Ne zaman medeni yaşamaktan söz ederiz
.
- Araba sürücüleri, yaya görünce hızlanmak yerine durup yol verdiğinde.
- Trafikte iki tekerlekli araçlar, düşürülmesi gereken bir bilgisayar oyunu figürü gibi görülmediğinde.
- Motosiklet sürücülerinin, adı üzerinde “motorlu taşıt” kullandıklarını farkedip yaya kaldırımını terkettiklerinde.
- Bisikletli sayısı, arabalı sayısını geçtiğinde.
- Sarı ışık, “kırmızı” yanmadan önceki son atak fırsatı olarak değerlendirilmediğinde.
- Yaya geçitlerinin, yayaların bekleme yeri değil, araçların durup yayalara yol vermesini söyleyen çizgiler olduğu öğrenildiğinde.
- Kamuya açık, sokak hayvanlarının evi olan parklardaki kafelerin bile evcil hayvanların girişini yasakladığı günler sona erdiğinde.
- AVM asönserlerinde, bebekli, hamile, sakat, hasta, yaşlı bakılmaksızın omuz atarak öncelik kapma yarışı sona erdiğinde.
- Havada karada tüm toplu taşımalarda bacaklarını aça aça oturan evrilmemiş insan türü doğal seleksiyona uğradığında.
- Sokakta yürürken üstüne üstüne tüküren insan taklidi mahlukatların soyu tükendiğinde.
- Yol kenarında, metro istasyonunda, bankta, yerde, kaldırımda kitap okuyan insanlara rastlandığında.
- Sosyal medyayı savaş alanı değil, paylaşım aracı olarak kullananlar arttığında.
- Bir dakika içinde bu listeye eklenecek en az 100 madde daha bulamadığınızda...
TAMİR ETMEK “OUT” ÇÖPE ATMAK “İN”
Merkür mü geri kaçtı, Mars mı tepti bilmiyorum ama yıldızlar kesinlikle sahip olduğum elektrikli aletlere göz dikti bu hafta. Süpürge, kahve makinesi, saç fırçası, duş mekanizması...
Hepsi de elektrikle çalışan cinsten ve bu hafta hep beraber greve gittiler. Yeniler de üstelik! Birinin açma kapama düğmesi tutukluk yaptı, diğerinin kordonu çıktı filân. Ben de günümüzde çok acayip karşılandığını sonradan anladığım bir şey yaptım ve aletleri tamir ettirmeye kalktım!
Önce yetkili servislere başvurdum ve ağzımın payını aldım; tamir masrafı aletlerle hemen hemen aynı parayı tutunca da “elektrikçi” aramaya koyuldum. Ne bileyim, anneannemin hayatı boyunca hiçbir aletini değiştirdiğini görmedim.
Yenisini alın daha ucuza çıkar
Tamam belki eski makineler daha sağlamdı ama onların da kablosu filan bozulurdu elbette. Mahalledeki Mustafa Abi, gayet mâkul bir ücret karşılığında aklınıza gelebilecek her tür aleti büyük maharetle tamir eder, yeni gibi yapar, bize verirdi. Oysa ben bulduğum tüm elektrikçilerden “uğraşmayın, yenisini alın zaten kaç paralık şey” cevabını aldım! Ya da basit bir düğme tutukluğu için “komple alt bölümü değiştirmemiz lazım” dediler. Yahu, ısıtıcılı saç fırçamın kablosu kıvrılmış çekmecede ve sadece irtibatsızlık var, “at gitsin pahalı değil ki niye uğraştırıyorsun beni” diyeni bile duydum! “Ama yeni aldım, çok memnunum” filan diyecek oldum “amma çimriymişsin be abla” diye de azar işittim. Sonunda evde kendim kabloyu ittirip, bantlayarak sorunu çözdüm.
Efendim artık elektrik tesisatı değiştirme filan gibi büyük işlerle ilgileniyormuş onlar, öyle ufak tefek tamirata giremezlermiş! E kardeşim, teknoloji çöplüğüne mi dönecek dünya!
Çok aşığım, kısmetse bu
Elbette, eski tamircilerin becerisinde ustaların yetişmiyor olması da sebeplerden biri. Minicik bir kablo temassızlığı için hurdaya çıkan alet edavat dolu çöp tenekeleri. Biri akıl edip ikinci el elektrikli eşya toplayıp dönüştürme işine girse milyoner olur, söyleyim. Bu arada, OECD’in araştırmasına göre, “iş gerginliğinin büyüklüğü” sıralamasında birinciyiz. Elbette işsizlik ve iş kalitesi düşüklüğü gibi ölçümlerde de gene en tepedeki ülkelerden biriyiz. İşsizlik çok ama iş olduğunda yapacak kalifiye insan da yok. Herkes mühendis olma peşinde, elektronik eşyaları tamir edecek usta yok! İş de var işsizlik de ama bunları buluşturacak ortam yok!