Güzeller güzeli bir anne
.
Bugün “Anneler Günü”... Cuma günü, Anneler Günü sebebiyle özel ek çıkardığımız için, kendimi, annemi, kızımı anlattığım bir yazı yazmıştım. Bugün ise çok sevilen, anneliği merak edilen, anneliğini mutlulukla taşıyan, buram buram annelik kokan birinin deneyimlerini paylaşmak istedim. Ve şimdi okurken, belki inanmakta zorlanacaksınız ama (herhalde sürekli bunu düşünerek uyuduğumdan olsa gerek) bir gece Tuba Büyüküstün’ü gördüm rüyamda. Sabah
“hah işte buldum” diye uyandım. Hemen 20 Dakika dizisinde birlikte rol aldıkları için Esra’yı (Akkaya) aradım. Arkadaşıma büyük bir heyecanla rüyamı anlatırken, o telefonun diğer ucunda kıkırdayıp duruyordu. Meğer, ben bunları anlatırken o Tuba ile “Tatlı Huzur”da kahve keyfi yapıyormuş. “Hemen geliyorum” dedim ve telefonu kapattım. Ben İstanbul trafiği ile cebelleşirken Esra aradı, “Tuba gitmek zorunda çünkü ikizler bugün okula başladı, onları alacak” dedi. Arkadan Tuba’nın sesi geldi; “Ama kızları uyutup geri gelirim muhabbete...” İşte böylece, buluştuk! Buluşunca konuştuk, konuştukça paylaştık... Hem izlenimlerimi hem de saatler süren muhabbetimizden, Tuba’nın naif hislerini paylaşıyorum .
ok güzel bir kadınsın, çok beğeniliyorsun. Üstelik, 17 aylık ikizleri olan bir annesin artık. Şimdi, “ailemizin kızından” , “anne Tuba”ya doğru yolculuğun başladı. Kendi iç yolculuğunda neler oldu bu arada?
Korkularım başladı. Ben hep annelik duygusu ile doluydum zaten. Çocukları çok severdim, hemen iletişim kurardım ama yaşamadan tahmin edilemiyormuş bazı şeyler. Çocuk olunca sorumlulukla birlikte endişe hali de başlıyor.
Neler endişelendiriyor seni?
Deprem mesela... Hayatında aklına depremi getirmeyen bir insandım, şimdi kabusum oldu. Deprem olsa ne yaparım, kızları nasıl çıkarırım... Şimdi anlatırken bile içim fena oldu! Sonrası var; uçak... Ben trübülansta bile çevremdeki korkan yolculara, “Sakin olun, patika bir yolda arabayla gittiğinizi farzedin” filan derdim. Şimdi en ufak bir sarsıntıda gözümden yaş geliyor.
Kızlarla bindiğinde mi yoksa yalnızken mi daha çok korkuyorsun?
Her türlü korkuyorum. Kızlarlayken, “Onlara bir şey olursa” diye, yalnızken “Bana bir şey olursa onlar yalnız kalır” diye...
Daha korkuncu ne biliyor musun?
Yapmaaaa...
Biraz büyüdüğünde uçağa sensiz binmesi!
Hayal bile edemiyorum.
Ankara turnesindeyken hafta sonu için Ada ve babası yanıma geldiklerinde, uçak inene kadar oyuna çıkamamıştım. Paralize olmuş gibi kalmıştım. Hepimizin çocukları Allah’a emanet... Allah güzel yazı yazsın hepsine.
Amin. Bütün çocukların yüzü gülsün, sevgi görsünler, en büyük dileğim bu.
Öyle takıntılı bir anneliği yok Tuba’nın. Kendimi düşünüyorum da Ada’nın üstünü temiz tutmak uğruna yanımda bavulla dolaşır, helâk ederdim kendimi. Tuba, dert etmiyor; “Çocuk onlar” diyor. Bu rahatlığı sayesinde bol bol geziyorlar belli ki. 2,5 aylık bebekleriyle ailece Paris’e gidip 15 gün kalmışlar ve hiç sıkıntı çekmemişler. Çocukların farklı yerlere seyahat etmesinin onların algısını açtığını düşünüyor. “Anlamasalar bile, değişen koku, dil, renkler bile algıyı açar” diyor. Kesinlikle katılıyorum bu fikre. Dizi çekiyorsun, sete gidiyorsun. Nasıl organize oluyorsun?
