Şampiy10
Magazin
Gündem

Tüplüsü katliam tüpsüzü spor mu?

Kıvanç Tatlıtuğ ve Çağatay Ulusoy zıpkınla dalışı tüpsüz yapıyormuş.

İki yakışıklı oyuncu tüplü zıpkın avcılığına şiddetle karşıymış.

Tüple dalan ve elinde zıpkın olanları gördüklerinde Sahil Güvenlik’i arayıp şikayet ediyorlarmış. Kıvanç bu işi bir spor olarak gören zıpkın camiasının bu konuda çok hassas olduğunu vurgulamış. ‘’Tüple zıpkın avı katliamdır’’ demiş. Zıpkın kullanmanın denizde nefesini tutup derine inildiği zaman kişinin yeteneğine ve gücüne kalmış bir avlanma türü olduğunu söylemiş.

Ancak zıpkınla tüpsüz dalanların avlarını yanıltmak için genelde üstlerine komandolara benzer dalış kıyafetleri giydiklerinden bahsetmemiş. Balıklar açısından ikisi arasında fark yok. Yani Kıvanç ile Çağatay’ı ellerinde zıpkınla gördüğünde ‘’Ne güzel spor yapmaya gelmişler’’ demiyorlar.

Tüplü dalan avcılara da ‘’Sizi gidi katliamcılar’’ gözüyle bakmıyorlar. Zaten tüpsüzüne spor diyorlarsa tüplüsüne katliam demek mantıksız. Sonuçta onlar da tek tek avlıyor dinamit atıp toplu halde öldürmüyor.

Kıvanç ile Çağatay en iyisi yakala bırak yöntemini uygulasın. Zıpkınla balıkları parçalayacaklarına olta avını denesin. Ancak o zaman iddia ettikleri gibi spor yapmış olurlar!

Ciciş sisters buraya yumruk havaya

Canım Türkiyem’in ‘Cicişler’i Esra ve Ceyda Ersoy kardeşler son zamanlarda birbirleriyle pek geçinemiyor. Ya da gündeme gelebilmek için aralarında kurguladıkları senaryo gereği sürekli kavga ediyor.

Ciciş Sisters geçtiğimiz aylarda Etiler’deki evlerinde kavgaya tutuşup karakolluk olmuştu. Polislerin zor ayırdığı arbede hastanede son bulmuştu. Çılgın kardeşler şimdi de yaz sezonunun gözde tatil beldesi Alaçatı sokaklarında birbirine girmiş. Saç saça baş başa kavgaları sırasında birbirlerine ‘Senin kafan iyi mi?’ diye bağırıyorlarmış.

Televizyonda yayınlanan görüntülerde Ceyda Ersoy kardeşi Esra’yı yerlerde sürüklüyormuş. Ciciş Sisters ikilisi harcanıyor. Oysa ekranda kendilerine ait bir reality şovları olsa reyting rekoru kırarlar. Kardashian’lar reality şovları sayesinde ailecek dünya çapında üne kavuştu. ‘Keeping Up With the Kardashians’ dizisi 15’inci sezonunu geride bıraktı. Amerikalıların Kardashian familyası bizim Ciciş Sisters’ın yanında sönük kalır. Yapımcılar bugüne kadar bunu nasıl düşünememişler anlamak mümkün değil. Hep aynı tür diziler, yarışmalar ve birbirinin kopyası bıkkınlık veren programlar. Uyanın artık uyanın. Bu fırsatı kaçırmayın. İşte size gerçek reality şov yıldızları.

Yazının devamı...

Düzeltemezsin sitem etmekle çözüm ‘Take it easy’ demekte

Cem Yılmaz genelde sempatik adamdır. Komiktir, esprilidir, müthiş bir karizması vardır. İsterse etrafındakileri gülmekten yerlere yatırır. İstemezse yanına bile yaklaşmalarına izin vermez. Suratını asar durur sorulara cevap vermez somurtur kısacası çekilmez olur. Cem büyük aşk yaşadığı eski sunucu yeni şarkıcı sevgilisi Defne Samyeli ile Bodrum’da MFÖ konserine gitmiş. Son günlerin medyatik çifti kendilerine ayrılan en ön sıradaki yerlerine oturmuş.

Kendisi gibi tepeden tırnağa siyahlar içindeki koruma ordusu etrafında etten duvar örmüş. ‘’Cem Abi’’ diye haykıran küçük bir çocuğu engelleyip gözüne ışık tutarak yanından uzaklaştırmış.

