Hafta sonu ne yapsak?
.
Evden çıkmasak. Kitap okusak, film seyretsek. Çay demlesek, yumurtalı ekmek yapsak. Üstüne krem peynir sürsek, kafamızı kaldırmadan okusak. Hangi tür kitapları seviyorsak, onları okusak. Kendimizi kasmasak. Şu yazarın kitabı çıkmış, "okumalıyım" demesek.
- Aşk romanı okusak... Adam kadını bir öpse ve sayfalar geçse, romantik hayaller kursak.
- Veya tam tersini yapsak, gerilim okusak. Mesela Grange'nin "Sisle Gelen Yolcu"sunu. Ürpersek, heyecanlansak... Yetmeyip "Kızıl Nehirler"i veya "Kurtlar İmparatorluğu"nu izlesek...
- Kanepeye yerleşip "Oscar Günü" yapsak. Aday filmlerin DVD'leri ile bir not defteri alsak. Puan cetveli hazırlasak. Arada kalkıp mısır patlatsak, bira içsek veya çay demlesek.
- İstanbul Modern'e gitsek. “Modernlik? Fransa ve Türkiye’den Manzaralar” isimli sergiyi gezsek. Sonra bu serginin uzantısı olan temmuzda ölen Fransız sinemacı Chris Marker’ın 13 filminden rastgele seçip seyretsek.
- Tabii müzenin o güzel kafesine gitsek. Karşı kıyıyı ya da cruise'ları seyretsek. Çekip gitmeyi düşünsek. Tatil hayalleri kursak, çıkınca da tatil mekanları üzerine kurgulanan müzenin diğer sergisini, "Lütfen Rahatsız Etmeyin"i gezsek. Serginin kataloğuna baksak, alabilirsek alsak. Mimar Hasan Sökmen'in tasarladığı, açıldığında büyük sükse yapan Mardan Palace Oteli’nin planlarını incelesek, lüksün boyutları üzerine düşünsek...
- Süleymaniye'ye gitsek. Süleymaniye Cami'ni gezsek, Mimar Sinan'ın üzerinde pergel şekilleri olan mezarını görsek. Çıkışta da tam karşı köşedeki lokantada İstanbul'un en iyi kuru fasulyesini yesek. Ekmek bansak, hem de beyaz ekmek. Cacık ve turşu da... Doktorumuza söylemesek. Felekten bir öğün çalsak.
- Kitapçıya gitsek. Yeni, eski, az satar, çok satar kitapların arasında dolaşsak. Almasak da dolaşsak, bunu alışkanlık yapsak. Okuyacağımız kitapların hayali ile sokaklarda yürüsek. Kafamızda hikayeler tasarlasak.
- Pera Müzesi'ne gitsek. Hatta orayı hiç ihmal etmesek, Odakule'ye her yolumuz düştüğünde kapısını açsak. Hâlâ görmediysek Greta Garbo’dan Marilyn Monroe’ya ünlülerin unutulmaz karelerini çeken Nickolas Muray'ın sergisini gezsek. Tabii Ürdün Ulusal Güzel Sanatlar Galerisi’nden getirilen "Çöl ve Deniz Arasında" isimli sergiyi de... Michel Tournier'in "Altın Damla"sını ya da Paul Bowles'un unutulmaz romanı "Esirgeyen Gökyüzü"nü okusak.
- Kuledibi'nde (Galata Kulesi) çay içsek, simit yesek.
- Koska helva alsak, Maçka-Taşkışla teleferiğine binsek.