Şampiy10
Magazin
Gündem

Estetik dünyasında son gelişmeler

Dünyadan 8 bin doktorun katıldığı Paris Estetik Tıp Kongresi’nin ana teması 20 yıl sonra 20 yaş genç olmaktı. Estetik dünyasının yeni hedefi herkesi 20 yaş daha gençleştirmek.

Bu yıl 20’ncisi yapılan Paris Estetik Tıp Kongresi geçtiğimiz tüm diğer yıllardan daha şaşırtıcı ve büyüktü. 2000 yılında katıldığım kongre henüz yepyeni bir kongreydi ve medikal estetik adına botoks mucizesinden pek başka bir şey de yoktu. Oysa bu yıl dünyanın her yerinden gelen

8 bin doktor, estetik tıp üzerine konuştuk, yenilikleri paylaştık. Geçen 19 yılda estetik tıpta dev adımlarla ilerlemişiz! Hep söylüyorum bu zaman diliminde yaşadığımız için
çok şanslıyız..

20 yıl sonra 20 yaş genç olmak

Kongrenin ana teması “20 yıl sonra, 20 yaş genç olmak” idi. Aslında etrafımızda artık hep daha genç görünümlü ve genç ruhlu insanlar görüyoruz. Çocukluğumuzun 40’lı orta yaşları bugün birer cadı masalı gibi. Artık 30’lu, 40’lı, 50’li, 60’lı, 70’li hatta 80’li yaşları zaten en az 10’ar yaş genç olarak yaşıyoruz. Fakat bununla sınırlı kalmayacağız artık, kulağa inanması zor gelse de hedef 20 yaş gençlik olarak konulmuş!

Depresyondan çıkmak için botoks uygulamaları

Bir süredir kulağımıza çalınan ancak doğrulatamadığım için söylemekten kaçındığım bir bilgi kongrede gündeme geldi. Endişe ve kaygı içinde olan insanlarda alın daha fazla kırıştırılıyor ve çatılıyor. Alnı kırıştırmak ve çatmak vücuttan salgılanan bir takım kimyasallarla kaygıyı artırıyor ve kaygı artınca daha fazla kırışıklık oluyor. Bir tür kısır döngü. İşte bu kısır döngüyü alnı kırıştırmayı önlediğinizde kırabiliyorsunuz. Depresyonla savaşırken botoks biz doktorların elini güçlendiren bir enstrüman olabilir. Elbette psikolog ve psikiatrların onayı alınarak. Belki birkaç yıl içinde bunu da göreceğiz…

Yeni nesil botulinum toksin

Eski yıllarda botulinum toksin yaptıranlar hatırlayacaklardır. Bundan 20 yıl önce yapılan uygulamalar 6-8 ay etki eder, kası olmasını istediğimiz noktada tutardı. Oysa bu süre son yıllarda etken madde değişmediği halde kısalmaya başladı. Yeni nesil botulinum toksinle ilgili çalışmalar Asya, Avrupa ve Amerika ayağında hızla yürüyor. Çalışmaların başarılı olması hepimizi keyiflendirdi.

Beyazlamayan saçlar

Çalışmaları hala süren ama yakın gelecekte piyasaya sürülmesini beklediğimiz bir başka çalışma ise saç pigmentasyonunu destekleyen bir ürün. Sonuçlar tümüyle başarılı olursa deneme süresi sonrası saçlarımız beyazlamayabilir. Bizim şahsi fikrimiz preperatın sadece saçlar açısından değil uzun dönemli bedensel etkileri açısından da güvenilirlik kazandıktan sonra kullanılması yönünde. Saç dökülmesini durdumayla ilgili ise saç mezoterapisi ve PRP hala en gözde teknikler.

Zayıflama için mezoterapi hala yerini koruyor

Mezoterapi benim de çok severek ve sıklıkla uyguladığım bir tedavi. Ne de olsa uzun yıllar boyunca denenmiş ve başarılı sonuçları olan bir teknik. Mezoterapi demişken yüzü taze, canlı ve dinç tutmak için geliştirilen vitamin, aminoasit ve diğer mezoterapi destek ürünlerinin neredeyse sonu yok. Yani artık isteyenler hem doğal hem güzel olarak yaş alacak.

