Bir kitap bir film bir albüm
.
Bu kış günlerinde Adele’in yeni albümünü dinleyebilir, Modino kitapları okuyabilir ya da sinemaya gidebilirsiniz..
En Uzağından Unutuşun
Patrick Modiano, geçen yıla kadar ülkemizde pek tanınmayan bir yazardı. 2014 Nobel Edebiyat Ödülü, Modiano'ya verildiğinde, kitaplarını bulmak için çok uğraşmıştım. Bir çocuk kitabı olan "Babam ve Ben" vardı tek tük kitapçılarda. En önemli kitaplarından "En Uzağından Unutuşun", Tahsin Yücel'in usta çevirisiyle 1998 yılında tek basım yapmıştı sadece. 2014 yılında gelen Nobel ile birlikte Can Yayınları 3 bin adetlik ikinci bir baskı yaptı da okuma şansı buldum sonunda. Bu satırları yazma sebebim ise, Türk Edebiyatı'nın efsanesi "Kürk Mantolu Madonna" ile "En Uzağından Unutuşun" arasında müthiş bir yakınlık sezmem. Yanlış anlaşılmasın, asla bir taklitçilikten söz etmiyorum. Aşkın imkânsızlığı ve yaşamın uçuculuğu ve o garip hiçlik duygusu... İki romanın da hayatı sezişindeki hassasiyet o kadar yakın ki, okurun ruhunda bıraktığı iz birbirine çok benziyor bana göre. Ve aşk... İkisinde de o kadar derin ve tarifsiz ki... İki roman da geriye dönerek, naif ve sessiz bir yapıya sahip yazarın kendisi tarafından, geçmiş bir iz olarak anlatılıyor okuyucuya. 72 yaşındaki "Kürk Mantolu Madonna"yı eşsiz bulan okuyucunun, 2014 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Fransız yazar Patrick Modiano'nun "En Uzağından Unutuşun" romanından büyük hâz alacağını sanıyorum.
Merhaba Adele...
Adele ile ilgili yorum yapmayı kendime çok önce yasakladım aslında. Bu kadının sesinden öyle etkileniyorum ki reklam cıngılı söylese de beğenmekten alamıyorum kendimi. Son albümü "25"i bir ân önce dinleyebilmek için aylar önce ön sipariş verdim. Gün geçmiyor ki 25 albümündeki parçalarla ilgili bir dedikodu çıkmasın. Lionel Riche'ye ait "Hello" ile kıyaslandı önce. İsim benzerliğinden başka yakınlık bulamadım aralarında. En son, ülkemizde daha önce hangi şarkıcıların hangi şarkılarına benziyormuş Adele'in şarkıları, bunun listesine rastladım. Oysa Adele'i eşsiz kılan şarkılarından çok muhteşem yorumu. Yeni albümü de efsanevi parfümler gibi bana göre... Her seferinde yeni ve farklı notalar duyumsatıyor insana. Alt nota, orta nota, üst nota... Gittikçe, değişen ve dönüşen, insanı her deneyimlediğinde yeni keşiflere sürükleyen... Dinledikçe, daha çok dinleten...
Macbeth beklentileri karşılamadı
Ah ne büyük bir hevesle bekledim. Yorum yapma konusunda takıntılı dürüstlüğüm olmasa, ezberden ve daha izlemeden "muhteşem" diye manşet atabilirdim. Ama... Ah İşte "ama"... Belki de beklentimin çok yüksek oluşu bu denli hayal kırıklığına uğramama sebep oldu. Olağan üstü iki oyuncu, Micheal Fassbender ve Marion Cotillard'ı buluşturan, Shakespeare'in en sevdiğim oyununun sinema uyarlaması "Macbeth", muhteşem bir savaş sahnesiyle açılıyor. Ağır ama bir o kadar yoğun... Ve filmin, kırmızı ışıkla sonlanan final karesi de yine çok etkileyici. Böyle bir başlangıç ve sonun arası ise ne yazık ki beklentimin çok altında. Sürekli yakın plan ilerleyen çekimlerde Macbeth ve Lady Macbeth ilişkisi havada kalıyor. Yönetmenin rejisi altında oyuncuların çok kısıtlanmış olduğunu, bu yüzden rollerini ellerine alamadıklarını düşünüyorum. Filmi izlediğimde, Shakespeare'in insana dair derin düşüncelerinin anlaşılmamış olduğunu ve konunun basit bir trajedi gibi ele alındığını düşündüm. Polanski'nin 1971 yapımı Macbeth'i ise, hala sinemadaki en özgün Shakespeare uyarlaması olduğunu farkettim.