Cumhuriyet’in kadın patronu sessizliğini bozdu
.
Bizim meslek için 1991’de Cumhuriyet gazetesinde yaşananlar her açıdan bilinmesi gereken bir olaylar dizisidir. Kimileri bu süreçte yaşananları basit bir iktidar kavgasına benzetebilir. Ama bu, tıpkı bu cümleden de anlaşılacağı üzere çok “basit” olacaktır. Nitekim Hasan Cemal’in “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” isimli kitabını şöyle bir karıştıranlar bile o dönem yaşananların aslında Türkiye’nin geçirdiği değişimin özeti olduğunu görür.
Yani İlhan Selçuk ve ekibinin var olan yapıyı korumak istemelerine karşın, Hasan Cemal ve Okay Gönensin’in modern ve liberal bir gazete yapmak istediklerini ve iki farklı dünya görüşünün çatıştığını...
Hasan Cemal ve Okay Gönensin’in istifası ile sonuçlanan bu tartışma sonunda, gazetenin Müessese Müdürü Emine Uşaklıgil de Cumhuriyet’le yollarını ayırmış, gazete yoluna İlhan Selçuk’la devam etmiş ve bu tartışmalardan ötürü büyük bir tiraj kaybetmişti. Cumhuriyet’in kurucusu Yunus Nadi ve Halid Ziya Uşaklıgil’in torunu olan Emine Uşaklıgil ise bu konuda hep sessiz kaldı. Şimdi bu sessizliğini 10 Mart’ta Everest Yayınları’ndan çıkacak olan “Benim Cumhuriyet’im” isimli kitabıyla bozuyor.
Pek çok açıdan tartışmalar yaratacağını tahmin ettiğim kitap, sadece İlhan Selçuk’a değil Hasan Cemal’e de eleştiriler içeriyor. Üstelik bir tanesi, bugün bile mesleğimizin başına musallat olan kadın sorunu ile ilgili. Nitekim Uşaklıgil, bu soruna değindiği bölüme “Kadın mı? Neuzübillah!” adını koymuş. Ne mi diyor Uşaklıgil? Aynen aktarıyorum:
“Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim, kitabında Hasan Cemal’in anlattıkları dikkatli okunduğunda, asıl sorunun kadın patron fikri etrafında düğümlendiği anlaşılır. Kapalı kapılar ardındaki konuşmalar hep aynı tema üzerine odaklanırken, İlhan Selçuk’un sarf ettiği sözler aydınlatıcıdır: ‘Bak Hasan, eninde sonunda sosyalizm olacak. Bu ailelerin eline bırakmazlar her şeyi. Bir Suna Kıraç çıkacak, bir Emine Uşaklıgil çıkacak ve bütün aklı başında insanlar da bunların çevresinde kul köle olacak. Olmaz böyle şey’, ya da ‘Emine batıracak gazeteyi. Her birimin başında bir kadın oturuyor. Bütçenin, personelin, arşivin, Çağdaş’ın, ilanın başında hep kadınlar...’ Öte yandan, yazı işlerinde kadınlara sorumluluk vermemiş olan Hasan Cemal’in İhan Selçuk‘tan farklı düşündüğüne dair herhangi bir ipucu mevcut değil. Gençliğinden beri gözü genel yayın müdürü koltuğunda olan Hasan Cemal, İlhan Selçuk’a özenip Nadir Nadi sonrasında patronsuz bir gazete düşlemekteydi. Gazeteye patron olacak erkek kalmamış olması, en büyük dertti. Berin Nadi, Leyla Uşaklıgil, Emine Uşaklıgil, Lale Tokuş, Suzan Nadi, say say bitmez, hepsi kadın, ne olacak halimiz diye hayıflanıyorlardı.”
Emine Uşaklıgil’in yanında yer aldığı, desteklediği Hasan Cemal’e karşı eleştirileri bununla sınırlı değil. Diyor ki; “Berin Nadi’nin, ‘Gazetenin Emine’nin elinde kalmasını engelleyeceğim’ sözlerine tepki göstermek, bana destek vermek, beni uyarmak şöyle dursun, kapalı kapılar ardında, ‘Emine’ye güvenmiyoruz,’ teranesini bıkmadan sürdürdüler. Hasan Cemal, beni zayıflattıkça aslında kendini güçsüzleştirdiğini bir türlü kavrayamadı. Açıkça ‘Geliyorum’ diyen krize karşı önlem almadı. Gazeteye ille de günlük yazı yazacağım diye boğuşacağına, kafasını günlük tutmaya takıp çevresinde olup bitenlere müdahale etmek yerine seyirci kalacağına ve enerjisini beni denetim altına almaya yarayacağını sandığı bitmez tükenmez ‘sohbetler’e harcayacağına, biraz olsun gazete yönetimine odaklansaydı, Cumhuriyet gazetesi için daha hayırlı olurdu.”
Keyif Ajandası
- Tam beş sezondur salonu tıklım tıklım dolduruyor Bakırköy Belediye Tiyatrosu Orhan Kemal’in “Tersine Dünya” oyunu ile... Levent Tülek’in göz dolduran oyunu ve şu sıralar, kadınlara saldırmayı marifet sayan maço yazarlara inat olsun diye pazar günü bu oyunu izlemeye gidin derim.. Ve lütfen “Önce erkekler ve yemek mönüsü menemenle sınırlı olanlar” diye bağırın!
- Mengü Ertel’in sekseninci doğum ve onuncu ölüm yıldönümü nedeniyle Yapı Kredi Kültür Sanat Merrkezi’nde bugün açılan “Bir Usta Bir Dünya: Mengü Ertel” sergisini 23 Nisan’a dek gezebilirsiniz. Mengü Ertel’in hazırladığı afişler, logolar, kitap ve dergi kapakları, illütrasyonlar, serbest grafik çalışmaları ve tiyatro dekorlarından oluşan serginin konsept ve tasarımı Sadık Karamustafa tarafından gerçekleştirdi.