O sırada oğlu Abdülaziz kucağında ölüyordu
.
Pertevniyal Sultan’ın kulağındaki küpeyi bile aldılar, o sırada oğlu Abdülaziz kucağında ölüyordu
Polisiye olayları ve iktidar ilişkilerini hatta gönül meselelerini bile anlamak için “parayı takip et” denir... Çünkü bu takip bize çıkar dengelerini dikkate aldığı için ayakları yere basan bir bakış açısı sunar. İşte İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Arzu Terzi’nin “Saray Mücevher İktidar” isimli kitabında yaptığı da bu... Terzi, Abdülaziz’in tahttan indirilmesi sonrasında yağmalanan saray mücevherlerinin izini sürerek 1’inci ve 2’nci Meşrutiyet dönemleri arasını analiz etmiş. Böylece karşımıza bugün adı İstanbul’un okullarında yaşayan dönemin en güçlü kadınlarından Pertevniyal Valide Sultan’ın dramından, 5’inci Murat’ın akli dengesini yitirmesiyle sonuçlanan iktidar oyunlarına kadar ilginç hikâyeler çıkmış...
* 19’uncu yüzyılın son çeyreği... Osmanlı İmparatorluğu siyasi ve ekonomik açıdan bunalım içinde. 1850’lerde dış borçlanma başlamış. Mithat Paşa ve arkadaşları Abdülaziz’i tahttan indirip yerine 5’inci Murat’ı geçiriyorlar ve 1’inci Meşrutiyet ilan ediliyor. Kitabınız da bu karmaşık dönemde paranın hareketini takip ediyor. Bu paranın ilk hareket noktası nedir?
Abdülaziz’in tahttan indirilip 5’inci Murat tahta çıkınca Osmanlı Sarayı ilk kez yağmalanır. Abdülaziz’in tüm haremi tek tek aranır. Öyle ki cariyeler tek tek aranır. Bulunan tüm değerli mücevherleri, eşyaları alınır, dışarı atılır. Bu kadınların bazıları, güzel ve donanımlı olduğu için bir yerlere sığınabilir. Ama pek çoğu ortada kalır. Hatta kayıtlarda tramvay ahırında (o zaman tramvay atlıdır) yatıp kalktıklarını görürüz. Bu yağmaya Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan da uğrar. Abdülaziz tahttan indirildikten sonra şüpheli bir şekilde ölür. (Kimi intihar etti der, kimi öldürüldü.) Ölürken, Pertevniyal Sultan oğlunun yanındadır. Oğlu kucağında can çekişirken bir asker gelir ve kulağından küpesini, parmaklarından yüzüklerini çekip alır. İşte yağmanın boyutu budur.
* Ama söz konusu kadının bugün adı İstanbul’un okullarında, camilerinde yaşayan çok güçlü biri. Hiç mi korkmuyorlar?
Hayır, çünkü iktidar değil artık. Oysa Pertevniyal Sultan Abdülaziz o dönemde sarayda tek söz sahibi hanımdı. O kadar ki, saraya yazılan pek çok yardım mektubu onun adına yazılırdı. Ama buna rağmen oğlu kucağında can çekişirken, kulağındaki küpeler, parmağındaki yüzükler alınıyor. Dahası, Abdülaziz’in şüpheli ölümünden sonra Pertevniyal Sultan 40 gün çoğu kez aç, susuz bırakılarak hapsedilir ve haremağaları tarafından sorgulanır, kötü muamele görür. Mücevherlerinin yeri öğrenilmeye çalışılır.
Yağmanın ayrıntıları günlükler sayesinde bugüne kadar geldi
* Bu bilgileri nereden biliyoruz, kaynağınız nedir?
Pertevniyal Valide Sultan tüm bu yaşadıklarını bir günlükte anlatmış. Osmanlı Arşivi’ndeydi, ben de oradan yararlandım ve konuyla ilgili bölümleri kitapta var. Günlüğünde bu süre içinde olup biten her şeyi anlatmış ve ileride Abdülhamit tarafından açılması için saklanmış. Nitekim Abdülhamit bu günlüğü açar ve parmağından alınan yüzükten kulağındaki küpeye kadar soruşturmasını yaptırır.
* Yağmalanan bu mücevherler ne olur, nereye gider?
Bazıları kaybolur. Bazıları cülus olarak dağıtılır. Oysa cülus 2’nci Mahmut döneminde kaldırılmıştır. Çünkü Abdülaziz ordunun gelişmesi için çok para harcamış bir padişahtı. Ama şimdi askeri üst zümre ile tahttan indirilmiştir. O yüzden dağıtılan bu cülus, “askerin Abdülaziz lehine ayaklanmaması için verilmiş sus payı” olarak yorumlanabilir. İşin ilginç yanı dağıtılan bu para Abdülaziz’in şahsi mal varlığına aittir. Yani kendi parası ile askerin onun yanına geçmesi engellendi.
