Bir Ses Bir Ömür
.
Unutulmayan anlar vardır ve yaşamımızı anlamlı kılar... Bizi geçmişimizle, acı veren anılarımızla barıştırır. Hatta yitirdiğimiz çocukluğumuzun varlığına dair izler sunar. Geçen hafta Turgut Reis marinada Jose Carreras’yı dinlerken hissettiklerim böyle bir şeydi işte. Mutluydum ve şükrediyordum; “İyi ki ölmemişim ve bu anı yaşıyorum.” Dünyanın en güzel erkek seslerinden biri, 20 yıl sonra tekrar Türkiye’deydi ve ben onu dinleyen şanslı azınlığın içindeydim. (5 bin 500 kişi!) Yıllar önce, Pavarotti ve Placido Domingo ile verdiği üçlü konserlerin haberlerini izleyip nasıl da iç çektiğimi anımsıyordum, biriktirdiğim harçlıklarımla albümlerini alıp koşa koşa eve geldiğim günü. Hele en güzel aryalarını sakladığı bisteki performansı sırasında, odaya kapanıp o aryaları dinleyen genç kız da gelip yanıma oturdu, bir sırrını, neşesini paylaştı. Bu hisler kolay kolay yaşanmaz, elbet yaşatılmaz da. Uğruna yıllar verilen, derinleşilen (sadece sanatçının değil okurun, dinleyicinin de kendini terbiye ettiği) sanat böyle bir şeydir. Bir andır, bir ömre iz bırakır... Neyse sözü uzatmayayım çünkü az sonra Fazıl Say’ın Mezapotamya’sını bir kez daha dinleyip bir ömürlük gece daha geçireceğim, izninizle.
Ankara izleyicisi daha özel
Güzelim Carreras konseri sırasında arkamda oturan iki kişi vardı. Biri sürekli elindeki poşeti karıştırıp korkunç sesler çıkarıyor, diğeri de konuşup duruyordu. O ve benzerlerine ne desem boş... Ama genel bir alışkanlığı eleştimek isterim; klasik müzik konserlerinin bir ritüeli vardır, şef ve sanatçılar izleyiciyi karşılıklı selamlar. Otopark kavgası uğruna ritüelin tamamlanmasına saygı göstermeyen izleyiciler inanın arkamda oturanlar kadar ayıp ediyorsunuz. Bu konuda Ankara izleyicisini ise tenzih ederim, onların klasik müzik terbiyesi gerçekten takdire şayan.
YENİ ÇIKANLAR... YENİ ÇIKANLAR
Gece Yarısı Çığlığı
Gazeteci Dylan Alexander için her şey onu sırların ortasına atan gizli bir mezarın keşfiyle başlar. Ancak hiçbir şey, gölgelerin arasından çıkıp onu karanlık tutkularının ve sonsuz gecelerin sürdüğü dünyasına çeken, yaralı ve öldürücü biçimde çekici adam kadar tehlikeli değildir. Büyük bir ihanetin ardından acı ve öfkeyle yaşayan savaşçı Rio, hayatını ıssızları avlamaya adamıştır. Hiçbir şeyin ona engel olmasına izin vermeyecektir, özellikle de tüm vampir ırkını ortaya çıkarma gücüne sahip olan ölümlü bir kadının. Çünkü kadim bir kötülük uyandırılmıştır ve ufukta büyük bir isyan yükselmektedir. Kendi geçmişiyle ilgili şaşırtıcı bir sır açığa çıkarken Dylan, Rio’nun dokunuşu karşısında zayıf düşer. Şimdi Dylan, gece yarısı krallığını geride bırakmak ya da gerçek tutku ve sonsuz zevki ona tattıran adam uğruna her şeyi riske atmak arasında bir seçim yapmak zorundadır...
Hayatınızı ’48 saniye’de değiştirebilirsiniz
Kitabın başından itibaren size gönderilen yedi mesajı takip edin ve “48 saniye”nin sırrını çözün. Çünkü bu mesajlar sizin kendinizle yüzleşmenizi ve problemlerinizi çözme yeteneğine ulaşmanızı sağlayacak. Ve sonunda 48 saniye işlemeye başlayacak. Destek Yayınevi’nin yeni kitabı “48 Saniye”, kendinizle yüzleşme ve hayatınızı 48 saniyede değiştirebilme sanatını öğretiyor. Kitabın yazarı Şahika ise bu sanata bizzat yaşayarak keşfetmiş. Şahika, İstanbul Üniversitesi’nde eczacılık okuyup, üstüne de İşletme yüksek lisansı yapmış. Bir sürü takdir, teşekkür almış! Tabii bunlar ona burslar da kazandırmış. Novartis İlaç Sanayi’nde üst düzey yöneticilik yapmış. Bu sırada şirket içi bir dolu eğitim almayı ihmal etmemiş. Bir gün toplumdaki en ideal insan modeli olmaktan sıkılmış, fark etmiş ki mutlu değil, bulaşmış kişisel gelişim işine. Dünyadaki en büyük NLP Topluluğu olan Society of NLP ve Phillip Holt ile tanışmış, okumuş, işin aslını öğrenmiş. Bir yandan okumak, öğrenmek ve bilmek devam ederken, “olmak” için düşmüş Doğu felsefesinin peşine. Başta yoga olmak üzere, her türlü şifa tekniğini deneyimlemiş. Batı’nın eksiğini Doğu ile kapamak ve gerçek duygulara ulaşmak ona çok iyi gelmiş. Bu kadar öğretiden sonra paylaşma zamanı gelmiş tabii. Artık istediği işi yaptığı için mutlu, deneyimlerini bir kitaba döküp paylaştığı için ise Kıvanç duyuyor.