İki yaşam iki kitap...
.
Pek çok arkadaşımdan, özellikle de erkeklerden okuduğu kitapların ille de gerçek yaşamdan olması gerektiğini duyuyorum. Bir yazarın, kendi hâyal ürünü olarak kurguladığı hikâyelere mesafeli bakan çok insan var. Birinin kurgusunu okumaktansa, gerçekten yaşamış insanların hayat deneyimlerini okumanın daha câzip olduğunu savunanlar oldukça fazla. Açıkçası bu fikre şaşırıyorum. Sonuçta, her kitap, gerçek yaşam öyküsü bile olsa yazarın kurgusudur ve her kurgu da hayatın ta kendisinden parçalar taşır. Her kurgu gerçek, her roman kurgudur. Yaşar Kemâl romanlarının kahramanları ne kadar Anadolu'nun gerçek insanlarıysa, tarih kitapları da o kadar onu yazanların kurgusu değil midir? Açıkçası bana göre, insanı, yaşamı, toplumu gerçekten anlatmayı başaran kitaplar ve bir de başarısız olanlar vardır. Gerisi teferruattır. Ben yine de "gerçek kişilerin hikâyesi"ni tercih edenlere saygı duyarak bu yaza ait iki yeni kitap önermek istiyorum. İkisi de yaşanmış hayatların kurmacası, ikisi de son derece keyifle okuduğum kitaplar. Yazın rehavetinde ya da Kurban Bayramı tatilinde yeni kitaplarla buluşmayı hayal edenler ve bir de "gerçek yaşam" hikâyelerine öncelik verenler için bu iki kitabı mutlaka tavsiye ederim:
Günübirlik Hayatlar
"Gerçek şeyler" okumaya meraklı olanlar için kesinlikle bir hazine. Sadece yaşanmış hikâyeleri anlatan değil, aynı zamanda doğrudan yaşayan kişinin kaleme aldığı bir kitap. Üstelik, yazar ünlü bir bilimadamı. Yani hem gerçeklik hem rasyonalite arayanlar için mükemmel bir seçim. Hele de biraz insan psikolojisine meraklı olanların başucu kitabı olacağına şüphem yok. Dünya'nın en önemli psikiyatristlerinden, Stanford Üniversitesi Profesörü İrvin Yalom'un geçen ay çıkan yeni kitabı, 84 yaşındaki doktorun gerçek psikoterapi öykülerinden oluşuyor. Öfke sorunu yaşayan bir kadın, çok başarılı ama mutlu olmayan bir iş adamı, kendini gerçekleştirememiş bir balerin ve diğerleri... Hepsi içimizden birileri... Kendimize bile itirâf edemediğiniz, ortak yaşam düğümleri... Okudukça, kendimize terapi yapar gibi bilinç altını kazıyan, derinlerdekilerle yüzleştikçe karşımıza çıkan "ben"le buluşmamıza zemin hazırlayan bir başucu kitabı. Bir türlü anlayamadığım ama artık kabullendiğim, "ben kurmaca roman" sevmiyorum diyenlere özellikle tavsiye ederim. Hepsi gerçek, her satırı bilimsel. Bayram'da tam anlamıyla "kendi ile kalmak" isteyenleri, gerçek "ben" ile tanıştıracak şahane bir kitap.
Bergman ve Capa aşkı
İngiliz yazar Chris Greenhalg'ın, efsane oyuncu İngrid Bergman ve efsane savaş fotoğrafçısı Robert Capa arasındaki ünlü yasak aşkı anlattığı yeni romanı. Yazarı, daha önce de Coco Chanel ve İgor Stravinsky'nin ilişkisini kaleme aldığı kitapla tanıdı, özellikle gerçek yaşam öykülerine meraklı okurlar. Bu sefer romana konu olan aşk hikâyesi ise yaşanmış olduğuna inanılamayacak kadar büyüleyici ama bir o kadar sahi. Arka tarihi fonda, İkinci Dünya Savaşı sonrası Paris... Bir yanda savaş yaraları, öte yanda ışıltılı ve çılgın bir dünya. Bir yanda dünyanın en ünlü ve en güzel kadını öte yanda çılgın ruhlu bir fotoğraf sanatçısı. Bir yanda evli, toplum tarafından azize olarak görülen saygın bir anne, öte yanda savaşta gözünün önünde sevdiği kadını bir tankın altında kaybeden acılı bir yürek. Sonuç; basit bir buluşma ve büyük bir aşk. Ortaya çıkan; çarpıcı, çekici, seksi, kısaca okuyanı baştan çıkaran etkileyici bir kitap...