Peynir, yumurta ve ekmek. Ben bunları seçiyorum yoksa çok lezzetli meze gibi ekmeğe sürmelik karışımlar da var. ya da hindi füme, somon vs... Ekmek oluşu gerçekten şahane.
Bir deniz kenarında, bir 3 bin 200 metre dağ doruğunda nefes alıyormuşsunuz gibi ciğerleri çalıştıran bir makine eşliğinde ciğerlerinizi güçlendiriyorsunuz.
Tahlil sonucunuza göre vitamin - mineral serumu alıyorsunuz ki anında enerjiniz yükseliyor.
Boynum için şahane rahatlatıcı bir tedavi. Sıcak su torbasından bir hamak düşünün. Siz yatınca bir de sizi içine alıyor ayrıca yüzeyinde tedavi için kil torbaları var. Şahane bir şey!
12:00 Masaj ve manuel terapi
Elle belirli noktalara bastırıp tedavi eden bir uzman Hasse var ki 50 dakika sonra baştan yaratılmış gibi hissediyorsunuz.
13:00 Öğle yemeği
Öğle yemeği pek çok karışık ot, sebze, et-balık, tahıl, patates ile hazırlanmış çok lezzetli bir gurme restoran tabağı oluyor.
14:30 Elekroliz ayak banyosu
İşte bu çok acayip bir şey. Pedikür kabı gibi bir alete sıcak su konuyor ve ayağınızı içine daldırıp bekliyorsunuz. Kabın ortasında elektroliz devresi var. Vücuttaki toksinleri ayağınızdan suya atıyorsunuz bu elektrik alanı ile. Şaka gibi ama su kahverengiye dönüşüyor. Resmen vücuttan çıkan zehri görüyorsunuz. Tam bir detoks yaşıyorsunuz.
15:30 Nordik yürüyüşü
Gölün çevresi bütün dağ ve botanik parklar. Çubuklar eşliğinde sizi dağ bayır ful oksijen yürüyüşe götürülüyorlar. Doğa muhteşem ve temizlendiğinizi hissediyorsunuz.
17:30 Çay saati
Aslında tüm gün çay saati. Gün boyu bitki çayı içmeniz için her yanınız kuşatılmış durumda. Salondaki musluklardan sürekli sebze çorbası, sıcak su ve dağdan gelen soğuk su akıyor.
18:00-19:00 Yemek saati
Akşam yemeği hafif tutuluyor çünkü organları dinlendirmek amaçlanıyor.
20:30 Uyku
Herkes odasına çekilip gece için son ilaç takviyelerini alıyor. Odasında bekleyen melisa çayını içip, DVD ile film izleyip uykuya geçiliyor.
Not:Herkese özel vitamin, mineral ve homeopati ilaçlarından oluşan bir tedavi yapılıyor bu yüzden gün boyu pek çok takviye alınıyor. Tansiyondan kan şekerine her şeyi dengeliyorlar ve dedelerimizin bir vakitler gece yatarken içtiği gibi karbonat karışımlı özel bir tozla vücudu alkali yapıp, tuz - magnezyum karışımı ile bağırsakları temizliyorlar. O sebeple de hiç açlık hissetmiyor ve enerjik oluyorsunuz.
Beslenme ve diyet ile ilgili önemli notlar
- Yemek ağızda iyice eriyene kadar en az 25 kere her lokmayı çiğnemek gerekiyor.
- Alkali olmak önemli. İyi kalite bir karbonat geceleri ılık suya atılıp içilmeli.
- Sofrada keten ve kendir tohumu yağı yemeklere eklenmeli.
- Tahıl ve karbonhidratsız beslenme doğru bulunmuyor. Canan Karatay Hoca bu işe ne der bilmem ama iki öğün patates - ekmek yemeğe diyette bile eşlik ediyor. Organik, çok kaliteli ve işlenmemiş tahıllar kullanılıyor ve öneriliyor.
- Patates soyularak geceden suda bekletiliyor ve ertesi gün pişirilip servis ediliyor, evde de böyle tüketilmesi öneriliyor. Çünkü nişasta suya geçiyor ve kalorisi düşüp sağlıklı hale geliyormuş.
- Akşam yemeğinde çiğ sebze yani salata yemek çok zararlıymış.
- Sezaryenle doğan bebeklerde bağırsak problemi daha çok yaşanıyormuş. Çünkü normal doğum sırasında bebekler hem anne vajenindeki probiyotikleri bünyelerine alıyormuş hem de ilk bakterilerle karşılaşıp bağışıklık geliştiriyormuş. benim gibi sezaryan ile doğanlarda probiyotik eksikliği olduğu için bendeki sızdırmalı bağırsak sendromu ve kabızlık - şişkinlik gibi rahatsızlıklar daha çok görülüyormuş.
- İnek sütü zararlı bulunuyor. Hatta Japonya’da kanserin artışı bile buna bağlanıyor. Meğer eskiden Japonlar inek sütü içmezmiş.
- Kaliteli ürün öneriliyor. Ne yazık ki ülkemizde organik tarım, bozulmamış tahıl ve kaliteli ürün konusunda şanssızız. Organik tarım için yan arazinin de organik olması ve yol geçmemesi gerekiyor.