Fotoğraf makineleriyle ilgili bilmeniz gereken her şey
.
Fotoğraf merakı günden güne yaygınlaşıyor. Elbette makinelerin artık çok çeşitli ve ulaşılabilir olması, dijital makineler sayesinde film ve banyo masrafının olmaması fotoğraf dünyasının kapılarını ardına kadar kaçtı. Instagram gibi sosyal medya aracılığıyla fotoğrafların kolaylıkla ve anında paylaşılabiliyor olması ise fotoğrafçılığı cazibe merkezi haline getirdi. Bu hobiye gönül veren pek çok kişi, günümüzde hemen herkesin fotoğrafçılıkla haşır neşir olmasından rahatsız. Ben tam tersini düşünenlerdenim. Çok kişinin, kolaylıkla fotoğrafçılığı deneyebiliyor olması bence muhteşem. Dünyanın neresine gidersem gideyim herkesin elinde bir dijital makine var ve benimle benzer heyecanı paylaşan insanlar olduğunu görmek bana mutluluk veriyor. Çekilene müdehale edilemeyen cep telefonları ile çekim yapmayı fotoğrafçılık sayamasak da insanlara keyif verdiği ve fotoğrafçılığa teşvik ettiği için bence önemli. Bir kere hayatı karelerle anlatmak hevesi içinize düştüyse, bir fotoğraf makinesi alarak yollara döküleceksiniz, mecbur. Peki ama bu hobiye nerden başlayacak ve ortağınız olacak ilk makinenizi nasıl seçeceksiniz?
Tecrübeyle sabit ipuçları
- Çekim tarzınız, belirleyici en büyük etkendir. Neyi fotoğraflamak istediğinizi biliyorsanız, doğru yoldasınız. Temel olarak fotoğraf çekim alanları portre, manzara, haraketli objeler (kuş, spor karşılaşmaları, araba, motorsiklet yarışları gibi...), günlük yaşamdan kesitler, makro (çok yakın), durağan objeler, gece çekimleri, moda çekimleri, stüdyo çekimleri gibi bölümlerden oluşur. Kendinize sormanız gereken ilk soru ben hangi alan ile ilgilenmek istiyorum olmalı.
- Kişilik özellikleriniz, ilgi alanlarınızı belirledikten sonra kişisel özellikleriniz ve tarzınız makine seçiminde rol oynamaya başlar. Bir şeyi istemekle onu gerçekleştirmek için uğraş vermek farklı iki konudur. İstemek en kolay olanıdır. Örneğin, ilgi alanınızı kuş fotoğrafçılığı olarak belirlediniz. Sizi bekleyen zorlu bir yol var. Kuş çekmek istiyorum deyince, mutlaka DSLR ve 300-400 mm ağır lensler taşımak zorundasınız. Kuşların olduğu bölgelere seyahet etmelisiniz. Saatlerce uygun pozu yakalamak içim uğraş vermelisiniz. Seyahat etmekten hoşlanmıyorsanız, bu kadar zaman ayıramayacağınızı düşünüyorsanız, sabırlı değilseniz o zaman bu alanı seçmeniz doğru olmaz. Yaptığınız yatırım boşa gider, fotoğraf hevesiniz başlamadan sona erer.
- Fotoğraf makinesi seçerken önce ebatlarına dikkat edin. Ağırlık, en dikkat etmeniz gereken unsur. Makinelerin özelliklerinin gözünüzü boyamasına izin vermeyin. Ayrıca emin olun çoğu dijital uygulamayı kullanmayacaksınız. Dikkat etmeniz gereken, taşımaktan yüksünmeyeceğiniz bir makine seçmek. Aksi halde, makine evde sizi bekler ve bu da fotoğraf çekme isteğinizi daha yolun başında köreltir. Unutmayın bu iş pratikle olur. Boyutları ve ağırlığı elinize rahat gelmeyen makineden uzak durun.
- Yüksek görüntü kalitesi istiyor, daha çok sokak fotoğrafçılığı, portre ya da manzara çekmek istiyorsanız ya da en azından aslan, kaplan, kuş gibi çok hareketi anların peşinde koşmayı düşünmüyorsanız mutlaka son yılların buluşu olan aynasız fotoğraf makinelerini tercih edin. İçindeki ayna sistemi kaldırıldığı için hafifleyip küçülen makineler kullanım kolaylığı sayesinde, insanı fotoğraf çekme konusunda motive ediyor. Ben, piyasaya sürüldüğünden beri aynasız fotoğraf makinelerini tercih ediyorum. Her yıl daha da gelişen teknolojisi, hafifliği ve aynı kalitedeki DSLR’e oranla hafifliği tercih sebeplerim. Benim gibi boyun fıtığınız varsa kesinlikle siz de bu grup makinelerden birini seçin.
