Şampiy10
Magazin
Gündem

Rüzgarlar Şehri Bakü

.

ABONE OL
Vatan Haber

Azerbaycan’ın Hazar Denizi kıyısındaki başkenti Bakü, dünyanın en zengin petrol yataklarına ve alabildiğince uzanan tarihi caddelere sahip...

Bir çekim için gittiğim Bakü'de, havaalanında beni karşılayan ev sahipleri, Azerilere has hoş melodili Türkçeleri ile şöyle seslendi: "Rüzgarın şeherine hoş gelmişseniz. " Zerrece esinti olmayan, çok sıcak ve nemli bir temmuz akşamı bunu duymak biraz şaşırtıcıydı. Ama pilotumuzun da uçağın çok sallanabileceği konusunda yolcuları uyardığını hatırlayınca Bakü için istisnai bir hava şartı içinde olduğumuzu anladım. Bakü'de bulunduğum üç gün boyunca mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden, 40 dereceyim aşan sıcaklarda, gram esintiye muhtaç kavruldum. Ve konuştuğum tüm Azeri'lerden aynı sözü işittim "Aslen külekler şeheridir Bakü".

Yangın kuleleri şehrin silüetini kaplıyor.

Ferah caddeler, inanılmaz şık binalar

Hazar Denizi kıyısında, Kafkaslar'ın en büyük şehri Bakü, nazik insanları, inanılmaz şık binaları, ferah caddeleri, katman katman tarihi ve modern bugünü ile beni gerçekten çok şaşırttı. Bakü'deki yolların yanında ara sokak kalır bizimkiler. Devasa yollar, geniş caddeler, Sovyet mimarisinin görkem ve düzen anlayışının getiridiği, bizimle mukayese edilemeyecek güzel bir şehir planlama anlayışı hakim. İşte Bakü'nin büyüleyici noktaları

İçeri Şehir: Bakü'nin tam kalbinde yer alan, tarihi tunç devrine uzanan, UNESCO'nun dünya mirasına aldığı kale kent. Şahane korunmuş yapılarıyla Bakü'de görülmesi gereken en önemli yer. Bu eski kente neler var neler:

Şirvanşahlar sarayı: Saray Binası'ndan hamamlara, Divanhanelerden mescidlere, medreselere kadar pek çok bölümü var, inanılmaz işçiliği ile Asya taş mimarisinin en güzel örneklerinden biri kabul ediliyor.

Kız kulesi: Hakkında pek çok rivayet olsa da en kabul gören hikaye, babasının kızını korumak için yaptırdığı bizim kız kulesi hikayesi. İlk başta insana garip gelen, bu kulenin bizimki gibi deniz ortasında değil de şehir göbeğinde olması. Ama daha ilginç olanı, bir zamanlar bu kulenin duvarlarını, dalgaların dövüyor olması.

Dünyanın ilk ve tek minyatür kitap müzesi: 4 binden fazla minyatür kitaba ev sahipliği yapan müzede, 17 mm ölçüsünde ve birebir özellikte Kuran-ı Kerim'den, Atatürk, Che ve Castro'ya kadar büyük liderlerin kitapları bulabilirsiniz.

Bulvar: Hazar sahili boyunca kilometrelerce uzanan, Paris'in Sen Nehri kıyısındaki parktan sonra Avrupa'da ikinci sırada yer alan Milli Park alanı. Zaten Bakü'nün tüm ana caddelerinin başı - bitimi parklarla çevrili. Çölün ortasında bu kadar yeşillik,betonlaşan ve kuraklaşan Istanbul'dan sonra beni mest etti. Burası kentin mutluluk kaynağı. Sahil yolundaki Eurovision yarışması için yapılmış olan "Kristal Salon” da mücevher gibi parlıyor.

Geçmişi ve modernliği başarıyla harmanlayan bir şehir Bakü...

Bakü'ye dair ilginç notlar:

Çölde bir vaha yaratmayı nasıl başarmışlar biliyor musunuz? Tarih boyunca, petrol karşılığı toprak getirtmişler. Yüzyıllar boyu süren toprak-petrol takası "saçmalık" olarak görülen Bakü yemyeşil güzelliğini, atalarının ağaç ve doğa sevgisine borçlu.

Pek çok ünlü şairin, düşünürün, eserin memleketi... Fuzuli, Nizami, Leyla ile Mecnun'un şehri...

1800'lerin zengin, aydınlık ve hayırsever iş adamlarından Zeynel Abidin Tağıyev'e Bakü çok şey borçlu. Alman mühendis Schaller'e tasarlatılan mühendislik harikası bir taşıma sistemiyle, Azerbaycan'ın Kuba şehrindeki suyu, eski şehire getirimiş. Bugün "Şollar" suyu olarak anılan bu su sistemi, Bakü'ye can vermiş. Okuma yazma dahi bilmeyen Tağıyev, Bakü'de ilk kız okulunu açan, ilk tiyatro binasını yaptıran, şarapçılık okulu kurduran kişi.

Türkçe'de kaybolmak: Azeriler şahane Türkçe konuşuyor. Dolayısı ile Bakü'de "dil" sıkıntısı yok . Ama arada Türkçeler arası kaybolmak mümkün. Çünkü birebir aynı kelimeler bambaşka anlamlar taşıyabiliyor. İşte yaşadığım birkaç örnek:

Çekimin nerede olduğunu sorduğumuzda "çölde " cevabını aldık. Saatlerce çölde nasıl çalışacağımızın derdine düştük. Meğer "çölde", "dışarıda-sokakta" demekmiş.

Dönemin liderleri Demirel ile Aliyev arasındaki birbirlerine "pezevenk" dedikleri komik hikayeyi herkes bilir. Onlarda bir iltifat olan bu kelime bizde kavga sebebidir, malum.

Ekipten biri "yolda azdım, zor geldim" deyince, benim gözlerim büyüdü. Sonra anladım ki, "azmak" , "kaybolmak" demekmiş.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Müslüm filmine dair...
  2. Kızkardeşlik duvarı
  3. Gelecek bize nasıl gelecek
  4. Yoksa siz “Tarihin sıfır noktası”nı hala görmediniz mi?
  5. Nafaka...
  6. Okullar açılırken veli dilekleri
  7. Geç gelen yaz geç gider
  8. Nobel Akademisi’nde kriz
  9. “Y” ile “Z” kuşağı yetersiz ve mutsuz
  10. Çocukları kandileriyle başbaşa bırakın

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.