Müsaadenizle yılbaşında eğlenmek istiyoruz!
.
Geçtiğimiz yıl bu vakitler, Twitter, Gülben Ergen’in evinde çocuklarıyla süslediği çam ağacının fotoğrafını paylaşmasından sonra bir anda karıştı. Çam ağacı dediğim de şu naylon olup da her yıl depodan çıkarılıp kullanılan türden. Vaaay efendim, burası Müslüman ülkeymiş, Gülben nasıl yeni yılı karşılamak için sembolik bir süsleme yaparmış, bunlar Hıristiyan adetiymiş, bu ağaçların süslendiği evdeki çocukların beyni yıkanırmış da büyüyünce gavur oluverirlermiş Allah muhafaza! Aranızda geçen yıl Twitter’da olanlar eminim bu olayın vehametini hatırlayacaklar. Aman Allah’ım o ne büyük yaygaraydı. Yılbaşı gecesinin diğer gecelerden hiçbir farkı olmadan yaşanması gerektiğini söyleyen bu grup, söylemekle kalmayıp, bunu emrediyordu.
Herkesin, gecelerini nasıl istiyorsa öyle yaşayabileceğine aldırış etmeden.
Yeni yıl kutlamalarına bir diğer karşı olan grup ise kapitalizmden nefret edenler. Bunun ticari bir hareket olduğunu (ki doğruluk payı var) bu yüzden yeni yılı kutlayan herkesin kapitalizmin uşağı olduğunu söyleyip, söylemekle kalmayıp bunu dikte edenler, sebep olarak dini gösteren grupla tam ters köşeden saldırmakla birlikte aynı şekilde vuruyorlar. Herkesin, canı nasıl istiyorsa öyle kutlama yapmak hakkına aldırmadan.
Gerçek çam ağacını zaten kullanmıyoruz
Ve işte bir başka grup; yeşiller... Aslında bu rengin iki anlamı var. Biri, yurt dışında gelenek olduğu üzere çam ağaçlarını, eve süs yapmak uğruna kesmeye karşı olmak anlamında. Yani doğanın yeşilini korumak için haklı olarak itirazda bulunanlar var. Bizim ülkemizde bu gruba ait kimseye ben rastlamadım, çünkü biz gerçek çam ağacını zaten kullanmıyoruz. Dekoratif ve yapay küçük bir süs görüyoruz en fazla camlarda ışıldayan. Yeşilin bir diğer anlamı da yine 1958’de “yeşil Noel” isimli taşlama yapan bir radyo tiyatrosundan geliyor. Ah bu tiyatronun muhalifliği gördüğünüz gibi her ülkede karşımıza çıkıyor. Yeşil, anladığınız gibi Amerikan dolarının yeşilini işaret ediyor. Yeşiller grubu, yılbaşının ticarileşmesine karşı olan grup anlamını da taşıyor böylece. Ama işin ironik yanı, onlar da ülkemizde dini kaygıları olanlarla aynı kaygıları taşıyorlar. Kutlamalarının artık dini olmaktan çıktığını, Noel (25 Aralık) değil Yeni Yıl (31 Aralık yani aslında dini olmayan) kutlamalarının öne çıktığını ve sadece, eğlenceye dönük olduğundan yakınıyorlar. Yani şunu anlıyoruz ki; hangi dinden olursa olsun dindar kesim, dünyanın her yerinde yeni yıl kutlamalarını istemiyor.
Avrupalılar yerimizde olmak için neler vermez
Durum böyleyken, yılbaşı kutlamalarının dini özelliklerine bir göz atmak isterim:
Biraz mitolojiyle ilgilenen herkes, dinlerin çoğu ritüelinin kökeninin mitoloji olduğunu bilir. Antik çağlardan itibaren insanoğlunun inandığı kültler, dinlerin gelişimiyle sahiplenilmiş. Zamanla da sanki belli bir dinin inancını temsil eden bir sembol olarak yeniden insana sunulmuş. Unutmamamız gereken ve dinler arası kavgayı anlamsız hale getirebilecek fikir şu ki, aslında her dinin çoğu geleneği asırlar öncesinden insanoğlunun ortak ritüeliydi. Tıpkı, yeni yıl kutlamalarının olduğu gibi...
Bizim gibi Anadolu toprakları üzerinde yaşayan insanlar için aslında senin-benim tartışması çok saçma. Çünkü, dünyanın en eski uygarlıklarının mesken tuttuğu bu toprakları sahiplenmek, onun tarihindeki bütün geleneklere “benim” deme hakkını veriyor bize. Ama ne gariptir ki, biz bunun keyfini sürmek yerine “hayır ben tanımam” demeyi seçiyoruz çoğu kere. Oysa Hıristiyanlığın çıktığı ve yayıldığı bu topraklara ve insanlık tarihini kucaklayan geçmişine sahip olmak için neler vermez Avrupa.