Sosyal medyada hazır bekleyen ünlü avcısı tetikçiler de hemen bu olayın üzerine atlayıp Cem’e eleştiriler yağdırmış.

Ünlü komedyen bunun üzerine korumaların konser alanına ait olduğunu ve görevlerini yapmaya çalıştığını açıklamış. Bir haftadır evinin karşısındaki tepeden teleobjektifle gözetlendiğinden de yakınmış. ‘’Bunlar normal mi ben yine normal bir insan olarak sorayım da’’ demiş. Ayrıca hakkında olumsuz haberler çıkartarak kendisinden yine bir nefret ettirme çalışması olduğunu iddia etmiş.

Cem Yılmaz gibi şöhretli, varlıklı, yıllardır milyonların göz bebeği olmuş bir sanatçı sıradan ve normal biri sayılmaz.

Tıpkı kendisi kadar medyatik ve popüler olan diğer ünlüler gibi. Onlar da aynı zorlukları yaşıyor ve bu tür ithamlara hedef oluyor. En iyisi böyle tatsız olayları büyütmemek, mazeret üretmemek ve dünya kendi eksenin etrafında dönüyormuş gibi davranmamak. Onun için sevgili adaşım; sen son derece yetenekli, yaratıcı bir komedyen olarak boş ver, aldırma, takma kafanı hiç böyle şeylere.

Patlat bir espri at bir kahkaha rahatla. Düzeltemezsin bu işleri sitem etmekle. Çözüm kendine ‘Take it easy’ demekte!

Yazının devamı...

Kim gelirse gelsin aşka eski eşin yeni aşkı başka

Manken ve sunucu Çağla Şikel popçu ve oyuncu Emre Altuğ ile evliydi. 7 yıllık birliktelikleri süresince Kuzey ve Uzay adlarında iki tane aslan gibi oğulları oldu.

Ünlü çift ilişkilerinde birbirleriyle son derece uyumlu ve anlaşıyormuş gibi görünüyordu. Ancak 39 yaşındaki Çağla ile 49 yaşındaki Emre 3 yıl önce yollarını ayırmaya karar verdi.

O günden sonra ikisinin de başkalarıyla kayda değer bir aşk dedikodusu çıkmadı. Özellikle iki çocuk annesi olan Çağla bu konuda tedbirli ve dikkatli davrandı.

Adı hiçbir aşk ilişkisine karışmadı. Ekranda magazin programı sunan Çağla’ya Emre’nin aşk haberini sunar mısın diye sormuşlar.

O da ‘hayır’ cevabını vermiş.

‘’Kanalda yayınlanabilir ama benim anons etmem doğru olmaz. Çünkü neden? Konu büyüyecek ve farklı yerlere gidecek’’ demiş. Magazin programlarının tek amacı zaten o.

Konunun büyümesi, farklı yerlere çekilmesi, polemik meselesi haline gelmesi özellikle sosyal medyada ses getirmesi. Yoksa neden kim kiminle beraber, kim kimden ayrıldı, kim kiminle barıştı, kim kimi kimle aldattı diye haber yapsınlar?

Bodrum ve Çeşme’de tüm yaz boyunca 7/24 nöbet tutan muhabirler ilginç bir haber bulabilmek için çırpınıyor. Meraklı magazin izleyicisi de Emre’nin bir aşk haberi olduğunda televizyonda onu Çağla’nın sunmasını bekliyor. Çağla hiç kusura bakmasın.

Magazin sektörü öyle prensip filan dinlemez. Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin. Ne demişler? Kim gelirse gelsin aşka.

Eski eşin yeni aşkı başka!

Yazının devamı...

Alişan usulü maço romantizm

Alişan’ın 3,5 aylık hamile eşi Buse Varol magazin dünyasının ayrılmaz ikilisi sevgili Gülşen Yüksel ve Müge Dağıstanlı’nın ekrandaki ‘2 Sayfa’ programına konuk olmuş.

28 yaşındaki oyuncu 42 yaşındaki türkücü kocasının hamile olduğunu öğrendiği gece ona güzel bir mektup yazdığını söylemiş.

“Hayatım boyunca çocuk yapmayı çok istedim bunu en aşık olduğum insandan yapmak hiç aklıma gelmezdi” demiş.

Buse mektubu okuyunca çok duygulandığını ve gözyaşlarını tutamadığını itiraf etmiş.

Alişan ayrıca birlikteliklerinin 9’uncu ayını kutlamak için Buse’nin canlı yayına katıldığı televizyon stüdyosuna çiçek de göndermiş.

“Aşktan evlilikten umudu kestiğim anda sen çıktın karşıma” diye de anlamlı bir de not eklemiş.

