Kıbrıs’a yaz geldi
Kıbrıs hemen yanı başımızda, sıcak, sakin bir ada. Baharda kaçamak için tavsiye ederim.
Bu hafta Hoşgeldin Boyacı oyunumuzla, Kıbrıs’a turneye gittik. Sıcağa alışkın Kıbrıslılar bile havanın Mart başı bu denli ısınması karşısında şaşkınlar. Bildiğiniz yaz gelmiş. Her yer sapsarı hardal çiçekleri ile dolu. Ailem 25 yıldır Girne’de yaşadığından, Kıbrıs benim için ikinci vatan. Hemen yanı başımızda, sıcak, sakin, tertemiz bir hava... Küçük ve pratik seyahat arayışındakilere baharda Kıbrıs’ı tavsiye ederim. Yurt dışı tadı veriyor insana ama vize yok, döviz değil de Lira harcamanın keyfine ise diyecek yok. Yaz sıcağı gerçekten tahammül fersah. Öyle ki denizin içinde bile terliyor insan. Ama şimdi... Kıbrıs’ın tam zamanı.
Baş döndüren yemekler
Elbette Kuzey Kıbrıs’tan yani bizim Yavru Vatan’dan söz ediyorum. Rum kesimine bizi almıyorlar ama Rum kesiminde oturanlar alışverişe bile bizim tarafa geliyor. Kıbrıs, Türkiye’den çok adeta İngiltere’nin Yavru Vatan’ı. İngilizler, kendi ülkelerinin soğuğuna inat her daim güneşli bu adaya aşık. Çoğu burda ev sahibi. Trafik bile İngiltere’deki gibi soldan akıyor, direksiyonlar ise sağda. Uçuşlar, başkent Lefkoşa’daki Ercan Havalimanı‘na yapılıyor. Türkiye içi uçar gibi 1 saat, 1 saat 15 dakika bir uçuş süresi var. Şu anda biletler yurt içinden ucuz.
Cennet böyle bir şey
Üç önemli kenti var Kuzey Kıbrıs’ın, Girne, Lefkoşa, Mağusa. Elbette en cazibelisi Girne. Tarihi limanı ve kalesi eşsiz güzellikte. At nalı şeklindeki liman boyu dizilmiş tekneler, küçük küçük tarihi Rum evleri, sıra sıra kafeler... Aralara dalıp, Akdeniz ve tarih kokan sokaklarda her kaybolmaya çalıştığınızda yollar sizi yine limana sürükleyecek. Girne’nin çarşısı da çok keyiflidir. İngiliz çayı ve içki çok ucuz. Girne ayrıca, birinci sınıf bir kopya ürünler cennetidir. Malum artık ülkemizde sıkı bir denetim olduğundan birebir “çakma” marka devri kapandı ama Kıbrıs’ta serbest. El işi dükkanlarına ve ufak tefek hediyelik satan dükkanlara kendinizi atın. Girne’ye gidenler hep sahil ve çarşıda gezerler. Oysa, Bellapais Manastırı muhteşemdir. Girne’nin hemen tepesinde ve elbette en güzel manzaraya sahip yerdir burası ve pek çok lokanta vardır. İngilizlerin hakimiyetindeki Karmi köyü de muhteşemdir. Denize girmek için şehir içi uygun değil. Çıkarma Plajı tarafını tavsiye ederim.
Lefkoşa, bizim başkent Ankara gibi turistik olarak öyle çok uzun zaman gezmek için vakit ayrılacak bir yer değil. Büyükhan’ı gezmenizi tavsiye ederim. Selimiye Camii ve Barbarlık Müzesi de görülecek yerler.
Mağusa: Denizin en güzel olduğu taraf burası. Hele, biraz uzak da olsa henüz hiçbir yapılaşmanın olmadığı tamamen bakir Karpaz’a yani haritadaki en uç noktaya giderseniz, “Cennet böyle bir şey demek” dersiniz. Mağusa otelleri deniz turizmi açısından çok elverişli. Mağusa’nın tarihi kale bölgesi muhakkak görülmeli. Lala Mustafa Camii ise harika. Aslında barok bir katedral burası. Lüzinyanlı‘lar tarafından yapılmış St. Nicholas Katedrali, Sarı Selim zamanı bize geçip camiye çevrilmiş. Caminin yanındaki 750 yıllık gövdesinden meyve veren gümbez ağacı ise büyüleyici.