Vücut şekillendirmede lazer ve dolgu dönemi

Yüz için kullanılan dolgular artık vücut şekillendirmede de kullanılmaya başlanacak. Örneğin göğüs ve kalçaları ameliyatsız olarak büyütmek artık mümkün olacak. Bir başka yenilik de genital bölge estetiği. Laserler ve dolgular özellikle doğum yapmış kadınlar için oldukça faydalı olacak gibi görünüyor.

20 yıl sonra kendimizi robotlara emanet eder miyiz?

İşte tüm kongrede belki de aklımızı en çok kurcalayan soru bu oldu! Robotlar ve yapay zeka ameliyatlarda uzun süredir kullanılıyor. Üstelik pek az hata yaptıkları için başarı oranları neredeyse insanlardan yüksek. Ve yine biliyoruz ki insan gözünün güzellik algısı Altın Oran aslında bir matematiksel formül, Fibonacci dizisini izliyor. Bu durumda robotlar yüzde altın oranı milimetrik olarak uygulayıp, tüm komplikasyonları gözden geçirip kusursuz işlemler yapabilirler. Yine de bize şu anda çok uzak ve ürkütücü geliyor. İnsan olan doktorlar karşısındakini bir organlar bütünü değil, ruhuyla ve zihniyle de değerlendiriyorlar. Evet daha dolgun dudaklar altın orana daha çok uyabilir ama ruhunuza?

Neyse ki bu durumu bol bol düşünebileceğimiz en az bir 20 yıl olduğunu biliyoruz...

Yazının devamı...

Yeni yılda pırıl pırıl hafıza

Stres düzeyiniz yükseldikçe anı düşünmek ve ona konsantre olmakta zorlanırsınız. Anı yaşayabiliyor musunuz? Zor dediğinizi duyar gibiyiz! Anda kalmayı başarırsanız, geçmişin ve geleceğin yükünden, stresinden arınırsınız. Büyük olasılıkla geçmişte yaptıklarınızın bedelini ödediniz ve gelecek henüz gelmedi. Böyle yaşayınca yüklerinizden arınıp daha çok gençleşirsiniz.İnsanların üzüntü ve kaygılarının nedeni çok büyük bir oranda gelecekte hiç oluşmayacak kötü ihtimaller nedeniyledir. Ana konsantre olma, hafıza çalışmaları yaparak bu davranış şeklini öğrenebilirsiniz. Haydi dönün bu ana ve hafıza çalışmalarıyla gençleşin…

1- Ana konsantrasyon hafıza testi çalışması

Birden itibaren rakamları saymaya başlayın. Bir müddet sonra kendinizi zihniniz dağılmış olarak yakalayacaksınız. En son saydığınız rakamı hatırlamaya çalışın ve not edin. Şimdi tekrar saymaya başlayın. Gittikçe daha yüksek rakamlara ulaştığınızı göreceksiniz.

2- İşitsel hafıza testi çalışması

Bir arkadaşınız size bir kelime söylesin. Sonra siz arkadaşınıza söylediği o kelimeyi söyleyin, hem de bir kelime siz ekleyin. Ardından arkadaşınız bir kelime daha ilave ederek söylesin. Sonra yine sıra sizde. Böylelikle işitsel hafızanızda hatırlama yeteneğinizi geliştirmiş olacaksınız.

3- Görsel hafıza testi çalışması

Bir arkadaşınız boş bir masaya üç adet obje koysun. Siz sadece 1 saniye süreyle buna bakın ve başınızı başka yöne çevirin. Sonra gördüğünüz üç objeyi hatırlamaya çalışın. Ardından bir obje daha koysun, ardından bir tane daha. Böylece görsel hafızanızda hatırlama tekniğinizi geliştirmiş olacaksınız.

Ayrıca hafızanızı korumak için karşınızdaki kişilere bir şeyler öğretin. Öğretmek beyninizin yaşlanmasını önler. Çünkü bir bilgiyi başkalarına açıklarken kendi bildiklerinizi tekrar etmiş olursunuz. Bu da hafızanızı kuvvetlendirir.

