Şampiy10
Magazin
Gündem

Sindirilmiş besin öbeği

Benim tanıdığım Ahmet Hakan şiirden anlar...

ABONE OL
Vatan Haber

Mesela İsmet Özel’in şiirlerini ezbere bilir, Hilmi Hoca’ya (Yavuz) şiir sohbetlerinde zorlanmadan eşlik eder. Yani öyle, buğulu gözler ve ses tonu ile ufka bakarak ezberlediği bir-iki dizeyle, kendine “derin abi” pozları takınanlardan değildir.
Bu nedenle hafta başında yazdığı, “Şiirde b.k olur mu, olmaz mı?” diye özetlenebilecek yazılarını okuyunca çok şaşırdım.
Hele hele edebiyatın edepten geldiğini söylemesine... Çünkü Ahmet Hakan’ın bahar güzellemelerinden, börtü-böcek şiirlerinden ya da kibarlıktan bir türlü aklındakini söylemeye cesaret edemeyen edebiyatçılardan hoşlandığını hiç sanmam. Dahası ne edebiyatın, ne de diğer sanat türlerinin edepli, hanımefendi ya da beyefendi takılmak gibi bir derdi olduğunu düşündüğünü de... Zira kendisinin ağzı bozuk, satır başı küfreden Bukowski’den haberdar olmaması mümkün değil. Ya da “Ulysses” gibi dev bir esere imza atan ve bir dışkı fetişisti olan James Joyce’tan...
Sonra edebiyat ve edep arasında ilişki kurmak... Bu, Can Yücel’i bir şiirinde “g.t” dediği için “Aa! Ne ayıp” diyerek yargılamaya benzemiş. Oysa, Can Yücel’in duruşundan da bildiğimiz üzere sanatçıların, hele şairlerin “edep”lisinden çok “edepsiz”ine rastlarız. Ne de olsa onlar genel ahlakla, beyefendilikle, burjuva kibarlığı ile alay ettiği gibi kavga da eder!
Nitekim Can Yücel de “g.t” dediği için yargılandığı mahkemede edebiyat tarihimizin efasenevi savunmalarından birini yaparak, edepsizce şöyle dememiş miydi: “Buna anüs ya da popo da denebilir. Ama bizim köyde g.t’e g.t denir!”
Şiirin b.k’la imtihanı
Ayrıca, b.k atmak gibi olmasın ama Ahmet Hakan’ın “Türk şiirine b.k girdi” başlığına da itirazım var. Çünkü b.k, Türk şiiri için yeni bir şey de değil ki! (Şey diyorum çünkü b.k hem bir sebeptir hem de sonuç. Sonra hem küfürdür hem mecaz. Ayrıca basit bir biyolojik sonuç.) Mesela hemen aklıma Can Yücel’in şu iki şiiri geliyor:
“Memleketin hali benim halim,
Öyle bir kabız olmuşum ki
Boğazıma kadar bok içindeyim...”
Ya da,
“Bok yiyin efendiler, bok yiyin...
Milyonlarca sinek yanılmış olamaz.”
Ama “Can Yücel’dir bu; küfürle sever, güzel sözle döver” denebilir, elbet. Ama bir de Neyzen Tevfik’in “Ben sana” isimli şiiri var. O da şöyle yazar:
“Ben sana bok demem,
Boklar duyar ar eder.
Bir zerren düşse boka,
Onu da mundar eder.
Tanrı senin hamurunu
Necasetle yoğurmuş,
Anan seni s.ç.r iken
Yanlışlıkla doğurmuş.”
Neyse... İşin b.k’unu çıkarmayayım... Ahmet Güntan’ın şiirinin bence de eleştirilecek yanları var. Aynı şekilde Kitaplık Dergisi’nin de... Ama benim eleştirim, Güntan’ın böylesi iddialı bir kelime üzerine yazdığı şiirin, okuru kıskıvrak yakalayamaması üzerine... Ya da Kitaplık Dergisi’nin, gittikçe heyecanını yitirmesi...
Yine de Ahmet Hakan’a teşekkür ederim. Türk basınında “b.k ve edebiyat” ilişkisi üzerine bir yazı yazılmasına vesile olduğu için. Darısı bu kelimeleri nokta kullanmadan, Can Yücel’in edepsiz söylemindeki gibi özgürce yazabileceğimiz ve yazdığımızda da b.k’u yemeyeceğimiz günlere!

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.