Şampiy10
Magazin
Gündem

Yiyip içtiklerinizle yaz hastalıklarından korunabilirsiniz

Yaz kiraz, çilek, böğürtlen, gibi antioksidan yüklü meyveler, domates, yeşil-kırmızı biber gibi C vitamini deposu sebzeler ve protein deposu balıklarıyla çıktı geldi sonunda! Doğru yiyecekleri seçerek yazın rastlanacak bazı rahatsızlıkları önlemek, iyileşmesini hızlandırmak mümkün.

KAS KRAMPLARI

Susuzluk ve elektrolit dengesindeki değişimlere bağlı olarak kramplar gelişebiliyor. Sıvı kaybettiğimiz zaman kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum mineralleri dengesi de değişiyor ve bu dengesizlik kramplara yol açıyor.



Bol bol taze sebze-meyve yiyin. Doğal mineralden zengin su için.

GÖZ SORUNLARI

Yüzülen su temiz değilse göz iltihapları sık olur. Gözü korumak için A vitamininden zengin yiyeceklerle beslenin. A vitaminini et, sakatat gibi hayvansal kaynaklarda bol bulunur.



A vitaminin bitkisel şekli olan Beta-karoteni ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates, patates, havuçtan alabilirsiniz. Çinko minerali de göz sağlığı için çok önemlidir. Yazın bol çinko minerali alabilmek için balık ve deniz ürünleri güzel kaynaklar. Gözünüzü güneşin zararlı etkilerinden korumak için çok önemli bir antioksidan olan luteinden zengin yumurta ve yine domatesi de ihmal etmeyin.

UÇUKLAR

Uçuklar yazın genelde aşırı güneşe maruz kalınca deriyle mukozanın birleştiği yerde kendilerini gösterirler. Yani burun içi, ağız kenarı gibi yerlerde. Size önerim zaten sık uçuk çıkaran biriyseniz güneşe çıkmadan önce yüzünüze vücudunuza sürdüğünüzden çok daha yüksek koruma faktörlü (50-60 gibi) bir krem sürmeniz. Özellikle dudak kenarlarına bolca sürün.



İlk güneşe çıkışlarınızda veya aşırı güneşli günlerde proteinden zengin beslenin. Izgara et-tavuk-balık yumurta gibi yiyeceklere ağırlık verin. Yazın ideali bol balık, yumurta ve yoğurt. Proteinden zengin beslenme cilt direncinizi artıracaktır.

MANTAR

Islak mayo-bikiniyle dolaşmak maya mantarı enfeksiyonlarına davetiye çıkartır. Kandidalar (maya mantarları) normalde zaten kadınların doğal vaginal florasında bulunur. Ancak bazen sayıları artar ve patojen (hastalık yapıcı) hale gelirler.



Şekeri ve şekerli yiyecekleri, içcekleri, alkolü kesin. Mantarlar şekere bayılır! Proteini artırın.

KURU CİLT

Yazın daha çok terliyoruz. Sıvı ihtiyacımız daha çok artıyor. Ayrıca denizin tuzu, havuzun kloru cildimizi daha da kurutuyor. Artı güneş ışınları da cabası!



Yaz meyvelerini baş tacı edin. Çilek, böğürtlen, yaban mersini bol C vitamini içeriğiyle cilde destek veren kollagen liflerin sıkı kalmasını sağlar. Şimdi domates zamanı. Bol bol domates yiyin. İçerdiği beta karoten ve C vitaminiyle cilt direncini artırır. Balık içerdiği Omega3 yağlarıyla cildin nemli kalmasına yardımcı olur. Zeytinyağı içerdiği E vitaminiyle cildinize destek verir.



Bulunduğunuz yerin sıcaklığına göre su ihtiyacınız artacaktır. Yazın bazı kişilerde ihtiyaç 4-5 litreye çıkabiliyor. Doğal mineralden zengin suyu tercih etmelisiniz. Terlemeyle kaybettiğiniz kalsiyum ve megnezyum minerallerini yerine koymak için suyunuzun özellikle bu minerallerden zengin olmasına özen gösterin.

KEÇELEŞMİŞ SAÇLAR


Güneş, denizin tuzlu, havuzun klorlu suyu, rüzgar derken saçlar yazın bir hoş oluyor! Saç keratin denilen bir proteinden oluşur. Yani sağlıklı saçlar için protein şart.



Yaz için ideal protein kaynakları; balık, yumurta, yoğurt, peynir. Keçeleşmiş saçları tedavi için B vitamininden zengin yiyeceklere de ağırlık vermelisiniz. Baklagiller, müsliler, tam ekmek önemli kaynaklar.

Gölgenizin sizden kısa olduğu saatlerde güneşe çıkmayın!

* En çok kaçınmanız gereken saatler sabah 10 ile öğleden sonra 4 arası...
* Sizi güneşten koruyacak giysilerle dolaşın.
* Ultraviyole ışınlarını bloke eden güneş gözlükleri kullanın.
* Cildinizin hassasiyetine göre koruma faktörü yüksek bir güneş kremi sürün. 15 ile 29 koruma faktörü olan kremler orta derecede koruma sağlar. Eğer daha hassas bir cildiniz varsa 30 ve üzerini tercih edin.
Güneş ışığı vitamini: D
Yaşlandıkça kemiklerimizi sağlam tutabilmek için kalsiyumun yanı sıra D vitaminine de ihtiyacımız var. D vitamini kalsiyumun en yakın arkadaşı! İkisi birlikte el ele verip kemiklerimizi erimeye karşı koruyor!
D vitamini vücutta kalsiyum mineralinin emilimini artırıyor. Yiyeceklerin yanı sıra güneş ışığı da D vitamini için çok önemli bir kaynak. Vücudumuz ultraviyole ışınıyla karşılaşınca D vitamini sentezlemeye başlıyor. Eğer dışarı çıkamıyorsanız veya herhangi bir nedenle kapalı giysiler içindeyseniz, o zaman yiyeceklerden yeterli D vitamini almaya özen göstermelisiniz. Özellikle de 70 yaş üzerindeyseniz!
Yaşla birlikte artık vücut D vitamini sentezini rahat yapamamaya başlıyor. Örneğin; 70 yaşındaki bir kişi 20 yaşındaki birine göre yüzde 50-75 daha az sentezliyor. Ayrıca vücut ileri yaşlarda yiyeceklerdeki D vitaminini de yeterince ememiyor. Buna ek olarak birçok yaşlı eve bağımlı, veya dışarıda fazla kapalı giysiler içinde dolaşıyor. Aynen kalsiyum minerali gibi D vitamini ihtiyacı da 50 yaşından sonra artıyor. Nerdeyse 2 katına çıkıyor. Bu yaşlarda ihtiyaç günde 400 IU (International Unit- 10 mikrogram) civarı... 70 yaşından sonra ihtiyaç daha da artıyor; 600 IU’e çıkıyor.

Balık zayıflatır!

Deneyin ve görün! Sebze veya salatanızın yanına bir akşam et, bir akşam balık yiyin. Ertesi sabah kilonuz ölçün ve karşılaştırın. Aradaki farkı göreceksiniz. Balık hafifleten güçlü bir protein kaynağı. Sindirimi kolay, yazın geç yemek yeniyor. Ağır etli yemekleri sindirmek güç. Uyku sorunlarına da yol açıyor, ertesi günkü performansımızı etkiliyor. Balık içerdiği omega 3 yağlarıyla cildimizi olduğu kadar, zihnimizi de tazeliyor! Balık sadece Omega 3 ve sağlıklı ptotein içermekle kalmıyor, aynı zamanda bitkisel besinlerde bulunmayan B12 ve D vitamini de içeriyor. B12 çok daha enerjik olmanızı sağlar. Ahtapot, kalamar, karides gibi deniz ürünlerinde doymuş yağ oranı daha yüksektir. Bu yüzden bu ürünleri daha dikkatli tüketmenizi öneririm.

Hafif bir yaz tatlısı



Malzemeler:
* 150 gram böğürtlen
* 2 yemek kaşığı tuzsuz lor peyniri
* 1 tatlı kaşığı bal
* 2-3 taze yaprak nane

Yapılışı:

* Böğürtlen, bal ve lor peynirini blenderdan geçirin.
* 2 kaseye paylaştırın, üzerini nane yapraklarıyla süsleyin.
* Buzdolabında soğuttuktan sonra servis edin.

Karpuz suyu

Malzemeler:

* 2 dilim karpuz

Yapılışı:

* Karpuzları çekirdekleriyle birlikte blenderdan geçirin.
* İri bir bardakta, bekletmeden servis yapın.
* İsterseniz içine azıcık votka ve buz karıştırabilir, hoş bir yaz kokteyli hazırlayabilirsiniz.
Karpuzun etli kısmı beta karoten ve C vitamini, çekirdekleri ise E vitamini, çinko ve selenyum deposu. Karpuzu çekirdekleriyle birlikte yemeye alışın.

