Şampiy10
Magazin
Gündem

Aklımın yarısı yok çocuklarımla uçtu gitti...

.

ABONE OL
Vatan Haber

Anne ve bebek sağlığı dendiği zaman, koşarak elimi uzatmak isterim. Bu hafta, Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı’nın bir toplantısına katıldım.
20’nci kuruluş yılını kutlayan bu vakıf, 2013 yılı önceliğini, özellikle üniversite hastanelerinin, “Yenidoğan” yoğun bakım ünitelerinin iyileştirilmesine vermiş. Türkiye’de, bir yaşına varmadan ölen bebeklerin, yarısından fazlasının, yaşamının ilk ayında hayatını kaybettiğini düşündüğümüzde, yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin önemi, açıkça görülüyor. Vakıf, konuşmacı olarak, ikiz bebeklerini erken doğumla dünyaya getiren ve iki buçuk ayını, Yenidoğan Yoğun Bakımı’nda geçiren Gülben Ergen’i, deneyimlerini paylaşması için çağırmış. Sertab Erener ve Nil Karaibrahimgil de benim gibi destek amaçlı oradalardı. İşte, Gülben’le karşılaşmamız bu vesileyle oldu. İşin ilginç yanı, bir gece önce rüyamda görmüş ve konuşmuştum. Aslında, rüyamda görmem çok da ilginç sayılmaz çünkü bir süredir Gülben Ergen ile ilgili düşünüyordum.
Bazen, bir insandaki farklılık, değişim, dönüşüm dikkatimi çeker ve o kişi hakkında düşünmeye başlarım. Bu, şahsen tanımadığım bir kişi de olabilir. Başlarım, o kişiyi gözlemlemeye ve kendimce çıkarımlarda bulunurum. Bir süredir de aklımda Gülben vardı. Gülben de benim gibi kamera önünde “büyümüş” biri. Bizim gibi, neredeyse çocuk yaşta tanınmış kişiler için, yılların verdiği olağan değişimin en doğru tanımı sanırım bu: Büyümek. Gülben’le tanışıklığımız uzun yıllara dayanır ve uzun aralıklarla karşılaşırız. İşte son karşılaşmamızdan ve sohbetimizden sonra emin oldum ki, “Gülben Ergen” yıllar içinde değişmiş, büyümüş ve dönüşmüştü. Evet yine her zaman ki gibi güzel, canlı ve sıcaktı... Ama farklı bir “hâl” vardı üzerinde.
Sohbet ettik, ben kendisinde gözlediğim değişimleri sordum, o da her zaman ki içten haliyle cevapladı. Bir yandan da, Sertab’ın, dünya tatlısı ve bir o kadar güzel annesinden, “Harika çocuklar” yetiştirmenin sırrını almaya çalıştık. Gülben, “Ne yedirdiyseniz bize de sırrını söyleyin” diye takılıp durdu, kendi de bu vakıf için çalışan Yücel Erener’e.



“Benim yerime kimse annelik yapamaz”

Bir süredir bana farklı geliyorsun. Sen de 10 yıl öncesinden farklı hissediyor musun?
Deli misin! Hele çocuklardan sonra, iyice değiştim.
3 çocuk, “Çocuklar Gülsün Diye” derneği... Bugün yine Anne ve Bebek Vakfı için burdasın. Hayatın, çocuklar üzerine kurulu herhalde artık. Üstelik 3 erkek çocuğu... İyi, darmadağan olmuyorsun!
Sen ne diyorsun! Aklımın yarısı yok benim, çocuklarla uçtu gitti! Düşünsene, biri arabayla oynamak istiyor, diğeri resim yapalım diyor, öteki gezmeye gidelim diyor! Her şeyi bırak bir kenara, üçü aynı anda kucak istiyor ve benim iki elim var.
İtiraf edeyim, ben beceremem diye, tek çocukta kaldım. Ve benim de aklımın yarısı, çocuk büyütürken gitti. Üç taneyi hayal edemiyorum.
Gene de keşke yapsan! Bir yanıyla da çok zevkli. Tek çocuk olunca, “Avokadoya ceviz katayım, aman meyve saatini kaçırmayayım” diyorsun. Üç tane olunca, cevizi, meyveyi koyuyorsun ortaya, hepsi ordan yiyor. (Epey gülüyoruz)
Tabii yine meyvelerini yesinler diye kırk takla atıyorum ama işin gerçeği bu, aksi mümkün değil çünkü anne olarak bir tanesin ve yapabildiğinin ötesine geçemiyorsun.
Elbette, bir sürü yardımcın olduğu için çok yorulmadığını düşünenler oluyordur. Ama belli ki sen çocuğunu kimseye bırakacak gibi değilsin.
Yardımcı, bana yardım ediyor. Benim yerime kimse, annelik yapamaz. Çocukların işini ben yapıyorum, kendi işlerimi yardımcılarımla çözüyorum. Üçünün zevkleri, istekleri ve programları ayrı. Ben de hepsine yetişmeye çalışıyorum işte.