5’inci Murat, Galata bankeri Hristaki’den yüzde 18 faizle borç aldı, banker borcuna karşılık ziynet eşyalarını alıp kaçtı
* Mücevherlerin izini biraz daha takip edersek, kiminle karşılaşırız?
Ünlü Galata Bankeri Hristaki’yle... 5’inci Murat, çok borcu olan biriydi. Özellikle de Hristaki’ye... Kendisi 5’inci Murat’a veliahtlığından beri borç verir, yüzde 18 faizle! (Çok yüksek bir faiz) Bu arada şunu da eklemek isterim: Hristaki 5’inci Murat’a destek veren Jön Türklerin tüm toplantılarına katılmıştır. Yani Murat, padişahlık maaşını vaktinden önce Hristaki’den almıştır ve artık Hristaki’nin tahsilat zamanı gelmiştir. İşte 5’inci Murat, akli dengesini yitirince hem annesinin hem de 5’inci Murat’ın borçlarına karşılık, deftere geçirilen mücevherleri rehin alarak yurt dışına çıkar. Ve bir süre sonra, 2’nci Abdülhamit tahta çıktıktan sonra, Osmanlı devleti borç içinde olduğu için “Size 247 bin 500 Osmanlı altını borç vereyim” teklifinde bulunur. Ama bunun 211 bin 500 buçuk Osmanlı Altını’nı 5’inci Murat’ın borçlarına sayar ve sadece borç veriyor. “Borç ödenene kadar da mücevherleri rehin olarak alıyorum” der.
* Böylece 5’inci Murat’ın şahsi borçlarını devletin üzerine geçirir. Çok zekice.
Evet. Çünkü veliahtlık dönemindeki borçlar veliahda, padişahlık dönemindeki borçlar devlete aittir. Hristaki’nin bu hamlesi ile bu borç devletin borcu olur. Ancak mücevherler rehin alınırken yapılan anlaşmada “Avrupa’da teminat altında tutulmak üzere” denir. Bu yüzden ben şu soruyu da soruyorum: Mücevherler Avrupa’ya kaçırılmadı da yeni bir darbe için ellerinde kapital olsun diye Avrupa’da mı tutuldu?
Mücevherler tepsiyle misafirlere şeker gibi ikram edildi
* Mücevherler başka nasıl kullanıldı?
Kalan mücevherlerin yeni padişahın annesi adına, Şevki Efsar Sultan adına toplandığını görüyoruz. (Tabii vesikalar Nuri Paşa’nın, o sırada Hazine-i Hassa Nazırı olduğu için Şevki Ehsar Hanım adına bazı mücevherleri kendi zimmetine geçirdiğini de gösteriyor.) Şevki Ehsar’ın elinden kurtulanlar ihtilalci paşalar tarafından tek tek deftere geçiriliyor. Bu mücevherlerin listesi var kitapta. Ama bu listeye girmeyenler de var. Mesela Mabeyn Başkatibi, (Padişahın özel sekreteryası) Sadullah Paşa’nın anılarında cülus tebrikine gelenlere, Şevki Efsar Sultan ve 5’inci Murat’ın hareminin tepsiler içinde mücevher ikram ettiğini, isteyenin birer tane alabildiğini anlatır.
* Şeker gibi mücevher mi dağıtıyorlar?
Evet çünkü bu bir güç ve iktidar gösterisi... İktidarda kalabilmek için de ihtiyaç duyuluyor. Çünkü o dönem yani 19’uncu yüzyılın son çeyreğinde para çok önemli. İktidar gösterisi... Ayrıca bu mücevherler Abdülaziz hanedanının da elinde olmamalı, olursa iktidarı ele geçirebilirlerdi.
* Derler ya “para da bir yere kadar” diye... Sonuçta taht onlara yar olmadı ve 5’inci Murat tüm hesapları boşa çıkararak akli dengesini yitirdi...
5’inci Murat safahata düşkün, iktidar hırsı olan ama sinirleri zayıf biri. Birden tahta çıkması onu kötü etkiliyor. 5’inci Murat alelacele cülus ediyor. Bu da sinirlerini bozuluyor, amcasının şüpheli ölümüyle de “eyvah benden bilinecek” diye iyice telaşa kapılıyor ve akli dengesini yitiriyor. Mesela annesinin yazdığı mektupları buldum arşivlerde. Oğlunun iyileşmesi için hocalara, üfürükçülere bile başvuruyor.