Şampiy10
Magazin
Gündem

Bir kere düştün mü dile ne kadar yalvarsan nafile

Demet Şener 11 yıllık eşi ve iki çocuğunun babası İbrahim Kutluay’ı ihanetle suçlayıp boşanma davası açmış.

“Elimde belgeler var” demiş.

10 milyon TL tazminat istemiş.

Magazincilere göre söz konusu deliller ortalığı karıştıracak cinstenmiş.

İbrahim Kutluay zor günler geçiriyormuş.

İddiaya göre geçenlerde ayrı yaşadığı eşinin evine habersiz gitmiş.

“Bir daha olmayacak. Beyaz bir sayfa açalım. Sana yalvarıyorum” demiş.

Ancak kızgınlığı geçmeyen Demet, İbo’nun barışma teklifini kabul etmemiş.

İbrahim Kutluay’ın unuttuğu bir şey var.

Kadın ihanete uğradığını asla unutmaz.

Erkeğini ona inandığı, acıdığı için affetmez.

Ömrünün sonuna kadar intikam alabilmek amacıyla ederse eder.

Ondan sonra da her fırsatta iğneli sözlerle, manidar bakışlarla, kasıtlı olarak çıkardığı tartışmalarla o erkeği dünyaya geldiğine pişman eder.

Çünkü gururu kırılmış, toplum içinde ‘aldatılmış kadın’ durumuna düşmüştür.

Kadınların dünyada en değer verdikleri şey aslında maddiyat değil sadakattir.

Eşini aldatmayı düşünen, çapkınlığa heveslenen erkeklerin kulağına küpe olsun.

Bir kere düştün mü dile,

Ne kadar yalvarsan nafile!

‘Budur’ demeden elinden tutmaz dışarı çıkmazmış

Sinan Akçıl’a, Ebru Şallı ile olan ayrılığından sonra ikisinin de bir türlü gündemden düşmemesinin nedenini sormuşlar.

Bebek yüzlü şarkıcı “Evet kara bulutlar üzerimizde. Ayrılığın ardından her türlü yakıştırma olacaktır” demiş.

Kara bulutlar neden üzerlerindeymiş anlamadım.

Birlikteyken bile bu kadar çok haber olmuyorlardı.

Magazinsel açıdan bu ayrılık ikisinin de işine yaradı.

Sinan ayrıca kimseyle birlikte olmadığını söylemiş.

“Ben ‘budur’ demeden kimsenin elinden tutman ve dışarı çıkmam. Aşk haberlerine itibar etmeyin” demiş.

Bayılıyorum bizim besteci popçuların jargonuna.

Mustafa Sandal, Serdar Ortaç, Sinan Akçıl hepsi ayrı bir alem.

Kendilerine özgü tuhaf lafları, tanımlamaları, benzetmeleri var.

Demek ki neymiş?

Şişman kadın şarkı söylemeden opera bitmez.

Sinan ‘Budur’ demeden aşk haberlerine itibar edilmezmiş!

Aman Sibel o paltoyu geri ver

Canım Türkiyem’deki ünlü hanımlar dünya modasını yakından takip eder.

Dünyaca ünlü isimlerin yeni gözdelerine onlarla aynı anda sahip olmak ister.

Pahalı olup olmadığına aldırış etmez.

Kendisine yakışıp yakışmayacağını da umursamaz.

Örneğin Sibel Can, son dönemde popüler olan kıpkırmızı dev bir kalp şeklindeki kürk bir mantoyu 50 bin TL‘ye satın almış.

Pop yıldızı Rihanna ve manken Kendall Jenner gibi dünyaca ünlü yıldızlar aynı manto modasının öncülerindenmiş.

Sibel herhalde onların sıfır beden, incecik olduğunu düşünememiş.

Dev kalp şeklindeki paltosuyla ‘Sevgililer Günü’ndeki kırmızı balonlara benzemiş.

Dost acı söyler derler.

Aman Sibel o paltoyu geri ver!

Yazının devamı...

Hormonlu karabiber ROK

“Adam Mısın!” filminde sinemada boy gösterecek olan Rasim Ozan Kütahyalı, hormonlu karabiber olmuş...

Televizyonun en eğlenceli, en sansasyonel spor şov programının kahramanları beyazperdede şanslarını denemeye karar vermiş. Emekli hakem Ahmet Çakar, emekli futbolcular Sinan Engin ve Abdülkerim Durmaz, çığırtkan köşe yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile sunucu Ertem Şener hep beraber bir film çevirmiş. “Adam Mısın!” isimli film komedi türündeymiş.

