Piyanoyla birlikte nefes alacaksın
.
Fazıl Say, İdil Biret, Süher ve Güher Pekinel kardeşler, Kerem Görsev, kısaca tanınmış tüm piyanistler, piyanolarını sadece ona taşıtıyor. Hatta İstanbul Kültür Sanat Vakfı, piyanolarını kiralarken sözleşmeye "Mahmut Kahraman taşıyacak" diye şart koşuyor. Dahası, o bir piyanoyu taşımayı kabul etmişse, piyanonun sigortalanmasına bile ihtiyaç duyulmuyor. Bu cümleleri okuyan birçok kişinin aklından, "doğru yöntem izlenirse bu işi herkes yapar" diye bir düşünce geçtiğine eminim. Ama işte tam da bu noktada sizlere şu soruyu sormak isterim: Doğru yöntem nedir?
Zira bazı meslekler ve işlerde doğru yöntem için bir check-list yoktur. Çünkü o işteki doğru yöntem doğru kişidir ve onlara "usta" denir. Onların el becerisi, karakteri, sezgileri "doğru yöntemi" belirler.
İşte Mahmut Usta o kişilerden. 12 yaşından beri baba mesleği olan piyano taşımacılığı yapıyor. Burada bir hatırlatmada bulunmak isterim; bir kuyruklu piyano tam 950 kilo. 88 teli var ki, her bir telin gerilimi 1 tona kadar çıkıyor. Üstelik bu ağırlık ve gerilimin yanı sıra piyano çok da hassas bir alet ki, en küçük bir çarpamada hasar görecek kadar.
Peki, diyorum Mahmut Ustaya, nedir bu işin sırrı, bir tarifiniz vardır, elbet. Şöyle anlatıyor: "Dört kişi, bir kuyruklu piyano taşıyor, diyelim. İşte onun altına girdiğinde nefes bile almayacaksın. Çünkü nefes alırsan boşluk yapar, belin küt diye gider. Dinlenmek için piyanoyu bıraktığında nefes alacaksın."
İş böyle hassas, usta işin erbabı olunca, elbet kuralları da vardır. "Nedir kuralınız" diyorum, şöyle diyor Mahmut Usta: "İşime karışmayacaksınız. Beni piyano ile baş başa bırakmalılar. Mesela 15 sene önce Tarkanın piyanosunu pencereden çekerek taşımıtım, o zaman ona da demiştim; İşime karışmayın ben yaparım, o da gidip odasına oturdu, ben de işimi hallettim."
Ya sözünü dinlemezlerse, o zaman ne oluyor? Mahmut Usta bir olay anlatıyor hemen: "Timur Selçukun bir arkadaşı piyanonun taşınması için aracını göndermişti. Ama araç çelik kasaydı, olmaz dedim; piyano bir kez zıplarsa ağır hasar alır. Dinlemedi, Sen karışma
dedi ve üç saat sonra piyano tamire geldi."
Hani okullarda bir metni okuduktan sonra "metnin anlamı" bölümü vardır ya, benim için Mahmut Kahramanın hikayesinin anlamı da şu: İşinizi severseniz ve tutkuyla yaparsanız o iş pek çoklarına göre "bir iş olarak bile tarif edilmeyecek olsa da" bile sizin kimliğiniz, hikayeniz olur. Çünkü o işi siz yaratırsınız, iş sizi değil.