Bu yıl çalışmayı hiç düşünmüyordum. Sonra bu proje geldi ve çok sevdim. Yapımcıma dürüstçe, tam zamanlı çalışamayacağımı söyledim. Kabul ettiler ve çok şanslıyım beni çok iyi idare ettiler.
Kızlarımın özel anlarını kaçırmak istemem
Bundan sonra hep böyle belli zaman kısıtlamaları içinde mi çalışacaksın yoksa çocukların biraz büyümesini mi bekliyorsun?
Açık söyleyeyim, bir daha eskisi gibi çalışamam. Onlara haksızlık ettiğimi düşünmem, vicdan azabı hissetmem bir yana, onların büyüdüğünü ve özel ânlarını kaçırmak istemem. Bizimki iş değil, hayatını veriyorsun. Artık hayatımda çocuklarım var ve onların hayatından veremem.
Okul demişken, bugün okul heyecanını yaşadınız. Nasıldı?
Okul derken, oyun grubu tabii daha... Birkaç saat gidip, yaşıtlarıyla oynayacaklar bundan böyle. Hiç sıkıntı olmadı. Bir de ikiz çocukların iyi bir tarafı var, nereye bıraksan yanında tanıdığı biri ile gitmiş oluyor (Gülüyoruz)...
Sen nasıl hissettin?
Doğumdan beri ilk kez rahatlamış hissettim. Toprak ve Maya’yı okula bıraktıktan sonra sahile indim ve deniz kenarında bir taşın üstüne uzandım. İnanılmaz bir mutluluktu. Hak ettiğim ve çocuklarımdan çaldığımı hissetmediğim, bana ait bir
zaman dilimi...
Yoldan geçen bisikletliler, “Hey, iyi misin?” diye seslenmeselerdi herhalde epey öylece kalırdım. Onlar okuldayken artık benim de vicdan azabı duymadan, kendime ayırabileceğim bir zamanım var.
Toprak ve Maya’nın kıyafetlerini kendim dikiyorum
Heyecanlandın mı kızların okula başladı diye?
Onur bir mesaj atmış (Cep telefonundan mesajı okuyor); “İki noktaydılar şimdi kreşe gidiyorlar” diye yazmış.
Böyle işte...
Esra’nın dediğine göre, sette sürekli kızlar için bir şeyler dikip örüyormuşsun?
Onlar olmadığı zaman, onlar için bir şey yapmak Toprak ve Maya ile vakit geçiriyormuşum gibi hissetmemi sağlıyor. Onlar yanımda gibi geliyor.
Çok etkilendim bundan. Neler yapıyorsun peki?
Ben istediğim gibi kıyafetler bulamıyorum çocuklarım için. Yani, rahat, kumaşı iyi, basit giysiler bulamadığım için oturup kendim yapıyorum. Rahat etsinler istiyorum; şalvar gibi pantalonlar falan dikiyorum. Arkadaşlarımın çocuklarına da doğum günü hediyesi tulumlar falan dikiyorum. Zaten severdim ama kızlarım için yapmayı çok çok seviyorum.
Yemek yapar mısın?
Devamlı yapmıyorum ama yaptığım zaman güzel yaparım. Daha çok aileme yaptığım “kuzu incik” çok meşhurdur.
Tarifini verecek misin?
Vermem, vermeeem (Tuba zaten güzel ama gülünce başka güzel oluyor).
Tek çocuksun sen de benim gibi... Annen ne yapıyor, deliriyor mu?
Hem de nasıl! Yalnız ikiz çocuğa çok fena alıştı, arkadaşlarının torunu tek olunca yadırgıyor. Öteki nerede diye bakıyor. Ben olmadığım zamanlarda kızlarımın yanında olması beni çok rahatlatıyor.
Söylemeden geçmem mümkün değil, Tuba’nın annesi gördüğüm en
güzel annelerden ve on yaş genç duruyor. Tuba gözlerini de annesinden almış belli ki. Genetik olarak avantajlı Tuba... Onur’un babalığı nasıl? Eşini,”baba” olarak beğeniyor musun?
Harika. Birlikte büyütüyoruz.
Doğumdan sonra daha sakin birisi oldum
Çocuktan sonra değişen bir karakter özelliğin...?
Fevriydim artık insanlarla sakin iletişim kuran biriyim. Bence çocuk bize, “aslında olduğumuz şeyi” , “insan olarak kim olduğumuzu” hatırlatmak için geliyor. Sürekli çocuklara bir şey öğretiyoruz ya, belki de yanlış biliyoruz ama bunu düşünmüyoruz. Öğretmeyi bırakıp, biraz çocuklardan öğrenmeye bakmalıyız galiba.