BUZLU ÇAY

Çoğu kişi yazın buzlu-şekerli hazır çayları tercih ediyor. Danışanlarıma önerdiğim tarifi sizinle de paylaşayım...

Malzemeler:

* 1 sürahi kaynar su
* 3-4 poşet en sevdiğiniz bitki çayı (önerim tarçınlı-karanfilli çay)
* 1 yemek kaşığı bal

Yapılışı:

Çayınızı demleyin. Oda sıcaklığına geldiğinde balı da karıştırın. Buzdolabına yerleştirin ve soğutun. Gün boyunca soğuk soğuk için.

Yazının devamı...

Altın çilek bir mucize mi?

‘Altın çilek’ çılgınlığı devam ediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da bir baharatçıdan altın çilek satın alırken görüntülenince bu moda iyice ivme kazandı. Peki acaba gerçekten etkili mi, ödediğimiz paraya değiyor mu bu altın çilek? Konunun uzmanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile görüştüm.

* Altın çilek bu yazın moda meyvesi. Yok satıyor. Bu ürün gerçekten etkili mi?

Bilimsel tarama motorlarında Latince adı anahtar kelime olarak girildiğinde 249 çalışma görülüyor. İlk bakışta altın çileğin etkili olduğunu düşünüyorsunuz. Ancak ayrıntılı incelemeye başladığınızda bunların çok az bir kısmının altın çilek meyveleri ile ilgili olduğunu anlıyorsunuz. Çoğu bitkinin toprak üstü, yaprakları ve kökleri üzerinde... Dolayısıyla bitkinin meyvelerini tüketerek sağlayabileceğiniz yararları sınırlı.

* Bitkinin her tarafından aynı şekilde yararlanmıyoruz o zaman?

Evet! Bitkilerin farklı kısımları farklı bileşenler ve dolayısıyla farklı etkilere sahiptir.

* Bu meyve ‘Yüksek antioksidan etkisi var. Kansere karşı koruyucu’ diye pazarlanıyor. Şeker hastaları ve yüksek tansiyon hastaları üzerinde yararlı olduğu sloganıyla ön plana çıkartılıyor. Doğru değil mi?

Çeşitli Peru meyvelerinin şeker hastalığı ve yüksek tansiyon üzerindeki olası etkilerinin deneysel olarak incelendiği bir çalışmada altın çileğin etkisi, diğer Peru meyvelerine göre oldukça zayıf çıkmış. Gerek antioksidan etkisi ve gerekse antioksidan etkiye önemli katkısı olduğunu bildiğimiz fenolik bileşenlerin oranları incelenen diğer meyvelere göre oldukça düşük seviyede...

* Başbakan Tansu Çiller de kuşburnu çayını moda etmişti. O zamanlar herkes kuşburnu içiyordu. Hâlâ kuşburnu çayını görünce aklıma Tansu Çiller gelir...

Şimdilerde kuşburnu satışı o kadar yüksek değil. Kuşburnu yerli bir ürün. Döviz kaybımız yok. Altın çilek ithal ediliyor. Son 2 yılda Güney Amerika’dan kurutulmuş halde ithal edilen 60 ton ürün için 3 milyon TL ödenmiş. Tahminimce yine sipariş verilmiştir. Ancak yerli üreticiler tarafından da iklimi uygun yerlerde yetiştirilmeye başlandı.

* Milyonlarca liralık dövizimiz boşa mı gidiyor o zaman?

Öyle görünüyor!

* Biz yine kuşburnuna devam mı edelim?

Kuşburnu meyvelerinin sağlık için yararlarını ortaya koyan birçok bilimsel yayın var. C vitamini bakımından en zengin kaynaklardan biri. İçerdiği C vitamini, karotenoidler, polifenolik bileşiklerle kuvvetli antioksidan etkiye sahip.

* Siz deney hayvanları üzerinde çalışmalar da yapmışsınız kuşburnuyla ilgili...

Evet... Kuvvetli ödem giderici, ağrı kesici, kan şekerini düşürücü ve ülseri tedavi edici etkilerini belirledik.

* Kıssadan hisse şu mu; yerli ürünümüz kuşburnu, moda haline getirilen altın çileğe göre sağlığımız için çok daha etkili!

Aynen! Ama her nedense kendi değerlerimize çıkmak yerine hep yabancı ürünleri daha değerliymiş gibi düşünüyoruz.

Çocuklara sebze sevdirmenin yolu

Çocuklarımızın çoğu sebze yemek konusunda çok istekli değil. Ama sağlıklı büyüyebilmeleri için de tüketmeleri gerekiyor. Ben çocukken karnabahar ve bamyayı seven arkadaşım yoktu. Şimdiki çocukların yediği sadece bir-iki sebze...
Barilla yeni bir makarna geliştirmiş. Adı küçük şey anlamına gelen “Piccolini.” Dengeli beslenme için temel yiyeceklerden biri olan makarna ile mevsiminde yetişen taze sebzeleri bir araya getirmişler. İçinde hiçbir katkı ve boya maddesi yok. Yüzde 25 oranında sebze püresi içeren ilk çocuk makarnası. Çocuklar için gerekli vitamin ve mineralleri içeriyor. Domatesli-havuçlu, kabaklı-ıspanaklı ve havuçlu- balkabaklı çeşitleri var. Bir AVM’de çocuklar bu makarnaları tadıyordu. Aralarına karışıp onlara sebzeleri anlattım:
* Bu havuç, yiyince gözlerimiz daha iyi görüyor. * Bu domates, bunu yiyince hastalanmıyoruz.
* Bu ıspanak, içinde demir var, güçleniyoruz, hem de boyumuzu uzatır.



Bileşimi: Karotenoidler, vitaminler ( C, B1, B2, B3) pektin, karbonhidrat, lifler, mineraller (kalsiyum, fosfor, demir)
Etkisi: Taşıdığı karotenoidler ve fenolik bileşenler nedeniyle antioksidan etkili. Ancak insan sağlığı üzerinde etkinliğini ortaya koyabilecek yeterli bilimsel çalışma bulunmamaktadır.
Yakın bir tür olan Physalis peruvianum meyvelerinin antioksidan etkisini inceleyen iki deneysel çalışmada antioksidan kapasitesinin incelenen diğer tropik meyveye göre zayıf olduğu görülmektedir. Popüler kaynaklarda bahsi geçen ‘zayıflatıcı ve kansere karşı etkili’ ifadelerini destekleyen hiçbir bilimsel bulgu bulunmamaktadır.

Yazının devamı...

Hepatit B ile veremle savaşıldığı gibi mücadele edilmeli!

Ankara’da 8. Ulusal Hepatoloji (Karaciğer Bilimi) Kongresi’ne katıldım. Amacım ülkemizde yaygın olan Hepatit B hakkında sizleri bilgilendirmek ve kongrenin onur konuğu Prof. Raymond Schinazi ile konuşmaktı.

Prof. Schinazi AIDS ilacını bulan, 3 milyon insanın hayatını kurtarmış bir bilim adamı. Ataları bizim topraklarımızdan geçmiş nadir bir deha. Hepatit B’ye karşı da günümüzde çok yaygın olarak kullanılan ilacı bulan kişi. 80 patenti var. ‘Uçağımız düşecek, yüklerin hafiflemesi gerekiyor deseler, Prof. Schinazi kurtulsun diye seve seve atlardım! İnsanlık için o kadar önemli bir kişi... Daha önce kendisiyle Paris’teki evinde AIDS üzerine konuşmuştum. Bu kez sıra Hepatit B"de.

* Prof Schinazi, Türk bilim adamlarına 1 saat konuşma yapmak için Atlanta’dan kalkıp Ankara’ya geldiniz. Çok yoğun bir bilim adamı olduğunuzu biliyorum. Nedir size bu uzun yolculuğu göze aldıran?

Çünkü Hepatit B Türkiye için çok önemli. En çok görülen ülkelerden birisiniz ne yazık ki. Oran yüzde 4, çok yüksek!

* Peki niçin bizde çok sık görülüyor?

Yakın temas! Aile içi geçiş sizde fazla. Banyoyu paylaşmak, ortak diş fırçası, jilet kullanmak... Bu çok bulaşıcı bir virüs.

* ‘Ülkenizde her bebek doğar doğmaz aşılanmalı’ dediniz konuşmanızda...

Bir anne-babanın çocuğuna yapabileceği en iyi şey bu! Böylece çocuğunuzu sadece Hepatit B hastalığından değil, karaciğer kanserinden de korumuş olacaksınız. Kanseri önleyebilen sadece 2 aşı var şu anda: Hepatit B ve HPV (Human Papilloma Virüs). Biri karaciğer, diğeri rahim ağzı kanserine yol açıyor. Her ikisinde de paranızın karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz.

* Seksüel yolla bulaşan bir virüs aynı zamanda. Türk erkeklerinin
prezervatif kullanma alışkanlığının yerleşmediğini biliyoruz. Kadınlarımızın ise kendilerine ait manikür seti olmadığına hep tanık oluyorum...