- Kaliteli uyku zinde bir zihin için olmazsa olmazdır.

Yazının devamı...

5 radikal hedef ile 2018’e girin

azla kilonuz varsa en azından yüzde 10’unu bu yıl kalıcı olarak verin.

Her gün 30-45 dakika yürümeyi hedefleyin. Bu süreyi yürüyorsanız üzerine 5-10 dakika daha ekleyebilirsiniz.

Sigara kullanıyorsanız bu yıl içinde tümüyle bırakın.

Gerçek sağlık “içinizin” huzurlu olmasıyla mümkün. Sık sık içinize dönmeyi ve içinizdeki çocukla iletişimi güçlendirmeyi deneyin.

Yılbaşı günü boyunca

Bütün dünyanın kutladığı bu özel günün yemekleri de elbette özel. Diyet yapıyorsanız da masum kaçamaklar yapabilirsiniz.

Yılbaşı gecesi çok fazla yiyip içeceğim diye gündüzden aç kalmayın. Normal öğünlerinizi porsiyonlarınızı biraz küçülterek yiyin. Gün boyu bol su içmeyi ihmal etmeyin.

Akşam fazlaca kalori alacağınızı düşünerek yılbaşı günü ve ertesi gün yürüyüşünüzü 30 dakika artırın. Çeşitli yemek ve meze ve salatalar olacağından yılbaşı yemeğini geç saatlere bırakmayın.

Gece yattığınızda rahatsız olmak istemiyorsanız çok karışık yiyecek-içeceklerle midenizi fazla zorlamayın. Akşam yemeği saatine kadar çok acıkıp çok fazla yememek için yemekten 1 saat önce haşlanmış bir adet yumurta yiyebilirsiniz. Yumurta sizi tok tutacaktır.

Alkol kullanıyorsanız 1-2 kadehten sonra durun. Ertesi gün mümkün mertebe hafif beslenin.

Ev partisi için elmalı alkolsüz sangria

1 adet yeşil elma

2 adet kırmızı elma

1 adet limon

1adet portakal

2 adet tarçın çubuğu

4 adet karanfil tanesi

3 kaşık bal

1 şişe kırmızı üzüm suyu

1 şişe bal

Meyveleri küp küp doğrayın,tüm karışımı cam bir sürahiye alıp en az 4 saat buzdobında dinlendirdikten sonra soğuk olarak servis edin.

Sindirim rahatsızlıklarına Ertesi gün içeceği...

1 adet salatalık

4 adet yaprak-larıyla birlikte kereviz

2 adet kivi

Tüm karışımı meyve sıkacağından geçirin ve bekletmeden için. Salatalık bazik özelliği nedeniyle sindirim sistemindeki asitlerin nötralizasyonuna yardımcı olur. Kereviz ve salatalık birlikte bağırsak gazlarının sıkıştırmasına yol açan fermentasyonu engeller. Kivide bulunan enzimler vücudun ihtiyacı olan yararlı maddelerin azami emilmesini sağlar.

Pırıl pırıl bir cilt için maske

1 adet olgun avokado

1 tatlı kaşığı çiçek balı

1 portakalın suyu

Gül yağı (Cilt kuruysa 1 tatlı kaşığı, yağlıysa 3 damla)

Tüm malzemeleri iyice ezip harmanlayarak yüzünüze sürün. 10 dakika bekletin. Sürenin sonunda yüzünüzü ılık suyla nazikçe durulayın ve nazikçe kurutun.

Yazının devamı...

Dakikada 115 adım atın

Formunuzu korumak için 30 dakika boyunca dakikada 100 adım yani toplamda 3 bin adım atmak orta dereceli bir egzersiz demektir ve genel sağlığınız için gayet iyidir. Ancak dakikada 115 adıma çıkarsanız daha ideal bir rakam yakalamış olursunuz. Bu hız ve süreler sürdürülebilir durumlardır. İlkel atalarımızın yiyecek bulmak için günde 9-11 km arası yürüdüklerini hatırlayın.

Kilo vermek mümkün

- Olağan faaliyetlerinize günde 2 bin adım eklerseniz kilo almazsınız.

