Şampiy10
Magazin
Gündem

Sevgili tiplerine göre kitap önerileri

.

ABONE OL
Vatan Haber

Yarın 14 Şubat... Ve bu yüzden, siz bu yazıyı okurken, ben şehri terk etmiş olacağım... Çünkü bir 14 Şubat’ta daha, İstiklal Caddesi’nde elinde kırmızı güller, ağzı kulaklarında sırıtık kadınlar ve kabara kabara yürüyerek cümle aleme ne kadar harika bir sevgili olduğunu ilan eden erkekler görmeye tahammül edemeyeceğim. Hayır, kalırsam ve mecburen sokağa çıkarsam, yemin ederim kaktüsle dolaşacağım, hem de büyüklerinden...

Kabul edelim ki, bu Sevgililer Günü çılgınlığı artık tüketim toplumunun para yolma metodu olmanın ötesine geçip Demokles’in Kılıcı gibi üzerimizde salınmaya başladı. Yarattığı baskı katlanılır gibi değil. Sevgiliniz varsa bir türlü yoksa başka... Hele bir de şimdi “Sevgilisizler Günü Partileri” başladı. Bir gece öncesinden yapılıyor ki ertesi güne belki bir sevgili bulunur da yalnızlığı yüzüne vurulmaz, diye. Ama ne yazık ki, partideki hesap sabaha uymuyor. Uysaydı bu partide ne işin olurdu?

Hele bir de hediye faslı var. İşte her sorudan, yorumdan kaçmayı başarıyorum da bundan kaçamıyorum: “Sence sevgilime kitap alsam olur mu? Hangi kitabı önerirsin?” Diyemiyorsun ki, “Adamın gözü başkasında, sen en iyisi İnci Aral’ın yeni romanı ‘Sadakat’i al.”

Bu yüzden hafta boyunca bu soruya hep aynı yanıtı verdim: “Cumartesi günü köşemde okursun!”

İşte “14 Şubat, Sevmediğini ya da Sevilmediğini Bilen Ama Tam Aksine Seviyor ve Seviliyormuş Gibi Yapanların Günü” için son dakika kitap hediyesi önerilerim: Hem de sevgili tiplerine göre:

Her daim Polyanna ise...

Siz diyorsunuz ki “Karşıya taşınacağım”, o anlıyor ki, “Beni daha çok özlemek istiyor.” Siz diyorsunuz ki “Karşı masadaki ne kadar seksi...” Onun yorumu: “Onu kıskanıp kıskanmadığımı sınıyor, canım sevgilim...” Kabul edin, sizin sevgiliniz bir Polyanna... İmalardan, gizli anlatımlardan anlamıyor. Ona karşı açık ve net olun... Teselli etmek isterseniz de Doğan Kitap’tan yeni çıkan; “İyi ki Yanlış Adama Rastladım, Yoksa Doğruyu Nasıl Bulacaktım” kitabını hediye edebilirsiniz. İçiniz rahat olsun, sevinmenin bir yolunu bulacaktır!

Her daim kıskanç ise...

İçinizden gelmiş, durduk yere ona hediye almışsınız. Paketi açtıktan sonra bekliyorsunuz ki, boynunuza atlayıp “Canım benim teşekkürler” desin... Ama nerdee! “Kim? Söyle! Beni kiminle aldattın?” Hayda, artık sabaha kadar kavga! O yüzden siz siz olun sakın roman, öykü kitabı almayın. Olur da tüm roman boyunca harika giden aşk hikayesinin sadece iki cümlesinde de olsa devreye bir üçüncü kişi falan girmiştir... Yanarsınız, alimallah! O yüzden size de tavsiyem Sel Yayıncılık’tan çıkan, Marcianne Blevis’in tüm dünyada övgüyle karşılanan “Kıskançlık” kitabı olacak... “Sevginin En Çok Düştüğü Tuzak” alt başlığını taşıyan kitap kıskançlığın sebeplerini ve boyutlarını ele alıyor.

Evlenmek istiyorsa...

Şunu bilin ki edebiyat tarihi de yazarlar da bu kurumu pek sevmez. Övgüyle bahsedenini, tavsiye edenini pek görmedim... Ama derseniz ki “Eleştirenini gördün mü?” “Çook!” derim. Çünkü yazarlar için küçük burjuva hayatı bir küçük ve renksiz hapishane ise evlilik; onun ellerinizle örülen parmaklıklarıdır. Tabii hepsi bu kadar sert eleştirmez. Mesela Richard Yates’in, sinemaya da uyarlanan (Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio oynamıştı) “Hayallerin Peşinde” romanı bu kurumu “vazgeçsen bir türlü vazgeçmesen bir” diye yorumlar... Ama siz en iyisi YKY’den yeni çıkan Sergio Pitol’ün “Evlilik” kitabını alın çünkü bu roman, bir evliliğin komik öyküsünü anlatıyor.

Memur kılıklı ise...

Şayet hep aynı günü yaşayan ama ertesi günü birazcık da olsa farklı düşlemeyen bir sevgiliniz varsa tavsiyem belli. Gezi kitapları... Şayet sevgilinizi, bir an önce kendi küçük hayatından çıkarıp dünya denilen gezegenle tanıştırmazsanız, yandınız... Önümüzdeki yıllarda hep aynı 14 Şubat’ı kutlarsınız! Ama öyle büyük keşifler öneren bir kitap almayın. Adım adım hareket edin! Mesela Dost Kitabevi’nden çıkan; “On Adımda Prag”, ya da “On Adımda Viyana” gibi...

“Şu günü sakin sakin evimizde geçirelim” diyen aklı başında biriyse...

Joseph Conrad’ın “Üç Deniz Öyküsü” gibi bir edebiyat klasiği olabilir. Hatta bir tane de kendinize alın. Fişi çekin, telefonları kapatın ve sonra deniz ve denizcilik üzerine yazılmış dünya edebiyatının en güzel metinlerinden biri olan bu kitabı okuyun. Çünkü siz ve sevgiliniz bugünün büyük anlamını umursamayıp sakin bir pazar geçireceğinizi sansanız da emin olun ilerleyen saatlerde sevgilisi ile kavga eden ya da aradığını bulamayan bir arkadaşınız arayacaktır!

Bir süredir sizi aramıyorsa...

Halide Edip Adıvar’ın “Kalp Ağrısı” romanı tekrar basıldı. Belki, ismi ona bir şeyler ifade eder. Etmiyorsa iyi bir cinayet romanı iyi bir hediye olacaktır. Ama siz intikamınızı o, 57’nci sayfayı okurken alacaksınız. Çünkü buraya katilin kim olduğunu yazacaksınız!

Sırf siz istiyorsunuz diye romantik bir akşam organize etmiş ve bütün gün uğraşmışsa...

Bence de büyük bir ödülü hak etti. Elbette “Kamasutra!”

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.