Bu çok bulaşıcı bir virüs. Eğitimi artırın. ‘Veremle Savaş’ gibi bir politika izlemelisiniz. Kadınlar manikür aletlerini gözlerinin önünde alkolle temizletmeliler. Manikürcüler aşılanmalı.

Dövme mürekkebinde Hepatit virüsü canlı kalabiliyor!

* Gençlerde yine bir bulaşma yolu olan dövme modası iyice yaygınlaştı. Dövme mürekkebinde bile Hepatit virüsü canlı kalabiliyor! Bu konudaki görüşünüz nedir?

‘Dövme yaptırmayın’ demiyorum. Ama
iğneler alkolle iyice temizlenmeli. Size bir şey sormak istiyorum. Sizin gibi bakireliğin önemli olduğu ülkelerde kızlık zarına zarar vermemek amacıyla anal seks yapıldığını duydum. Bu doğru mu?

* Bu yolla bulaşma daha fazla oluyor, değil mi?

Anal sekste yırtık riski daha fazla. Bu da virüs için daha kolay bir giriş yolu yaratıyor. Ayrıca vajinal sekste de kadın eğer hazır değilse, vajinal ortam kuruysa, erkeğin zorlamasıyla yırtık oluşabilir. Virüs yine böyle bir açıklıkta daha kolay girecektir vücuda...

* Aşıdan Hepatit B kapılabilir mi peki?

Asla! İçinde enfekte edici virüs yok! Yüzde 95-98 etkili! Artık Hepatit A (bulaşıcı sarılık) ve Hepatit B aşısını birlikte içren aşılar da var. Tek doz üstelik.

* Hepatit B"ye karşı 3 ilaç buldunuz. Bunlardan biri çok yaygın kullanılıyor...

Evet. Ucuz ve etkili olduğu için. Çok güvenli. Hastalar bunu yaşam boyu aldıklarında siroza veya karaciğer kanserine yakalanmıyor.

Ülkenizde AIDS patlama yapabilir!

* “AIDS sizin için büyük sorun olabilir gelecekte” diyorsunuz...

Şu anda Türk arkadaşlarım burada önemli bir sorun değil diyorlar. Kore ve Çin de böyle diyordu. Şimdi hükümetleri kabul etti sorun olduğunu... Hepatit B, C ve HIV (AIDS virüsü) bulaşma yolu birbirine çok benziyor. Hepatit B sizde çok yaygın olduğu için AIDS konusunda da dikkatli olmalısınız. Bu konuda bir eğitim programınız yok. Unutmayın Almanya’da çok Türk var. Ve Almanya AIDS’in en yaygın olduğu ülkelerden biri. Türk erkekleri Almanya’da çalışıp evlerine, ülkelerine dönüyorlar. Hiçbiri melek değil. Virüsü bulaştırabilirler. Bir an önce eğitim ve araştırmaya başlamalısınız.

* Ya benim ülkem için çok önemli olan Hepatit B?

Bir 10-20 yıla daha ihtiyacımız var!

* AIDS?

En zor o! Ancak 20-30 yıl sonra...

Kısa kısa Hepatit B

* Hepatit B virüsünün yol açtığı bir hastalık.
* Karaciğere aşık bir virüs, başka bir organa yerleşmiyor.
* Ülkemizde yaklaşık 3 milyon kişi Hepatit B virüsünü taşıyor.
* Hepatit B virüsü AIDS hastalığının etkeni olan HIV‘den 100 kat daha bulaşıcı.
* Her yıl dünyada 1 milyon kişi Hepatit B virüsüne bağlı nedenlerden ölüyor.
* Karaciğer yetmezliği (siroz) ve karaciğer kanseri nedeni.
* Yüzde 95-98 etkili Hepatit B aşısı var.
* Ülkemizde en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Karadeniz’de görülüyor.
* Türkiye’de 10 Hepatit B hastasından sadece 1"i tedavi görüyor.
* Dünyada en çok Çin, Hindistan ve Endonezya’da görülüyor. Bu ülkelere yolculuk yapacaksanız, aşı yaptırmayı ihmal etmeyin.
Nasıl bulaşıyor?
* Virüs bulaşmış kan ve kan ürünleriyle
* Damar içi ilaç ve uyuşturucu ilaç kullanımıyla
* Cerrahi girişimlerle
* Akupunkturla
* Dövme ile
* Ortak kullanılan tarak, diş fırçası, tırnak makası, traş jileti, banyo malzemeleri, berber ve kuaför malzemeleri ile...
* Anne sütüyle
* Seksüel yollarla
* Vücut sıvılarıyla temasla (tükürük, ter, gözyaşı, semen, vajinal sıvı)
Hepatit B virüs enfeksiyonundan nasıl korunulur?
Aşılanarak! Güvenilir ve etkin bir aşısı var.
3 doz uygulanıyor. İlk aşıdan 1 ay sonra ikinciyi, 6 ay sonra üçüncü dozu yaptırıyorsunuz. Aşının koruyuculuğu 5-10 yıl.
Örneğin; 6 yıl önce Hindistan’a gitmeden aşı yaptırmıştım. Konferanstan döner dönmez hemen kan aldırdım; antikorlarıma baktırıyorum. Eğer vücudumda antikor düzeyi yeterli çıkmazsa tekrar aşı olacağım.
NOT: Ülkemizde yeni doğanlar Hepatit B virüsüne karşı rutin olarak aşılanıyor.

Yazının devamı...

Doğadaki mucize: Bal

97 yaşında ölen anneannem her gün bir kaşık bal yerdi, üstelik tereyağıyla... Ben de onu örnek alıyorum. Bal çok sevdiğim ve düzenli yediğim bir yiyecek. Özellikle mevsim dönüşlerinde vücut direncimiz düşebiliyor. İşte bu sırada yüksek besin değeri, içerdiği vitaminler, antibakteriyel ve antioksidan özellikleriyle bal imdada yetişiyor.

* Arılar 1 gram bal için 4 bin"den fazla çiçeğin nektarını topluyor

Bal, vitaminler, enzimler, mineraller, aminoasitler ve vücut için gerekli olan pek çok elementi içeriyor. Bu elementler, balı diğer şekerli ürünlerden ayıran en belirgin özellik. Arılar 1 gram bal için 4 bin’den fazla çiçeğin nektarını topluyorlar. Bal, binlerce çiçeğin ve bitkinin besleyici değerlerini ve şifasını taşıyor. Beslenme ve enerji ihtiyacımıza büyük ölçüde katkı sağlıyor. Antioksidan ve antibakteriyel özelliğiyle de vücudumuzun direncini artırıp sağlığımızı korumamıza yardımcı oluyor.

* Gerçek bal sahtesinden nasıl ayrılır?

İster petek, ister süzme olsun gerçek balı sahtesinden ayırmak uzmanlar için bile zor. Kıvamına ya da rengine bakarak, koklayarak, hatta tadarak balın gerçeğini sahtesinden ayırt etmek neredeyse olanaksız. En doğru, sağlıklı ve emin yol ise laboratuvar analizi. İleri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda, deneyimli uzmanlarca yapılacak analizler, gerçek balın sahtesinden kuşkuya yer vermeyecek biçimde ayırt edilmesini sağlıyor. Doğru olan , bu tür analizleri yapabilecek laboratuvar olanaklarına sahip bir markanın balını tercih etmek ve tüketmek.

* Bal petekse gerçek mi?

Hayır! Balın petek halinde olması onun gerçek bal olduğunu kanıtlamaz. Kovan yakınına konan şeker şurubu vb.’nin arılar tarafından bala dönüştürülmesi ile de petek bal elde edilebilir. Bu tür petek ballar çiçeklerin ya da bitkilerin doğadaki gerçek tadını ve şifasını içermezler. Laboratuvar analizi ise ileri teknoloji, deneyim ve uzmanlık gerektiren pahalı bir işlem. Bu yüzden her petek balın tek tek analizi pratikte olanaksız. Analiz edilmemiş balların ise sağlık açısından güvenilir olup olmadığı, soframıza nereden, nasıl ve hangi koşullarda ulaştığını bilemeyiz. Üstelik petek balını süzdüğümüzde ne kadar uğraşsak da bir bölümünün petekte kalmasını engelleyemeyiz. Sağlıklı bal tüketmenin en iyi yolu güvenilir bir markanın süzme balını yemek.

* Balda zararlı madde olur mu? Nasıl anlaşılır?

Bal doğal bir gıda maddesi. Doğal biçimde üretilir ve doğada iyi olan ne varsa içeriğinde bulunur. Balın doğasında zararlı madde yoktur. Ancak bütün tarımsal ürünler gibi bal üretiminde de, üreticiler zararlılarla ve hastalıklarla mücadele için, ilaçlara başvurmaktadırlar. Bilinçsiz ilaç kullanımı, bazen balda dünya standartlarının üzerinde kimyasal bulunmasına neden olmaktadır. Balda bulunabilecek bu tür zararlı ya da yabancı maddelerin tespiti, ileri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda uzmanlarca yapılacak ayrıntılı analizlerle mümkündür.