- Olağan faaliyetlerinize günde 6 bin adım eklerseniz daha uzun bir yaşam sürersiniz.

- Toplamda günde 5 bin adım genel sağlığınızı iyileştirir.

- Toplamda günde 8 ile 10 bin adım incelmeyi destekler.

- Toplamda günde 10 bin adımla kilo verirsiniz.

45 dakika yürüyün

Her gün 45 dakika yürürseniz bu, tüm hafta boyunca sadece 5 saat 15 dakikanızı yürüyüşe ayırmak anlamına gelir. Bu zaman dilimi sağlığınız için çok önemlidir. Haftanın geri kalanında ise 162 saat 45 dakikanız oluyor.

Adım sayısını artırmak için öneriler

- Telefonda konuşurken neredeyseniz yürüyün, evde, ofiste veya dışarıda.

- Az zamanınız varsa evin veya ofisinizin etrafında yürüyün, tur atın.

- Durduğunuz yerde, bilgisayar başında, kitap okurken, akşamları dinlenirken, trafik ışıklarını beklerken, arabada giderken karnınızı içeri ve mümkün olduğunca yukarı çekip bırakın. Bunu 10’ar 10’ar setler halinde yapın.

- Yürüyüş sürenize her gün 5 dakika ekleyerek 500 adım daha fazla atabilirsiniz.

- Adım sayınızı artırmak için kendinize 5-10-15 dakikalık yollar bulun. Böylece yürüyüş yapma fırsatı bulduğunuzda nereye gideceğinizi düşünmezsiniz.

- Arabanızda, ofisinizde, işyerinizde bir çift spor ayakkabı ve spor çorabı bulundurun.

- Günde 5 bin, 7 bin ve 7 bin 500 - 10 bin adım arasını bulmak için adım sayınızı gün içine bölebilirsiniz. Örneğin; sabah çay-kahvenizden önce 1000 adım, öğlen molasında 1000 adım, akşamüstü çay-kahvenizden önce attığınız 1000 adım gibi.

Saat başında yerinizden kalkın

Eğer yürüyüş yapmak sizi zorlayacaksa saat başında yerinizden kalkıp 1 dakika yerinizde sayın.

Bir şeyi beklerken de yerinizde sayabilir, karnınızı içeri ve yukarı çekip karın kaslarınızı çalıştırabilirsiniz. Kettleda suyun ısınmasını beklerken, yürürken trafik ışıklarının değişmesi ya da bilgisayarda yaptığınız işlemin gerçekleşmesi esnasında olduğu gibi.

Tüm yürüyüşü hafta sonuna sığdırmak sağlıksız olur

Fitness için her gün dakikada 115 adım hızında 5 bin adım atın.

Haftada 3 gün dakikada 115 adımın üzerine çıkın.

İncelmek için yapın

- Her gün dakikada 115 adım hızında 7 bin 500 adım atın.

- Haftada 4 gün, dakikada 115 adımın üzerine mutlaka çıkın. Doktorunuzun sizin için hazırladığı beslenme önerilerine kesinlikle uyun.

Her gün tartılın

- Haftada 3 kez koşu temposunda hız yürüyüşü yapmak faydalıdır.

- Doktorunuzun önerdiği beslenme planına uyun ve her gün tartılın.

- Yürüyüşünüz çeşitli hastalıklar, beklenmeyen işler, aşırı soğuk hava gibi bir zamana gelirse haftada 1-2 gün ev, ofis hareketlerini biraz daha artırarak durumu kurtarabilirsiniz. Ancak hafta boyu hiçbir şey yapmayıp tüm yürüyüşü hafta sonuna sığdırmaya çalışmak sağlıksız olacaktır. Önemli olan yürüyüşü düzenli olarak yapmaktır. Çünkü maksimum faydayı ancak bu şekilde görürsünüz. Çok soğuk havalarda ise evde dans etmeyi deneyebilirsiniz.

Yerinizde sayın

Eğer yürüyüş yapmak sizi zorlayacaksa saat başında yerinizden kalkıp 1 dakika yerinizde sayabilirsiniz. Oturduğunuz yerde karnınızı içine çekip bırakma hareketlerini yapmayı deneyebilirsiniz.

Yazının devamı...

