Madımak’ı unutmadık
.
2 Temmuz 1993... Tarihe “Sivas Katliamı“ ya da “Madımak Olayı“ olarak geçen, bitmeyen bir yangının başladığı gün. 22 yıl önce, Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri için bir araya gelmiş sanatçı, şair ve aydınların ateşe verilerek, ülkenin karanlığa gömüldüğü gün. Zorla kışkırtılmış bir mezhep çatışması uğruna, kardeşin kardeşi boğduğu gün. Vicdanların dağlandığı gün. Nesimi Çimen’in curasında sözün bittiği, Muhlis Akarsu’nun sazının sustuğu, Asım Bezirci’nin kaleminin kül olduğu, Metin Altıok’un dizelerinin tutuştuğu gün. Henüz 22 yaşındaki Hasret Gültekin’in bağlamasıyla kor olup, içimizi yaktığı gün. Saz çalan babasıyla şenliklere katılmak için gelen 12 yaşındaki Koray ve 14 yaşındaki ablası Menekşe’nin annelerinden koparıldığı gün. Alevi kültürü üzerine araştırma yapmak için şenliğe gelmiş Hollandalı gazeteci Carina Cuanna Thuijs’in, Alevilikle birlikte saldırıya uğradığı ve ölüme kucak açtığı gün. Aziz Nesin’in darp edilip canını kıl payı kurtardığı gün... Bugün serbest kalmış dolaşan, çoğu da şu anda ülkenin yönetim kadrolarında çalışan, ülkeyi mezhep ayrılığıyla bölmeye çalışan tetikçilerin, sanatçıları hedef gösterip halkı kışkırttığı gün. Tıpkı bugün sözü hoş karşılanmayan sanatçıların iktidar eliyle hedef gösterildiği gibi, şenlikte saz çalıp, şiirlerini okuyacak şairlerin, yobazlığa kurban verildiği gün. Yaşamaya devam etmek için unutmak gerekir, buna inanıyorum. 2 Temmuz ise, failleri devlet eliyle serbest kaldığı sürece, dini ve mezhebi, siyaset için silâh olarak kullanan iktidarlar nedamet getirmedikçe hep yanmaya devam edecek, bunu biliyorum. İşte bu yüzden: “UnutMADIMAKlımda” diyorum.
2 Temmuz 2015... Sivas Katliamını lânetlemek, Madımak Oteli’nde yobazlığa kurban verilen 35 canı anmak, bu ülkenin sanat ve sanatçılarına yönelik belki de tarihimizin en büyük en büyük saldırısını hatırlamak için on binler Sivas’ta yürüyor. 22 yıldır ülkenin üstündeki en büyük kara bulutu dağıtmak için... Mezhep kisvesi altında bölüp yönetmeye çalışanlara karşı, sanatçıları hedef gösteren erklere karşı, kardeşliği yakıp ülkeyi bölmek isteyenlere karşı... Bizi bize düşman etmeye çalışanlara karşı...
Ve en çok sevgili Zeynep Altıoklar’ı Sivas’ta görmek düğümlüyor boğazımı. O ki bugünün milletvekili ama her zaman unutulmaz şair Metin Altıok’un kızı. O ki, sadece kardeşlikten yana olduğu için yakılan bir babanın evlâdı. O ki; yüreğinde kin yerine sevgi büyüten bir kadın. Bu gün Sivas’a intikam değil, kardeşlik için ve faili meçhul siyasi cinayetlerin izini sürme sorumluluğuyla, 22 yıl sonra yüreğini yakan topraklara, yüreğine taş basarak gelmiş bir vekil. Sözlerini yüreğimle kucaklıyorum: “22 yıl buraya gelmeyi beceremedim. Duygusal olarak benim için zor bir şeydi. 22 yıl sonra ilk kez şimdi başka bir sorumlulukla burada olmak istedim. Duygularımı anlatmak çok zor, söyleyecek çok da bir şey yok. Söylenmesi gerekenler 22 yıldır söylenmedi, yapılması gerekenler 22 yıldır yapılmadı. Bize de 22 yıl sonra burada ailelerimizle, kol kola, yan yana mücadelemizi sonsuza kadar sürdüreceğimizi haykırmak düştü. Davamız zaman aşımına uğradığı zaman ‘hayırlı olsun’ diyenler utanmadılar. Biz onların yerine de utanıyoruz. Değiştireceğiz gerçekten hayırlı olacak. Ülkemizin geleceği için hayırlı olacak. Tüm faili meçhul siyasi cinayetlerimizin aydınlatılması için tüm katliamların adalete kavuşması için çabalarımız sürecek. Mücadelemizi hiç bırakmayacağız.”
2 Temmuz 1993’te ölen canlar ve 2 Temmuz 2005’te Sivas’ta mücadelesine devam edenler için dualarım... unutMADIMAKlımda... Sen de unutma!