Açıkta satılan bala dikkat!

* Açıkta satılan gıdalarda sıcaklık nedeniyle mikroplar çabuk üreyerek başta gıda zehirlenmesi olmak üzere birçok rahatsızlıklara neden oluyor. Başlıca belirtileri ise karın ağrısı, ishal, bulantı ve kusma... Ben üretiminden satışına kadar yer alan tüm aşamalarda gıdaların denetlenmesinden yanayım. Çünkü açık ve korumasız bırakılan gıdalara yabancı maddelerin bulaşması söz konusu. Bu yabancı maddeler de ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
* Tatlı yiyecekler genelde ıslak olduğu için açıkta satılma durumunda havadaki bütün mikrobu toplayabilir. Özellikle açıkta satılan bala dikkat etmek gerekiyor.
* İçerisine ne katıldığı belli olmayan açık ballar, sıklıkla gerçek ve doğal bal ile karıştırılıyor.
* Sağlıklı bal tüketmek için güvenilir bir markanın ambalajlı balını yemekte fayda var.
* Açıkta satılan ambalajsız balların ve özellikle de petek balların analiz edilip edilmediğini bilmek imkânsız. Bal yerine belki de adına bal denen, ama gerçek ve doğal bal ile ilgisi bulunmayan bir takım ürünleri satın alabiliyorsunuz. Bazı ürünlerin etiketlerinde “bal” ifadesi bulunmasına rağmen dikkatlice incelendiğinde “bal aromalı şurup” olduğu anlaşılıyor.
* Ambalajlara, paketlere dikkat edin. Ölçüm ve denetimlerini bilimsel yollarla gerçekleştiren, gerçek ve doğallığın ispatı olarak ambalajının üzerinde yasal olarak tüm kalite standartlarını şeffafça sergileyen, ürün kaynağını açıklayabilen, kamuoyunda itibar kazanmış markalı bal ürünlerini kullanın. Ben böyle yapıyorum.

Yazının devamı...

Yaz boyu strese girmeden zayıflayın, formunuzu koruyun!

Yaz bu yıl çok nazlandı, neredeyse aşık usandırıyordu! Ama sonunda geldi.
Güneşin insanlar üzerindeki etkisi ne kadar büyük! Bir kere tüm endişelerinizden sıyrılıyorsunuz, hayat size bir sorunlar yığını olarak görünmüyor. Aksine
sorunların kolaylıkla çözülebilir olduğunuz fark ediyorsunuz...
Yazla birlikte öne çıkan sorunlardan biri de kuşkusuz kilolar... Ruhen hafifleseniz de tartıda gördüğünüz rakam sizi mutsuz etmeye yetiyor... Uzun zamandır kilo vermeye çalışıyorum ama beceremiyorum diyorsanız, bu öneriler ve diyet programı tam size göre.

YAZA HAZIRLIK İŞİNE DETOKSLA BAŞLAYIN

Detoksifikasyon toksinlerden arınma demek. Çok çalıştığımızda nasıl bir tatile ihtiyaç duyuyoruz, işte vücudumuzun da arada sırada böyle bir temizliğe ihtiyacı var. Temizlik yöntemlerinden biri oruç tutmak. Oruç tutarken vücut toksik materyalin bir kısmını hücrelerden atmaya başlıyor. Ancak tüm gün hiçbir şey yemeden durmaya herkes dayanamaz. Bu yüzden herkesin uygulayabileceği modern oruç yöntemleri geliştirilmiş durumda. Modern oruç yönteminde az toksinli bir diyet uyguluyorsunuz. Amaç hücrelerde birikmiş toksinlerin hiç olmazsa bir kısmını dışarı atmak, vücudun yükünü hafifletmek. Yararını görmek için bir hafta sonunu detoks programına ayırmayı deneyin.
Hafta sonu detoks programı
Detoks programına aniden başlamak doğru değil. Önce zihninizi ve bedeninizi bu işe hazırlamak gerekli. Hafta başından itibaren yediğiniz sebze ve meyve oranını artırmaya başlayın. Bu hazırlık safhasında ve program boyunca kahve, içki içmemeniz gerekiyor. Ayrıca tuz da kullanmayın. Detoks programı boyunca en az 2-2.5 litre doğal mineralden zengin su için. Buzdolabınızı taze sebze ve meyvelerle doldurun. Bitkisel çaylar bulundurun. Tamamen kendinize ayıracağınız bir hafta sonu seçin. Evde dinlenmeniz uyumanız gerekecek. Kimseye söz vermeyin.
Dikkat: Bu programı uygulamak için herhangi bir sağlık sorununuzun olmaması gerekiyor.

DETOKS YAPMAK ZOR GELENLERE HAFTADA BİR “FREN GÜNÜ”



1- Çorba günü (600-700 kalori)
Gün boyunca 6-7 kase sebze çorbası içebilirsiniz.
2- Meyve günü (650-700 kalori)
Gün boyunca 1.5 kg meyve tüketebilirsiniz. Bunu 3 veya 4 öğüne yayın. Ana tercihlerinizin elma, armut, kivi, şeftali, erik gibi glisemik indeksi düşük meyveler olmasına dikkat edin.
3- Makarna günü (800 kalori)
3 neskafe fincanı makarna pişirin. Tuz yağ eklemeyin. Miktarı 3’e ayırın. Her porsiyona 2 domates rendesi ve otlarla (örn; maydanoz) sos yapıp ekleyebilirsiniz.
4- Patates günü (850 kalori)
650-700 gram patates tüketebilirsiniz.
Nasıl hazırlanabilir:
4 Patatesleri önce kaynar suda biraz haşlayın. Bıçağın girebileceği şekle gelsinler. Sonra ortadan ikiye bölün.
Pişirme kağıdı üzerine yerleştirin. Üzerine çörek otu serpin. 150-170 derece fırında yumaşayıncaya kadar pişirin.
4 Haşlayın. Kabuklarını soyup ezin. Az suyla püre haline gelinceye kadar pişirin.
4 Taze domatesleri rondodan geçirin. İçine otlar da koyabilirsiniz. Patatesleri bu sosa batırarak da yiyebilirsiniz.
5- Meyve suyu günü (600 kalori)
1 litre taze meyve suyu+1 litre maden suyu hazırlayın. Meyve suyu için elma, armut, şeftali, portakal
gibi meyveleri kullanmayı tercih edin.

* Haftada 1 gün frene basabilirsiniz.
* Frene bastığınız günlerde az tuz kullanmaya çalışın.
* Yaklaşık 2 litre doğal mineralden zengin su içmelisiniz. Bitkisel çayları da ekleyin.

LIGHT YAZ TATLILARI



* 1 avuç taze lor peyniri
* 1 yemek kaşığı bal
* 1 avuç yaban mersini
* 2 ceviz
- Lor peynirini bir kup kabına koyun, bastırın.
- Üzerine yaban mersinlerini dizin ve balı gezdirin.
- Balın üstüne ufaladığınız cevizleri serpin.



* 2 iri şeftali
* 2 yemek kaşığı siyah kuru üzüm
* 2 yemek kaşığı bal
* 10 adet badem
* 1 tatlı kaşığı tarçın
- Şeftalilerin çekirdeğini oyarak çıkartın.
- Bir kasede bal, badem, tarçın, üzümü karıştırıp şeftalilerin içini bu karışımla doldurun.
- Tepsiye dizip üzerlerini folya ile kaplayın 180 derece fırında 30-35 dakika kadar pişirin.



Bu tarif gazeteci Meriç Köyatası’ndan. Ben ona sağlıklı hafifleme için önerilerde bulundum. Karşılığında da çok iyi yemek pişirdiğini bildiğimden sizler için bir light tatlı tarifi vermesini istedim. Denedim, harika oluyor.

* 2 adet muz
* Limon suyu
Sos için:
* Soya kreması veya light süt
* 1 avuç içi kadar bitter çikolata

- Muzları 2 cm’lik halkalar halinde doğrayın. Buzdolabı poşetine koyup buzlukta dondurun. Aşırı donmasın.
- Çıkarınca iri bir kaseye alın. Üzerine 1 yemek kaşığı limon suyu döküp blenderda çırpın. Yer yer tahta kaşıkla ezip çırpmaya devam edin.
- Küçük bir tencerede light sütün içinde bitter çikolatayı kısık ateşte eritin. Böylece kendi çikolata sosunuzu elde edeceksiniz. Bu sosu dondurmanızın üstüne dökün. Ben soya sütü veya azıcık soya kreması kullanıyorum.

Detoks programından çıkış

Yeni haftaya başlarken kendinizi çok daha enerjik ve hafif hissedeceksiniz. Artık normal yeme biçiminize geçebilirsiniz. Ancak pazartesi birden bire ağır yiyeceklere saldırmayın.