Yürüyüş pilatesiyle fit kalın

Pilatesin sağlıklı ve faydalı olduğunu biliyoruz fakat yürüyüş pilatesi şu sıralar oldukça popüler olan bir teknik.

Son zamanlarda özellikle İngiltere’de çok yaygınlaşan bir yürüyüş tekniğinden bahsetmek istiyoruz. Bu tekniği doğru uyguladığınızda bir bakıma yürüyüş pilatesi yapmış olacaksınız. Yürüyüş sırasında birkaç noktaya dikkat etmelisiniz.

Ayağınızı spor ayakkabının içinde tümüyle yayın ve ayağınızın her bir bölümünü hissederek yürüyün. Topuklar, ayak tabanı, parmak kökleri, parmaklar… Ayağınız adım atarken sanki topuktan parmağa yuvarlanır gibi olacak şekilde adım atmak bacaklarınızda daha çok kası çalıştıracaktır. Yürürken ayak parmaklarınızdan kuvvet almalısınız. Adım atarken ayak tabanınız sanki yer kabuğunu soyar gibi olmalı, ayak tabanınız topuktan parmaklara yuvarlanır gibi hareket ettiğinde zaten böyle olacak. Ayaklarınızı hantalca yere vurmak yerine böyle yürümek adımlarınıza zarafet de katacak.

Yürürken başınız yukarıda, gövdeniz dik yürümelisiniz. Sanki kocaman sallantılı küpeleriniz var ve onları omuzlarınıza değdirmek istemiyorsunuz. Erkekler omuzları ve yanakları arasında düşürmemeye çalıştıkları kocaman portakallar hayal edebilirler. Bu şekilde yürümek üst beden postürünüzü düzeltecektir. Yürürken karnınızı içeri ve mümkün olduğunca yukarı çekin. Kollarınızı ve omuzlarınızı gevşetin. Kollarınız dengeli birer sarkaç gibi sallanmalı. Bu sarkaçlar gerektiğinde sizi hızlandıracaklar.

Kalçalarınızdan arkaya doğru uzanan bir tepsi hayal edin. Bu tepsinin üzerinde iki bardak dolusu su olduğunu hayal edin ve yürürken bu suları dökmeyin. Bu şekilde yürümek kalça kaslarınızı mümkün olduğunca yukarıda ve gergin tutacak, biçimlendirecektir. Belki daha iyisi sevdiğiniz bir içecekle bu tepsiyi taşımaktır.

Tekniğe dikkat ederek yürümek hantal bir yürüyüşten çok daha zarif ve hoş yürümenizi sağlayacak. Ayrıca kaslarınızın boyu bir miktar uzayacak ve ayaklarınız daha aktif hale gelecektir. Tekniği tümüyle yapmak ilk başta çok kolay olmayabilir. Sık sık ayaktan boyun duruşuna kadar yürüyüşünüzü kontrol edin.

Hareketleri daha iyi yapmaya başladıkça ayak parmaklarınızdan sırasıyla baş, orta ve küçük parmaklarınızdan güç alarak adım atmaya başlayın.

Eğer normalde yürüyüş yapmıyorsanız ilk yürüyüşünüz 45 dakikayı geçmesin.

Teknik destekli yürüyüşte eklem, sırt ağrıları vb şikayetleriniz azalacaktır. Ancak bu yürüyüş şeklini zayıflamak veya kilonuzu korumak için de kullanabilirsiniz.

Yürüyüşlerinize başlamadan önce

3 gün boyunca adım sayınızı ölçün ve yazın, buna göre hedeflerinizi yavaş yavaş artırın. Her hafta 500-750 adım artırarak hedefinize birkaç haftada ulaşabilirsiniz.

Pedometre adımsayar

Yapılan araştırmalar adım sayısını ölçebilen insanların, ölçemeyenlere göre daha aktif bir şekilde adım attıklarını gösterdi. Yani hedefe ulaşmak için gösterilen gayret artıyor. Bu sebeple bir adımsayar almak ya da telefonunuzun adımsayarını takip etmek pratik olabilir. Ancak telefonunuzu sürekli üzerinde taşımak zararlı olabilir.

Yazının devamı...

