Ruh terapisi gibi festival
.
Alaçatı Ot Festivali, ülke gündeminden kaçmak için bir cennet gibi... Önümüzdeki sene programınıza mutlaka ekleyin.
Siz bu satırları okurken ben Alaçatı Ot Festival’inde cibes, radika, Şevket-i Bostan, Koruk, Kaya otu, ısırgan, enginar ve daha onlarca yeşillik ve rengarenk çiçekler arasında kaybolmuş durumdayım. Geleneksel Alaçatı Festivali 7 Nisan’da başladı bugün de sona eriyor... Yüzlerce insan bir yandan çeşit çeşit otlar, diğer yandan açık büfeye dönüşmüş Alaçatı sokaklarında, Ege bölgesine ait geleneksel ot yemekleri arasında adeta bir lezzet ayininde kendinden geçmiş durumda. Lâfı uzatmadan sizi, fotoğraflar aracılığıyla da olsa festivale davet ediyor, önümüzdeki sene mutlaka programınıza bu etkinliği eklemenizi tavsiye ediyorum. Unutmadan söyleyeyim, özel şeflerin ot yemekleri yaptığı mekanlarda yemek yemek istiyorsanız, yerinizi haftalar öncesinden ayırtın. Ama sokaklarda ayak üstü şahane lezzetler bulacağınızı da unutmayın. Küçük bir örnek, 5 çeşit zeytinyağlı ve ot yemeği, koca bir gül böreğinden oluşan tabak sadece 5 lira...
İğne atsan yere düşmez
Terör, kavga, cinayet, taciz, siyasal çalkantılar insanları öyle boğmuş ki, burada herkes kendini cennetin koynunda hissediyor. İnsanlar sorunlardan kaçarak ruhunu rehabilite etmek için gelmiş buraya. O yüzden siyaset ve ülkenin gerçekleri hakkında konuşmak üç günlüğüne de olsa festival boyu adeta yasak.
Alaçatı’da Nisan başı olmasına karşın iğne atsanız yere düşmez. Lokantalarda yer yok, ev yemeklerinin sergilendiği festival masalarının ise önünde uzun kuyruklar var.
“Giritliler geldi, tarlada ot kalmadı” bir Ege deyişidir. Festival boyu, “İstanbullular geldi, Alaçatı’da ot kalmadı“ diye bu söz değişime uğradı.
1 liraya börek, 1,5 liraya baklava, 5 liraya komple bir mönü alarak, hiçbir yerde bulamayacağınız lezzette ve ucuzlukta karın doyurmak çok keyifli.
Alaçatı’ya gelmişken, “Keten”den el işi kıyafetler şapkalar almalı. Pazar alanında Refiğin Bahçesi’nde serpme kahvaltı sonrası Hacı Memiş mahallesine geçip “Adı Memiş”te Gülçin’in elinden Kapari Bahçe’de yemek yemek çok keyifli. Camii altında mantı, Dutlu Kahve’de çay ise bir başka...
Festivalde öğrendiğim tarif
İşte Festival yerinde Azize Teyze’den tarifini aldığım, döner dönmez evde yapmayı kafama taktığım geleneksel Enginarlı pilav tarifi:
- 6 adet orta boy çanak enginar
- 2 bardak pirinç
- 1 kuru soğan
- 1 demet taze soğan
- 1 demet dereotu
- 3 limon
- Tuz
- Karabiber ...
2 adet sıkılmış limon suyunda küp küp kesilmiş enginarları haşlayalım.
1 kuru soğanı doğrayıp zeytinyağında kavuralım üstüne pirinç, tuz karabiber,haşladığımız enginarı ilave edelim ve dereotu taze soğanı (ince ince doğranmış) ekleyelim. Üstüne yarım limon sıkalım ve pilavımızı pişmeye bırakalım.
Afiyet olsun...