Şampiy10
Magazin
Gündem

Tam 15 dil bilen origami yapan varoluşçu bir usta

İçerde konuşan kim?/ Bilmiyorum./ Peki konuştukları konu ne?/ Bilmiyorum./ Olsun ben yine de onlara karşıyım.”

ABONE OL
Vatan Haber

20. yüzyıl İspanya’sının edebiyat ve düşünce hayatına damgasını vuran Miguel de Unamuno’nun (1864) kişiliği, hayata bakışı, duruşu bu anektodla anlatılır. O varoluşçu felsefenin en güçlü, en özel isimlerindendi.

“Var olduğumuzu nasıl biliriz” demişti; “az ya da çok acı çekmeden? Acı çekmeden başka türlü nasıl kendimize döner, düşünsel bilinç ediniriz? Neşelendiğimizde kendimizi unuturuz, var olduğumuzu unuturuz; başka bir varlığa dönüşürüz; yabancı bir varlığa, kendimizin yabancısı oluruz. Ve ancak acı ile yeniden kendimiz olur, kendimize döneriz.”

Türkiye’de “Yaşamın Trajik Duygusu” kitabı ile kendine özel bir okur edinen Unamuno, tam 14 dil biliyordu. Dahası varoluşçuluk felsefesinin kuramcısı Soren Kierkegaard’ın eserlerini orijinalinden okuyabilmek için bir de Danimarkaca öğrenmişti. Özel bir de hobisi vardı: Origami. Hatta bu Japon sanatının İspanya’da yaygılanmaşmasında payının büyük olduğu söylenir. O zamana kadarki origami tekniklerine yenilerini eklemiş, farklı hayvan motifleri yapmıştır. Ayrıca bu hobisini 1902’de yazdığı “Aşk ve Pedagoji” kitabında da eğlenceli bir dille anlatmıştır.

Yazar ve felsefeci kişiliğinin yanı sıra bir akademisyendi de Unamuno. Bulunduğu üniversitenin (Salamanca Üniversitesi) daha sonra rektörlüğüne de getirildi. İşte bu görevi nedeniyle yaptığı bir konuşma İspanya tarihini de derinden etkiledi. Bu aynı zamanda o zamana dek siyasi olaylara karşı sessiz duran Unamuno’nun hayata ilişkin duruşunu da özetler niteliktedir. Francocu General Milan Astray, okulda “Viva la Muerta - Yaşasın Ölüm” sözleriyle biten bir konuşma yapmıştır. İşte o zaman ünlü yazar, susmak da onaylamaktır diyerek “Bu ihtilafın sonucunu bilmediğim için susmaya karar vermiştim; ama susmak kabûl etmek demektir; oysa benim kardeş kanı dökmek için ölmek ve ölmeye övgü düzmem olası değildir.” der. Bu sözlerinden sonra da Faşist yönetim tarafından ev hapsine mahkum edilir ve o yıl evinde hayatını yitirir.
İşte bu büyük yazar ve düşünürün en ünlü kitaplarından olan “Sis” İş Bankası’nın Hasan Âli Yücel klasikler dizisinden tekrar yayımlandı. Bu büyük bir evde uşağı ve aşçısı ile yaşayan Augusto’nun hikayesidir. Yegane dostu Victor ile satranç oynamaktan başka neredeyse hiçbir uğraşısı yoktur. Ta ki günlerden bir gün, her zamanki gibi amaçsızca evden çıkıp sisler içinde önünden süzülen güzel bir kadın siluetinin ardına takılana kadar... Bu onun tüm hayatını değiştirecektir. Çünkü aşık olmuştur. O güne kadar kadınları doğru dürüst tanımazken, kendi kendine büyüttüğü bu aşk sayesinde önüne çıkan tüm kadınlara karşı aşkla dolacaktır.



Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.