Modern Türk’ün imkansız tarifi
İnsanlara farklı açıdan bakabilmenin bir yolu da kitaplar...
Hıfzı Topuz’un romanı “Abdülmecit:
İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl”da Abdülmecit’e, “Bana Modern Türk’ün Tarifini Yapabilir Misin Kaan”da Türk olmaya, “Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayatı”ında bir fotoğraf üstadına farklı perspektiflerden bakacaksınız.
Harcanan bir yeteneğin hikâyesi...
“Meyyale”, “Hatice Sultan”, “Paris’te Son Osmanlılar”, “Gazi ile Fikriye”... Hıfzı Topuz, tarihî romanlarında hep gerçek kişiliklerin hikâyelerini anlattı ve her seferinde bizleri şaşırtmayı başardı. Mesela “Gazi ile Fikriye”de Atatürk ile Fikriye’nin imam nikahı kıydıklarını o ortaya çıkardı. Yani Atatürk’ün ilk eşinin Fikriye olduğunu... Hıfzı Bey’in romanlarını diğer tarihi romanlardan ayıran da işte bu. Çünkü uzun yıllar gazetecilik yapmış biri Hıfzı Bey. Yani “Bu kitabı diğerlerinden ayıran ne, farklı ne söylüyor?” sorusunu sormaktan çekinmeyen, dahası bunları titiz araştırmalarla ortaya koyan... Tabii burada Hıfzı Topuz’u öne çıkaran bir diğer önemli faktör daha var, o da kökleri saraya uzanan bir aileye mensup olması, yani pek çok anıya, belgeye, fotoğrafa, mektuba sahip olması ya da bunlara ulaşabilmesi... İşte, Hıfzı Bey’in son romanı “Abdülmecit: İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl” da onun bu özellikleri üzerinde keyifle yükselmiş. Hıfzı Bey, 31.Osmanlı padişahı olan Abdülmecit’in hikâyesini kaleme alırken hem titiz araştırmalar yapmış hem de ailesinden dinlediği hikâyelerden yararlanmış. Zira “Meyyale” romanının kahramanı olan anneannesi, Abdülmecit’in yaveri Hüseyin Şerif Paşa’nın gelininden başkası değildir. Yani Şerif Paşa, Hıfzı Topuz’un büyük dedesi... Hatta çocukluğu anneannesinden Şerif Paşa’nın anılarını dinleyerek geçmiştir. Nitekim Şerif Paşa’nın büyükbabasına ve anneannesine yazdığı mektupları bulması bu romanın yazılmasında büyük rol oynamış. Bu nedenle Hıfzı Topuz’un “Abdülmecit” romanı, tarihi roman sevenler için iyi bir okuma. Bu romanda sadece Osmanlı’nın son dört padişahının babası olan 31. padişahın hikâyesini değil, aynı zamanda Tanzimat’ın ilanını da okuyacaklar. Bu toprakların Batılılaşma çabalarını, bunların insanların hayatlarında bıraktığı izleri... Ve ayrıca ressam olmak isterken devlet işleri yüzünden harcanan bir yeteneğin de hikâyesini...
Zekâ ve mizahın buluştuğu kitap
Uzun zamandır okumak istiyordum Vivet Kanetti’nin romanını. Ancak ne zaman elime alsam, araya başka bir iş giriyor, ben de tekrar başucuma koyuyordum. İstiyordum ki Kanetti’nin uzun zamandır üzerinde çalıştığını bildiğim romanını gazeteci gözüyle değil de onu özleyen bir dost ve iyi bir okur olarak okuyabileyim. Nihayet, bu hafta bu özlemime kavuştum. Ve hemen anladım ki kendi okumalarıma daha çok vakit ayırmalıyım. Çünkü romanın her satırında yine Vivet’in müthiş zekâsı, mizahı vardı. Mesela kimi zaman gülmekten yüzüm kasıldı. Ama söz konusu Vivet’in ironik anlatımı olduğu için bu gülümsemeler sık sık yerini bir hüzne bırakabiliyordu. Çünkü okuduğunuz her şey Türkiye, yani trajikomik hâlimizdi. Medyanın ne yaptığını bilmez hâlde panik atakları... AB ile olan anlat anlat bitmez ilişkimiz. Aşkımız, nefretimiz, gücümüz, güçsüzlüğümüz... Bilinçaltımızın en titrek korkuları... Ve tabii “modern Türk’ün imkansız tarifi...” Henüz bitiremedim ama “Bana Modern Türkün Tarifini Yapabilir misin Kaan”ı çok sevdim. Okumam gereken da çok sayfa ve geri dönüşler var. Zira bu kitap öyle “Tek bakışta okunan, sonra da bitti” denilen kitaplardan değil.
Ara Güler’in 80 yıllık tarihi
Fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in biyografisini aynı zamanda Türkiye’nin 80 yıllık tarihi olarak da okuyabilirsiniz. Ne de olsa Ara Güler çektiği her kare fotoğrafla sadece Türkiye’nin de değil; dünyanın bir anını, bir zamanını, bir dönemini tarihe düştü. Onun fotoğraflarına baktığımızda acıları da gördük başarıları da... İşte bu nedenle Ara Güler’in doğduğu günden bugüne kadar tanık olduğu olayları kronolojik bir sırayla anlatan 343 sayfalık “Foto Muhabiri” adlı kitapta onun hikâyesi hep başka hikâyeleri açılıyor olacak. Büyük ustayı yakından tanımak isteyenlerin muhakkak okuması gereken bir kitap... Tabii isteyen her şeye rağmen hayallerin nasıl gerçekleştirilebildiğini görmek için de okuyabilir... Yani Türkiye gibi bir az gelişmiş ülkeden hiçbir destek görmeden dünyaya açılan bir yeteneğin sırrını anlamak için...