Kasımda gösterime girecek filmin bazı görüntülerini basına vermişler. Örneğin, Rasim Ozan Kütahyalı (Kısaca: ROK) 90’ların Serdar Ortaç’ı olmuş. Peruğu, göğsü açık yeleği ve kolyesiyle Ortaç’ın “Karabiberim” klibindeki halini canlandırmayı denemiş. Balkonda şezlonga uzanmış bir kadının göbeğinden zeytin yemiş. Ancak iri cüssesi ve kıl fazlalığıyla Serdar Ortaç’ı andırmanın yanından bile geçememiş. Yani orijinali organikse bu hormonlusuna benzemiş. Yakında sinemalarımızda. Hormonlu Karabiber ROK!

Mutsuzluğun belgesi olmaz

Birbirlerine yakışan, gıpta ile bakılan ünlü çiftlere nazar değiyor. Demet Şener’le İbrahim Kutluay bunun son örneği...

Demet boşanma kararını kendisinin aldığını, yuvasını kurtarmak için son 4 yıldır mücadele verdiğini söylemiş. “İhanetin belgeleri elimde. Mahkemeye sunacağız” demiş.

Demet, eşi için en popüler olduğu dönemde mankenliği bırakmıştı. 11 yıllık evliliğinden iki tane dünya tatlısı çocuk dünyaya getirmişti. Ama belgeleri ortaya çıkartırken iyi düşünsün. Hem kendisi hem de çocukları için. İhanetin belgesi olabilir ama mutsuzluğun belgesi olmaz...

Yazının devamı...

Dokunulmaz bıyıklar

Gözlerimiz Kenan İmırzalıoğlu’nu bıyıksız görmeye bir türlü alışamadı. O da bunu anlamış olmalı ki eski imajına geri döndü!

Bıyıkları sayesinde imaj yapan dünyaca ünlü isimler vardır.

Efsane komedyenler Charlie Chaplin ve Groucho Marx, sürrealist ressam Salvador Dali, ABD’li yakışıklı aktör Tom Selleck, WWE güreşçilerinden Hulk Hogan’ı bıyıksız düşünmek imkansızdır.

Bizim bazı ünlü oyucular için de durum aynıdır.

Yeşilçam döneminin babacanı rahmetli Hulusi Kentmen’in bıyıkları dillere destandır.

Tıpkı artık aramızda olmayan değerli meslektaşları Hüseyin ‘Çekil Aradan’ Baradan, Feridun ‘Cilalı İbo’ Karakaya, Sadri ‘Turist Ömer’ Alışık, jönlerin kralı Ayhan Işık ve kötü adam rollerinin unutulmazı Erol Taş gibi.

Behçet Nacar bıyıksız olsaydı ‘Parçala Behçet’ diye bir karakteri canlandıramazdı.

Günümüzde ise bıyıksız görüntüleri yadırganan iki ünlü oyuncu var.

Biri Kadir İnanır.

Diğeri Kenan İmırzalıoğlu.

Canım Fatsalı Kadir

bıyıksız olmayı denedi.

Gözlerimiz alışamadı.

Sevgili Kenan da ‘Karadayı’ dizisindeki bıyıklı imajına yeniden dönüş yapmış.

Doğru bir karar almış.

Çünkü onlarınki burun altı bir yumak kıl değil.

Olmazsa olmaz türünden dokunulmaz bıyıklar!

Yıldız Tilbe'nin dört dörtlük hayat felsefesi

Yıldız Tilbe nev-i şahsına mahsus ünlülerimizdendir.

Çılgındır, yaratıcıdır, yeteneklidir.

Kafasına estiği gibi yaşar.

Aklına eseni söyler.

50 yaşındaki İzmirli sanatçı sadece şarkıları ve sahne performansıyla değil son zamanlarda sosyal medya paylaşımlarıyla da fenomen olmuş durumda.

Yıldız şimdi de bir magazin programında hayat felsefesiyle ilgili görüşler bildirmiş.

‘’Eğer ölümsüz olsaydık, kimseyle konuşmazdım’’ demiş.

Çok güzel söylemiş.

‘’Söylemediğim laflardan hiçbir zarar görmedim’’ diye doğru bir söz vardır.