Fitoterapi ile bağışıklığınızı artırın

Hastalandığımızda hemen ilaçlara sarılıyoruz. Oysa bitkisel kökenli formüllerle da bağışıklığımızı güçlendirebiliriz.

Fitoterapi bitkisel kökenli ilaçların tedavide kullanılmasının araştırıldığı bir bilim dalı. İlaç sektörü oluşmadan önce insanlar binlerce yıl bitkilerden faydalanmışlardı. Bizim folklörümüzde bu konuda Lokman Hekim önemli yer tutar. Ancak bitkileri rastgele kullanmak da büyük riskler oluşturur. İşte fitoterapi bitkilerin etkilerini, yan etkilerini, diğer ilaçlarla etkileşimlerini, bitkisel ekstrelerin doğru hazırlanması ve doğru kullanılması gibi hayati önem taşıyan bir çok noktayı araştırıp hastaların hizmetine sunuyor. Gelişmiş ülkelerde fitoterapi doktorlar arasında da oldukça yaygın. Ülkemizde de tıp doktorlarına yönelik fitoterapi eğitimlerine başlandı. İşte evde hazırlayacağınız bağışıklığınızı artıracak formüller.

Formül 1

- 2 çorba kaşığı toz zerdeçal

- 1 çay bardağı dilimlenmiş taze zencefil

- 1 adet limon

- 1 çay bardağı keçiboynuzu pekmezi

- 2 çay bardağı bal

Limonu kabuklarıyla beraber iyice yıkayıp doğrayın. Cam kavanoza limon, zerdeçal ve zencefili koyup üzerine balı ekleyin. 12 saat buzdolabında bekletip suyunu süzün. Kalan karışıma 1 çay bardağı keçiboynuzu pekmezi karıştırın. Günde 3 kez olmak üzere

- 2-5 yaş çocuklar: 1 çay kaşığı

- 5-18 yaş: 1 tatlı kaşığı

- 18 yaş ve sonrası: 1 çorba kaşığı

Not: Diyabet hastaları bu formülü uygulamamalı.

Formül 2

- 1 adet büyük karaturp

- 1 tatlı kaşığı toz zencefil

- 1 tatlı kaşığı bal

Turbun içini oyup altında bir delik açın. Bal ve zencefili içine yerleştirip, turp içinden süzülen karışımı biriktirecek cam bir kasede sabaha kadar serin bir yerde bekletin. Turp içinden süzülen su ve yumuşamış turp tok karnına günde 1 çorba kaşığını geçmeyecek şekilde yenir.

Formül 3

- 1 adet ayva kabuğu

- 1 adet ayva çekirdeği

- 1 adet ayva

- 1/2 nar kabuğu

- 5 adet karanfil

- 2 çorba kaşığı rendelenmiş taze zencefil

- 2 çorba kaşığı kuru nane

- 1 limon kabuğu

- 1 limon suyu

- 1 lt su

Tüm malzemeleri 15 dakika kaynatıp,15 dakika demlendirin ve süzün. Günde 3 kez için.

Formül 4

- 1 büyük mug sıcak su

- 1 tutam ıhlamur

- 1 çorba kaşığı taze zencefil(küp küp doğranmış)

- 1 tatlı kaşığı bal

Öksürük için hazırlanan bu karışımı demleyip ılınana kadar bekleyin, ılındıktan sonra süzün ve içine 1 tatlı kaşığı bal ekleyin. Birkaç saat arayla için. Küçük çocuklar bir seferde 1 çay bardağından fazla içmemeli.

Yazının devamı...

Azıcık kirden zarar gelmez

Birçok insan tüm bakterilerin yok edilmesi gerektiğine inanıyor. Bu yüzden hummalı temizlik faaliyetinde.

Vücudunuz ağzınızda, burnunuzda, bağırsaklarınızda, cildinizde, solunum sisteminizde kısaca pek çok yerde bakteri ve virüslere ev sahipliği yapıyor. Bunun karşılığında bağırsaklarınızda yaşayan iyi bakteriler vücudunuz için çok önemli işler yapıyor. Bir nevi kazan-kazan ilişkisi. Bazı hesaplamalara göre vücutta yer alan bu yabancı mikrorganizmalar kendi hücrelerinizden tam 10 kat fazla! Bir başka deyişle “siz sadece siz değilsiniz.”

