Kitap Fuarı’na bir bakış
Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı, yarın sona eriyor
Her sene gözlemlendiği gibi bu yıl da fuara olan ilgi artarak sürdü. Öyle ki, Beylikdüzü’nde 10 km’ye varan araç kuyrukları oluştu, trafik durma noktasına geldi. Tekerlekli valizle fuara gelen ve satın aldığı kitapları içine koyarak taşıyan okur görüntülerini ise artık kanıksadık ya da tüm etkinlik programlarını ezberleyen, sevdiği yazarın imza kuyruğuna girip bir diğerine arkadaşını sokan profesyonel imzacılara da...
Ancak, TÜYAP’ın bu fuarı biraz da sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira kitap fuarı TÜYAP’ın en çok reklam yaptığı, prestijini yükselttiği fuarı. Tüm gazeteler, kitap ekleri kitap fuarını birinci sayfalarından duyuruyor, etkinlik programlarını gün gün hatta internet siteleri sayesinde saat saat veriyor. TÜYAP’ın böylesi bir reklamı bilişim fuarıyla bile gerçekleştirdiğini sanmıyorum. Bu yüzden de TÜYAP’ın kitap fuarına biraz daha şefkatli davranmasını dilemekte sakınca görmüyorum.
Zira hangi yayıncı ile konuşsam aynı şeyi söylüyor: “Çok kalabalık, sanat fuuarı ayrı bir fuara dönüştürülebilir. Bu sayede stantlar arasında kafelerin de yer aldığı daha modern, daha insani bir fuar gerçekleştirebiliriz.”
Kafe kitap konsepti gerek
Yayıncılar haklı. Çünkü tüm gün imza kuyruklarında bekleyen, kitap satın alıp taşıyan (ki kitap ağır bir nesne) okurların dinleneceği, çay-kahve içip katalogları inceleyip, kitap eklerini yorumlayacağı “havadar”, “kokmayan” modern kafelere ihtiyaç var. Var olanlar hiçbir ihtiyaca seslenmiyor, üzgünüm. Benim kastım daha çok “kafe-kitap” konseptini taşıyan mekanlar ve bence onca yolu, elinde valizle fuara gelen o tutkulu okurlar bunu hak ediyor.
Çok satar yazarların imzagünü yaptığı salonların ise bir an önce yazarlara layık bir görüntüye kavuşması gerek. 1980 öncesinin soğuk, devlet dairesi görüntüsünü andıran o salon, üzülerek söylüyorum, Türk edebiyatına yakışmıyor.
Bir diğer sorun ise internet bağlantısı. Fuar alanından internet üzerinden yayın yapmak isteyen biri olarak, hem de wife bağlantımıza rağmen, yayın yapamadık. ADSL bağlantısı çekmeye çalıştık, olmadı. Çünkü fuarın alt yapısı buna imkan vermiyordu.
Bir istek de, biz profesyoneller içinÖ Fuarın kalabalık olması harika. Umarım daha da dolup taşar. Ancak biz profesyoneller yani yayıncılar, çevirmenler, yazarlar, editörler sektörde ne olup bittiğini bu kalabalıkta göremiyoruz. Kaldı ki o an hepimiz kendi işlerimizle meşgulüz. O yüzden TÜYAP’ın bir günü profesyonellere ayırması gerek. Hele hele fuarın, uluslararası kimliği ile “sektöre yönelik” kimliği öne çıkartılmışken...
Düşünsenize yayıncılar şu an, aynı anda hem Çinli yazarları ve yayıncıları tanımıya ve anlaşma yapmaya çalışıyor, hem kitap satıyor, hem yazarlarının panel, söyleşi ve imzalarını takip ediyor, hem de yayınevlerini yönetiyorlar. Kitap Fuarı’nın kendini bir kez daha yeninleme, modernleşme ve daha estetik bir yapı amaçlama zamanı gelmiş sanırım. Siz ne dersiniz?
Not: Fuar alanı çok uzak. Anadolu yakasından ya da Taksim merkezden ulaşmak en az bir buçuk saat. Ancak fuara olan ilgi de bölgenin doğru olduğunu gösteriyor. Sanırım, Anadolu yakası için de bir fuar gerekli, mesela Kartal bölgesine.