Şampiy10
Magazin
Gündem

Orada kimse var mı?

Can Dündar’dan yeni bir kitap....

ABONE OL
Vatan Haber

Ahmet Telli"nin asla aklımdan çıkmayan bir dizesi vardır. Şöyle der şair; "Üşür ve yalnızlığına sığınır."
Kağıt kesiği bir dizedir bu. Şairin görkemli, isyankar dizeleri arasında belki gölgede kalmıştır ama fark edenin içine işler, en derinlerde bir yere inmek ister gibi sızlar durur...
Van depremi sonrasında tüm olup bitene bakarken işte bu dize geldi ve aklıma, vicdanıma oturdu. Çıkmıyor. Çıkartamıyorum da.
Göçük altında kalan birinin kendi idrarını içmesi, bir annenin bebeğini tükürüğü ile beslemesi, küçücük bir bedenin kendine sarılıp ısınmaya çalışması...
Tüm bu haberler, yaşananlar hepsi bu diziye çıkıyor; "Üşür ve yalnızlığına sığınır."
Biliyorum ki, hayat tek başına yürünen bir yol. Ölüm karşısında hepimiz tekiz. Ama bu yolda güzel yoldaşlarımız olabilir, yalnızlığımızı bastırmak için söylediğimiz şarkılara eşlik eden... Yürüdüğümüz yolu güzel kokulu çiçekler kaplayabilir... Altında yürüdüğümüz gökyüzünde de türlü türlü kuşlar kanat çırpabilir, bize korkularımızı unutturmasa da tatlı bir tebessüm ettiren... İşte o zaman şairin dizesi ısınır ve bir teselli bulabiliriz.
Ama yürüdüğümüz yol, bizim gibi toplumlarda ne yazık ki çoğunlukla çamurla kaplıdır... Dahası yürürken bizi karanlık gölgeler takip eder. Hiçbir kuruma, kişiye güvenemediğimiz bir yolculuktur. Çünkü güvendiklerimiz de en az bizim kadar aciz ve çaresizdir. O zaman üşürüz, hem de iliklerimize kadar ve sığınacak tek kucak yine kendimiz, kendi yalnızlığımız olur. Hastalıklar, afetlerde bu yalnızlık yüzümüze çarpan ayaz gibidir. İnsanı iliklerine kadar üşütür. Ve üşüten yüreklerin sağır kesilmesidir. Oysa bir tek
ses, sadece bir tek ses bu soğuk havayı bir anda ısıtır: "Orada kimse var mı?"
Bu yüzden, Van depremi sonrasında "hayat devam ediyor" demek bal gibi de bir duyarsızlık. Evet, hayat hep devam eder. Zaten hayat denen şey tüm yaşananların toplamı daha doğrusu toplamından daha öte bir şey değil mi? Ama hiçbir felaket olmamış gibi davranmak... "Hayat devam ediyor" sözüne sığınmak... Bu nasıl bir körlük ya da gerçeklik hissinin yitirildiği bir deliliktir?
Oysa acılarımıza gülümseyebilmek kadar yas tutabilmek de bir erdemdir ve her erdem gibi insanı güçlendirir. Acılar kişisel ve toplumsal tarihimizdir hem de asla unutulmaması gereken. Aksi halde, bir sonraki depremde de incecik ve bir türlü kurulamayan çadırlar, dağıtılamayan erzak, açlık, sefalet bekliyor olacak bizi... Ve çaresiz, yine şairin dizesine sığınacağız; "Üşür ve yalnızlığına sığınır."

Can Dündar’dan yeni bir kitap....

Can Dündar Türkiye"nin en ünlü baba-oğullarından, İsmet İnönü ve Erdal İnönü’nün mektuplaşmalarını "Canım Erdalım Sevgili Babacığım" adıyla kitaplaştırdı. 1947’de, Amerika’ya fizik okumaya giden Erdal İnönü’nün, babasına daha uçaktayken yazdığı mektupla başlayıp, 1952 tarihli dönüş yolunda yazdığı mektubuyla son bulan kitap, Türk siyasetine yön vermiş iki büyük ismin paylaşımlarını ortaya koyuyor. Bir Cumhurbaşkanı ile bilim adamı olmaya hazırlanan oğlunun dünyalarını anlatan mektuplar, aynı zamanda Türkiye tarihini değiştiren beş yıla da ışık tutuyor. Döneme ait belgeleri, gazeteleri, kartpostalları ve fotoğrafları da bir araya getiren Can Dündar, bu tarihi mektuplara, belgesellerinden alışkın olduğumuz o büyülü zenginliği katıyor.
Canım Erdalım Sevgili Babacığım/ Can Dündar/ Can Yayınları

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.