Glutenden kaçarken lektin’e tutulmak
.
Glutensiz diye aldığınız ürünlerde genellikle lektin oranı çok yüksek oluyor ve insan yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliyor.
Bir süredir bağırsak terapisi için “Gaps” diyeti yaptığımdan algım tamamen market raflarında yiyebileceğim atıştırmalıkları seçmeye yönelik çalışıyor. Eskiden diyabet hastalarına uygun ürün bulmak bile imkansızken, yeterli olmasa da artık herkesin beslenme tipine uygun bir şeyler satılıyor. Çölyak hastalığı başta olmak üzere, son yıllarda tahılların yapısının bozulmasının bizlerin başına açtığı en büyük tehlikelerden “gluten” içermeyen ürünler her yerde karşımıza çıkıyor. Büyük ve üst segment ürün satan marketlerde “gluten free” reyonları var. Bu şahane bir durum çünkü, glutensiz ekmekten, atışatırmalıklara kadar pek çok çeşitle en azından hayat pratikleşiyor. Ama burda da başka bir tehlikeyi fark ettim, glutenden kaçayım derken insan fazladaysa çok tehlike arz eden lektin tuzağı karşımıza çıkıyor..
Domateste bile var!
Şimdi “of Berna bir de başımıza Lektin çıkarma, kafamızı karıştırma” dediğinizi duyar gibiyim. Yavaşça arkanıza yaslanın ve lütfen bir dinleyin! Gluten de lektin de en çok tahıllarda var biliyoruz ki. Aslında yıllardır, daha kolay ve daha çok ürün elde etmek için melezleye melezleye başta buğday olmak üzere tahılların yapısını değiştirmeseydi insanoğlu, başımıza bunlar gelmeyecekti. O yüzden sakın, dedelerinizin ne çok ekmek - makarna yiyip zayıf kaldığından ve 100 yaşına kadar yaşadığından örnek vermeyin, çünkü siz bugün onların yediği ekmeği almıyorsunuz fırından. Hatta çoğu zaman doğal olsun diye aldığınız kara ekmekler, yulafın kepeğini kavurup siyahlaştırdıktan sonra unla karıştırılıp daha da zararlı hale getiriliyor maalesef. Aslında “çölyak” hastası filan değilseniz tamamen glütensiz beslenmek çok saçma ama elbette belli bir oranda uzak durmak faydalı. Burada dikkat edilecek nokta, glutenden ayrıştırılmış, “gluten free” olarak satılan ürünlerdeki lektin oranının yüksekliği ki aslında Lektin, glutenden çok daha tahrip edici. Bendeki “geçirgen bağırsak sendromu” denilen ve yeprimiş bağırsak duvarı diye tarif edebileceğim sorun eminim tahlil yaptırsanız çoğunuzda çıkar. Vücutta bitmeyen ağrılar, halsizlik, sabahları yorgun kalkma, yemek sonrası şişkinlik gibi sorunlarınız varsa lektin ile başınız dertte demektir. Baklagiller de ne yazık ki lektin deposu. Hatta domates ve patlıcanda da var ama mevsiminde yerseniz zarar görmezsiniz. Demem o ki, “glutensiz” diye aldığınız ürünlerde genellikle lektin oranı çok yüksek oluyor ve insan yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliyor. Bu yüzden kara buğday gibi gluten oranları düşük tahıllara öncelik verin ama onları da yine de mümkün olduğunca az tüketin. “Siyez” ya da “karabuğdaylı” ekmeklere sakın el sürmeyin. Yediğiniz yüzde 100 siyez ya da karabuğday olmalı. Fiyatı da 15-20 liranın altında olmaz bir ekmeğin ama korkmayın. Günde 1 dilim yemelisiniz ve böylece normal ekmek için harcayacağınızla aynı parayı harcayacaksınız demektir.
Lektinden kaçıp sağlıklı yaşamak için
- Baklagilleri 2 gün ıslayarak pişirin. Hatta 2’nci gün ev yapımı yoğurdun ya da kefirin suyundan 2 kaşık ıslattığınız suya ilave ederek bekletin.
- Yüzde yüz siyez ve karabuğday unu tüketin. Onu da az tüketin. Instagram’da Tazemutfak, Kocamaar, fitmühendisce, diyetisyenim gibi hesapları takip edip, sağlıklı beslenme tarifleri ve adreslerini keşfedin.
- Probiyotik takviyesi alın. Sabahları 1 kaşık ev yapımı elma sirkesi ve 1 kaşık badem yağı tüketin. Yoğurdu, kefiri evde yapın.
- 2 ay Gaps diyeti yaparak ağrılarımdan kurtuldum ve 8 kilo verdim. Tahıl - baklagil - süt ürünleri (yoğurt ve peynir dahil) hiç tüketmedim. Yumurta, zeytin, et, balık, yeşil sebze, salata ve çiğ badem bol bol yedim.
- Bademi robottan geçirip un haline getirin ve çeşitli tarifler üretin, mesela biraz tuz, baharat, zeytin yağı ve zeytin ile minik atıştırmalıklarla açlığınızı bastırın.
- Sebzeleri mevsiminde tüketin.