Buse Varol notu canlı yayında okumuş.

Sonra yine gözyaşları dökmüş mü bilmiyorum ama ben şahsen oturup ağlamak istiyorum.

Eşimin hamile olduğunu öğrendiğimde mektup yazmak aklımın ucundan bile geçmemişti.

Hem biz bir değil iki kez aynı durumu yaşadık.

İkincisinde de iki satır bir şeyler karalamayı akıl edemedim. Üstelik o zamanlar şimdiki gibi değildi mektup yazmak son derece normaldi. Ünlü türkücü bir yandan ‘eşim tabii ki ayağımı yıkar terliğimi de getirir’ diyor. Öte yandan bebek beklediğini öğrendiğinde ona duygusal mektuplar yazıyor.

Sadece onunla da kalmıyor stüdyoya çiçek yolluyor, romantik notlar iliştiriyor. Her evli erkeğe örnek olacak düşünceli davranışlar sergiliyor.

Hem prensiplerinden hem de duygusallığından vazgeçmiyor. Alişan

usulü maço romantizm budur işte!

Yazının devamı...

Ekranda Koca Koca Yalanlar hayatta onları ciddiye alanlar

Televizyonda ‘Koca Koca Yalanlar’ adında yeni bir komedi dizisi başladı. Konusu yeni değil ama senaryo akıcı ve oyuncular son derece başarılı. İlk bölümde 3 çocuklu bir aile reisi olan Ahmet, 17 yıllık eşi Müjgan’ı genç ve güzel sevgilisi Sude ile aldatıyor. Ahmet hem eşine hem sevgilisine koca koca yalanlar söyleyerek onları uyuttuğunu sanıyor. Ama her zaman olduğu gibi kadının fendi erkeği yeniyor ve Ahmet’in yalanları ortaya çıkıyor. Ekran macerasına yeni başlayan dizi yayınlanır yayınlanmaz oldukça sert eleştirilere hedef olmuş.

Ahmet karakterinin eşini bir başka kadınla aldatmasını sempatik ve normal gösterilmesi bazı izleyicileri rahatsız etmiş. Sosyal medyada başka işi gücü olmayan troller de vakit kaybetmeden diziyi ahlaksızlıkla suçlayıp yerden yere vurmuş. ‘’Kadını arzu nesnesine dönüştürmüşler erkeği de doğadaki bir hayvan gibi ele almışlar’’ demiş.

RTÜK’e şikayetler yağmaya başlamış. Alkol, sigara, uyuşturucu, çıplaklık, cinsellik, şiddet ve vahşet içeren filan sahneler olsa anlarım. Bunların hiçbiri yok. Sadece bir erkeğin çapkınlık yapmak uğruna kendini düşürdüğü komik durumlar var. Televizyon başında oturup izleyen aklı başında bir erkek için hiç de özendirici nitelikte olmayan durumlar. Hatta tam tersi ders verici ve caydırıcı. Yalan söylemenin insanın başına ne kadar büyük dertler açabileceğini gözler önüne seriyor. Dizideki Ahmet’in acınacak haline tanık olan bir erkek çapkınlık yapacağı varsa vazgeçer.

İzlediği diziden olumsuz etkilenip gördüklerini gerçek yaşamına yansıtanların işi zor. ‘Taht Oyunları’nı izledikten sonra gökyüzünden ejderhalar saldıracak diye sokağa çıkmamak gibi bir şey. Ekranda Koca Koca Yalanlar. Hayatta onları ciddiye alanlar!

Yaş farkı bitti sıra paraya geldi

Yazının devamı...

Ekmek elden kredi kartı Hande’den

Hande Yener 2 hafta önce genç nişanlısı Ümit Cem Şenol’dan 3. kez ayrıldığını söylemişti.

Hatta bir konserinden sonra ‘’Aşkta başarısızım duygusal hayatım çöküntü içinde’’ demişti.

33 yaşındaki yakışıklı model Ümit Cem Şenol 45 yaşındaki ünlü popçuyla ayrılığının ardından efkar dağıtmak istemiş.

Öğle saatlerinde gittiği AVM’de akşama kadar mağazaları dolaşıp bol bol alışveriş yapmış.

Kendisine 4 bin TL harcadıktan sonra aklına Hande’ye de bir hediye almak gelmiş.

Bir darılıp bir barıştığı nişanlısına paraya kıyıp 1000 TL’ye çok güzel bir çanta almış.

Tüm ödemeleri de Hande’nin kredi kartıyla yapmış.

Hangisini kutlamamız gerektiğine karar veremedim.

