Sarayların sarayı: El Hamra
.
Bir sarayda olması gerekenden daha fazlası mevcut Endülüs'ün incisi El Hamra'da. Sırları, gizemleriyle de büyüleyici. Saray deyip geçmeyin; sanat, tarih, felsefe ve inanılmaz mistik enerjisiyle insanın ruhunu saran bu saraya, hakkını verin...
Dünya’daki bütün sarayları gezmedim kuşkusuz ama hatırı sayılacak kadarını gördüğümü söyleyebilirim. Ama en olağanüstü olanı hangisi diye sorarsanız, cevabı bana göre El Hamra Sarayı‘dır. Sanki büyülü gibi, bu dünyaya değil de bilinmeyen bir evrene ait gibi, hatta “Binbir Gece Masalları“ndan bir sayfa gibi duran bu benzersiz yapı, kuşkusuz, İslâm Sanatı‘nın doruk noktası. Bayram tatillerinin yaklaşmasıyla birlikte, en çok seyahat planlanan noktalardan biri de Endülüs oldu son yıllarda. Özellikle bahar aylarında gidilmesi, yazın sıcağında çok tercih edilmemesi gerektiğinin özellikle altına çizmeli. Endülüs, çok kültürlü ve büyük dinleri birleştiren benzersiz tarihi yapısıyla gerçekten “görülmesi gereken yerler” listenizde üst sıralarda yerini almalı. Gitmeyi planlayan herkese tavsiyem ise, El Hamra Sarayı‘na uzun vakit ayırmaları... Sakın, bugüne kadar Avrupa’da gördükleriniz gibi “birkaç saat gezip görmelik” bir saray olduğunu sanmayın. Ben oldukça uzun bir Endülüs gezisi yaptığım ve bir tam günümü El Hamra’ya ayırdığım hâlde yine de çok pişmanım. Şimdi ise, sırf bu düşler sarayını yeniden ve daha çok gezmek için Endülüs’e gitmek istiyorum. Saray deyip geçmeyin; sanat, tarih, felsefe ve inanılmaz mistik enerjisiyle insanın ruhunu saran bu saraya, hakkını verin. Granada öyle çat kapı uğranacak bir şehir olmadığı için, onca kilometre yolu katetmişken, El Hamra’yı sakın alelacele gezmeyin!
3-4 saatte gezebilirsiniz
Belki de boşa uyarıyorum sizi, çünkü bir kez içine girip büyüsüne kapıldıktan sonra zaten saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız. Sadece, bir uçtan bir uca, duvarlarındaki olağan üstü işlere hiç bakmadan yürüseniz, her yanı inanılmaz güzellikteki havuzlarla bezeli dünya üzerindeki en güzel saray bahçesini şöyle bir baştan başa geçeyim deseniz, en az 3-4 saati geride bırakacaksınız demektir. Sarayın yüzde 30’u ziyaretçilere açık ve sadece bu alan bile 600 futbol sahası büyüklüğünde. Tamamının 3 milyon 455 bin metrekare olduğunu söylemem sanırım bu saraya uzun vakit ayırmanız konusunda iknâ edici olacaktır.
Dışarıdan bakınca kale ve surlar karşılayacak sizi. Kilden yapıldığı için kırmızıya bakan dış cepheden alıyor adını; “Hamra” Arapça “kırmızı“ anlamına geliyor çünkü. Ahşap kemerleri, kubbeleri, pervazları, saçakları, aklınıza gelebilecek her noktası incecik bir zerafetle işlenmiş yapıda, Türk-İslâm kültüründe çokça kullanılan sekiz köşeli yıldız motiflerine rastlanıyor çokça ve her oda bu motiflerin orta yerinde bulunan “Allah’tan başka gâlip yoktur” yazısıyla çevrili. Rivayete göre; El Ahmer bir zaferden döndüğünde, halk onu “el gâlip, el gâlip” diye karşılamış. O da “ben değil, Allah gâliptir” demiş ve bu yüzden saray hep bu sözle işlenmiş.
Uçsuz bucaksız yeşillikler
Saray, dört ana bölümden oluşuyor; kale, ribat (korunma duvarlarıyla çevrili odalar, ahırlar, gözetleme kulleleri gibi binalardan oluşan kompleks), yazlık saray ve Cennet-ül Arif Bahçeleri. Her yanda sayısız avlu, göz alabildiğine yeşil alan, fıskiyeler ve havuzlar. Ne böyle ince bir işçilikle bezeli iç mekân ne de böyle bahçeleri olan başka bir yapı olduğunu sanmam.
Her milimi inanç ve felsefeyle örülü
El Hamra’daki hiçbir motif, hiçbir süs ya da işçilik “öylesine” değil. Her milimi felsefe ve inançla örülü. Evreni anlatan bir mekân yaratılmış âdeta. Duvarlarına, şairlerin şiirleri nakşedilmiş. Örneğin; Mersinli Avlu, yaratılışı anlatıyor ve tavanına samanyolu nakşedilmiş gibi duruyor. Gerçek İslâm’ın hoşgörüsü, sabrı ve inceliği canlı bir organizma gibi nefes alıp veriyor sanki duvarlarda. Belki de içinde sakladığı sırlar, ziyaretçilerine böyle hissettiriyor.
Sarayın inşaatında yedi ve yedinin katları kullanılmış meselâ. Yedi hükümdar inşaa ettirmiş. Avluda yedi revak, yedi kemer, duvarların ölçüsü yedinin katsayısı, Aslanlar Avlusu’ndaki sütunlar yine yedinin katı. İslâm’da göğün yedi kat, cehennem’in yedi kat aşağıda olması gibi, El Hamra’da da her taş yedi ile alâkalı. Ayrıca, sarayın içinde üç enerji koridoru olduğu ve bu yüzden meditatif etki yaratarak insanları rahatlattığı söyleniyor. Su, bu sarayın en önemli öğesi. Bu sebeple de ayrıca huzur verici. Bir mühendislik harikası olarak, dağlardan getirilen su, motorsuz su sarnıçlarıyla su kanallarına dağıtılmış.
Aslanlar Avlusu’ndaki suyun sesi, ruhunuzu bu dünyadan çok ötelere taşıyacan bir etkiye sahip.