Kimseyle konuşmazsan sana darılan, alınan, kırılan, kızan, kin güden olmaz.

Belki biraz sıkıcı olur.

Ama onun da çaresi var.

Kendi kendine konuşmak.

O zaman hep duymak istediğin soruları sorup duymak istediğin cevapları alırsın.

Kendi kendine konuşana eskiden deli derlerdi.

Şimdi tam tersi. Bu dünyada huzurlu yaşamanın tek çaresi.

Yıldız Tilbe’nin dört dörtlük hayat felsefesi!

Uçağa rota değiştirten bebek

İstanbul-Antalya seferi yapan THY uçağında ağlayan bir bebek susmamış. Kabin memurları durumu pilota bildirmek zorunda kalmış.

Uçak rotasını değiştirip normal süreden 25 dakika önce Antalya’ya varmış.

Bebekler uçağın içindeki basınç nedeniyle kulaklarında inanılmaz acı hisseder.

Oğlum Remzi de 1.5 yaşındayken bir kere uzun süre yüksek sesle ağlamıştı.

Arkamızdaki kadın yolcu sonunda ‘’Susturun şunu artık’’ diye bize çıkışmıştı.

Annesi ‘’Kolaysa sen sustur biz de kafamızı dinleyelim’’ diye karşılık vermişti.

O gün New York’tan İstanbul’a daha hızlı gelip gelmediğimizi hatırlamıyorum.

Ama THY uçağındaki yavrunun, havacılık tarihinde rota değiştirten bebek olarak uzun süre unutulmayacağına kesin gözüyle bakıyorum!

Aşkın gözyaşları gişenin gözyaşına dönmesin

Nurgül Yeşilçay ile Özcan Deniz yıllar sonra ‘İkinci Şans’ filminde buluştu.

Kasım ayında gösterime girecek filmin ilk fragmanı o kadar büyük ilgi görmüş ki ikinci tanıtımı yayınlamışlar.

Bu seferki aşırı duygusalmış. İki ünlü oyuncu aşk için gözyaşları döküyormuş.

Senaryo gereği rol icabı gözyaşı dökmek iyidir. Görenin dikkatini, ilgisini çeker. Ama fragmanı izlemek bedava. Sinemada filmi izlemek parayla.

Artık yapacak fazla bir şey kalmadı. Filme emeği geçenler yatıp kalkıp dua etsin. Aşkın gözyaşları gişenin gözyaşına dönmesin!

Yazının devamı...

Savulun beyler Çağla geliyor Çağla

Çağla Şikel yıllardır ülkemizin en gözde mankenlerinden biri.

Uzun boyu, havalı saçları, vakur duruşuyla defilelerin rakipsiz yıldızı.

Üstün fiziği ve balerinlik deneyimi ona özgüven veriyor.

Podyuma çıktığında küçük dağları yaratmış gibi yürüyor.

Çağla sert duruşu nedeniyle erkeklerin kendisinden çekindiğini, hatta yanına yanaşmaya korktuğunu söylemiş.

“Her erkeğin harcı değil benim hayatımı kaldırabilmek” diye iddia etmiş.

Evliliğe bayılmadığını ama üçüncü bir çocuk istediğini sözlerine eklemiş.

“Allah nasip ederse sonuçta bir erkekle karşılaşacağım da evleneceğim de” demiş

37 yaşındaki manken ve sunucunun elinde olmadan erkeklerle arasına mesafe koyması aslında kendisi için bir avantaj.

İstemedikleriyle muhatap olmaz.

İstediğini de cazibesini kullanarak elinden kaçırmaz.

Meydan sadece kendine güvenenlere kalsın.

Oh ne ala ne ala.

Savulun beyler Çağla geliyor Çağla!

CMYLMZ’ın ‘KMLYLMZ’ kozu

Cem Yılmaz her fırsatta 4 yaşına gelen oğlu Kemal’e olan bağlılığını büyük bir gururla gözler önüne seriyor.

Dünya tatlısı oğlunu sırtında yatırdığı, her biri farklı yıllarda çekilmiş pozlarını sosyal medyada takipçileriyle paylaşıyor.

Küçük Kemal’in mutluluğu için eski eşi Ahu Yağtu ile sık sık bir araya geliyor.

Çocuğu için her türlü fedakarlığı yapabileceğini gösteriyor.

Çok da iyi ediyor.

