Şampiy10
Magazin
Gündem

Nasıl yazar olurum?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Hemen her hafta bu ve benzeri bir “mail” alırım. Onlara verdiğim yanıt hep tek kelimedir; yazarak!

Ukala bir yanıt gibi görünebilir bu. Oysa değildir. Çünkü yazar olmanın yegane koşuludur yazmak. Evet, herkes yazar olmak ister ama bazıları sadece ister. Bunun bir de eylemi vardır değil mi?

Hele son yıllarda, yazarlığın popülerleşmesi ile bu istek daha da yaygınlaşıyor. Yazmak isteyenler de eskisi gibi sadece edebiyat türünde ürün vermek isteyenler değil. İşinsanları, müzisyenler, doktorlar, mühendisler... Herkes artık mesleki deneyimlerini ya da düşüncelerini kitap yolu ile yaymak istiyor.

Ama, dediğim gibi sadece istiyorlar. Mesela daha ortada tek satır yok, beni arayıp “Şöyle bir kitap yazacağım, sizce nereden yayınlatabilirim” diye soruyorlar. Onlara da sözüm tek cümle oluyor; “Önce kitabınızı yazıp bitirin.”

Pek çok kişi, bu istekleri “hadsiz” bulabilir. Benim içinse bu yaklaşım, bir değişimin gösteriyor. Hem de umut veren bir değişimi. “Demek ki” diyorum; “insanlarla kitaplar arasındaki o büyük duvar artık aşılmış. Demek ki, artık yazarlık uzak durulması gereken değil, yaklaşılması gereken, özenilen, nasıl varılacağı öğrenilmek istenen bir alan olmuş.”

Bunda da hiç şüphesiz ki, bilgisayar kullanımının yaygınlaşması çok etkili. Zira eskiden yazarlık gerçekten çok zormuş. (Bunu ifade ederken, yetenek ve yaratıcılığı hariç tutuyorum) Mesela Dostoyevski’nin o dört ciltlik “Karamozof Kardeşler”i elyazısıyla yazışı bir hayal eder misiniz? Düşünmek bile beni yordu. Romanların mum ışığında yazıldığı, müzik dinleme, Google’dan bir bilgi edinme imkanının olmadığı yıllardaki bu yazarlık tam bir sabır işiymiş. Yani yazarlara yarı bilge ya da deli gözüyle boşuna bakılmamış!

Şimdi ise yazmak kolay. Ama bu kolaylık “yazar adaylarını” bir şeyden uzaklaştırıyor. Yazma disiplininden. Çünkü sanılanın ya da özenilenin aksine yazarlık ilham beklenilen, kırlarda-bayırlarda romantik romantik dolaşılarak yapılan ya da rakı kadehleri ile özdeşleşen bir iş değildir. Bildiğiniz ağır disiplin ister. Tıpkı sporcuların antreman yapması gibi her gün masaya oturmayı ve yazmayı gerektirir. Mesela Attila İlhan “Şiir yazmak ciddi iştir” der ve bu yüzden alkol kullanmazdı. Üstelik sadece “yazma aşkıyla dolup taştığınızda” değil, her gün... Yani o gün yeteneğiniz harekete geçmemiş ve beğenmediğiniz şeyler yazıyor olabilirsiniz ama yine de yazmalısınız. Sporcuların sadece maç için sahaya çıkması antreman yapmaması gibi bir şey mümkün olabilir mi? Mesela bu yüzden Orhan Pamuk, “Ben yazarak yazar oldum” der.

Özetle: Yazmanın birinci kuralı yazmaktır. İkinci kuralı ikinci gün de yazmaktır. Üçüncü kuralı üçüncü gün de yazmaktır. Son kuralı ise yazdığınla vedalaşabilmektir. Çünkü pek çok kitap da sırf yazarı onunla vedalaşamadığı için bitirilemez, yarım kalır. Bunun da tek çaresi vardır; yine yazmak!

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.