Oscar yarışındaki filmleri tanıyalım
.
Oscar ödülleri yaklaşırken oyuncu kategorisindeki adaylıklar için de rekabet arttı. İşte Leonardo diCaprio’dan Jennifer Lawrence’a aday performansları...
İki hafta önce, Oscar tahmin yarışını başlatmış ve bu eğlenceye katılacak olanların bir an evvel aday filmleri izlemeye başlamaları gerektiğini yazmıştım. Tabii ki ben ödevimi yaptım. Öncelikle ‘En İyi Film’ adaylarının çoğunu ve yavaş yavaş da ‘oyuncu’ kategorisinde adaylığı bulunan filmleri izlemeye başladım. İşte, vizyona giren Oscar yarışındaki filmler ve ilk yorumlarım...
Spotlight: Bana sorarsanız, ülkemizde izlenme zorunluluğu getirilmesi gereken bir film. Özellikle Meclis’te ve mahkemelerde sürekli oynatılmalı. Tüm siyasiler ve yargı mekanizmasında çalışanlar tekrar tekrar seyretmeli hatta sonra tam olarak anlamışlar mı diye filmle ilgili sınava tabii tutulmalı. ‘Boston Globe’ gazetesi muhabirlerinin, Katolik Kilisesi’ndeki çocuk tacizi olayını ortaya çıkarışını anlatan hikaye, bana kalırsa ‘En İyi Film’ Oscarı‘na çok yakın duruyor. Ülkemizde “Gazetecilik nedir ve basın ne işe yarar?” tartışması üzerine kafası karışık olanlara ilaç niyetine günde üç kere izletilmesi gerek. İncelikli, zeki, sahi ve çok çarpıcı.
Bridge of Spies-Casuslar Köprüsü: Tom Hanks ve Steven Spielberg ikilisinden, Amerika yanlısı yeni bir film. Er Ryan’ı Kurtarmak yerine bu kez U2 pilotunu kurtarmak için kolları sıvanıyor. Keyifli izlenen bir film ama daha fazlası değil. Casus rolünde yardım oyuncu adayı Mark Rylance’in performansı ise ayakta alkışlanacak türden.
Revenant-Diriliş: 12 dalda Oscar adayı. Başrolü oynayan Leonardo diCaprio’nun, yıllardır uğruna savaştığı Oscar’ı bu yıl kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ben bir Inarritu hayranıyım ama eğer bu filmin yönetmenini bilmeseydim, asla ‘bir Inarritu filmi’ olduğuna inanmazdım. Yönetmenin cesur davranıp kendinden beklenmeyen yeni üsluplar denemesi takdire değer ama ‘Paramparça Köpekler ve Aşk’ ile başlayıp, geçen yıl ‘Birdman’ le Oscar’a uzanan Innaritu filmografisindeki lezzeti bu filmde bulamayacağımız da kesin.
Martian-Marslı: En İyi Film dahil 7 dalda aday. Kitaptan filme, en iyi uyarlamalardan biri olduğunu söyleyebilirim. Uyarlama senaryo dalında çok kuvvetli bir aday.
Room-Gizli Dünya: Her ne kadar son yıllarda klişe ‘Oscarlık filmi’ algısını yıksa da yine de Akademi’nin tarzına çok uygun bir film olduğunu sanmıyorum. Açıkçası, ‘En İyi Film’ dalında adaylığı bile beni şaşırttı. Kesinlikle şahane bir film. Tüyler ürpertici ama bir o kadar sahi, klostrofobik ama son derece heyecan verici; kısaca kesinlikle izlenmeli. Kadın oyuncu adayı Brie Larson, muhteşem...
The Big Short-Büyük Açık: 2008 ekonomik krizini (mortgage krizi) konu alıyor. Bence yılın filmi! Eğlenceli, çarpıcı, hareketli, karmaşık ve bir o kadar net! Christian Bale inanılmaz bir performansla, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ kategorisindeki tahminlerde öne çıkıyor. 2008 yılında tüm dünya ekonomisini ağına düşüren krize kimler, neden ve nasıl sebep olmuş anlamak istiyorsanız, sakın kaçırmayın.
Trumbo: En iyi Erkek Oyuncu (Bryan Cranston) kategorisinde adaylığı bulunan film, gerçekten izlenmeye değer. Kelebek, Roma Tatili ve Spartaküs gibi efsane filmlerin senaristi Dalton Trumbo’nun hayatı... Komunist ve devrimci olduğunu düşündüğü Hollywood oyuncu ve senatörlerine ambargo uygulayan ve faşist tavrıyla bir dönemi kâbusa çeviren Vali McCarty yüzünden, takma adlarla senaryo yazmak zorunda kalan ve iki kez kazandığı Oscar’ı ancak yıllar sonra eline alan Trumbo’nun yaşamı üzerinden, bize de çok tanıdık gelecek düşünce suçuna, baskıya, sanatçı kayırmaya ve amborgaya bakış. Ve sanatın gücü karşısında her zaman kaybetmeye mahkum faşist iktidar eleştirisi.
Joy: İlk kazandığı Oscar ödülü, sırf sektöre para kazandıracak genç bir kadın oyuncunun tanıtımını yapmak amaçlı verilmeseydi, bu yıl Jennifer Lawrence, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında bileğinin hakkıyla kürsüye çıkabilirdi. Sıradan kadının başarı hikâyesini anlatan ‘Joy’ ince detaylarla örülmüş başarılı bir film. Tavsiye ederim.