- Kendinizden emin değilseniz ucuz makinelerle işe başlayabilirsiniz. Cihazın, size yetmediğini düşündüğünüzde, değiştirmeniz daha doğru olur. “Bir kere alınıyor” diye düşünmek kesinlikle yanlıştır.
Başlangıçta büyük paralar harcamak yerine kendinizi geliştirdikçe daha üst seviye makinelere geçmek daha mantıklı. Üstelik internet üzerinden ikinci el makineleri satmak hiç de zor değil.
- Mutlaka temel fotoğrafçılıkla ilgili iyi bir kursa gidin. Öğrenme sürecinizi hızlandıracaktır. İlgi duyduğunuz alanla ilgili başka fotoğrafçıların çektiklerini sürekli inceleyin, gelişiminize büyük faydası olacaktır. Fotoğrafçılıkla ilgili kitaplar alın. Arada bir ilgilendiğiniz bir hobi gibi davranarak değil hayatınızın bir parçası olarak görürseniz ilerleme kaydedebilirsiniz.
- Çözünürlük (megapiksel) her şey demek değildir. Önceliği makinenin görüntü sensörünün büyüklüğüne verin. Unutmayın sensör büyüklüğü ISO performansını da arttırmaktadır. Makinenin büyüklüğü ile sensör büyüklüğünü karıştırmamak gerek. Sensörünüz ne kadar büyükse görüntü kaliteniz o kadar artar. Sakın, pazarlama için makinelerin üzerine kocaman yazılan megapiksel büyüklüğüne kanmayın.
- Beyaz ayarı, poz telafisi, seri çekim modu, fokus noktasının seçimi ve bunun gibi işlemleri butonlar aracılığı ile menüye girmeden makine üzerinden doğrudan yapabilmeniz, çekim ayarlarını değiştirirken size çok büyük kolaylık sağlar.
- Benzer özelliklere sahip olanlar arasında, yeni piyasaya çıkmış olan makineleri tercih etmeye çalışın. Ne de olsa teknoloji sürekli gelişiyor. Genelde yeni çıkanlar, bir sene önce piyasaya çıkmış olanlardan daha gelişmiş görüntü sensörüne sahip oluyorlar. Mutlaka ilk piyasaya sürülüş tarihini kontrol edin.
- Makineniz kadar belki daha önemli olan lensin kalitesine önem verin. Makinelerle birlikte paket olarak sunulan lensler genellikle çok iyi değildir. Ayrıca büyük aralıklı zoom lensleri de tercih etmeyin. Yani hem çok yakın hem uzak çekimi tek lense indirgemeye kalkmayın. İşe başlarken diyafram değeri 2,8’i aşmayan iyi bir 50 mm. lensi, makinenizle birlikte mutlaka alın.
DSLR ve aynasız makine arasındaki fark nedir?
Günümüzde DSLR makinelerin yıllar süren pazar hakimeyeti aynasız fotoğraf makinelerinin pazara çıkmasıyla sarsılmaya başladı. Aynasızlar da, klasik DSLR makinelerin içindeki ışığı vizöre yansıtan ayna mekanizmasını kaldırılmış, optik vizor iptal edilmiş. Bu tür makinelerde elektronik vizor kullanılmaya başlanmış. Aslında baktığımız vizor, küçük bir ekrandan ibarettir. Aynasız makineler ayna sisteminden kurtulduğu için boyutları küçülmüştür. Ağırlıkları da DSLR dan yüzde 50-yüzde 60 daha hafif hale gelmiştir. Aynı zamanda lenslerin ağırlıkları da 1/3’üne düşmüştür. Aynasız makineler ilk kez Japonya’da iki sene önce boy göstermeye başlamışlardır. DSLR makine pazarının tartışmasız iki lideri Canon ve Nikon’a tepki olarak geliştirilmiş bir teknoloji. Panasonic, Olympus, Sony, Ricoh, Fujifilm, Samsung, Pentax gibi firmalar doğrudan aynasız makineler geliştirmek için yatırım yapmışlar. Bu markaların yakın zamanda klasik DSLR üretimini bırakıp tamamen aynasız üretimine geçmeleri beklenmekte. 2012 yılında Japonya’daki fotoğraf makine satışlarının yüzde 50’si aynasız olarak gerçekleşmiş. Bu oran Avrupa’da yüzde 15 civarında. Ve unutmayın her zaman fotoğraf makinelerinin Rolls Royce’u, “Leica“dır.