Eşinden ayrıldıktan sonra evladının varlığını tamamen unutan babalar var.

Ünlü komedyen oğluna karşı sevecen olduğu kadar son derece zeki bir adam.

Eşinden ayrılmış, çocuğuna düşkün, ünlü ve varlıklı bir erkeğin karşı cinse ne kadar çekici geldiğini biliyor.

Kadınlar bu tür erkeklere bayılır.

Çünkü bu tür erkekler onlara iyi kalpli, güvenilir, düşünceli ve evcil olarak gelir.

Yıllar önce başıma geldiği için biliyorum.

Adaşım gibi ünlü ve varlıklı değildim ama o zamanlar 4 yaşında olan kızım Cemile ve 2 yaşındaki oğlum Remzi ile ben de aynı durumu yaşamıştım.

Cem Yılmaz da bu kozunu iyi kullanıyor.

Ne kozu mu dediniz?

CMYLMZ’ın KMLYLMZ kozu!

Yeni Ütopya’mız Göz6

TV 8’e bir kardeş geldi.

Spor temalı kanala TV 8.5 adını verdiler.

Başka isim beğenemediler herhalde.

İkinci tercihlerinin ne olduğunu merak ediyorum doğrusu.

Tıpkı ‘Ütopya’ faciasından sonra neden ‘Göz6’ diye bir yarışma yaptıklarını merak ettiğim gibi.

Ütopya 330 gün devam etti.

Yarışmacıların yakınları dahil kimse izlemedi.

Şimdi de ‘Biri Bizi Gözetliyor’ yerine ‘Göz6’ diye bir yarışma yapıyorlar.

‘BBG Evi’ gitmiş ‘Göz6 Evi’ gelmiş.

Kazanan iki şampiyon ‘Survivor’a katılma hakkı kazanacakmış.

Yani ödül olarak gözaltındaki evden çıkartıp, gözaltındaki ıssız adaya yollayacaklar.

Açlıktan, gerginlikten gözü dönmüş rakipleriyle kıyasıya boğuşmalarını isteyecekler.

Ne güzel!

Duyduk duymadık demeyin.

Yeni Ütopya’mızın adı Göz6.

Yazının devamı...

Bel üstünden vurmak

‘Survivor’ yarışmacısı Nagihan Karadere’yi eşi Uğur Gökçe aldatmış. Aldatmakla da kalmamış. İlişki sırasındaki müstehcen fotoğrafları ortaya çıkmış. Ortaya çıkmakla da kalmamış. Çırılçıplak görüntüleri sosyal medyaya düşmüş. Nagihan bunun üzerine haklı olarak şok geçirmiş. 32 yaşındaki 400 metre koşucusu bir de üstelik şantajla karşılaştığını söylemiş.

Cansu adında bir kadının arayıp ‘‘Kocanla birlikteyim. Elimde çıplak kareleri var. 10 bin Euro vermezsen bunları yayarım’’ dediğini itiraf etmiş. Bir yaşında bir kız çocuğu olan ve bugüne kadar özel hayatı hakkında konuşmayı pek sevmemesiyle bilinen milli atlet bunun üzerine eşinden boşanmaya karar vermiş. Kocası öte yandan fotoğrafların fotomontaj olduğunu iddia ediyormuş. Nagihan da ‘’Belden üstü tamam. Ama belden altı benzemiyor’’ diyormuş.

Boşanma davasında ihanetle suçlanan eşi için belki bu hafifletici bir neden sayılabilir.

Üst tarafının benzeyip alt tarafının benzememe durumunu duruşmada büyük olasılıkla hayatında ilk kez duyacak olan hakimin olayı nasıl yorumlayacağına bağlı. Devir değişti. Eskiden bel altından vururlardı. Şimdi bel üstünden de vuruyorlar!