Kahvaltı

* 1 kase probiyotik yoğurt
* 1 porsiyon taze meyve

Öğlen

* Izgara balık
* Salata

Ara

* Meyve+3-4 yulaflı bisküvi

Akşam

* 6 yemek kaşığı zeytinyağlı sebze yemeği
* Salata
* 1 dilim tam ekmek

Ara

* 1 porsiyon taze meyve

-Salı günü yavaş yavaş yediklerinizi artırmaya başlayabilirsiniz. Programı uygularken baş ağrısı, halsizlik, ağız kokusu, ağız kuruluğu, kas ağrıları olabiliyor. Eğer rahatsız edici boyutlara ulaşırsa kesin. Bu belirtiler yoksa tedirgin olmanıza gerek yok. Bol su ve bitkisel çay içerek sıvı dengenizi korumaya özen gösterin.

Sebzeleri buharda pişirin

Güneşin insan psikolojisi üzerinde büyük önemi var.
Bazı bilim adamları yüz binlerce yıl önce belki biz insanların da kış uykusuna yattığını, bu yüzden hepimizin hâlâ o zamanlardan kalma kodlarla kışları yağ depoladığımızı düşünüyor. Şöyle bir düşünün, kışın hep 1-2 kilo daha fazla değil misiniz? Yaz gelince çoğumuz hemen bu 2 kiloyu doğal biçimde veriyoruz. Verecek daha mı fazla kilonuz var?
5-10-15, belki 20..? Dert etmeyin! Yapabilirsiniz! Çözüm yine sizsiniz!
Gidin pazara, manava, markete... Raflarda yer alan birbirinden güzel sebze ve meyveleri yüklenip, dönün evinize... Buharda yaz sebzeleri pişirin, üzerine zeytinyağı gezdirin, yoğurtla yiyin. Ağır, şerbetli, hamurlu kış tatlıları yerine, hafif, az şekerli, meyveli yaz tatlıları yiyin.

Suyu unutmayın, günde en az 8 bardak su için!

Bu klişe bir söz; duymayan yoktur. Uygulayan kaç kişi var?
Ortalama bir erişkininin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekli. İdeali günde 2-2.5 litre su içmek. Hava sıcaklığının arttığı zamanlarda normalden daha fazla suya ihtiyaç duyuyoruz. Vücudumuz serinlemek için terledikçe, su ihtiyacımız da artıyor. Üstelik bu artış, hareketsiz de olsanız var! Hava sıcaklığının aşırı arttığı zamanlarda yanınızda bir su şişesi taşıyın. Tüm Avrupalılar daha sağlıklı diye bol mineralli su içiyor. Şişelerin üzerini okuyorlar. Siz de içtiğiniz suyun doğal mineralden zengin olmasına dikkat edin. Su hafiflemeye yardımcı, cildi güzelleştirici ve yağ metabolizması için gerekli bir makrobesin..

AZ YAĞLI YOĞURT YAĞ YAKTIRIYOR

Bol bol yoğurt yiyin. Az yağlı veya yağsız olmasına özen gösterin. Yazın en ferahlatıcı yiyeceklerinden biri yoğurt! Proteinden ve kalsiyumdan zengin. 2005’te Uluslararası Obezite Dergisi tarafından yapılan bir araştırmada az yağlı yoğurt yemenin içerdiği kalsiyum nedeniyle kilo vermeye yardımcı olduğu gösterildi. Sütteki laktoza karşı alerjisi olanlar bile yoğurdu rahatlıkla tüketebiliyor. Çünkü bakteriler tarafından mayalanma sırasında laktoz parçalanıyor; böylece alerjen etkileri önemli oranda yok oluyor.

İşte size yaz öğlenleri sık sık pişirdiğim bir makarna tarifi

* 1 neskafe fincanı makarna
* 1 kutu küp kesilmiş domates
* 1/2 demet maydanoz (kıyılmış) ve fesleğen
* 1 avuç haşlanmış nohut
* Baharat
* Üzerini geçecek su

- Malzemenin hepsini ( yeşillik hariç) orta ateşte makarna ‘al dente’ (dişe gelir) oluncaya kadar
kaynatın.
- Pişmesine 5 dakika kala yeşillikleri de içine atın.
- Buna isterseniz sarmısak ve yağ da ekleyebilirsiniz.

HAFİFLEMEK İÇİN 10 ÖNERİ

* Yaz meyve ve sebzelerinden her gün 5 porsiyon tüketmeye çalışın.
* Haftada en az 2 kez balık yiyin.
* Günde en az 1.5 litre doğal mineralden zengin su için.
* Her gün 1 kase probiyotik yoğurt yiyin.
* Unlu, şerbetli tatlılar yerine meyveli, az şekerli sütlü tatlıları tercih edin.
* Yiyeceklere ekstra tuz eklemeyin.
* Yemeklerinizde zeytinyağı kullanın.
* Karbonhidrat ihtiyacınızı karşılamak için kan şekerini yavaş yükselten tam ekmek, makarna ve bulguru
tercih edin.
* Sabahları hafif bir kahvaltının ardından hemen günlük sporunuzu yapın. Sonradan üşeniliyor.
* Gün ışığıyla birlikte uyanın. Güneş parlarken metabolizmamız daha hızlı çalışıyor.

SICAK GÜNLER İÇİN SAĞLIKLI BESLENME TÜYOLARI

Meyvelerinin tadını çıkartın! Buzdolabınızı renklerle donatın!

Sonunda yaz meyveleri raflarda yerini aldı, şöyle keyifle meyve yiyeceğiz artık, değil mi? Çoğumuzun meyve tüketimi yazla birlikte artıyor. Çünkü yaz meyveleri kış meyvelerine çeşit ve tat bakımından fark atıyor. Bizler hastalıklara ve kansere karşı korunabileceğimiz antioksidanların çoğunu meyve ve sebzelerden alıyoruz. Ne kadar renkli beslenirsek o kadar iyi; çünkü her değişik renk meyvede farklı bir bitkisel kimyasal var. Gelin şu yaz meyvelerinin belli başlılarına kalori açısından bir göz atalım...

Şeftali
1 orta boy 50 kalori
Kiraz
5 tanesi 10 kalori
Çilek
100 gramı 32 kalori
Erik
1 adet yeşil erik 6 kalori
Karpuz
1 dilim 86 kalori (orta boy karpuz)
Kavun
1 dilim 58 kalori (orta boy kavun)
Taze incir
1 tanesi 35 kalori
Kayısı
3 tanesi 50 kalori



1-Taze meyve sebze
2-Balık
3-Makarna
4-Yoğurt
5-Su ve bitkisel çaylar

BALIK DOĞAL BİR ZAYIFLATICI!

Yazın hafiflemek, bikini veya mayonuzun içinde rahat dolaşmak istiyorsanız, akşamları balık-salatadan şaşmayın! Kültür balıkçılığı sayesinde artık balık bol, denetleniyor, güvenli. Kümeslerde yetişen tavuğu bol bol yiyoruz da, kafeslerde yetişen balığa kuşkulu bakıyoruz. Neden? Bence balık kaliteli bir protein kaynağı olarak sofralarımızda çoktan hak ettiği yeri almalı.
Üstelik balıkta kara hayvanlarının etinde olmayan, bizim de vücudumuzda üretemediğimiz mucizevi etkilere sahip Omega 3
yağları var.



75 fazla kilolu veya şişman kişi 12 hafta boyunca izlenmiş. Ayrıca bu kişilerin hipertansiyon, yüksek kan yağları gibi kalp hastalığı riskleri de bulunuyormuş.
4 ayrı gruba ayrılmışlar:
1-Sebze yağı ile beslenme+egzersiz
2-Sebze yağı ile beslenme+egserziz yok
3- Günde 2 gram Omega-3+egzersiz
4- Günde 2 gram Omega-3+egzersiz yok
Sonuç: Kayda değer bir kilo kaybı gösteren tek grup Omega-3 yağı alıp-egzersiz yapan grup olmuş. Bu denekler yukarıdakilerin dışında beslenme şekillerinde hiçbir değiklik yapmamışlar.

Gün ışığında metabolizma hızımız artıyor, her gün 1 saat güneşe çıkın!

