Kardeşin duymaz eloğlu duyar!
.
Günlerden 20 Ekim, 2015. Yani 102 iki kişinin öldüğü, onlarca insanın fiziksel ve psikolojik olarak yaralandığı Ankara Katliamı’nın üzerinden sadece 10 gün geçmiş. Paris’te, küçük bir galeri önündeyim. Outsider Art Show’un.
“Benim Paris’im” kitabının yazarı Cüneyt Ayral’ın tavsiyesi üzerine buradayız.
İki büyük tablo daha galeriye girmeden, kapıda bile değil, sokağın ortasından göze çarpıyor. Ama mecazi olarak değil gerçekten çarpıyor. Mıh gibi saplanıyor. Kala kalıyorsunuz.
Çünkü tablolardan biri Ankara Katliamı’na diğeri de Aylan bebeğe ait. Çok iyi bildiğimiz, üzerine tartıştığımız, yorum yaptığımız iki fotoğrafın tuvale yorumu...
Aklıma ilk gelen, özellikle Ankara Katliamı’nı anlatan tablo için “Ressam bunu ne vakit yapmış” oluyor. Malum, daha 10 gün geçmiş olayın üzerinden. 10 gün ki, ülke vatandaşlarımızın bazılarının “Oh iyi olmuş” sözlerini bile geri almadıkları ve vicdanlarıyla karşılaşamadıkları bir 10 gün. Hem utanıyorum, hem de umut doluyorum. “Demek ki” diyorum “Küreselleşen sadece ticaret değilmiş, iyilik ve adalet arayışı da küreselleşiyormuş.”
Üstelik genç İspanyol ressam Zee Carrion daha önce Türkiye’ye bile gelmemiş. Ama uluslararası siyasetin “düşman” olarak tanımladığı komşu Yunanistan’da uzun süre yaşamış. “Hepimiz Akdenizliyiz, aynı kültür önünde sonunda” diyor ve bu iki tabloyu yapmasının nedenlerini şöyle anlatıyor:
“İç içe girmiş bir dünyada yaşıyoruz, bu son iki olay bardağı taşıran damlalar oldu. Kıyıya vurmuş, ülkesinden kaçarken, özgürlüğe koşarken ölmüş bir çocuk cesedi, bunu kavramakta hepimizin çok güçlük çekmesi gerekmez mi? Ankara’da 100’ü aşkın gencecik insan öldürüldü, şimdi bunlara ben bir sanatçı olarak arkamı nasıl dönebilirim?”
Not: Bu sergiyle birlikte street-art’ın önemini de tekrar fark ettim. Zira street-art sanatçıları çok hızlı refleksler gösterebiliyor. Tıpkı Zee Carrion’un 10 gün önce olan bir olayı resmedebilmesi ve bunu bir sergiye taşıyabilmesi gibi. Anlaşılan o ki, “hız” ve “hızlı olmanın” her geçen gün gücünün arttığı 21. yüzyılda sanatın refleksleri salonlara sığamayacak.