Türkleri nasıl bilirsiniz?
Esprili ya da ciddi... AB’ye giriş söz konusu olduğunda en sık rastlanan cümleler bunlar. (Gerçi işin bir de kokoreç boyutu da vardı ama neyse ki unutuldu gitti!) Peki ya AB bizi neden içine almalı ya da neden almıyor?
Yukarıdaki maddelerin tam tersi olduğu için mi? Ya da ulusalcılar söylemlerinde haklı mı yani her şey bir komplo mu?
İşte İlber Ortaylı’nın son kitabı “Avrupa ve Biz” in önemi bu soruya sakin bir noktadan ve tarihsel süreçle bakıyor olması. Bir kere kitap hiç dallandırıp budaklandırmadan, cennet ve cehennem tasvirlerine girmeden AB’ye girmek istememizin nedenini bir kalemde söylüyor: Pragmatizm. Yani Türkiye’yi hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin AB’yi “sadece iktisadi refah, serbest işgücü dolaşımı konularında ve bir kısım çevrenin de insan hakları konusunda düşündüğünü” söylüyor. Ve hemen ardından da ekliyor; “ama asıl sorunun tartışılmasından herkes kaçınıyor.”
Nedir bu asıl mesele? Yanıtı yine net Ortaylı’nın; kültür. Üstelik Ortaylı sadece bizim Avrupa’yı değil Avrupa’nın da bizi hiç tanımadığının altını çiziyor. Mesela kitapta yer alan ve 18. yüzyıla ait bir Avusturya halk resminde yer alan bilgilerdeki gibi. Bu resim “milletlerin”, halkların imajları veya onlara yönelik önyargıları anlatıyor.
Mesela bu resme göre bir İspanyol’un “Hali tavrı” gururlu, Fransız’ın hoppa, Alman’ın açık kalpli, İngiliz’in kalıbı yerinde, Rus’un hiddetli Türk’ün ise değişken olarak tarif ediliyor. Aynı şekilde İspanyol’un “Zekâsı” akıllı ve zeki, Fransız’ın dikkatli, Alman’ın şakacı, İngiliz’in neşesiz, Rus’un hiç yok, Türk’ün ise üstün zekâlı olarak tarif edilmiş. Yani aşağılama amaçlı yapılmış bir tablo değil bu. Kendini en son zekası ile tanımlayan bir “millet” için ne şaşırtıcı değil mi?
Bitmedi, şimdi sıkı durun! Bu tabloya göre İspanyollar özelliklerini erkekçe, Fransızlar çocukça, Almanlar her yerde, İngilizler kadınsı, Ruslar son derece kaba, Türkler ise şefkatli ve yumuşak kazanıyor. Demek ki kol kırılır yen içinde kalır sözünü iyi düstur edinmişiz!
Savaş yeteneğine gelince... İspanyollar muhteşem, Fransızlar kurnaz, Almanlar yenilmez, İngilizler deniz kahramanı, Ruslar zahmetli, Türkler ise işe yaramaz, tembel kelimeleri ile tarif edilmiş. Bu tabloyu yapanlar gerçekten Türkler hakkında fikir sahibi değilmiş. Çünkü varlığını, kimliğini, devlet düzenini hatta erkekliğini bile askerlik üzerine kuran bir “millet”ten bahsediyoruz.
“Allah inancında” İspanyolların herkesten iyi, Fransızların iyi, Almanların imanı yerinde, İngilizlerin “ay gibi değişir”, Rusların dinden çıkmış olarak tarif edildiği tabloda Türkler içinse Ruslardan hallice der gibi onun gibi bir şey denmiş. Bence hiç Türk görmemişler.
“Vakit geçirme” maddesi çok daha ilginç. Buna göre İspanyollar oyunla, Fransızlar dalavere ile, Almanlar içkiyle, İngilizler çalışarak, Ruslar uyuyarak Türkler ise “hastalanmakla” vakit geçiriyor. Bu bilgiyi nereden buldular, neden ellerinde böyle bir veri var, bir millet neden “hastalanarak vakit geçiriyor” diye tarif edilir... Bilemedim.
İspanyolların file, Fransızların tilkiye, Almanların aslana, İngilizlerin ata, Rusların eşeğe Türklerin ise kediye benzetildiği tablodaki tüm sıfatlara baktığımızda Avrupa’nın bizi tanımadığını söylemekte hiçbir sakınca yok, tabii Ruslara karşı da çok önyargılı olduklarını. Çünkü diğer milletler hakkında kullanılan sıfatlar bugün bile az-çok kullanılan kelimeler.
Ancak bu “birbirini tanımama” durumuna rağmen tabloda öyle madde var ki, inanılır gibi değil. Tam on ikiden vurmuş. Ne mi? Tabii ki bilim maddesi! Tabloda İspanyolların “Bilimi” dini, Fransızların savaş, Almanların laik hukuk, İngilizlerin dünyevi, Rusların ise “Yunanca bilir” diye özetlenmiş. Türklerin ise “ucuz politika!” Her özelliğinizi yanlış gören bir anlayışın bile bunu görmüş olması çok düşündürücü. Demek ki bu huyumuz düşündüğümüzden de belirgin ve kalıcıymış.
AB’ye neden girmek istiyoruz?
n Siyasi partilerin kapatılmasının zorlaşması için.
n Anadilde eğitim için.
n Metroda kitap okuyan memeli türünü görebilmek için.
n Daha çok kazanmak, farklı ülkelerde çalışabilmek için.
n İhtiyaç duyulan fonlar, yardımlar kısaca para için.