Bir Akdeniz çocuğu olarak büyüdüm. Güneş çocuğuyum. Güneşi az gördüğüm zaman deprese olurum. Kilo almaya başlarım. Eğitimimi aldığım Londra’da kalmak istemeyişimin ana nedeni güneşti.
Güneş ozon tabakasının delinmesiyle birlikte düşman safında yer almaya başladı. 50 koruma faktörü olmadan yüzümü güneşe çevirmem. Siz de iyi bir koruyucu kullanmadan güneşlenmeyin. O kadar zorlandığımız kilo verme işi sayesinde kolaylaşıyor. Güneş parlarken metabolizmamız daha hızlı çalışıyor. Araştırmacılar ışığın sağlık için çok önemli olduğunu kanıtladılar. Eğer güneşten yeterli yararlanmazsak kemik erimesi riskimiz de artıyor. Direkt güneş ışınına maruz kalmanız gerekmiyor. Indirekt de olabilir. Her gün en az 1 saat açık havada, filtre edilmemiş güneş ışığı gerekli. UV ışınlarını bloke eden camlar arkasında olmamalı.
İçkiyi fazla kaçırmayın!
Yaz akşamlarında arkadaşlarla buluşmanın, birlikte birşeyler içmenin-yemenin, sohbetin keyfi başka... Çok nadir içerim. Bunun en önemli nedeni alkolün kilo aldırması, hızlı insülin salınımına yol açması, karın bölgesinde yağlanmayı hızlandırması... İçtiğimde hep kalorisi düşük içkileri tercih etmeye çalışırım. Eğer “Arkadaşlarıma eşlik edeyim, elim boş durmasın” diyorsanız danışanlarıma da tarif ettiğim şu içkiyi deneyin:

Kalorisi düşük, serinletici bir içki Wine spritzer

Malzemeler

* 1/2 kadeh beyaz şarap
* 1 şişe maden suyu veya soda
* Bol buz

Hazırlanışı: İri bir şarap kadehine normal beyaz şarap kadehi ölçüsünün yarısı kadar beyaz şarap koyun. İçine 1 şişe maden suyu veya sodayı boşaltın. Bol buz ekleyin. Aynısını kırmızı şarapla da yapabilirsiniz. O zaman içine mevsim meyvelerinden de katın. Örneğin 2-3 dal kiraz gibi...
Türkiye’de barmenlerin çoğu bu içkiyi bilmiyor. Tarif ederek yayılmasını sağlayabilirsiniz. Böylece 2 kadeh içtiğinizde 1 kadeh içmiş gibi olacaksınız. Bu içecek gereksiz kalori almayı engelleyebilir.
Çoğu kişi alkolden ne kadar kalori aldıklarının farkında değil. Büyük bir kadeh şarap 130 kalori, bir iri bardak bira 200 kalori civarında.
Ayrıca içkiye çoğunlukla eşlik eden kuruyemişler ve cipslerden de ekstra kalori geliyor. Kısacası alkol=kilo. Ayrıca doğru orantılı olan bir nokta da şu: Ne kadar içerseniz, sağlık üzerindeki kötü etkileri de o kadar fazla.



* Halka halka kesilmiş kuru soğanların üzerine fileto veya temizlenmiş bütün levreği yerleştirin.
* Balığın etrafına, birkaç kereviz yaprağı, maydanoz yaprağı, kabuğu soyulmuş ve dilimlenmiş domates, çekirdekleri ayıklanmış ve boylamasına ortadan ikiye kesilmiş yeşil biber, mantar, sarımsak, tane kara ve beyaz biber, küçük bir boy defne yaprağı, zeytinyağı koyun. Zeytinyağı miktarı, balığın cinsine ve büyüklüğüne göre bir tatlı kaşığı ya da çorba kaşığı da olabilir.
* Kağıdı kürdan veya maydanoz sapları yardımıyla iyice bağlayın.
* 180-20 derece ısıtılmış fırında 15-20 dakika arasında pişirin.



1 . gün

Kahvaltı

* 2 dilim tam ekmek
* 30 gr beyaz peynir
* 1 avuç kiraz domates
* Yeşil çay

Öğlen

* Izgara köfte (4 adet)
* Salata

Ara

* 1 elma
* 1/2 paket diyet bisküvi

Akşam

* 6 yemek kaşığı ıspanak yemeği
* 1 adet zeytinyağlı enginar
* 1 kase cacık
* 1 dilim ekmek

Gece

* 1 kase çilek
* 1 kase yeşil erik

2. gün

Kahvaltı

* 1 haşlanmış yumurta
* 1 dilim ekmek
* 30 gr. light beyaz peynir
* Domates-salatalık
* Yeşil çay

Öğlen

* Izgara levrek
* Salata

Ara

* 1 elma
* 1/2 paket yulaflı light bisküvi

Akşam

* 6 yemek kaşığı pazı yemeği
* 1 adet zeytinyağlı enginar
* 1 kase cacık (light yoğurttan yapılmış)
* 1 dilim ekmek

Gece

* 1 kase kiraz
* 1 kase yeşil erik

3. gün

* 2 dilim ekmek
* Bıçak sırtı tereyağı
* 1 tatlı kaşığı bal

Öğlen

* Izgara tavuk
* Salata

Ara

* 1 elma
* 1/2 paket diyet bisküvi

Akşam

* 1 neskafe fincanı makarna
* 1 kase light yoğurt

Salata

Gece

* 1 kase çilek
* 1 kase yeşil erik

4. gün

Kahvaltı

* 1 kutu gevrekli Activia

Öğlen

* Izgara et
* Salata

Ara

* 2 nektarin
* 1/2 paket diyet bisküvi

Akşam

* 6 yemek kaşığı pazı yemeği
* 1 adet enginar
* 1 kase cacık
* 1 dilim ekmek

Gece

* 1 adet Fruttare-Hindistan cevizli meyveli buz
(95 kalori)

* 1 kase yeşil erik

5. gün

Kahvaltı

* 1 dilim ekmek
* 1 yumurta
* 30 gr beyaz peynir
* 1 avuç kiraz domates

Öğlen

* Izgara somon
* Fırın veya ızgara sebze

Ara

* Gevrekli Activia (193 kalori)

Akşam

* Zeytinyağlı tabağı
* (Toplam 7 yemek kaşığı)
* 1 kase cacık
* 1 küçük haşlanmış patates

Gece

* 1 kase yeşil erik
* 1 kase çilek

6. gün

Kahvaltı

* Kepekli tost

Öğlen

* Makarna salatası
(1 neskafe fincanı makarna)

Ara

* 1 elma

Akşam

* Izgara tavuk
* 5 yemek kaşığı zeytinyağlı fasulye
* Salata

Gece

* 1 top vanilyalı dondurma
* 1 kase çilek

7. gün

Kahvaltı

* 1 adet haşlanmış yumurta
* 30 gram light beyaz peynir
* 3 zeytin
* 2 dilim ekmek
* Domates salatalık
* Yeşil çay

Öğlen

* Izgara et
* Salata

Ara

* 1/2 paket
diyet bisküvi

* 1 kase kiraz

Akşam

* Izgara levrek
* Salata

Gece

* 1 top vanilyalı dondurma
* 1 kase çilek

UNUTMAYIN!

* Su kilo vermeye yardımcı olur. Program boyunca her gün 1.5 litre doğal mineralden zengin su için.
* Yeşil çay metabolizmayı hızlandırıyor. Program boyunca siyah çay yerine yeşil çay tüketin. Ama sevmiyorsanız siyah çay veya kahve de olabilir.
* Öğlen ve akşam yemekleri yer değiştirebilir. Ancak gündüz daha rahat sindiriyoruz. Vücudumuz daha çok kalori harcıyor. Bu yüzden en ağır yemekleri gündüz, en hafifleri gece yiyin.
* Program boyunca her gün 30-40 dakika tempolu yürümeye çalışın. Başarınız katlanacaktır.

Yazının devamı...

Haftada 2 gün balık, yaşam boyu sağlık!

Üç yanı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz. Buna rağmen balık tüketiminde gelişmiş ülkelerle aramızda büyük farklar var. Nedeni, önemli ölçüde geçmişten gelen alışkanlıklarımız ve kültürümüzle ilgili... Ancak son yıllarda bir sağlıklı beslenme trendi var. Bu akım sayesinde toplum olarak beslenme alışkanlıklarımız da olumlu yönde değişiyor. Gelişmekte olan bu bilinçle Akdeniz tipi beslenmeye ağırlık verildi. Balık tüketimimiz kişibaşı yıllık ortalama 6 kg civarında seyrederken, 2010 yılında 8.5 kg’a ulaştı. Yine de gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz... Örneğin komşumuz Yunanistan, yılda ortalama kişi başına 25 kg balık tüketiyor.

* Sağlığımız için haftada ne kadar balık tüketmeliyiz?

Haftada en az 2 kez! Çünkü balık sağlık demek. En önemli nedeni balıkta, özellikle de yağlı olanlarda, bizim vücudumuzda üretemediğimiz Omega 3 yağlarının var oluşu... Vücudumuzda üretilmeyen, yiyeceklerle almamız gereken yağlara zorunlu yağ asitleri diyoruz. Zorunlu yağ asitlerini (Omega3 ve Omega 6) çoğu kişi yetersiz alıyor. Özellikle Omega 3 eksikliği çok sık görülüyor. Oysa balık, Omega 3 deposu...