Alişan’a çocuksuz bir kadın lütfen

Türkücü, televizyoncu ve oyuncu Alişan çocuğu olan kadınla asla evlenmeyeceğini söylemiş. 40 yaşındaki bekar sanatçı daha önce girdiği bunalım yüzünden bir kez kız arkadaşıyla evlilik terapistine gittiğini söylemiş, “Evlenelim mi?’ diye sorduk. Şiddetle ‘evlenmeyin’ tavsiyesi aldık” demiş. Nasıl başardılarsa ikisi el ele verip evlilik müessesine inanmayan bir evlilik terapisti bulmuş. Bu arada Alişan “Bana benzeyen benim gibi bir kadın bekliyorum” diye idealindeki eşi tanımlamış. İnsanın kendisine benzeyip kendisi gibi olan biriyle evlenmesi için dünyada başka birinin kalmaması gerekir. Alişan’ın çocuklu bir kadınla evlenmekten yana zaten artık bir şansı kalmadı. Çocuğu olan hiçbir kadın onun gibi düşünen bir erkekle kesinlikle evlenmez. “Büyük lokma ye, büyük konuşma” demişler. ‘Alişan’a çocuksuz bir kadın lütfen!

Böyle yönetmenin varsa düşmana ihtiyacın yok

Güzel oyuncu Şükran Ovalı sıkı bir Beşiktaş taraftarı olduğunu söylemişti. Geçen sezona kadar Fenerbahçe’de oynayan sevgilisi Caner Erkin’in kara kartallara transfer olduğuna çok sevinmişti. Şimdi de rol aldığı dizide Fenerbahçelileri kızdırmış. Canlandırdığı televizyon sunucusu rolünde ‘R’ harflerini söyleyemeyen bir vatandaşla konuşurken ‘Fenevbajçe’ diyerek Başkan Aziz Yıldırım’a göndermede bulunmuş.

Aslında söz konusu sahne senaryoda yokmuş. Tamamen doğaçlama yapılmış. Şükran hiçbir şekilde kullanılmayacağının teyidini dizinin yönetmeninden almış. Sonra herhalde reyting hırsının kurbanı olmuş.

Ne diyelim? Böyle yönetmenin varsa düşmana ihtiyacın yok!

Yazının devamı...

İyi hoş başarılı ama bir Tarkan değil!

Açıksözlülüğüyle tanıdığımız Kaya Çilingiroğlu, Tarkan ve Murat Boz’u kıyaslamış. Ancak sözleriyle Boz’a ve hayranlarına ayıp etmiş...

Kaya Çilingiroğlu aklına geleni evelemeden, gevelemeden söyleyenlerden. Lafını hiç esirgemiyor. Kızı Zehra için samimi açıklamalarda bulunurken konu nereden oraya geldiyse Murat Boz hakkındaki görüşlerini bildirmiş. Tarkan ile kıyaslanmasını, karşılaştırılmasını anlamadığını söylemiş. “Tarkan gerçek bir star. Murat ise jüri üyesi. Arada dağlar kadar fark var. Ayıptır, günahtır. Murat başka bir ülkede olsaydı Tarkan’ı ancak Instagram’dan takip eden bir hayranı olarak kalırdı“ demiş.

Günahı bilemem ama Kaya, Murat’a ve hayranlarını ayıp etmiş. Beğenirsin, beğenmezsin ayrı. Ama sonuçta Murat Boz popüler bir şarkıcı. Ekrandaki perfomansı tutuluyor olmalı ki hala devam ediyor. Sürekli olarak konserler veriyor. Reklamlarda, filmlerde rol alıyor.

Daha ne yapsın? “Guti iyi topçu, ince gören oyuncu ama bir Alex değil” misali.

Kaya da “Murat Boz iyi hoş başarılı popçu ama bir Tarkan değil” deyip geçecekti!

Şehvet kurbanı Şevket

Tamer Karadağlı Birol Güven’in yönettiği “Pamuk Prens” filminde kendi hayatını oynuyormuş.

Çapkınlıkları yüzünden 2007 yılında evlliği sona eren Karadağlı filmin galasında “Şehvetimin kurbanı oldum” diyerek espri yaparak herkesi güldürmüş. Tamer Bey, sürekli poz verip dublaj sesiyle konuşmadığı zaman çok daha karizmatik oluyor. Hazır itiraf etmiş. Birol Bey’le 1975 yapımı komedi erotik türündeki bir filmin bari yenisini de çeksinler. Sırrı Gültekin’in yönettiği orijinalinde dünya tatlısı Adile Naşit ve Mete İnselel başrolleri paylaşmıştı. Yeşilçam’ın seks film furyasının efsane aktörlerinden İnselel’i de Saadettin Erbil seslendirmişti. Karadağlı’nın dublaja ihtiyacı yok. Proje onları bekliyor. Adı da “Şehvet Kurbanı Şevket”...

Bizde habercilik dediğin budur işte...

