Gelecekte bir gün...
.
Geçmişte neler olduğunu anlayamadığımız günleri ve gelecekte hakkımızda söylenecekleri bir kenara bırakalım ve bugüne gelelim. Çok acayip günlerden geçiyoruz ey ahali...
Aslında ne olduğunu öğrenmeye ömrümüz yeter mi? Bu soruyu siz de sık sık soruyor musunuz kendinize? Hele hele son yıllarda... Özellikle de geride bıraktığımız hafta... Bir şeyler oluyor, başımıza bir şey geliyor ve biz aslında ne olduğunu bir türlü anlamıyoruz. Elbette tarih kitapları yazacak bunları bir gün. Çocuklarımız bile öğrenir mi bilmem ama gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkacak, onu biliyorum. Ve bir tarihte, bu günler yazılıp çizildiğinde, o gün bizi okuyanlar ne düşünecek acaba hakkımızda? Biz nasıl bugün, geçmişte tarihin akışını değiştiren olaylara bakıp “ah be akılsız şöyle yapsaydın tüm bunlar yaşanmayacaktı” filan diyoruz ya da film izlerken esas oğlanın arkasındaki katili görüp “arkanı dönsene be adam salak mısın” diye bağırdığımız gibi... Gelecekten de bize bakıp, “nasıl görmediniz gerçekleri eyyy gafiller” diyecek mi birileri?
Geçmişte neler olduğunu anlayamadığımız günleri ve gelecekte hakkımızda söylenecekleri bir kenara bırakalım ve bugüne gelelim. Çok acayip günlerden geçiyoruz ey ahali... Ülkede sistem değişiyor, Ak Parti-MHP ortaklığı yek vücut yönetime hazırlanıyor filan ama ben bunları kasdetmiyorum. İktidar yeni sistemi hayata geçirmekle, ekonomik krizle, ortağı ile iş birliği ile uğraşa dursun, benim hayretim muhalif kesime. Ha itiraf edeyim, hayatım boyu hep muhalif oldum, her yerde her koşulda. Hatta muhalefete de muhalif olma mertebesine erişmiş biriyim ki oralara hiç girmeyeyim. İşin ilginci son dönemeçte herkeste biraz benim delilikten görür oldum. Bir baktım da çoğu insan, son yaşananlardan sonra muhalefete muhalif olmuş. Arkadaş bu ülkede muhalif olmak bile iki kere zor artık demek ki...
Romantik muhalifler
Gelelim beni asıl şaşırtan romantik muhalifliğe. Doğruya doğru, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçmeni her zaman aşk doluydu. Zaten bunca yıllık süren iktidarın sebebi de bu. Ne olursa olsun, koşulsuz bir sevgi ile gittiler peşinden. Hani damat Berat Albayrak’ın “Mars’a dört şerit yol yapacak desek inanacak seçmeni var” dediği kadar var. “İsterse ülkeyi batırsın yine de vazgeçmem” diyeni de duydum “Dolar 5 değil 15 olsa gene de RTE” diyeni de... Bir siyasiye aşk duymayı anlamasam da bu gerçeği kabul ettim sonunda.
Gelelim CHP seçmenine... Ben çocukken bir Karaoğlan fırtınası vardı dedelerin ninelerin dilinde ama bizim annelerimizle başlayan nesilde hiç öyle aşk söylemleri duymadım bir lidere. CHP seçmeni akılcıdır, mantıklıdır, hizmet ister ve yönetime gelen kişileri kendi büyüğü gibi görmekten çok, kendine hizmet etmesi için seçilmiş görevli kişiler olarak görür. Atatürk gönüllerde tek aşktır ve herkese yeter. Hali hazırda yaşayan ve kahramanlığı bulunmayan günümüz siyasileri ile duygusal bağlar kurmaz sol kanat. Daha doğrusu bugüne kadar öyleydi. N’olduysa oldu, İnce’den bir adam çıktı ve sadece CHP seçmeninin değil,farklı görüşlerden 15 milyonun kalbini çaldı. Liselilere hatta videoları YouTube’a düşmüş 3 yaşında “Muyayyyem İynceeee ijliceeem anneeeee” diye ağlayan çocuklara kadar inersek bu sayı milyon milyon artar. Telefon Işıklarını açıp ”Elbet bir gün buluşacağız“ diye şarkılar söyleyenler mi ararsın, “bu gün de hiç tweet atmadı” diye telefonu elinde sevgiliden mesaj bekler gibi sosyal medyada bir sözünü bekleyenler mi ararsın? Seçim sürecindeki videoları hala tıklanma rekorları kırıyor, insanlar eski çıktğı televizyon programlamalarını açıp açıp tekrar izliyor. Sol kanattaki bu beklenmedik romantizm, sahiden şaşırtıyor.
İnce hastalığa yakalandık
Demek ki “ne oldum dememeli ne olacağım” demeliymiş, “yok ya biz mantık insanlarıyız bir siyasi ile gönül bağı kurmayız, bizde öyle şeyler olmaz” hiç dememeliymiş. Artık bu aşk, yıllardır liderine bağlı AK Parti seçmeninden mi bulaştı, bilinmez ama aşktan sebep bir ince hastalığa sol cenah da yakalandı. Belli ki bu böyle yarım kalmayacak... Ne diyelim, tüm aşıkların bir gün kavuşması dileği ile...