Şampiy10
Magazin
Gündem

Tecrübeli bir öğrenciden yeni başlayanlar için tüyolar

.

ABONE OL
Vatan Haber

Yine okullu olduuuuukkkk... Çocukluğumdan beri okulların açılmasını büyük coşkuyla karşılarım. Sanırım annemden kalma bir his bu... Bizim evde, okulların açılması da kapanması da büyük bir olay olarak yaşanırdı. Okullar kapanırken “kızım benim oldu” diye bayram ilân eden annem, okullar açılırken çok şerefli bir göreve atanmışım gibi bir havayla nerdeyse davul zurnayla beni uğurlardı. Yani açılırken de kapanırken de okul hayatı bana güzeldi. Ve bu gün bir anne ve aynı zamanda bir veli olan ben, aynı coşkuyu yaşatmaya çalışıyorum. Bunu da büyük bir zevkle yapıyorum. O yüzden, pek çok kişiye bunaltıcı gelen okul hazırlıklarının yapıldığı şu günler bana gayet eğlenceli geliyor. Kitaplar tasnif ediliyor, formalar ortaya çıkıyor, saçlar örülüyor, kalem uçları sivriltiliyor, etiketler defterlere yapıştırılıyor, yanar dönerli kap kağıtları alınıyor... Bütün bunlar bir sürü renkli oyuncak benim gözümde. Belki böyle baktığım için bana sıkıcı bir iş gibi değil, eğlenceli bir oyun gibi geliyor bu hazırlıklar.
Elbette şu ara en büyük heyecan, ilk kez okula başlayacak miniklerin evinde yaşanıyor. Kimi büyük bir hevesle bekliyor kimi okula gitmek istemiyor. Bir arkadaşım yana yakıla beni aradı dün. “Sen n’aptın Allahaşkına çabuk anlat” dedi. Bir ân kafamı toparlayamadım. “N’apmışım yahu” dedim. “Ali zırıl zırıl ağlıyor okula girmek istemiyorum diye. n’apacağımı şaşırdım. Hani bayıla bayıla gidecekti okula benimki de! Şimdi söyle bakalım benim yapmadığım neyi yaptın sen?” Öyle kalakaldım telefonda. “Vallahi bilemedim” dedim. “Bir danışmana sorsan...” dedim. “Sordum” dedi. “Onun dediklerini yapıyorum, sen kendi sırrını söyle bakayım, var bir numaran senin ki kızın bayıla bayıla gidiyor her yıl okula” diye ısrar etti. Bir ân düşündüm ...O sırada arkadaşıma söylediğim cevabımı samimiyetle şimdi sizinle de paylaşıyorum:Ben gerçekten n’aptım bilmiyorum. Ama bunu öğrenmenin yolunu biliyorum. Konunun muhatabına sormak! Belki şimdi size garip gelecek ama öğrenciler nelerden hoşlanır, nasıl motive olur, neleri değiştirmek ister ve okula nasıl şevkle gider diye kendi kızıma sordum. Yani Ada ile bildiğiniz ropörtaj yaptım. Ne demişler: ”Hekimden sorma çekenden sor”. Ben de öğrenciyi yine öğrenciden sordum. İşte, okula büyük bir aşkla gidip, ödev yapmaya bayılan aynı zamanda büyük bir hevesle kitap okuyan ve tüm bu özellikleriyle öğrenci türünün nâdir örneklerinden biri olan kızımla yaptığım söyleşiyi size olduğu gibi aktarıyorum.



Yeni arkadaşlar, yeni kıyafetler, yeni bir hayat

Ben: Şimdi sana bazı sorular sormak istiyorum. Ama benim annen olduğumu unutarak cevaplayacaksın. Sen bir öğrencisin, ben gazeteciyim ve bir öğrenciyle röportaj yapıyorum.
Ada: Peki yanlış şeyler söylersem düzeltebilir miyiz? Bir de soruları kendime göre mi cevaplayayım yoksa tüm öğrencilerin genel fikrine göre mi cevap vereyim? Çünkü herkesin fikri başka. Meselâ ben ödev yapmayı seviyorum, ama öğrencilerin çoğunluğu sevmez. Bu durumda ben neye göre cevap vereyim?
Ben: (Anlaşılan kendi kızımla söyleşi yapmak, tahminimden daha zor olacak. Baksanıza daha konuşmanın başında beni serseme çevirdi) Kendine göre cevap ver. Tüm öğrenciler adına cevap vermen gerektiğinde bunu belirtirim.
Ada: Tamam başlayabiliriz.
Ben: Teşekkür ederim. Şimdi 6’ıncı sınıfa giden bir ortaokul öğrencisisin. Yani artık oldukça tecrübeli bir öğrenci olduğunu söyleyebiliriz. İlkokula ilk başladığın günü hatırlıyor musun? Çok heyecanlanmış mıydın?
Ada: Hiç unutur muyum! Hem de nasıl heyecanlanmıştım. Ayyy şimdi düşününce gene çok heyecanlandım. (Küçük kızlara özgü bir kıkırdamayla gülüyor ve sahiden heyecanı gözlerinden okunuyor.)
Ben: Neden heyecanlanmıştın?
Ada: Yeni arkadaşlar, yeni kıyafetler, dersler... Yeni bir hayat başlıyor diye...
Ben: Okula başlarken seni en mutlu eden şey ne olmuştu?
Ada: Yeni bir şeyler öğrenecek olmak. Yeni arkadaşlarla tanışacak olmak. Okula giden arkadaşlarım anlatmıştı, benim de çok hoşuma gitmişti. Onlar gibi okula gitmek istiyordum.
(Demek ki küçücük çocuk deyip geçmemek gerekmiş. Meğer, aralarında ciddi ciddi sohbet ediyorlarmış. Buradan çıkacak sonuç: Çocuklarınızın, okulu seven başka çocuklardan okul hayatını dinlemesini sağlayın. Anlaşılan çocuklar bizim anlattıklarımızdan çok birbirlerinden duyduklarından etkileniyorlar.)

