Yakın ve ucuz cennet: Karadağ
Kurban Bayramı tatilinde seyahat planlayanlar ve "nereye gitsek" diye soranlara önerilerimi yazmak istiyorum. Tatil süresi 4-5 gün olduğuna göre, bu gibi durumlarda yakın yerleri keşfedin derim.
Bayramın Eylül ayı sonuna denk geldiğini düşünürsek zaten mevsim itibari ile Dünya üzerindeki en keyifli yerler ülkemizin Ege-Akdeniz kıyıları ile Avrupa ve Balkanlar. Kısaca bu Kurban Bayramı, birkaç saatlik uçuşla gidilebilecek yerleri gezmek için en elverişli zaman.
Bodrum-Datça-Bozburun-Marmaris-Kaş-Kalkan-Dalyan-Fethiye'nin ise cennet olduğu dönem. Ama yurtdışına seyahat etmek istiyorsanız size mutlaka Karadağ'ı tavsiye ederim.
Hem yakın, hem ucuz, hem ulaşımı kolay; hem tarih, hem deniz, hem doğa hem gurme zevklere hitap eden muhteşem bir gezinin sizi beklediğinden emin olabilirsiniz. Biz bu yıl, Ada liseye geçiş sınavlarına gireceği için İstanbul'dayız. Eğer olur da bu yazımı okur ve Karadağ'a giderseniz, benim için de bir kere o tarihi dokunun içinden kendinizi Dalmaçya kıyılarının turkuvaz sularına bırakın lütfen.
Karadağ hakkında: Eskişehir kadar bir yer. Nüfusu da 600-700 bin arası. Eski Yugoslavya'nın 6 cumhuriyetinden biri. 2006 yılından beri bağımsız. Etnik yapı şöyle; yüzde 43 Karadağlı’ya, yüzde 32 Sırp ve yüzde 8 Bosnalı. Ülkede Müslüman olan Arnavut azınlıklar da var ama nüfusun yüzde 75’i Ortodoks Hıristiyan, Müslümanların oranı ise yüzde 18. Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna Hersek ve tabii muhteşem Adriyetik denizi ile komşu.
Nasıl gidilir: THY'nin Başkent Podgorico'ya uçuşu var. Uçuş süresi ise 1 saat 50 dakika civarı. Mutlaka araba kiralamanızı öneririm. Aslında uzun bir tatil planlayanlar hiç uçak kullanmadan kendi arabaları ile de gidebilir. İstanbul-Podgorico 1100 km ve dura kalka şahane yerler görerek gidiliyor. Bu sefer bayram tatilinin 4-5 gün olduğunu var sayarak uçak+Karadağ'da araba kiralama tavsiye ediyorum.
GEZİYE DUBROVNİK’E DAHİL EDİN
Bu geziye Dubrovnik de dahil edilebilir. Geçiş çok kolay. Herceg Novi-Dubrovnik arası yarım saat. Sonuçta hepsi Yugoslavya'dan kopan ülkeler olduğu için kardeşler. Üstelik hala komünizmin izleri var. Örneğin; Para ve sınıf farkı hala çok yok. Lüks de çok yeni bir kavram ve özelleştirmeyle yabancı işletmeye verilmiş Sveti Stefan adacığındaki Aman zinciri gibi çok ayrıcalıklı bir yere gitmiyorsanız Karadağ ve Hırvatistan'da ultra lüks birşey göremezsiniz. Herkes için eşit imkanlar ve konfor var.Örneğin, öyle bizdeki "beach" kavramı yok. Her plaj halka açık. En fazla şezlong kiralanıyor. Özel işletme bile olsa halk girebiliyor. Denizden sonra duş yok mesela. Ve sorduğunuzda çok yadırganıyorsunuz. Deniz de çok tuzlu değil bu arada , ya da insan ordaki sisteme alışınca duş ihtiyacı duymuyor. Deniz mahsülleri çok ucuz. Öyle çok lüks olsun, birinde balık 5 euro bir başka mekanda 50 euro olsun diye bir durum yok. Yine de az mekan olduğundan olsa gerek kendinden daha popüler olan komşusu Hırvatistan'dan pahalı. Öyle kokoş mekan olsun, kokoş plaj partileri filan arıyorsanız yanlış yere gidiyorsunuz. Ellerde bira(çünkü bölgenin biraları şahane), herkes deniz kenarında kendiliğinden gelişen eğlenceye katılıveriyor. Gelen turistler de aynen buna ayak duruyor. Kim zengin kim fakir hiç anlaşılmıyor.
KARADAĞ'IN EN GÜZELLERİ
Kotor: Unesco koruması altındaki tarihi kenti tek kelime ile masalsı. O nasıl bir coğrafya. Deniz, karanın içine girerek öyle büyük ve sıra dışı bir liman oluşturmuş ki manzara karşısında insanın nefesi kesiliyor. Hem doğası hem de çarpıcı tarihi mimarisi ile bir kere gören Kotor'u asla unutamıyor.
Perast: Kotor'un oluşturduğu Lagün'ün üzerinde Kotor'a 14 km. mesafede bir kasaba. Denizin kıyısında duran kilisenin önünden kendimi lacivert suya bıraktığım ânı ömrümün sonuna kadar unutamam. Yıllarca Venedik Cumhuriyeti'nin himayesinde olduğu için, Venedik Barok mimari ile bezeli taş evler, daracık taş sokaklardan oluşan rüya gibi bir yer. Kıyıdan açıkta biri yapay, diğeri 12.yy.dan kalma ve içinde şapel bulunduran iki adasıyla Unesco'nun "Dünya Mirası" listesinde bulunan Perast, Karadağ'ın en güzeli.
Budva: Karadağ'ın sahil kenti ve hatta 2500 yıllık geçmişiyle belki de en eskisi. Öte yandan en turistik bölgesi. Plajları, eğlence yerleri, lokantaları ile en renklisi. Özellikle içindeki kütüphane görülmeli.
Sveti Stefan: Küçücük bir yolla hemen karaya bağlanan olağanüstü güzellikte tarihi surlarla bezeli yemyeşil bir ada. Maalesef Karadağ'a yakışmayan kapitalist yozlaşma ile uzak doğulu bir dünya devi otel zincirine satıldığı için son yıllarda halka kapatıldı. Otel misafiri olmadan girip gezmek mümkün değil. Odaların geceliği de 2000 euro filan. Yukarıdan bu adaya bakan bir otelde kaldım ve her sabah bu güzellik karşısında hem küfrederek hem de "nasıl satarlar Allah'ın adasını" diye söylenerek güne başladım.