Bodrum’da hazan...
.
Bodrum’da sezon sona erdi, tatil bitti... Güz mevsimi ile beraber her yere bir sessizlik çöktü. Tatilcilerin çöpleri ise ortada kaldı!
İnsanın yüreği ile midesi arasında bir yere ruhunu sıkıştıran tuhaf bir burkulma hali... Eylül ayı boyunca etkisini gösterir. Sonbahar tam anlamıyla hakimiyetini kurup, kızıla kesince her yer, yavaş yavaş ruhumuzu terkeder. Güz çökmeye başladığı için değil, yazın birden terkedişe geçişine bizim razı olmayışımızdan; iki mevsimin arasında mulakta kalışımızdan bu sızı. Güneşin hala yaktığı tenlerde, rüzgarın serin tokadı insanı serseme çeviren ve kendine münhasır kokusuyla Eylül, geçip giden ömrün ardından bizi düşündüren. Ne gariptir ki, daha genç olmasına rağmen Eylül bir bitişe işaret eder de Kasım yeni başlangıçalarla yüreğimize su serper. Eylül başka hiçbir aya benzemez bir koku ile geçer içimizden, hüzünlü ama eşsiz güzellikte bir tortu bırakır yazın özünden.
Güz işte bu kokuda saklıdır. Sonra yavaşça yerini renklere bırakır ve kızıl sarhoşluk hüzün ve umudun her tonunu üfler sessizce. Eylül, başlı başına bir başka mevsimdir bana göre. Bu yüzdendir, gelip giden ruh halimiz, bir açılıp bir daralan nefesimiz. Mesele, biten tatiller, deniz - güneş kum sefasına veda değildir aslında, tatlı anların nasıl da kayıp gittiğine şahit olmak, ah işte hep bu kaybediş güz sancısını kıymık gibi içimize saplayan.
Yaz bitti, çöpler ortada kaldı
Yukarıdaki duygularımı anlatmaya çalıştığım satırlardan sonra bunu da mecaz sanmayın sakın. Birkaç senedir Ada’nın sınavları, okul telaşı derken Eylül’ü Bodrum’da karşılayamıyordum ki, en çok bu vakitler hatta Ekim‘de severim Bodrum’u. Ada okula başladı ama ben bir hafta daha kendimle baş başayım Bodrum’da. Eğer okul telaşınız, izin hesabınız yoksa şimdilerde gelin Bodrum’a, balık fiyatları bile yarı yarıya. Evet havada güz kokusu var ama buralarda onun bile ayrı bir rayihası var. Evimde yalnız kaldığım şu birkaç gün öyle iyi geldi ki... Deniz kenarında kitabımı okurken çok net duyduğum Eylül kokusu daha uzun bir süre kalır duygu hafızamda.
Her mevsimin, her ayın hakkını vermek, tam da benim ruhuma göre. Geçiştirmek, uç uca eklemek ne kadar uzaksa bana, hüznüyle rüzgarıyla, yukarda anlatmaya çalıştığım güz sancısıyla, Eylül’ü hissetmek yaşadığımı hissettiriyor bana. Büyük şehirlerde sanki her mevsim bir gibi geliyor bana. Hep aynı havadaki kapalı mekanlarda, hep aynı ısıdaki arabalarımızda, iklimlerle aramızda bile mesafe var aslında. Bodrum’da hayat çıplak, Bodrum’da Eylül sansürsüz şu anda. Ben yine birden bağladım duygusal bir anlatıma. Oysa bunca duygu geçişli güz günlerinde, Eylül’ün o başka hiçbir ayda bulamayacağınız kendine has kokusuna karışan korkunç kokular dolaşıyor ortada.
Bir bakıyorsunuz ağır bir çöp kokusu, sonra garip bir kanalizasyon kokusu ve arada yükselen dumanlarla gelen bir yanık kokusu. “Ne oluyor” demeye kalmadı, işin kokusu çıktı ortaya! Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un açıklamasına göre, 5 milyon 300 bin kilo çöp, belediye eliyle atılmış doğanın kucağına. Hiç rakamda bir yanlışlık olduğu zannına kapılmayın, 5 milyon 300 bin kilo çöpten söz ettiğimiz doğrudur! Eh malum tam da yaz sonuna gelen Bayram sebebi ile Ağustos sonunda, 160 bin nüfuslu Bodrum 1,5 milyonun üzerinde turist ağırlamış. Esnaf için sevindirici bu durum, 10 şehrin toplamından çıkan kadar çöp çıkmasına neden olmuş. Ve vahim olan şu ki, memleketimizin hasır altı edilen en büyük sorunlarından “katı atık tesisi” sorunu böylece Bodrum’da patladı! Yıl 2017 ve biz hala 5 milyon küsür kilo çöpü doğaya bırakıyoruz. Sonra çocuklara, “çöpü yere atmamayı” öğretmeye çalışıyoruz. Büyükşehirlerde çöpleri ayrıştırarak toplamaya çalışıyoruz ya iyi niyetli bir gayretle, hepsi için ayrı arıtma var mı sanıyorsunuz? Cevap, koca bir HAYIR! Sonra neymiş efendim, biz çok temizmişiz! Tabii canım hatta şu Evropalılar çöplerimizi de ne kıskanıyordur şimdi bir bilseniz!