“Muhteşem Yüzyıl Kösem” dizisinin yeni kanalındaki yeni kadrosunu tanıtmışlar. Yeni Kösem Sultan Nurgül Yeşilçay ve diziye yeni katılan Zeynep Farah Abdullah geceye birlikte gelmiş. Şimdi böyle bir organizasyonda muhabirler dizinin yıldızı Nurgül’e ne tür sorular sorabilir dersiniz?

a)Kösem Sultan karakterine nasıl bir yenilik getireceksiniz?

b)Rolünüzden dolayı heyecanlı mısınız?

c)Dizinin ilk sezonunu izlediniz mi?

d)Kösem’i canlandıran Beren Saat’in performansını nasıl buldunuz?

e)Hiçbiri

Doğru cevap e şıkkı yani hiçbiri.

Nurgül Yeşilçay’a “Saçlarınız mı dökülüyor?” diye sormuşlar.

O da haklı olarak kızmış.

Güzel gözlü başarılı oyuncu boşuna sinirlenmiş.

Bugüne kadar öğrenmiş olması gerekirdi.

Bizde habercilik dediğin budur işte!

Mars’ta koloni kurmaya var mısınız?

Son zamanlarda dünya insanlara dar gelmeye başladı. Küresel ısınma, terör saldırıları yüzünden huzur kaçtı. Gözler artık başka gezegenlerdeki yaşama çevrildi. ABD’li oyuncu Leonardo Di Caprio uzay biletini almış bile. Mars’ta koloni kurmak için giden kafilede yer alacakmış.

Sessiz, sakin, ıssız bir gezegende yaşamak istiyormuş. Savaş, hava kirlenmesi, trafik derdinin olmadığı bir yerde mutlu olabilir misiniz? Savaş, siyaset ve hiçbir tartışmanın yapılmadığı bir ortamda huzur bulabilir misiniz? Mars’ta koloni kurmaya var mısınız? Yoksa “Nerde olursa olsun bir Türk katılırsa nasılsa o koloni bozulur onun için gitmeye değmez” mi diyorsunuz? Karar sizin!

Yazının devamı...

Burcu bebek 40’ına geldi

Burcu Esmersoy 40 yaşına basmış. Arkadaşları sunucunun yaş günü için bir davet organize etmiş. Pastanın üzerinde Burcu’nun şekerden yapılmış maketi varmış. Kim düşünmüşse aferin. Burcu için bundan daha değerli bir jest yapılamazdı. Burcu kendisine aşık biri. Bu da çok güzel bir şeydir. İnsana haz ve mutluluk verir. Hayattaki en büyük aşkınız her an yanınızda. Burcu bu yüzden evlilikte tedbirlidir. Başta beğense de hayatını paylaşacağı erkekten bir gün bıkabileceğini bilir. Onun için 50’sine geldiğinde kendisini hala bekar olarak gördüğünü söyler. Birthday şarkısı Süperstar’dan “Kimler Geldi Kimler Geçti” Zaman o kadar çabuk geçiyor ki Burcu Bebek kırkına geldi!

İlmühabersiz olmaz Linet’cim

Şarkıcı Linet’in geçen yıl aşk yaşamaya başladığı ve Nisan 2016’da nişanlandığı Fransız sevgilisi evli çıkınca dünya başına yıkıldı. Neyse ki değerli bir yüzük ve son model bir Porche hediye alıp kendini kurtardı. Linet bundan sonra hayatına girecek adamı araştıracakmış. Evli mi bekar mı diye muhtara soracakmış. En iyisi yetkili tüm makamlardan noter tasdikli bir ilmühaber almakta. Yabancı dilde ise yeminli tercümana verip Türkçe’ye çevirteceksin. Mühür damga pulu hepsi olacak. Ya da yine birkaç 100 bin Euroluk bir nişan yüzüğü ve son model lüks bir spor arabayı peşin alacaksın Başka çaresi yok. Dünya çok gaddar!