Defalarca ayrıldığı nişanlısından kredi kartını geri almaya gerek duymayan cömert popçu Hande Yener’i mi?

Yoksa eski nişanlısının kredi kartını kullanmaya devam etmekten gocunmayan model Ümit Cem Şenol’u mu?

Bence ikisini birden.

Bu devirde böyle uyumlu ikili zor bulunur.

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

Söyleyecek laf yok.

Alan razı veren razı.

Verenin haberi olmasa bile.

Ekmek elden su gölden.

Kredi kartı Hande’den!

Hayat hiç kolay değil. Sorular zorlar, oturmak insanı yorar!

‘Kim Milyoner Olmak İster’ yarışmasının sempatik sunucusu Murat Yıldırım çekimlerin çok yoğun geçtiğini ve yorulduğunu söylemiş.

Oturduğun yerden sorular sormak hiç kolay değildir.

Beynini çalıştırmaya gerek yoksa işin daha da zordur.

Hele benim gibi süper hiperaktif birini perişan eder.

Murat Yıldırım gerçi arada bir ayağa kalkıp oturuyor.

Ama beynini çalıştırmasına gerek kalmıyor.

Cevapları bilse de bilmese de fark etmiyor.

Yarışma sürekli aynı tempoda devam ediyor.

Müdahale etmesi gereken bir durum da yok.

Yarışmacılardan biri gidiyor diğeri geliyor.

Kurallar aynı, format aynı, sadece sorular farklı.

Doğru cevabı bilip bilmemesi önemli değil

Soruları ve seçenekleri düzgün okuyabilmesi yeterli.

Murat da sonuçta boş adam değil.

Oyunculuk deneyimi var.

Filmlerde dizilerde oynamış.

Rol kesmesini replik ezberlemesini öğrenmiş.

Bu yarışmada o yeteneklerine de ihtiyacı yok.

Zaten yarışmacıların çoğu kast şirketinden yollanmış figüranlar gibi duruyor.

Sunucu da sanki onlarla son derece basit kurgulanmış bir senaryoyu oynuyor.

Yorgunluktan yakınacak ne var diyeceksiniz.

Var işte.

Oturduğun koltuk sana büyük geliyorsa kamera yakalar.

Genel kültürün eksikse önüne gelen her soru seni zorlar.

İfadesiz bir surat takınıp yerinde oturmak da insanı yorar!

Yazının devamı...

Organize işler ile fasa fiso işler

Kibariye kendisinden 20 yaş küçük eşi Ali Küçükbalçık ile Bodrum tatilinde görüntülenmiş.

Kocasının ihaneti, kumar borcu ve evlerine gelen haciz yüzünden zor günler geçiren ünlü sanatçının morali yerindeymiş.

Ali Küçükbalçık muhabirlerin ayaküstü sorularına cevap vermiş ve 58 yaşındaki şarkıcı eşine ihanet etmediğini iddia etmiş.

Kibariye de bu konuda ‘’Artık konserlerime odaklandım. Faso fiso işleri geride bıraktım. Bana ihanet filan sormayın’’ demiş.

Kibariye iyi güzel söylemiş.

Ancak o ne kadar konserlerine odaklanırsa odaklansın faso fiso işler peşini bırakmaz.

Çünkü magazin dünyası tamamen faso fiso işler üzerine kurulmuş bir sektör.

Haber olmak, medyada ismin duyulsun istiyorsan faso fiso işler yapacaksın.

Yoksa şöhretinin zirvesinde bile olsan hiçbir işe yaramaz.

Magazin haberlerini takip eden kitle faso fiso işlerle uğraşmayı ve faso fiso fotoğrafları görmeyi seviyor.

Yoksa muhabirler Bodrum’da ağaç tepelerinde, binaların damlarında neden gizlenip saatlerce beklesin?

Ünlülerin göbekli, selülitli, estetik yoksunu en göze batan pozlarını yakalayıp çeksin?

Neden kim kiminle birlikte, kim kimden ayrıldı, kim kimi aldattı, kim kiminle pişti oldu gibi faso fiso işlerin peşinde koşsun? Yılmaz Erdoğan’ın ‘Organize İşler’ diye dramatik komedi türünde bir filmi vardır.

Faso Fiso işler de bir dramatik bir komedi.

‘Organize İşler’ filminin ikincisini çekiyorlar. O hayali bir dünyada geçiyor. Faso fiso işler ise gerçek. Onun için Kibariye hiç kusura bakmasın.

Faso fiso dediği işler olmazsa olmaz!

46 kere maşallah

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.