Balık kalp krizine karşı koruyor

Bol bol balık yiyen toplumlarda kalp hastalığına daha az rastlanıyor. Omega3 grubu yağ asitlerinin yararları klinik çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Birçok araştırma haftada en az 2-3 kez balık yemenin kalp hastalığı riskini azaltabileceğini gösteriyor. Ancak balığı kızgın yağda kızartmamak şartıyla! Balık yağının araştırılmasına ilk olarak balık, deniz ayısı ve balina eti gibi yağdan zengin yiyeceklerle beslenen Eskimolar’da kalp kizine çok nadir rastlanması nedeniyle başlandı. Araştırmalar bu etlerin hepsinin Omega 3’den çok zengin olduğunu ve Omega 3 yağ asitlerinden zengin beslenmenin damar sertliği, kalp krizi ve felci azalttığını doğruladı. Balık yağında sebze yağları ve kara hayvanlarının yağlarında olmayan EPA (eicosapentaneoic asit) ve DHA (docosa hexaenoic asit) gibi yağ asitleri bulunuyor. Yağ asitlerinin de kalp damarlarını tıkanma ile damar sertliğini önleyici etkileri var. Balık yağı iyi kolesterolü artırıp, kötü kolesterolü ve kan yağlarını düşürüyor. Aynen aspirin gibi kanı inceltici etkisi var. Vücudun kalp ve hücre yapısını koruyan ve hormon benzeri bir madde olan prostoglandinlerin yapılabilmesi için EPA’ya ihtiyaç var. DHA ise beynin gelişmesi, gözler ve üreme sistemi için gerekli.



Doğada bulunan balıklar:

DHA: 10-16
EPA: 5-6,5

Kültür balıkları:

Çipura
DHA: 16,32
EPA: 5,94
Levrek
DHA: 11,65
EPA: 5,61
İngiltere’de Tıbbi Araştırma Konseyi’nin 2 yıl boyunca kalp krizini atlatabilen 2 bin erkek üzerinde yaptığı araştırmada gruplara 3 tip beslenme uygulanmış:
1. Gruba az yağlı yiyecekler
2. Gruba liften zengin yiyecekler
3. Gruba da bol bol balık ve balık yağı verilmiş.
4 yıl sonra çıkan sonuçta bol bol balıkla beslenen ve balık yağı içenlerde diğerlerine göre ölüm oranının üçte bir azaldığı görülmüş.



Bu ara benden en çok istenen bikini diyeti!

Herkes bikinisinin içinde göbeği
sarkmadan, kalçası taşmadan dolaşmak istiyor. Omega3‘ten zengin yiyeceklerle sağlıklı bir şekilde hafifleyebiliriz! Bunların başında da balık geliyor. Avokado, semiz otu, ceviz de Omega3 yağlarından zengindir. İşte size kolaylıkla hafifleyeceğiniz bir bikini diyeti! (Bu programda kahvaltıyı iyi yapıyoruz.)

Kahvaltı seçenekleri

* 2 dilim
ekmek
Light labne

1tatlı kaşığı bal
* 1 haşlanmış yumurta
1 avuç haşlanmış mantar
1/2 avokado
1 ceviz
* 2 dilim ekmek

Tereyağı

1 tatlı kaşığı bal
1 ceviz
* 1 kepekli tost
Malzemesi
2 dilim ekmek
30 gram light peynir veya 2 ince dilim light kaşar
Domates

Öğlen-Akşam için seçenekler

* Izgara balık
Salata/buharda-ızgara-haşlama sebze (1tatlı kaşığı zeytinyağı, istediğiniz kadar limon suyu)
* 1 kase kırmızı biber çorbası
1/2 avokado
1 ceviz

Salata

* 1 kase kırmızı biber/enginar çorbası
Semizotu yemeği (6 yemek kaşığı-1 kaşık yağla pişmiş)
1 kutu probiyotik yoğurt
* 1 kase enginar çorbası
Az pirinçli semizotu yemeği (6 yemek kaşığı)
1 kutu probiyotik yoğurt
* 1 kase kırmızı biber/enginar çorbası
Salata
1 dilim ekmek
* Haftada 2 kez öğlen olmak şartıyla
Kırmızı et (4 köfte)
Salata
Ara (16.00-17.00)
1 porsiyon meyve
1/2 paket yulaflı diyet bisküvi
Ara (20.00-22.00)
1 porsiyon meyve
(Aşırı tatlı ihtiyacınız varsa 1 yeşil elma+1 tatlı kaşığı bal veya 1 küçük kutu probiyotik yoğurt+1 tatlı kaşığı bal öneriyorum. Yeşil elma ile balın ne alakası var diyebilirsiniz. Bir deneyin!)

Enginar

Malzemeler:

* 7-8 enginar
* 1 limon suyu
* 1/2 demet dere otu
* Su

Hazırlanışı:

* Enginarları doğrayın. Üzerini geçecek suyla haşlayın. Blenderdan geçirin.
* Dereotunu ince kıyın.
* Limon suyu ve dereotunu ekleyip servis yapın.
Not: Çalışanlar için çorba taşımak zor biliyorum. Dışarıda da çok yağlı-unlu geliyor. Kilo verme programı sırasında hazır tek kişilik poşet çorbaları da kullanabilirsiniz. Kalorileri 70-100 arasında, çok düşük, tatları güzel, hijyenikler. Ben de zaman zaman kullanıyorum. Ama tembellik yapıp hep hazır çorba içmiyorum.

Yazının devamı...

Su zayıflatır mı?

Bu hafta su hakkında sıkça sorulan sorulara yanıt veriyorum. En çok sorulan soruyla başlıyorum. ‘Hiç su içmiyorum, acaba kilomun bununla ilgisi olabilir mi?’

Evet, su zayıflatır. Daha az yemenize yol açar. Yağ metabolizmasını hızlandırır. Toksin atmanızı sağlar. Yağ yakabilmek için vücudumuzun suya ihtiyacı var.
Su içtikçe açlık duygusu azalıyor, gereksiz atıştırmaların önüne geçebiliyorsunuz. Midemiz hacim reseptörlerine duyarlı bir organ. Ortalama iç hacmi de 1.5 litre civarında. Bu hacmi doldurduğumuzda sinirler bu iletiyi beyne taşıyor, beyin de bize "Dur! Doydun!" komutu veriyor. İşte kilo vermek veya kilomuzu korumak istiyorsak bu komut daha da önem taşıyor. Kalorisi az, hacmi fazla yiyecek ve içeceklere ihtiyacımız var. Suyun kalorisi yok, üstelik hacmi de fazla. Boş alanı hemen doldurabilir. Bu aşamada erken doydun komutu almak istiyorsak su ideal bir seçenek. Araştırmalar gazozların yerine suyu koyduğumuzda günlük kalori alımının
200 kalori veya daha fazla azalabileceğini ortaya koyuyor.

* Günde kaç bardak su içmeli?

Dünya Sağlık Örgütü, "Günde 8 bardak su içmeli" diyor. Her 2 saatte 1 bardak! 30 derecenin üzerindeki hava sıcaklıklarında, hareket de artmışsa ihtiyaç günde 4-5 litreye kadar artabiliyor. Doğal mineralden zengin su içtiğinizde vücudunuzun sadece sıvı değil, mineral ihtiyacını da karşılamaya yardımcı olursunuz.

* Suyun pH’ının önemi var mı?

Evet; suyun pH derecesi , suyla karışmış hidrojen miktarını gösterir. Aynı zamanda o suyun sertlik derecesinin de belirleyicisidir. pH’ı 7’nin altında olan su asidik, 7’nin üzerine olan su alkalen veya baziktir. Düşük pH’lı su asidik, aşındırıcı olabilir. Asidik su demir, bakır, çinko, manganez, kurşun gibi metalleri yüksek oranda içerebilir. Asidik su ayrıca geçtiği borulardan bu metallerin suya karışmasına da neden olabilir. Sağlığımız için bu maddelere ihtiyacımız olsa da fazlası risk oluşturuyor. Vücut için yararlı olan bazik su içmektir. Kaliteli su seçin. Seçtiğiniz suyun kimyasına dikkat edin. Şişe etiketini mutlaka okumanızı öneriyorum; pH seviyesi yüksek, doğal mineralden zengin suları tercih edin.

* İçtiğimiz su sıcak mı, soğuk mu olmalı?

İdeal oda sıcaklığında su 20-24 derece arası. Bu derecelerin altındaki su, özellikle de 10 derecenin altı vücut tarafından soğuk olarak algılanıyor. Mide sağlığı için oda sıcaklığında su içmeyi tercih etmelisiniz.

* Ne zaman su içelim? Susayınca mı?

Hayır! Susamayı beklememelisiniz. Çünkü susadığınızı hissettiğinizde vücudunuz çoktan susuz kalmış demektir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar susuzluğa daha çok meyilliler. Bu grubun yaz ayları daha da dikkat etmeleri gerekiyor.

* Çeşme suyundaki tortu ile mineralli sudaki tortu arasında fark nedir?