Birçok insan tüm bakterilerin yok edilmesi gerektiğine inanıyor. Bu yüzden hummalı temizlik faaliyetinde bulunuyor.

Evlerini, giyeceklerini, yiyeceklerini, vücutlarını, ağızlarını bakteri öldürücü sabunlar, çamaşır suları, antiseptik gibi “ağır temizleyicilerle” temizlediğini düşünüyor. Oysa bulunduğumuz ortamlarda da vücudumuzda da bakteriler, virüsler, mantarlar ve diğer mikroganizmalar denge halinde yaşıyor. Biz bu denge haline “flora” diyoruz. Floranın bozulması bizleri başka birçok akut ve kronik hastalıkla karşı karşıya bırakıyor.

Doğayı anlamalıyız

200 bin yıldır varlığını sürdüren ve dördüncü buzul çağını geçiren atalarımız hayatlarını aşırı temizliğe bağlı sürdürmediler, onları aşırı soğuktan ve vahşi hayvanlardan koruyan mağara bulduklarında çamaşır suyuyla temizliğe kalkışmadılar! Bu gün insanoğlunun varlığını sürdürmesi doğayı anlamasına bağlıdır.

Belli bir oranda kirliliğin bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişimi için normal ve gerekli olması fikrine hijyen hipotezi denir. Bu hipotez bazı bağırsak hastalıklarından otoimmun hastalıklara, kanserden otizme, bazı astım türlerinden alerjilere kadar pek çok hastalığa karşı bakış açımızı değiştirdi.

Alerjiler bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan polen, ev tozları, yün, yer fıstığı gibi maddelere aşırı tepki vermesiyle oluşan tepkilerdir. Alerjilerin çoğu yaşamı tehdit etmiyor ama yaşam kalitesini çok önemli oranda düşürüyor. Endişeyle gözlemlenen şu ki yüksek gelirli ülkelerde bulaşıcı hastalık oranları düşerken astım ve diğer bağışıklık sistemi hastalıkları çok ciddi artış gösteriyor (1960’lardan bu yana 3 kat fazla).

Hayat kabus olmasın

Nasıl kemiklerimizin büyümesi ve sağlam olması için baskı gerekliyse, bağışıklık sistemimizin de mikroplara ihtiyacı vardır. Aşılar da bu mantıktan yola çıkarak üretiliyorlar.

Dünyaya geldiğinizde herkes gibi pek çok patojenle karşılaştınız ve bunlar bağışıklık sisteminizde stres yarattı. Ama aynı zamanda beyaz kan hücreleriniz de zararlı bakteri ve virüsleri tanımayı ve yok etmeyi öğrendi. Eğer anne sütü aldıysanız bağışıklık sistemi elemanlarınız ve koruyucu faktörler size bir tür bağışıklık şemsiyesi oluşturdu. Ancak sizi pek çok patojenden koruyan bu bağışıklık sistemi elemanları yaygın ve zararsız maddeleri hedef aldığında alerjiye sebep olup hayatınızı kabusa çevirebilir.

Son birkaç nesildir fiziksel konfora ve keyfe düşkünlüğümüz pek çok buluşa ilham verdi. Şöyle bir etrafınıza bakarsanız sadece kendiniz için değil ev hayvanlarınızın bile konforunu yükseltecek birçok ürün göreceksiniz. İnsanoğlu konforunu artırma konusunda çok arzulu. Oysa fazlasıyla yumuşak bir yatak bel sorunlarını artırabilir, etrafımızı fazlaca aydınlatan ampuller bizi gün ışığı ve D vitamininden uzak tutabilir, antibakteriyel sabunlar hepimizi daha da hasta edecek yeni bakterilerin gelişimine zemin hazırlayabilir.

Konforunuzu gereksiz yere artıran ve emek tasarrufu sağlayan bu gelişimler aslında bedenimizi etkin kullanmamızı önlüyor ve etkin kullanılmayan bedenlerde de eninde sonunda gerçek bir maluliyet gelişiyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.