Gam yemem, çekerim!
Buket’in Kitaplığı
Artık ölsem de gam yemem. Neredeyse iki haftadır memleketin hükümet lideri ve ana muhalefet lideri (hem de meclis kürsüsünden) uluslararası bir edebiyatçıyı tartışıyor ya, yemin ederim ki ölsem de gam yemem.
Varsın Paul Auster"in edebiyatını tartışmıyor olsunlar... Hem de Auster"in sırf edebiyatın önüne geçer, sözleri güncel meselelerle sınırlı kalır endişesiyle politik romanlar yazmaktan çekinmesine rağmen onu "siyasi bir figürmüş" gibi konuşuyor olsunlar... Yine de gam yemem!
Varsın, başbakan Türkiye"yi tanımadığını, muhalefet lideri de gazeteci sansın... Son romanı "Sunset Park"ta 301. maddeyi, Orhan Pamuk"un, Hrant Dink"in, Elif Şafak"ın bu maddeden yargılanmasını anlatmış olduğunu da bilmesinler.
Varsın, Musevi kökeninden ötürü müslümanlara düşman sanılsın... Hatta Irak"ın üzerine bomba yağdıran Bush aleyhine şarkı sözü yazdığı, onu "Baştan ayağa her yerin öyle korkutuyor ki beni / Nasıl bu kadar kötü olabiliyorsun? ” sözleriyle protesto ettiği de bilinmesin. Ve hatta ABD PEN"in başkan yardımcısı olduğu, bu yüzden hapisteki gazeteci ve yazarları bilfiil takip eden bir görevi olduğu da bilinmesin...
Varsın, ne zaman bir yazar popüler olsa, ödül alsa ona karşı hemen tepkiselleşen entelijansiyamız her zamanki gibi "O zaten bu tür konulardan ne anlar" yorumu yapsın... Ya da "Bu Amerikalı yazarlar bizim gibi (aslında "benim gibi" denmektedir) samimi ve vicdanlı değil" densin... Yine de gam yemem. Kızmayın, alınmayın ama yemem! Nasıl yerim? Nihayet, memleketimin meclisinden Nazım Hikmet ve Mehmet Akif Ersoy"un dışında bir yazarın, şairin adı anılmışken... Nihayet lügatımız, literatürümüz genişlemiş, ufkumuz Misak-ı Milli sınırlarını aşıp taa New York"lara kadar uzanmışken... Nasıl gam yerim...
Hatta bir de utanmadan Polyannacılık oynar; "Belki bu sayede birileri Paul Auster"in romanlarını bile okur" derim.
Hatta üstüne bir de müzik terbiyesinden yoksun sesimle (elbet haddimi bilerek şarkı söylemem) bir de gam çekerim: Do, re, mi, faa!
Not: Bu arada yukarıda andığım iki isme; Nazım Hikmet ve Mehmet Akif Ersoy"a elbette karşı değilim. Sadece siyasilerimizin ikisine
takılıp kalmasınadır alınganlığım.
Paul Auster’in hangi kitaplarını, hangi sıralamayla okuyalım?
Paul Auster tartışması daha sürer. Bu yüzden Turkuvaz Yayınları"ndan çıkan Auster"in "Cam Kent"inin çizgi roman versiyonu ilginizi çekebilir. Yazarın "New York" üçlemesinin en sevilen romanını böylece bir de çizgiler eşliğinde okuyabilirsiniz. Henüz Paul Auster okumamışsanız ve "Nereden başlamalı" diyorsanız işte size bir sıralama: "New York Üçlemesi"nden başlayın, çünkü yazarın edebiyat anlayışının yoğunlaştığı metinler bunlardır. Onları okurken araya "Kırmızı Defter"i alabilirsiniz; hem yazar için tesadüflerin anlamını çok iyi anlatır hem de incecik bir kitaptır. Daha sonra ilk kitaplarından olan "Ay Sarayı" ya da "Leviathan"a yönelebilirsiniz. Ama ben "Yanılsamalar Kitabı"nı öneririm. "Sunset Park"ı, biraz ama fazla değil bekletseniz olur. Ancak anı kitabı "Kış Günlüğü"nü okumadan önce muhakkak "Yalnızlığın Keşfi"ni okuyun. Bu arada Auster"in yönetmenliğini yaptığı "Smoke" ve "Lulu Köprüde" filmlerini de izleyebilirsiniz.
Kim normal ki!
"Hepimizin ümit edebileceği en büyük ideal, dünyayı, kör bir adamın rüyasında gördüğü gibi görebilmektir." Bu sözler Joy Goebel"e ait. Henüz 32 yaşında. Mullets ve Novembrists gruplarında gitar çalmış, solist olmuş. Rock-punk takılmış. Takılıyor da. "Parfümün Dansı" ile okurlarını kendine bağımlı kılmış yazar Tom Robbins"e göre ise "doğuştan yazar". İlk romanı "Anormaller" ise yine ona göre "21. yüzyılın en ilginç romanı". Orta Amerika’daki bir kasabada yaşayan beş aykırı kişilik üzerinden toplumun genelinin sıradanlığı ve sığlığı ile alay eden romanı okurken eğleneceksiniz.
Güzel bir kış anısı
Nişantaşı Sushico dekorasyonunu yenilemiş ve son derece keyifli bir mekan olmuş. Öyle ki İstanbul"da yoğun kar yağışının olduğu gün sığındığım bu mekanda, dostlarımla farkında olmadan birkaç saat geçirmişim. Güzel Çin yemeklerine keyifli sohbet de eklenince hoş bir kış sürprizi oldu benim için.