Şampiy10
Magazin
Gündem

Kadın doğulmaz, kadın olunur

.

ABONE OL
Vatan Haber

Dünya resmi tarihinin bahsetmediği, bahsetse de geçiştirdiği sessiz devrimler vardır; tarihin akışını değiştiren. Doğum kontrol hapı ve kürtaj hakkının yasallaşması gibi... Öyle ki, bu iki yenilik en az tekerleğin icadı kadar etkilemiştir insanlık tarihini. Çünkü bu sayede kadın, sadece evlenen, doğuran, çocuk yetiştiren, üretimi, yaratıcılığı sadece ev ve hanesi ile sınırlı kalan bir varlık olmaktan çıkmış, büyük üretime yani iş hayatına girebilmiştir.

Ancak bu süreç, Cumhuriyet Türkiye"sindeki gibi kolay olmamıştır. Şöyle diyelim; kadınlar 19"uncu yüzyılı oy hakkı, çalışma hakkı, eserlerine imza atabilme, mirastan pay alabilme ve kürtaj hakkı mücadelesi ile geçirdiler. Bunun için mor kurdeleli şapkalarla da dolaştılar, polisin sert müdahalesi ile sonuçlanan eylemlerde de bulundular.

Ve bu her ülke için geçerliydi. Hatta bugün kadın haklarında en ileri düzeyde olan Fransa"da bile. Zira Fransa da kürtajı 1920’de yasaklamış, yasadışı kürtaj yaptıran kadınları idam etmiş, 1942’de kürtajı “devlete karşı işlenen suç” kapsamına almış yani vatana ihanetle eşdeğer görmüştü. Ancak kadınlar buna boyun eğmemiş nihayetinde Ocak 1975’te bu yasanın kalıcı olarak değiştirilmesini sağlamışlardı.

Fransa’da 1 milyon kadın yasadışı kürtaj yaptırıyordu

Bu yasağın kaldırılmasının temelini ise "İkinci Cinsiyet" kitabı ile varoluşçu felsefeye kadın bakış açısını kazandıran, Simone de Beauvoir"ın, 5 Nisan 1971 günü Nouvel Observateur dergisinde yayımlanan ve manifesto niteliğindeki bir metni oluşturur. Beauvoir’ın yazdığı, bu manifestoya Fransız ve dünya sinemasının en özel oyuncularından Catherine Deneuve"un, şarkıcı Brigitte Fontaine"in, "Sevgili" romanı ile edebiyat tarihinin en güzel metinlerinden birini kaleme alan Marguerite Duras"ın, Françoise Sagan"ın, yönetmen Agnes Varda"nın da yer aldığı 343 kadın imzalarıyla destek vermiş ve kürtaj yasağına çok sert tepki vermişti. Sadece Fransa"nın değil, dünya tarihinin de en önde gelen kadınlarının bu yasağa bu kadar sert tepki göstermelerinin nedeni ise "kürtaj yasağı" nedeniyle sadece Fransa’da her yıl bir milyon kadının yasadışı ve tehlikeli yollar kullanarak kürtaj yaptırmasıydı. “O bir milyon kadının içinde ben de varım” diyordu manifesto ve kadınları sivil itiaatsizliğe çağırıyordu. Şöyle diyordu Beauvoir, tarihe geçecek mücadelesinde: "Kürtaj serbestisi, eğer kazanabilirsem, benim için artık devlete, bir aileye ya da istemediğim bir çocuğa değil, kendime ait olabilmemi sağlayacak coşku verici bir savaştır.”

Dönemin cumhurbaşkanı Georges Pompidou ve hatta Papa"yı bile kürtaj yasağını savunduğu için “faşist” olarak nitelendiren manifesto tahmin edeceğiniz üzere büyük bir tepki aldığı kadar yankı da uyandırdı. Mesela muhalif bir mizah dergisi olan Charlie Hebdo, “Kaltak Özel” sayısı yapmış ve yasalara rağmen kürtaj yaptıranlara “fahişe” diyenlere “Kim hamile bıraktı bu 343 kaltağı?” diye sormuştu. Derginin bu sözleri o kadar etkili olmuştu ki, sonunda bu hareket, “343 Kaltağın Manifestosu” adını aldı. Ve Simone de Beauvoir"ın "kadın doğulmaz, kadın olunur" sözleri de tahine geçmiş oldu.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kuyudan çıkan insanlık...
  2. Hayat...
  3. 2017 dileklerim
  4. Bir Henry Miller kitabı
  5. Pınar Kür’den on yıl sonra yeni roman
  6. Rock ve modern şefkatin sezonu
  7. Esnek, estetik bir vücut için çare pilates
  8. Sanat ve outlet merkezi
  9. Sanatın ve modanın cenneti; Milano
  10. Vedat Türkali'nin “Güven”i

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.