görmediyseniz rotanızı hemen St. Petersburg’a çevirin.
Görmeden dönmeyin!
Hermitaj
Dünyanın en ünlü müzesi; en büyük Batı sanatı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Mekan şehir merkezinde. Irmağın kıyısına kurulu. Saray meydanı önemli olaylara sahne olmuş. 1905’te Kanlı Pazar katliamı burada olmuş. 7 Kasım 1917’de Lenin’in destekçileri bu meydandan kışlık saraya saldırarak Devrim’i yapmışlar. Ben gezerken rock konseri hazırlıkları vardı!
Yusupov Sarayı
Rus sarayını karıştıran Rasputin’in öldürüldüğü yer. Yusupovlar dönemin en varlıklı ailelerinden. Rasputin parti var diye bahaneyle bu saraya çağrılmış, önce zehirlenmiş ardından da Prens Feliks Yusupov tarafından vurularak ölmeye terk edilmiş.Yine ölmemiş, dövülmüş ırmağa atılmış. 3 gün sonra cesedini bulmuşlar.
Gostini Dvor
Büyük Pazar. 18’inci Yüzyıldan beri St. Petersburg’un alışveriş merkezi, o zamanlar ticaret burada dönüyormuş. Her şeyi burada bulabilirsiniz. Çok güzel arkadlarla bezenmiş bir yapı. Nevski Prospekt üzerinde.
Nevski Prospekt
1930’larda ünlü romancı Gogol şöyle yazmış: “Nevski caddesinden daha güzeli yoktur... Burası Petersburg’umuzun her şeyidir!” Gerçekten de Petersburg’un en ünlü ve güzel caddesi bu..Boydan boya yürüyün. Birbirinden güzel binalar göreceksiniz.
Singer Binası
Singer Dikiş makinesi için inşa edilmiş bina mimari olarak göze çarpıyor. Nevski Prospekt üzerindeki beni en çok etkileyen bina oldu. İçinde inanılmaz bir kitabevi var. Niye Rusça bilmiyorum diye üzüldüm. Kitabevi tıklım tıklım! 2’nci katta muhteşem manzaralı bir kafe ve restoran var. Şiddetle öneririm. Kazan Katedrali’ni seyrederek öğle yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Rus Müzesi
20’nci yüzyılın öncü Rus sanatçılarının eserleri, halk sanatından örnekler hepsi burada... Hediyelik eşya mağazasını kaçırmayın. Çok şık porselen fincanlar satıyorlar ve dışarıya göre daha uygun fiyatlı. Özellikle ünlü ressam İlya Repin’in eserlerini görmeden dönmeyin.
Cafe Botanika
Sanatçıların müdavimi olduğu bir mekan. Yemekleri, tatlıları muhteşem. Hemen karşısında sanayici Baron Stieglizt’in şimdi müze olan okulu var. Bina çok etkileyici. Bu müzenin girişinde çok hoş bir sanat galerisi de var. Resim meraklılarına not; ünlü Amerikalı aktör John Malkovich de buradan resimler satın almış.
Aziz İsak Katedrali
Dünyanın en büyük katedrallerinden. Bir mühendislik başarısı olarak görülüyor. Sovyet dönemi sırasında ateizm müzesi olarak kullanılmış.
Grand Hotel Europe
Petersburg’un ünlü otellerinden. Şehrin merkezinde, kalmak için ideal. Çaykovski geceleri düzenliyorlar. Restoranı devrimden önce örgütlerin ve gizli polisin buluşma yeriymiş. Kafesi de hoş. Rus Müzesi’nden sonra burada soluklanabilirsiniz.
Dökülen Kan Kilisesi
Şimdiye kadar gördüğüm kiliselerin en renklisi, en unutamadığım! Sanki bir masal kitabı resmi gibi! Çar II. Alexander’ın suikaste kurban gittiği yerde inşa edilmiş.
Deniz fenerleri
Eskiden St. Peterburg’un deniz feneriymiş bu sütunlar. Şehrin sembollerinden. Sütünları süsleyen gemi pruvaları eski bir Roma adeti ülkenin denizcilik başarılarını simgeliyor. Önemli günlerde bu fenerler yakılıyor.
Kısa kısa St. Petersburg
* Rusya’nın Moskova’dan sonraki 2’nci en büyük şehri.
* Eskiden Rusya’nın başkentiymiş.
* Bataklığın üzerine kurulduğu için “Büyük Petro’nun Aptallığı” olarak biliniyor. 1703 yılında kurulmuş. 300 küsur yıllık kısa geçmişi tarihsel olaylarla yüklü. Kısa sürede Rus İmparatorluğu’nun ihtişamını yansıtır hale gelmiş. O ihtişamı bugün de aynen görebiliyorsunuz.
* 2’nci Dünya Savaşı’ndaki Alman işgaline karşı direnişleriyle ulusun simgesi haline gelmiş.
* Günümüzde ise Rusya’nın sanat-kültür merkezi.
Yazlık saraylardan hiç olmazsa birini görmeden dönmeyin!
Peterhof
Sadece bir yeri gezecekseniz, önerim Peterhof. Deniz otobüsüyle gidip dönün. Trafik çok tıkanıyor. Peterhof Büyük Petro’nun yazlık sarayı. 1709’da İsveçlilere karşı kazandığı zaferden sonra yöneticilerin en büyüğüne yakışır bir saray yaptırmaya karar vermiş. Versailles’ı görünce iyice hırslanmış. 5000 kadar işçiyle sarayı yaptırmış. Çeşmeleri hâlâ aklımdan çıkmıyor!
Çarşkoye Selo
Ünlü mimar Rastrelli, Çariçe Yelizateva için inşa etmiş. Yelizateva saraya annesi I. Yekaterina’nın adını vermiş. Sarayın kehribar odası dünyaca ünlü. 2’nci Dünya Savaşı’nda zarar gören yapı bugün hâlâ restore ediliyor.
Ne alınır?
Dökülen Kan Kilise’nin hemen karşısında bir turist pazarı var. Yakınlarınıza hediyelik eşyayı buradan alabilirsiniz. Mutlaka pazarlık edin. Alabilecekleriniz; içiçe geçen Matryoşka bebekler, porselen fincalar, tabaklar, çaydanlıklar, kürkler, şapkalar, biblolar, yılbaşı ağacı süsleri... Hiçbir şey almasanız bile bu pazarı turlayın.
Pavlovsk
Varisinin doğumunu kutlamak isteyen Büyük Yekaterina oğlu Pavel’e bu toprakları hediye etmiş. Ayrıca en sevdiği mimar olan İskoç Charles Cameron’ı da burayı tasarlaması için görevlendirmiş. Sonuç: Kendimi İskoçya’da sandım! O ne yeşil, o ne düzenleme! Bir vaha! Sarayın girişinde kostüm müzesi var. Burada bazı çariçelerin giydiği elbiseleri görebilirsiniz.