‘Aileler yalan söyleyip çocuk anlamadı sanıyor’

Ben: Ailen seni motive edecek şeyler yapar mı?
Ada: Evet. Özellikle annem çok yapar. (Bakar mısınız Ada nasıl da havaya girdi. Bana, benden bahsederken “annem” diye konuşuyor) “Derslerin iyi gidecek, inşallah çok güzel bir yıl olacak” diye iç ferahlatıcı konuşmalar yapar. Her yıl mutlaka okula annem ve babam bırakır. Açıkçası bu çok hoşuma gidiyor. Okula gitmiş olmamın önemli olduğunu hissettiriyor. Okul çıkışı kırtasiyeye gider, eğlenceli bir kaç kalem filan alırız. Akşam, sadece benim sevdiğim yemeklerden oluşan bir sofra kurulur. Neşeli ve sohbet dolu bir yemek yeriz.Yeni arkadaşlardan, öğretmenlerden filan konuşuruz uzun uzun. Annemler de arada kendi eğlenceli okul hikâyelerini anlatırlar. O akşam benim istediklerim olur. Doğum günüm gibi davranılır nerdeyse. Özel bir gün olur benim için yani.
Ben: Okula başlarken hiç korktun mu?
Ada: Hayır. “İyi düşün iyi olsun!” Annem her zaman böyle der. Hep “yapabilirsin” dediler. Yapamadığım, beceremediğim zamanlarda bile “olsun, bir dahaki sefer daha iyi olur” dediler. Korkacak bir şeyim olmadı hiç.
Ben: Bazı çocuklar okula başlamak istemiyor, sence niye? Ailelerine ne önerirsin?
Ada: Sanki eski hayatları ve tatil günleri tamamen bitti sanıyorlar. Okul başlayınca eğlenceli her şey bitecek sanıyorlar. Bu yüzden aileler, okul başladığında çocuklarını gezdirmeye devam etmeliler. Hafta sonu Sultanahmet’e götürebilirler ve Eminönü, Sirkeci tarafındaki kırtasiyelere gidebilirler. Yeni kalem almak, insanı yazmak için motive eder. Sirkeci’dekiler hem çok büyük hem çok ucuz. Oyundan da birden koparılmamalı çocuk. Çok zorlanmamalı yani. 3’üncü sınıftan önce test kitabı alarak gözü korkutulmamalı.
Ben: Ailelerin çocuklarına karşı en büyük hatası ne sence?
Ada: Anne-babalar hep “yalan söyleme” diyor ama görüyorum ki küçücük çocuklarına kendileri yalan söylüyor. “Dişçiye gidicem”, “Acımaycak”, “çocuklar gelmiyor” filan gibi. Çocuk küçük de olsa bunu anlayıp öğreniyor mutlaka. Güveni kırılan çocuk, her konuda sorun yaşıyor. Arkadaşlarımın en çok şikâyet ettikleri şey, annelerinin onları kandırıyor olması. Kendileri anlatıyor bunu bana. Ama aileler çocuk anlamadı sanıyor. Arkadaşlarım öyle diyor. Bu çok kötü.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Müslüm filmine dair...
  2. Kızkardeşlik duvarı
  3. Gelecek bize nasıl gelecek
  4. Yoksa siz “Tarihin sıfır noktası”nı hala görmediniz mi?
  5. Nafaka...
  6. Okullar açılırken veli dilekleri
  7. Geç gelen yaz geç gider
  8. Nobel Akademisi’nde kriz
  9. “Y” ile “Z” kuşağı yetersiz ve mutsuz
  10. Çocukları kandileriyle başbaşa bırakın

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.