En çok neyi merak ediyorsun?
Saçları uzadığında neye benzeyeceklerini merak ediyorum
Buna çok gülüyorum çünkü Tuba gibi muhteşem saçları olan bir annenin kızlarının şahane saçları olacağı nerdeyse garanti gibi geliyor bana. Sence “annelik” ?
Büyük aşk... O kadar büyük ki çok korkutucu...
Anne olduğunu anlayınca ilk hissin?
İlk kez kendimi gerçekten çok önemli hissettim. Gerçekten bir şey yaptığımı hissettim. Ben, benim için çok değerli bu iki varlık için gerekliyim. Bu müthiş bir duygu.
Deniz sevdalısı olduğu için on aylıktan beri çocuklarını yüzmeye götürüyor. “Tabii ki yüzemiyorlar, maksat su ile ilişki içinde olsunlar” diyor. “Arkamda dağ, önümde deniz, yanımda ailem...” diye tarif ediyor tatil hayâlini. En büyük hevesi ise, çocuklarıyla kumdan kale yapmak.
Ben de, paylaştığı samimi hisleri için hem Tuba’ya teşekkür ediyor hem de aşkla, emekle, yürekle kurduğu yuvasında mutlu bir ömür diliyorum. Eşinle ve kızlarınla... Hep böyle gül Tuba... Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun...
Eşim Onur kadını çok güzel dinleyen bir adam
Sizin kızlar 3 aylık falandı, Onur’a bir proje götürmüştük. Çok beğendi ama “Çocuklar küçük, daha onları büyütüyoruz, şimdi çalışamam” dedi.
Sahi mi! (Epey gülüyoruz buna)
Çocukların düzeni ile ilgili plan ya da iş bölümünüz var mı?
Sadece yatma saatleri var. Ben çalışırken zorlanmasınlar diye uyku düzenine alıştırıp işe başladım. Onun dışında hiç planlı insanlar değiliz, akışına göre ilerliyoruz.
Onur, “Kızlarım büyüyecek, oğlanlar peşinden koşacak” diye klasik kıskanç baba stresine başladı mı?
Evet... Kendi kendini dolduruyor, yeni doğmuş çocukların ilerde evleneceğini hayal edip “Önce ben öpeyim de” filan diyor. (Ben buna çoook gülüyorum)
Bu kadar kadınla işi zor kocanın!
Onur kadını çok güzel dinleyen, kadından anlayan bir adam. O yüzden çok şanslıyız.
Tuba, annesi ve birbirine hiç benzemeyen ama birbirinden güzel olan ikiz kızı ile birlikte güzel vakit geçiriyoruz. Güvendiği insanların yanında sıcacık, rahat ve sevgili dolu Tuba. Ama etrafına karşı saygısını hiç elden bırakmıyor. Çocuklarına, “birey” olarak davranması dikkatimi çekiyor. Sanırım bu yüzden henüz 17 aylık bu fıstıklar da şimdiden kendilerinden çok emin adımlarla arz-ı endam ediyorlar. Esra Teyzelerinin, “Tatlı Huzur” adlı kafesinde. Maya da Toprak da keyfi çok yerinde, sorunsuz ve mutlu çocuklar, çok da komik ve eğlenceliler... Gördüğüm kadarıyla seni çok yormuyorlar değil mi?
Herkes bize büyüdükçe zorlaşır dedi. “Bir yürüsün de gör” dediler ama bizde tam tersi, yürüyünce rahatladık. Büyüdükçe daha da kolaylaştığını hissediyorum. 11 aylık yürüdüler. Biri daha erken başlıyor her şeye ama sonra durup ötekinin de yapmasını bekliyor. Ayağa kalkıyor mesela ama yürümüyor. Öteki de kalkıyor sonra yürüyor. Her şeyleri böyle... Birbirlerini bekliyorlar...
Çok zayıfsın. Var mı bir formülün?
Ben kendimi dinlerim. Spor da diyet de yapmıyorum. İç sesim ne diyorsa onu yiyiyorum.
Yengeç burcusun. Kırılmaktan korkuyor musun?
Çoook. O yüzden soğuk, sert, programlı görünüyorum galiba.
Röportaj filan da vermiyorsun, programlara da katılmıyorsun.
Bir kere anlatıyorum ve fazlasını gereksiz buluyorum. Şimdi kendiliğinden gelişti ve anlattım işte annelik hislerimi. Tekrar tekrar anlatmak istemem artık.