Gaylere neden kadın denir?
.
Heteroseksüelsen ama homofobik değilsen eşcinseller hakkında yazmakta zorlanırsın. Hele kadınsan... Korkarsın. Bunun nedenlerinden biri elbette gay "lobi"sini (bunun temelinde bir dayanışma olduğunu anlamayacak kadar duyarsız değilim) karşına almaya duyduğun çekincedir. Ama asıl birilerini incitmekten korkarsın... Çünkü sen, ataerkil dilin, söylemin ne denli aşağılayıcı sözcükler, deyimler ve küfürler barındırdığını bilen bir ötekisindir, kadınsındır. Bu yüzden bazı gay''''''''lerin (elbette genel bir niteleme değil) bir başka gay için şaka yollu da olsa "kadın" diye bahsetmesi, ona "kadın" diye hitap etmesi kafanda bir soru işareti olarak asılı kalır. Ya da bir gay yazarın, "içimdeki kadını yazıyorum" demesini düşünür durursun... Ne demektir bu? Ortada bir "ötekileştirme" çabasının olduğu muhakkaktır. Ama kime ve neye karşı? Dahası kimi yüceltmek için? Malum birini ötekileştirmenin gizli ve asıl niyeti bir başkasını iktidara taşımaktır. Yani bunu homofobik ve kadın düşmanı bir erkek dese anlarım. Adamın derdi zaten kendi dışındaki tüm cinsleri aşağılayıp iktidarını sağlamlaştırmaktır. Ama bir gay bunu niye yapar? Neden bir başka gay''''''''den "kadın" diye bahseder? Dahası son derece zor bir operasyon gerektiren bir başka cinsel kimlik, transeksüellik varken, bir gay neden fiziksel olarak erkek olan birine "kadın" der.
Galiba asıl soru şu; nedir kadınlık? Kadın kime denir?
Simone de Beauvoir''''''''ın "İkinci Cins"i başta olmak üzere bu konuda yazılmış cilt cilt kitaplar var. Anladığım kadarıyla bu ifadeyi kullananlar için "kadın", sadece erkeklerle cinsel ilişkiye girene deniyor. Tek kriterleri bu! Oysa pek çok gay arkadaşı olan biri olarak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, kadınlar nasıl erkeklerden farklıysa gay''''''''lerden de farklı... Alakamız yok. Söylem biçimimiz, deyimlerimiz, hayal kurma referanslarımız, ilişki anlayışımız vs...
O yüzden sizce de bu tanım, "elinin hamuruyla erkek işine bulaşma" diye maçoların söylemiyle aynı değil mi? Hatta daha ağır. Malum burada bir "iş" söz konusu, diğeri ise tamamen seksist; çünkü kadın kimliğinin "erkeklerle cinsel ilişki kuran" olarak algısı var. Uzundur bu sorular zihnimde uğuldayıp duruyor, ancak bir türlü şekillenemiyordu. Taa ki Bodrum''''''''da yaşayan ve Uluslararası Lezbiyen ve Gay Birliği''''''''nin Genel Sekreterliği''''''''ni yapmış olan Kürşad Kahramanoğlu''''''''nun röportajını okuyana kadar. (medyatava.com/ Sayım Çınar)
Şöyle diyordu Kahramanoğlu röportajında: "Kadınların ikinci sınıf olduğu bir dünyada gay''''''''leri ikinci sınıf taklitçisi yapmak bir aşağılama yoludur. Kadınlık kurtulunca gay''''''''ler de kurtulacak. Erkekleri kadınlaştırmak, ikinci hatta üçüncü sınıfa düşürmektir. Gaylerin kurtuluşu kadınların kurtuluşundan geçiyor."
O yüzden şimdi yüksek sesle sorabilirim, bir homofobiğin ya da kadın düşmanının gay''''''''lere "kadın" diye hitap etmesinin mantığını analiz edebiliyorum ama bir gay bunu neden yapar, gerçekten bilemiyorum.
Haftanın kitabı
Aile dayanışması güzeldir, değil mi? Bence, evet demeden önce iyi düşünün. Zira "Akşam Yemeği" bir üçüncü sayfa haberi gibi duran olaydan hareketle aileyi ve değerlerini ele alıyor. Özellikle de her daim, her kültürde kutsanan anneliği. Zira bize şöyle bir soru soruyor; "Evsiz bir kadını dövüp yakan 15 yaşındaki oğlunuzu korumak için ne kadar ileri gidebilirsiniz?" Umarım sınırları olan birisinizdir.
Akşam Yemeği
Herman Koch Doğan Kitap
18 TL