Agatha Christie’nin gizli defterleri günışığında
.
Polisiye roman uzun süre edebiyatın üvey evladı muamelesi gördü... Hatta beslemesi, yanaşması. Bu yüzden Agatha Christie de yıllarca hak ettiği “saygın” yere bir türlü layık görülmedi. Mesela onlarca kitabına rağmen kadın yazarların isimleri anılırken hep unutuldu. Telifi ile geçinen ve bu sayede eşinden ayrılabilen bir kadın olmasına rağmen feminist bir rol model olarak da anılmadı. Çok sattı, kitaplarının hemen hepsi sinemaya uyarlandı, dizileri çekildi. Yarattığı dedektifler hep en ünlü dedektifler arasında yer aldı ama yine de Agatha Christie denince akla büyük harflerle yazılan bir YAZAR gelmedi... Yazık!
Neyse ki, farklı türlere yer veren edebiyat anlayışının yükselmesiyle polisiye edebiyat da hak ettiği yeri aldı.
Şimdi size güzel haber... Bildiğiniz üzere Pera Palas’ın açılışı nedeniyle Agatha Christie’nin torunu Mathew Prichard Türkiye’ye geliyor. En önemlisi, yazarın doğumunun 150’nci yılı nedeniyle şu ana kadar kimsenin görmediği, bilmediği defterler de yayınlanıyor.
2004 yılında Agatha’nın kızı Rosalind’in ölümünden sonra, aileye ait olan Greenway Konağı’nda bulunan ve yazarın el yazısı ile tutulan 73 defterden oluşan kitap için “büyük bir hazine” deniyor. Çünkü bu defterlerde yazarın en önemli romanları, oyunları ve öyküleri ile ilgili aldığı notlar hatta alternatif kurgular, kitap isimleri, karakterler, vazgeçilen sahneler, hatta yazmayı planladığı kitaplar ve şu ana kadar hiç yayınlanmamış iki Poirot öyküsü de yer alıyor.
Kendisi de bir Agatha hayranı olan John Curran’ın yayına yazırladığı kitapla ilgili olarak Christie’nin torunu Mathew Prichard ise şöyle diyor: “Devon’daki Greenway Konağı’na John sık sık ziyarete gelirdi. Ziyaretçilerin çoğu bahçelere ve nehir kıyısındaki yürüyüş yollarına hayran kalırlarken John tüm zamanını Christie’nin arşivinin bulunduğu odada geçirirdi. Yemek yemesi için bile onu zorla kaldırırdık. Günde on iki saat çalıştığı olurdu. John’un Agatha Christie’nin defterlerine duyduğu aşk işte burada başladı. İşte bu kitap, Agatha’nın başyapıtlarını oluşturan hammaddelerin bile en küçük ayrıntısına değiniyor. Son derece öznel ve gerçekten edebiyat tarihinin bir parçası.”