Gelelim Hıristiyanlık öncesi Anadolu’ya... Anadolu’da ağaç süslemesi, yıl dönümü kutlamalarının tarihi, milattan önceki döneme dayanıyor. Her ne kadar dindar Hıristiyan’lar bu bilgiden pek hoşlanmasa da bir Anadolu dini olan Mithra kültünde 25 Aralık en önemli gün kabul edilirmiş. Hıristiyanlığa geçilirken bu gün de uyarlanmış. Hz. İsa’nın ne gün doğduğu tam olarak bilinmediği için tarih boyunca bir kaç kere doğum günü tarihi değiştirilmiş. Örneğin, 4’üncü yüzyıla kadar 6 Ocak doğum günü kabul edilmiş. Sonunda, Mithra inancındakileri de Hıristiyanlığın yanına çekebilmek için 25 Aralık uygun görülmüş. Günümüzde ise Ortodokslar ve ülkemizdeki Ermeni vatandaşların büyük bölümü Noel yani Hz.İsa’nın doğum günü olarak 6 Ocak tarihini kutlar. 31 Aralık ise yeni yıla geçmeyi temsil eder ve dini bir içerik taşımadan eğlenceye kutlanır.
Ağaç süsleme Anadolu geleneği
Ağaç süsleme ise Anadolu’nun kadim bir geleneği. Doğa’nın mevsim geçişlerini, yeniden dirilmesini ve ölümsüzlüğünü kutlamak için kışın çam gibi her daim yeşil kalan ağaçlar, ölümsüzlük sembolü olarak süslenip eğlenceler düzenlenirken, baharda da yeniden doğuş kutlanırmış. Bugün kutladığımız yeni yıl ve Hıdırellez bahar şenlikleri işte hep bu kadim kültürlerin bir uzantısı. Hıristiyanlık, yeniden dirilmeyi peygamberlerinin dirileceğine inançla sürdürürken, biz de kendi topraklarımızın geleneklerini ağaç süsleyerek, gül ağacının altına Hıdrellezde dilek bırakarak sürdürüyoruz. Güneş’in Anadolu’da kutsal kabul edildiğini araştırmalardan biliyoruz. 22 Aralık’tan sonra, günler uzamaya başlayınca, bunun şenliklerle kutlandığını da biliyoruz. Hıristiyanlığın Anadolu topraklarında şekillendiğini düşündüğümüzde, Hz. İsa’yı neden güneş ile sembolize ettiklerine de şaşırmıyoruz.
Noel Baba bizden biri
Yeni yıldan söz etmişken Noel Baba’dan söz etmezsem olmaz. Dindar Hıristiyanlar, son yıllarda çocuklarının Noel Baba’yı, Hz. İsa’dan daha çok sevmesinden korkuyorlarmış. Dindar Müslümanlar da, Noel Baba çocukların beynini yıkar da ilerde Hıristiyan yapar diye korkuyorlar. Dindar düşünce, dini farklı da olsa çoğunlukla aynı yolu izliyor ve aynı endişeleri üretiyor belli ki. Korkmayın, çocuklar Noel Baba’nın düpedüz kendi anne-babaları olduğunun fevkalade farkında; ama, hediyelerin önünü kesmemek için ses çıkarmıyorlar. Kızım geçen yıl bana itirafta bulundu ve “Ben hediyeyi ağacın altına senin koyduğunu 3 yaşında anlamıştım ama senin sürprizini bozmak istememiştim, çok eğleniyordun çünkü. Ayrıca diş perimin sen olduğunu da biliyordum ama annemin aynı zamanda perim olması hoşuma gitmişti” dedi. Bu devirde, bacadan eve giren bir aksakallı amca olduğunu söyleyen çocuk bulursanız lütfen bana getirin, kendisiyle tanışmak isterim! Bu arada hemen hatırlatayım, Noel Baba da Anadolulu, Antalya, Demreli’dir.
İsteyen istediği gibi yaşasın bize karışmayın!
Sözün özü; bu ülkede yaşayan farklı din mensubu insanların geleneklerini istediği gibi yaşayabilme hakkı bir yana, herkesin istediği kutlamaya katılma özgürlüğü bir yana, rahat olun, bizim kutladığımız, zaten Anadolu kültürümüzün bir uzantısı. Hıristiyan vatandaşlar dışında zaten genel olarak herkesin kutladığı, (gene kökü Anadolu’ya dayansa da) “Noel” (25 Aralık-İsa’nın doğum günü) değil, “yeni yıl.” Elbette insanlar, bir gün sonra yeni bir kitaba başlar gibi önünde yeni bir hayatın açılmayacağını biliyor. Ama, umut yeşertmek için 31 Aralık tarihinin eğlenceyle kutlanması mutluluk veriyor. Kaldı ki, herkes sanıldığı gibi kapitalizmin uşağı olarak da kendini alışverişe gömmüyor... Bir de benim gibi her kültürün değerlerini merak eden ve içinde şenlik olan her kutlamaya “varım” diyenler mevcut. Şubat ayında da Çinliler’le “At Yılı”na da girebilirim memnuniyetle. O yüzden surat asanlar, insanı bir hizaya sokmaya çalışanlar rica ediyoruz, siz nasıl istiyorsanız öyle geçirin bu günü. Ama müsaade edin, biz umutla, neşeyle, dileklerle yeni yıla girelim ve şu üç günlük dünyada mutluluk verici tüm ritüellere katılmaya devam edelim.