Babla’ya iki el yetmez

Diva Bülent Ersoy, sevgililerini ve eşlerini hep İzmir’den seçer. İlk eşi Cem Adler, Babla’dan boşandıktan sonra kayıplara karıştı. İkinci eşi popstar Armağan Uzun uzun zamandır meydanda yok. Demek ki Babla sonrası hayat duruyor. Maşallah Babla her zaman fevkaledenin fevkinde formda. Şimdi yine İzmirli bir arkadaşının kendisinden 38 yaş küçük oğluyla birlikteymiş. Babla tekne kiralayıp Bodrum’da müstakbel kayınvalidesi ve kadın arkadaşlarıyla tatile çıkmış. Kayınvalide adayı Babla’mızı kendi elleriyle beslemiş. İyi niyetinden şüphem yok ama… Yetmez! Gece rüyasında gördüğü boyozları İzmir’den sabah ilk uçakla İstanbul’a getirtip 50 tanesini kahvaltıda afiyetle tüketmiş bir Babla’dan bahsediyoruz. Anlaşıldı mı? İki el yetmez!

Yazının devamı...

Paris’te ‘Kim Kim’e dum duma

Amerikalı reality şov yıldızı Kim Kardashian moda haftası için gittiği Paris’te kaldığı rezidans dairesinde soyulmuş. Polis ceketli ve kar maskeli hırsızlar ünlü reality şov yıldızını koli bandıyla bağlamış. Banyoya kilitledikten sonra milyonlarca Euro değerindeki mücevherleriyle kaçmış. Hem de otomobil veya motosikletle değil bisikletle. Magazin sitesi TMZ’ye göre korkudan küçük dilini yutan Kim soygunculara canını bağışlamaları için yalvarmış.

İnanılır gibi değil. Kim’in hayatında bugüne kadar kendisinin önceden hesaplamadığı bir şey olmadı. Seks kasedini piyasaya sürmesi, Playboy’a çıplak pozlar vermesi, evlenmesi, boşanması sonra tekrar evlenip çocuklarını doğurması hep planlı ve programlıydı.

Bu soygun olayı da rahatlıkla onlardan biri olabilir. Sansasyon yaratıp reklamını yapmak istemiş olabilir. Sayısı tam olarak bilinmeyen mücevherlerinin karşılığını sigorta şirketinden kopartmak istemiş olabilir. Yoksa dünyanın en medyatik ünlüsü dünyanın en turistik kentinin göbeğinde Hollywood filmlerini gölgede bırakan böyle dehşetengiz bir senaryoyla karşılaşması hayal edilemez. Venedik’te imkansız bir soygunun gerçekleştiği 2003 yılının ‘The Italian Job’ filmi gibi. Bu da ‘Paris’te Kim Kime Dum Duma’

Bodrum Disneyland’a benzemez

LIndsay Lohan 11 yaşındayken Disney filmi ‘Parent Trap’ ile üne kavuştu. Disney yapımı olan ‘Freaky Friday’ ve ‘Herbie Fully Loaded’ ile kısa süre içinde Amerikalı gençlerin idolü haline geldi. Lindsay çok genç yaşta şöhret ve varlık sahibi olmanın bedelini ağır ödedi. Alkol ve uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle başı defalarca derde girdi.

Tedavi olmayı denedi. Devamlı iş kaybetti. Sonunda kendini toparladı. Tekrar çalışmaya başladı. Ancak aksilikler 30 yaşına gelen New York’lu yıldızın peşini bir türlü bırakmıyor.

Bir süre önce geldiği Türkiye’de kısa bir tatil yapmak istemiş. Bodrum’da çıktığı tekne gezisinde çıpanın halatına kaptırdığı parmağını az daha kaybediyormuş. Ah Lindsay ah! Ne işin var senin teknenin çıpasıyla, halatıyla. Miço musun sen? Bizim buralarda tekneye binen senin gibi ünlü hanımların öyle şeylere değil dokunmak kafalarını çevirip bakmadıklarını söylemediler mi sana? Çoğu onların ne olduğunu bile bilmez. Bodrum, sizin Disneyland’a benzemez!

Açıl Hülya açıl

Hülya Avşar bir el kamerasıyla çektiği ‘Selfie’ filmini bitirmek üzereymiş. Otobiyografik filmde oyuncu yönetmen ve senarist olarak yer alıyormuş. Tek kişilik orkestra gibi. Enstrümanların hepsini kendi çalıyormuş.

Avşar Kızı ‘’Filmle birlikte kendimi halka açıyorum. Tecrübelerimin her biri zamanla kıymeti artacak birer hisse senedi gibi’’ demiş. Çok da güzel söylemiş. Hülya gibi akıllı, çalışkan ve üretken olanların borsası hiç düşmez.

Açıl susam açıl. Açıl Hülya açıl!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.