Seks olmasaydı, ne olurdu?
.
Bu soru Alain de Botton'a ait. Ünlü yazar, "Cinselliğe Nasıl Farklı Yaklaşırız" kitabında, insanın en gizemli, karanlık ve karmaşık yönünü ele almış. Ve yine çok zor ve entelektüel bir konuyu herkesin anlayacağı bir dille anlatmayı başarmış. Üstelik konuyu basitleştirmeden ve ucuzlatmadan...
Kitap her şeyden önce cinselliğin hayatımızdaki yerinin büyüklüğünü ve önemini ortaya koyuyor ki, bunu da en iyi "Seks güdümüz olmasaydı, ne olurdu" sorusuna yanıt aradığı "Sonuç" bölümüyle yapıyor. Sahi seks güdümüz olmasaydı, ne olurdu?
* Alain de Botton, bahsetmemiş ama her şeyden önce tecavüz diye bir şey olmazdı. Yani bir cinsiyetin diğer bir cinsiyet üzerindeki en büyük silahı... Bu da kadın ve erkeği eşit kılardı.
* Bu eşitlikten ötürü de tüm dünyadaki devlet, şirket ve kurumların yönetim biçimleri bambaşka olurdu.
* Ahlak ve namus algımız tamamen farklı olurdu.
* Aşk olmazdı.
* Dolayısıyla "aradı, aramadı, değer veriyor, vermiyor" diye düşünmek, kaygılanmak da...
* Bu durumda da daha sağlıklı ve mutlu olurduk.
* Elbette sekse ayrılan vakit boşa çıkardı.
* Sevgili bulabilmek için kurslara yazılmaz, barlarda dolaşmazdık.
* Sonra kesinlikle tüketim kültürü bu kadar baskın olamazdı. Çünkü Botton'un da kitapta altını kalın çizgilerle çizdiği üzere marka kıyafetler, pahalı arabalar, tasarım harikaları biraz da karşımızdaki kişiye ya da potansiyel sevgililerimize "beni seç, daha iyiyim" mesajı göndermektir.
* Aldatma ve aldatılma olmazdı.
* Bu durumda her faninin tattığı aldatma ve aldatılmanın yarattığı acı, vicdan azabı gibi şeylerden bihaber olurduk. Elbette ahlak kuralları da tamamen değişirdi.
* Sanırım kimse spor dahi yapmaz, sonuçta olimpiyat oyunları bir bilim-kurgu romanı olurdu. Tabii Alain de Botton'un dediği gibi hayat çok ama çok sıkıcı olur; sanat bile olmazdı.
* Ama en önemlisi yaralanmaz varlıklar olur bu da bizi daha tehlikeli bir tür kılardı. Kendi türümüzü de diğerlerini de çoktan yok etmiş olurduk.
* İyiki varmış da yaşıyoruz!
Her yıl için 1 TL
İKSV 40. yılını kutlamaya özel bir kitapla devam ediyor. Tasarımını Bülent Erkmen'in yaptığı kitap, İKSV'nin kırk yıllık tarihine, kuruluşuna tanıklık etmiş 370 kişinin deneyimlerini, anılarını içeriyor. İlkay Baliç ve Didem Ermiş'in sözlü, yazılı görüşmelerle, arşiv taramalarıyla kaleme aldığı kitap, her şeyden önce İKSV gibi son derece önemli bir kurumun tarihini ölümsüzleştirdi. Dahası Türkiye'nin 40 yıllık sanat ve kültür hayatına iz bırakanları, festivalleri, sanat eserlerini de...
Bazı kişiler 40 TL olan kitabın fiyatını yüksek bulabilir. Ama küçük bir hesap yaparsanız her yıla 1 TL düştüğünü görürsünüz. İKSV'nin ülkeye katkılarını dikkate alırsak, her yıl için 1 TL, çok mütevazı değil mi?