Doğal mineralli sularda kaynatma sonrası görülen tortu suyun içinde doğal olarak bulunan kalsiyum mineralinin çökmesinden kaynaklanıyor. Su kalsiyumdan ne kadar zenginse bu tortuyu o kadar çok görürsünüz. Kimyasal açıklaması şöyle: Su kaynatılınca veya dondurulup tekrar ısıtılınca yapısı kimyasal olarak değişime uğruyor. Suyun içinde doğal olarak bulunan kalsiyum ve magnezyum, kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonat hale dönüşüyorlar. İşte kendini beyaz tortu halinde gösteren de bunlar... Bir su kalsiyum ve magnezyumdan ne kadar zenginse oluşan tortu da o kadar artacaktır. Ancak bu tortunun insan sağlığına herhangi bir zararı yok. Doğal mineralden zengin suyun oluşturduğu tortu, musluk suyundan oluşan kireç tabakasından farklı bir görüntüye sahiptir. İkisi birbirine karıştırılmamalıdır.

* Herkes idrarını kontrol etsin!

İdrar renginizine bakarak susuzluk derecenizi ölçebilirsiniz. İdrar açık sarı, saman sarısı olmalı. Özgün kokusu dışında kesif bir koku olmamalı. Eğer koyu ve kokuluysa yeterince su içmiyorsunuz demektir.

* Su içmek cildinizi içten besler ve temizler.

Normalde içtiğiniz suyun azıcık üstüne çıktığınızda bile cildinizdeki değişime, parıltıya inanamayacaksınız. Bu bir günde olmuyor tabii ki; sadece 1 hafta bol bol doğal mineralli su için, değişimi gözleyeceksiniz. Cildinizi yeterli su içmek kadar güzelleştirebilecek başka bir içecek yok! Susuz kalmış yapraklar gibi kuru, kırışık bir cilt istemiyorsanız cilde istediğini verin. Doğal mineralden zengin, pH derecesi yüksek su için!

Yazının devamı...

Tatil planı yapanlara beslenme önerileri...

Dünya genelindeki araştırmaya göre, insanlar yemek konusunda en çok ev dışında ve tatillerde zorluk çekiyorlar. Aslında hemen hemen hiçbirimiz, tatilde diyet ve hastalık cinsinden sözler duymak istemiyoruz. O yüzden “diyet büfe” sözcüğüne karşıyım. Diyet sözcüğü insanı irrite ediyor ve beyin diyet yapmayı ceza ve bedel ödeme olarak algılıyor. Bu sebepten de uygulamada sıkıntı yaşanıyor... Bütün yıl çalışıp kısıtlı bir süre tatil yapacaksınız. Bu süre zarfında da kimse bedel ödemek istemiyor. Bence hafif ve lezzetli ya da light büfe demek yeterli. Çünkü hafif deyince zaten hepimiz sağlıklı olduğunu da düşünüyoruz. Açık büfe servis veren tatil köylerinden uzak durun. Çünkü açık büfelere dadandığınız zaman kilo alıyorsunuz! Kadınların çoğu dışarıda yemek yemeyi kilo almak olarak görüyor. Haksız da değiller hani! Seçmeyi bilmezseniz, iyice doyarak kalkacağınız bir yemeğin ertesi günü tartıda 1 kilo fazla çıkarsınız. Açık büfelerde haşlanmış sebze, salata, light yoğurt, light ton balığı görmekten gına geldi! Biz zaten evlerimizde de bunları yiyoruz. Ne görmek istiyoruz peki? Kalorisi düşük ama çok çekici görünümlü, lezzetli yiyecekler...

Tatil köyü büfeleri nasıl olmalı?

* Aşçı, ağır yemeklerden ziyade hafif büfeyi tercih etmeli.
* Et-tavuk balık sadece haşlanmış veya ızgara konulmamalı. Bunu evde zaten biz de pişiriyoruz. Yanlarına lezzetli light soslar konulup cazip hale getirilmeli.
* Salatalar ot yığını halinde olmamalı.
* Diyet tatlı büfesi çok sönük kalıyor. Tatilde daha güzel tatlılar yemek istiyoruz.
* Öğlen ve akşam büfeleri farklı olmalı. Et, baklagiller ve hamur işleri, sütlü tatlılar, öğlenki büfede yer alırken, akşama daha çok balık-tavuk, meyveli tatlılar, sorbeler konulmalı.
* Çok çeşitli, güzel görünümlü ve en hafif büfeyi hazırlayan şef parsayı toplayacaktır!

Kalori kısıtlama günü

Tatilden döndünüz. Gittiğiniz yerde açık büfe vardı, dayanamayıp yediniz; ya da "bu tatilde diyeti boşverip afiyetle yiyeceğim" diye tatile gitmiştiniz. Aldınız 2-3 kiloyu eve geldiniz. ‘Şimdi ne yapayım’ diye mi düşünüyorsunuz? O zaman önerim haftada sadece 1 veya 2 gün kalori kısıtlamayı denemeniz! Yalnız dikkat! Bu programı uygulamak için herhangi bir hastalığınızın olmaması gerekiyor.
Önerim kalori kısıtlaması yaptığınız günlerde bol su içmeniz. Doğal mineralli suları tercih edin.
* Çorba günü (700-800 kalori)
İstediğiniz sebzeleri bir tencereye doğrayın. İstediğiniz baharatları ekleyin Üzerini 4-5 parmak geçecek suyla
haşlayın. Mikserden geçirin. Tüm gün acıktıkça için.
* Meyve günü (650-700 kalori)
1.5 kg veya 9-10 adet meyve yiyebilirsiniz. Bu miktarı güne yayarak tüketin. Gözdeleriniz elma, armut, erik, şeftali gibi glisemik indeksi düşük meyveler olmalı. Bu meyvelerle kan şekeriniz hızlı yükselmez. Ama araya 1 tane muz veya 1 salkım üzüm de ekleyebilirsiniz.
* Patates günü (850 kalori)
1.5 kilo patates hakkınız var. İster fırında pişirin, ister haşlayın, ister püre yapın. Otlarla karıştırmak da serbest.
* Meyve suyu günü (600-800 kalori )
1 litre meyve suyu hazırlayın. Meyve olarak elma, armut, portakal, greyfurt, şeftali, kivi tercih edin. Bunu 1 litre doğal mineralli suyla karıştırın. Bu suyu güne yayarak için.
* Pirinç günü
150 gram pirinç hakkınız var. Her öğünde 50 gram yemeyi tercih edin. Pirinci domatesle, otlarla ve baharatla pişirebilirsiniz.

Çalışanlar için pratik tatil dönüşü programı

Kahvaltı
* 1/2 Activia
* 1/2 çay bardağı kaynar su
* 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi
* 1 elma rendesi
* Tarçın
Öğlen
* Balık, tavuk, et, 4 köfte (ızgara)
* Salata
* Hazır poşet çorba (Knorr ve Ülker’in çok güzel çorbaları var)
* Salata veya 1 küçük kutu light yoğurt ya da 1 bardak light ayran
* Kepekli tost (16.00-17.00 arası)
Akşam
* Hazır poşet çorba/ Yağsız ev çorbası
* Salata
* 1 porsiyon taze meyve (1 elma- armut veya portakal gibi...)
Bu programı 1 hafta-10 gün kadar uygulayabilirsiniz. Tatilde aldığınız kiloyu verdikten veya bir kısmını attıktan sonra daha rahat olan programla devam edin.

Rahat kilo vereyim, çok kısamam diyenlere

Kahvaltı

* Activia sade
* 1 elma rendesi
* 10 adet çiğ fındık
* Activia sade
* 2 kaşık yulaf ezmesi
*1 küçük muz
* 2 dilim tam organik buğday ekmeği
* 1 tatlı kaşığı bal
* Light labne
* 1 ceviz
* 2 dilim tam ekmek
* 30 gram light beyaz peynir
* Domates-salatalık
* 1 haşlanmış yumurta
* 30 gram peynir
* 3 zeytin
* 1 dilim ekmek
* Şekersiz çay-kahve çeşitleri

Öğlen

Haftada 1 kez: İstediğin gibi ye!
Haftada 2 kez: Kırmızı et (el büyüklüğünde ve kalınlığında), şiş (1 avuç), 3 köfte,
5-7 yemek kaşığı sebze yemeği veya haşlanmış sebzeler (bolca), 1 bardak light ayran
Haftada 2 kez: Tavuk ızgara veya şiş, 5-7 yemek kaşığı sebze yemeği veya haşlanmış sebze ya da salata, 1 bardak light ayran
Haftada 2 kez: 7 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase light yoğurt, 1 dilim ekmek
n 15.00-17.00 arası kepekli tost
Akşam

Haftada 2 kez:

* Balık
* Salata

Haftada 2 kez

* Tavuk
* Salata veya 6 yemek kaşığı sebze yemeği

Haftada 3 kez

* 7 yemek kaşığı sebze yemeği
* 1 kase light yoğurt
* 1 dilim ekmek
Saat 21.00-22.00
*1-2 porsiyon taze meyve
*1 avuç tuzsuz kabak çekirdeği veya leblebi

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.