“Az iş yapıyorum çünkü seçimim bu”

Sana bakınca, sanki hayatın başka bir yönünü keşfetmişsin de rota değiştirmişsin gibi hissediyorum. Bilmem yanılıyor muyum? İşlerini, özel hayatını nasıl bir düzende sürdürüyorsun?
Her şey çocuklarıma ayarlı. Sabah okula bırakıyorum ve kendi işlerime bakıyorum. Akşam okuldan alıyorum ve ancak onlar yattıktan sonra sahne çalışması yapabiliyorum. Ve buna bayılıyorum.
Tek deli benim sanıyordum. Eğer bir proje yapacaksam para filan değil, saat pazarlığı yapıyorum. O yüzden de ancak, dönem dönem çalışabiliyorum. Ben seçimimi, çocuktan yana yaptım ve az iş yapmayı da göze aldım. Sanırım, benzer bir şeyden bahsediyorsun?
Kesinlikle katılıyorum; bu bir seçim! Benim seçimim. Sonuçları da kabulüm. İtiraf edeyim, elbette eskisi kadar kazanmıyorum ve sahnelerde en çok yer alan kişi filan değilim.
Ama istesen, olursun. Bu senin elinde olduğu halde seçmiyorsun.
Kesinlikle ve seçimimle mutluyum.
İşte tam da bunu demek istiyorum, hayatının merkezinin değiştiği, gözünde görünüyor resmen. Ekranda, fotoğraflarında ya da sosyal medyadaki bir paylaşımında bile “bu kadın başka biri oldu artık” diyorum.
İnsan olmadığı birine dönüşmüyor tabii. Aslında hep içinde olan ama bir kabuğun altına gizlemiş olduğu özüne dönüşebiliyor zamanla. Yaşayarak, görerek, deneyimleyerek buluyor insan kendini.

“Tasavvuf sayesinde güçlükleri ardımda bıraktım”

Tasavvufla da ilgilisin belli ki. Konuşmalarında, olayları algılayışında bunu okuyabiliyor insan.
Evet ve iyi ki de öyle. Yaşadığım zor dönemler oldu ve tasavvuf sayesinde ardımda bıraktım güçlükleri. Erken doğum yaptığımda, boşandığımda, çocuklarımı büyütürken, tasavvufu hep içimde hissederek bu güne geldim.
İkizler 7 aylık filan doğmuştu. Pek yansıtmadın ama zor olsa gerek.
İşte bu gün, o dönemimi anlatmaya geldim buraya.
Ben de yazabilirim...
Farkındayım. (Gene gülüşüyoruz)

81 ilin tamamında okul açmak istiyor

Hayallerini merak ediyorum. Gülben Ergen, bugünden sonrası için neyi hayal eder?
“Çocuklar Gülsün Diye” derneği benim için çok önemli.
14 okul açtık. 81 ilin tamamında açmak istiyorum. Bu beni her şeyden çok mutlu eder.
Bir de oğullarımın büyüyüp derneğin başına geçmesini, böyle bir yemek vermelerini, sonra “Annemizin kurduğu bu dernek...” diye başlayan bir konuşmalarını yaparlarken, onları izlemek istiyorum.
Biz de var mıyız?
Deli misin? Böyle bir masa yaparız işte, Sertab, Nil fena mı olur? (Bu fikir hoşumuza gidiyor)
Valla onu bunu bilmem ama ben senin seksen yaşını görmek istiyorum. O zamana kadar ne gibi dönüşümler geçirip, nasıl bir kadın olacağını görmek isterim.
Bu ikimiz için de iyi bir temenni (Seksen yaşımızı hayal edip epey gülüyoruz ve Gülben konuşmak için sahneye çıkıyor.
Ve ben artık iyice hissediyorum ki bu kadın, seksen yaşında, yaşamdan kazandıklarıyla daha da güzel olacak...)

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Müslüm filmine dair...
  2. Kızkardeşlik duvarı
  3. Gelecek bize nasıl gelecek
  4. Yoksa siz “Tarihin sıfır noktası”nı hala görmediniz mi?
  5. Nafaka...
  6. Okullar açılırken veli dilekleri
  7. Geç gelen yaz geç gider
  8. Nobel Akademisi’nde kriz
  9. “Y” ile “Z” kuşağı yetersiz ve mutsuz
  10. Çocukları kandileriyle başbaşa bırakın

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.